tez yazmak zorunda olursun,
sınavlarda gözetmen olmak, soruları hazırlamak, okumak zorunda olursun,
üzerine danışmanlık verirler, bölümün ayak işlerini bile senden talep edebilirler,
orayı kazanabilmek için dershanelere gidersin,
notunu yüksek tutmaya çalışırken inek muamelesi yapan arkadaşlarına not bile verirsin,
hatta bölümde kadro açığı varsa üzerine ders ya da dersler bile verebilirler,
ama sen o parayı hak etmiyorsundur.
35ini vermezler, 39 a zorlarlar,
mobbing yaparlar,
tehdit bile görebilirsin,
her şeyini bırakıp yeni bir şehire belki de tek başına yaşamaya gidersin,
gittiğin yer, bıraktığın yerden daha daha ufak bir şehirdir,
o şehirde hiç kimse seninle kafa dengi değildir,
ama sen o parayı hak etmiyorsundur.
ha her şey bu kadar mı kötü hayır. ama o paranın getirdiği sorumluluklar da vardır. ailen vardır, belki borçların vardır, ilk defa eve çıktıysan aniden bir sürü fatura sahibi olursun. filan filan.
eyyorlarken iki kere düşünün bence. ya da yok ya düşünmeyin, ülke elden gidiyo filan diyin siz en iyisi ne bileyim işte.
birden kazanılan parayla birlikte vücuda ters oranla şakkadanak beliren göbektir. fikstir. en az birinci el krediyle alınmış araştırma görevlisi arabası kadar.
ocak ayı gibiydi galiba, ya da yok. 2009 aralık gibiydi. buralara geldim.
iyi kötü de 4-5 yıl harcadım. epey bir entry girdim. az insan tanıdım. çok konuştum. hep konuştuklarımdan çektim. ağzım da elim de durmadı. geldiğim gibi de değilim ha, ideolojim de değişti. ama buraların ideolojik genel görüntüsü hep aynı kaldı, o üzücü.
bugün resmi olarak silik olma başvuru dilekçemi atıyorum moderasyona. geçen yıllar için teşekkür etmeye geldim hepinize. kiminizle söz dalaşına girdik kiminizle uzun sohbetler ettik. hepinizle bir şekilde orta yolu bulmaya çalıştım hep. bir tek kendimin orta yolunu bulamadım, gerizekalılığıma hakim olamadım.
aslında bana sorarsanız tam olarak bence ben de suçlu değildim. buralarda içine düştüğüm yalnızlığın da yüzüne tükürebilirim bence. hiç arkadaşımın olmamasının, ya da daha 3 haftadır gerçek bir dost edinebilmemin ne kadar geç oluşunun da.
fakat sanıyorum ki 5. günün şafağında doğudan gelen ordular gibi,
0.4 saniye gelen basketle finale kalınması gibi,
semihin, nihatın 2008 golleri gibi,
hiç umulmadık anda gelen sms in önce aveadır diye açılmayıp tam da beklenen kişiden geldiğini görmek gibi,
bana baharı müjdeleyen bir minik kardelene biraz tatsız şeyler yaşattım.
ve bu kez suçluyu bulmak kolay.
ben tabii ki.
belki de solmayacak kim bilir, ama soladabilir. ben artık yapamıyorum genşler. yanımda sürükleyerek elime bir halt geçmeyecek her şeyi yanımda sürüklemekten omuzlarım ağrıdı. babamın evinde de böyleydim ben, çekmecede birikirdi hep bir daha işe yaramayacak eşyalar. yaşlanınca da evim çöp ev olur işte benim bak. neyse.
tıpçı olup ego patlaması yaşayanını görmedim. efendi efendi gelir, entry sini girer şahane bilgisini sunar. feyste filan da mütevazidir. ehe mehe tıp derler.
ama hukukçu tüm sosyal hesaplarına büyük hafrle okuduğu bölümü yazar, ya da lawyer filan yazar. avukat da kesmiyor çünkü ego muazzam. bu da onları her daim ezik gösteriyor ama farkında mı, hayır.
eğer cumartesi günündeyseniz mekanda başlayıp evde bitirin.
1-2 fıçı ile girişi yapın, eve geçince weihenstephan ile ağzınızı temizleyip son 1-2 şişe daha devirip uyuyun. ara ara su tüketin, sabah ağız kuruluğunu alır. fakat baş ağrısı yapabilir 5 bira, onun çaresini bilim bulamadı. fakat ağrı kesici niyetine sanırım alkaseltzer tarzı bir ilaç varmış, atın dursun dolapta.
tamamen evde içmeyin, 2-3 bira sonra uyku yapıyor gereksiz. ha uyumak içinse bire bir.
damak tadınızı bozma pahasına da olsa piyasadaki tüm biraları tadın, paranıza kıyıp guinness, hoegaarden, weihenstephan, leffe gibi şeyler deneyin. ama 2-3 tane almayın, önce teker teker alın içimine bakın. bira kültürünüz olsun.
minibüsçülerini nereden ithal ettiğini herkesin merak ettiği şehir.
yani elazığlı ise minibüsçü ahalisi sövdüğüme üzülücem.
adamlar durakta el yapıyoruz, kapıyı 7 metre ilerde kapattı diye bizi almadan basıyor gidiyor. hayır abdullahpaşa da değilsin ki g**veren, hilalkentsin arkandaki araba 15 dakka sonra çıkıyor.
ulaşım konusunda büyükşehir olmanın avantajını kullanıyorlar ve trambüsleri var. şahane caddeleri ve gençlerin bira yudumlayabileceği mekanlarının olması da kültürel açıdan malatyayı öne taşıyor. ayrıca muazzam bir avm yi unutmamak gerekir.
elazığ ise tarihi konumu ile yarışta 1-2 gol atar. bir de malatyalı diyince gözünüzde belki bişiy canlanmaz ama elazığlı diyince kanca burunlu badem bıyıklı kır saçlı gömlek/yelek giymiş erkekler gözünüzün önüne gelebilir.