bir vakit zembereğin kırılma noktasına kadar kurulması ile gerçekleşen hadise. sonra belki de yok giren çıkan, ama alınmak zorundadır neolojiyi bile götüne benzeten kişi. oysa, ironi yanında pek bir hoş durur yapılabildiğinde. beceriksizler ellemesin lan.
vasatın üstünde yer alanların hayran olunası anıları. "fakat, elbette bir dönem onlar da vasattı" denmez. onlar analarının !....dan çık...yok(acı biber)! rahmine düşüp dünyaya geldiklerinden bu yana vasat üstü sınıfa aitler.
- bize çocukluk hatıralarınızdan bahseder misiniz?
+ birgün mahallemizdeki çocukların bir kısmı bir kedinin afedersiniz kıçına teneke bağlamışlar kedi yaldır yaldır gidiyor. çok acıdım ve saatlerce takip ettim kediyi. sonunda yorgunluktan bitap düşmüş kediyi tenekelerden kurtardım. çok terlemiştim. 2 gün hasta yattım evdekilere hiçbir şey söylemedim. o kişilerle de bir daha konuşmadım. oldum olası hayvanları çok sevmişimdir.(en altta yorum 1'den bu anıya abanmayı takip edebilirsiniz)
...
- bize çocukluk anılarınızdan bahseder misiniz?
+ dedemin çok eski mobilyadan bir radyosu vardı. içinde insanlar yaşıyor zannederdim. birgün içini açtım baktım ve sanırım bozmuş olmalıyım ki ertesi gün radyo yerinde yoktu, daha sonra geldi. geldiği gün dedem beni kucağına aldı "bak güzel torunum. bu bir radyo ampluted modulasyon, frequency modulation ve ayrıca sw lw mantığında çalışır. içinde insanlar yer almaz. bir daha açma tamam mı?" dedi. hiçbir şey anlamamama rağmen bir daha radyoya dokunmadım.(en altta yorum 2'den bu anıya abanmayı takip edebilirsiniz)
yorum 1:
senin ben yalanlarını skeyim. o tenekeyi bağlayan çocuklardan biri de sendin. salyalar saçarak kedinin ardından bakıp iğrenç kahkahalar atan da sendin. gün geldi büyüdün ve pişmanlığından doğan vicdani kaçışın seni bu tip bir hayale mecbur kıldı. hayalden doğan yalanların zamanla gerçek kılınması, gerçeğin olması işlemini gerçekleştirip duruyor, orada burada anlatıyorsun yavşak.
yorum2:
o dedeni sevsinler. gerçeği şu şekilde yaşanmıştır: "eşşoleeşşeğin veledi zinası. skmiş atmış radyoyu. ulan bir ağız tadıyla ajans dinletmediler hanuna going!" şimdi bu şöhret ya dedem soy sop dümdüz giden bir adamdı dese olmaz. bizden ayrılmış ibne artık vasat değil. hatıraları da elbette süslenecek, yeniden yazılacak.
yazarın has it there in lan! notu:
benim dedem basardı lan küfürü. aslanlar gibi de adamdı. bir hayat felsefesi de vardı. adamına göre muamele yapmazdı. orjinal atasözleri kullanır durumu fazla uzatmadan özetlerdi. "sahte nezaketin içine sıçayım. yerinde bir kabalık ondan dürüst olduğundan daha evladır" derdi. "yerinde bir kabalık" tabirini ileride çözdüm. "yerinde ve kabalık(?)", "nasıl olur lan dedim?" başlarda ama, sonra baktım sözlükler kurulmuş, tüm sözlükçüler de bu yöntemle şöhret peşinde.
şöhrete ulaşınca bunların da hatıraları değişir, değişecektir elbet.
örn.
çocukluğumuzda bizim arka sokaktaki boş arsada yaptığımız mahalle maçları çok keyifli olurdu. dondurmasına maç yapardık. kerem ve ben iyi paslaşırdık golleri hep ben atardım. bir keresinde kazandığımız dondurmaları yiyip ikinci bir maç yapmıştık ve midem çok fena olmuştu da kerem bana eve kadar eşlik etmişti, yanımdan ayrılmamıştı. eski dostlukların çocukluk boyutu dahi bir başkaymış efenim.
yorum:
altına sıçmış kerem bunu eve zor yetiştirmiş. bu altına sıçan bırak gol atmayı, pas bile veremezdi. golleri atan kişi kerem, dondurmayı yiyip sıçan bu.
Attention Deficit Hyperactivity Disorder(adhd). aşırı hareket, odaklanma sorunu, yerli yersiz öfke semptomlarıyla teşhis edilen psikolojik rahatsızlık. sonuç hesabı yapılmadan gerçekleştirilen eylemler, giderilemeyen huzursuluk, dikkat bozukluğu rahatsızlığın kronik temel sorunlarıdır.
elbette bunda da neden mineral eksikliği. uykusuzluk için b, c, d vitaminleri öneriyoruz, rezene de iyi olur ve basur için sabun yiyin diyoruz. içinde k vitamini var kakanın k'sı. bu haliyle çok manidar bir reçete oldu.
bir fizik kanununun test nesnesi. öküz bir sabana koşulur. kırbacı/sopayı yediğinde öküz hareket edecektir ve ortaya bir enerji çıkacaktır. saban/öküz/direnç/kuvvet dörtlüsünden meydana gelen enerjinin dışındaki öküzün sahibi diğer kuvvet bu enerjiden istifade ederken bir enerji kaybı yaşayacaktır. öküzün sahibinin öküzün sırtına indirdiği kırbacın enerjisi de bir ayrı birim teşkil ettiğinden ve bu kayıp enerji öküzün ürettiği enerjinin karşılığı olduğundan aslında öküzün debelenip durması boşunadır yani öküz möküz boş işler bunlar. -eh, kısır fizik bilgisiyle bu kadar oluyor- (bkz: schrodinger in kedisi)
diğerine geçelim he-man:
"Halil Ağa nın(burayı mehmet diye okuyun)öküzünü satıp, üretimini aksatan kanunu ya biz yaptık ya da bizim yaptığımız kanun yanlış yorumlanarak Halil Ağa nın öküzünü satıyor. ikisi de bence birbirinden farksız. Böyle bir kanun yaptıksa, memleket çıkarlarına aykırıdır. Nasıl yaparız, nasıl yapmışız bunu? Eğer yaptığımız kanun doğru da, yorumlaması yanlış oluyorsa, o zaman sormak lazım. Hükümet nasıl bir yönetim içindedir? Sonra unutmayın ki, bu olay istanbul'da geçiyor. Bunun Van ı var, Bitlis i var, kıyı bucak ilçesi var; acaba oralarda neler oluyor? Bu çark iyi dönmüyor beyefendiler!"
(m. kemal atatürk)
serseri fotonlar sebebiyle olmayan iş, oluş, buluş. fakat yine de, ampülü yaktığında kelebek ömürlü ışık sevdalıları pervane olabiliyor etrafında. kelebeklerin de wattına göre bir ampül seçme* hakkı var elbette.(fotonlar yine de serseri bana göre)
iler tutar yanı olmayan kopya/kolpa argümanlarla konuştuğunda ağzından söz değil zırvalamalar çıkan kişiye karşı akıllı adamın benimsediği düstur.
birey tarafsızlığı ve objektifliği sayesinde karakterinin doğru beslenmesi konusunda yol katedebildiğinden gerçekle şahsımın aldığı değişmez karardır.
it ürür kervan umursamaz kabilinden kabulle, her söylenene şımarık üç maymunu oynayanla sohbetin kesilmesi elzem olan bu duruma binaen, ilgili tüm kişi ve zümrelerle ilişkimi/iletişimimi ve hatta az da olsa bir değere sahip tartışmamı dahi kesmiş, biçmiş ve bitirmiş bulunmaktayım. "zırvalara cevap verilmez, verilmemeli, değmez. öğrendiğin ilklerdendi oysa bu" iç ses uyarıma teşekkürle arz ederim.
2 temmuz sivas olayını tarif etmek için kullanılan deyişlerden biri. "ali ali" diyerek yananları bugün iştiyakle savunanların bazılarının dinsiz imansız olması da yananlarla ortak bir noktalarının olmadığını gösteren güzel bir ironidir.
aslı kavranamamış, suretlerin cazgırlığına dönüşmüş bu konunun özü; insanlık, tedhişe karşı tepki, linç kültürünü tenkit falansa hepimiz buradayız da, bir türlü anlama kavuşmayan asıl mesele; dinine, peygamberine ve onun torunlarına sövdüğün birinin cesedini imanlıdan çok sahiplenmeye kalkışmak.
ali, hasan, hüseyin diyenlerse onlar eğer, bu durumda senden daha çok bana yakınlar. sen onun uğruna ölümü göze alabileceği hz hüseyin'in dedesine küfür et, paçalarından akan pisliğini büyük bir arzuyla yay oraya buraya ve ardından da ahlaktan, kalpten, saygıdan, sevgiden, insanlıktan bahset. ve yine sanki inadına büyük bir çelişkinin yaşayanı ve yaşatanı ol. ama seni tanıyorum ben, ölüden nemalanmak derdindeki tutarsız bir puştsun. çok gördük örneklerini bu coğrafyada. senin derdin başka; istiyorsun ki o yanmış bedenler dinsizliğinin, çamurluğunun dayanağı olsun. ne tür bir edebiyatın merkezindesin anla da bırak bu işleri, artık yemiyor insanlar. gerçek alevi sen oluyorsan diğeri kim? bizi tanıştır, tanışalım da seni soralım ona.
ha yok "orada yananların tamamı ateistti, imansızdı, kitapsızdı, hz ali'yle, hz hüseyin'le hz peygamberle falan işleri yoktu" diyorsan, bu kez de sivas olayını başka açıdan savunanlarladır derdin. gidip her platformda bunu böyle bilip böyle propagandasını yapan canları uyarmak asli vazifendir. yok eğer burada söylendiği gibiyse, bu adamlarda kelime i tevhid varsa, seninle hiçbir noktada buluşamaz, hiçbir şekilde anlaşamaz, seni dinlemez, aynı soyun devamı olduğunu dahi kabul etmez, her koşulda seni ve senin gibileri reddeder. çünkü sen onun tevhidine/imanına/değerlerine hınçla beslenmiş, çirkeflikle yoğrulmuş, mayası bozulmuş, tıslamaları çevresindeki üç beş çakalca taltif edilen kaplan görünümlü sıçandan başka hiçbir bok değilsin.
artıp artmadığı korelasyon ve istatistikle tespit edilebilecek istismar. tezlere iman etmiş kişilerin işine gelmediğinde soyut varsayımlara sığınması da ilişkilendirme açısından önemli bir bulgudur. artan azalan hesabının nasıl yapılacağını kendi ekseninde deveranda ısrarcı cühelaya izah edecek sabır da elbette yok. ne olursan ol "serin" gel. (istatistik için kaynak: deden. sor anlatsın. "eskiden buralar..." falan iye başlar, sakın kaçma)
çağımız mutantlarından. kafası karışık garip bir tür.
dedelerini bombalayana hayran!lığından kemalist, dedelerini bombalayanın elleri semaya yönelmiş dua eden fotoğraflarına inat dinsiz imansız, emre'den mevlana'dan keanu reeves'den dünyaya yedirilmiş tasavvuf sessizliğinden/barışseverliğinden dolayı tasavvuf hayranı, arkadaş/çevre etkisinden sebeple de komunist...çelişkileri toplamından türeyen kişi. (olsa gerek. kendisine sormadım bilmiyorum)
ulan bu adam en dejenereden, trendyden, tikiden bile daha öküz. ordan onu almış tarihinine bakmadan, burdan şunu çuvallanmış şekli şemali güzel diye, şurdan bunu kabullenmiş metafiziği de es geçemediğinden ve diğerini de bırakmamış ortamı onu kabul ediyor diye. (olmayan dirayetine, izanına, o ünlü kifayetine ve idrakine sıçayım. e daa ne diyeyim)
(bkz: böyle kişiler var)(tamam lan köpürmeyin, bu son oksimorondu. zaten daha ötesi de olamaz herhalde)
ibrahim kaypakkaya'nın TÜRKIYE'DE KEMALIST IKTIDAR HAREKET/KEMALIST IKTIDAR DÖNEMI/Şafak Revizyonizminin Kemalist Hareket.../Kemalist iktidar Dönemi/ii. Dünya Savaşı Yılları/Savaş Sonrası ve 27 Mayıs Hakkındaki Tezlerinin Eleştirisi (Ocak-Ağustos 1972) yazılarında dile getirdiği benzetme.
"Kemalist diktatörlük, sözde demokratik, gerçekte askeri faşist bir diktatörlüktür."
"Kurtuluş Savaşı'nı takip eden yıllarda, devrimin baş düşmanı Kemalist iktidardır. O dönemde komünist hareketin görevi, hakim mevkiini kaybeden eski komprador burjuvaziye ve toprak ağaları kliğine karşı, Kemalistlerle ittifak değil (böyle bir ittifak zaten hiç bir zaman gerçekleşmemiştir) komprador burjuvazinin ve toprak ağalarının bir başka kliğini temsil eden Kemalist iktidarı devirmek, yerine işçi sınıfı önderliğinde ve işçi-köylü temel ittifakına dayanan demokratik halk diktatörlüğünü kurmaktır."
"Kemalizm kurtuluş savaşının içindeyken emperyalizm ve feodalizm ile uzlaşmaya ve karşı devrimciliği temsil etmeye başlamıştır. Halka ve komünistlere alçakça düşmanlık gütmüş ve onlardan gelen her hareketi gaddarca ezmiştir"
individualist tepkimesi. içerikte insan, "erdem" şeklinde tasvir edilmiştir. "insanlık göstermek" deyiminde kullanıldığı gibi.
burada işlenen fenomenin din olduğuna bakmayınız/aldırmayınız, aslında tüm izmler, görüşler, fikirler, insan yaşamına dair tez, kuram, yasa, kanun neviinden her şeyin reddiyesidir bu.
din elzem değilse hiçbir şey gerekli değildir. normlar, kıstaslar, çerçeveler, kalıplar, yasalar ve kanunlar insanın özgür iradesine vurulmuş prangalardır. hepsini söküp atınız! sizlerin yönetilmeye, güdülmeye ihtiyacınız yok. hele hele bir insan tarafından, fikir adı altında süregelen modernize edilip uyarlanarak pompalanmış ilkeler asla yaşam biçiminiz olmamalı.
hadi bunu yapalım. yeryüzünden tüm bireysel görüşleri ve metafiziksel kabul edilen olguları kaldırdık, insanı kendi haline bıraktık. kolluk kuvvetleri yok, zorlama ve kural sona erdi, çimlere basmak serbest.
küçük örnekleri geçelim, yani kişisel mendeburlukların vuku bulması ihtimaline değinmeden sona doğru gidelim:
başlangıçta küçük bir zümre insalıktan nasipsizliği nedeniyle ihritasa yönelip kudret sahibi olmayı dileyecektir. insan olanlar buna insanlıkları nedeniyle kuralsızca edebi/felsefi kelamlardan ileri gidemeyecek yöntemlerle karşı koymaya çalışacaklar. sonuçta gücü arzulayan "hedefe ulaşmak için her yol mübah" besiniyle oligarşiyi doğuracakatır. bu zümrenin sayısı artarak devam ederken seçilmişler ve yöneticiler sınıfı oluşacaktır. kudreti ve statüyü korumak adına kendi kanunlarını ve karşısına dikilenleri sindirmek için kanun koruyucularını üreteceklerdir. anarşi doğacak, kaosu durdurmak için ihtilaller yapılacak falan. (ulan yazarkan bunaldım be. -içinde olduğumuzdandır-)
(bkz: kendini kandırmak)
insan olmak için belli normlara ihtiyaç yokmuş. uçmuş ibne sanki, çıkmış niravayana da dönmüş aramıza yeniden. aldırmış testisleri libidoyu göndermiş attaya, büzdürmüş taşakları, hadım olmuş, köreltmiş nefsi. yani orgazm bile bunun için artık insanlığın bahtiyarlığı olmuş. din olmayacaksa kanun da olmayacak, senin yasan da, bana dayattığın herhangi bir görüşün de olmayacak.
bu yeni dünya görüşüne bizler, tuttuğunu düdüklemek diyoruz. yeni dünya düzeniniz hayırlı olsun. ben varım. (var mı artıran?)
bir cezmi ersöz denemesi, bir zihni mutantlaşma çabası, bir hatun kaldırma gayreti. olmamış de mi?
edit:
kesinlikle olmamış. gelen mesaj sayısı sıfır. millet nasıl yapıyor hayret. haa sahi ya lan açık etmeyecektik ki, direkt belirtmeyecektik, alttan verecektik. tüh mk!
kaynaksız, desteksiz, dayanaksız sallamak. sözlükte ve birçok yerde örnekleri sıklıkla görülebilen tenkit biçimi. bir üst seviyenin basit gerçekleri, bir alt seviyenin "muazzam, mucizevi" diyeceği, onlar için hayal dahi edilemeyenlerdir...bu doğru mu? = doğru. o halde; üst manaya ulaştığı iddiasındaki birinin iddiaları herhangi bir kriterle ispata istinat edemediğinde sallandığı çözülür. (bazı olguların deruni! şekilde irdelenmesi tartışmalarından uyandım bu durumu. nasıl iyi yapmışım deel mi?)
yanlış anlamalardan kaynaklanan çözümsüzlük nedenli agresyon sonucu 99'luk bir tespih alıp "ya sabır" çekmek. değildir elbette; american standard code for information interchangee ironi babında şeettim onu. yanlış anlamayı tashih etmek kabilinden sunulmuş betimlemdir esasen, aslında, haddizatında.
kişinin aksini ispatta kullanabileceği argümanları tümelden cımbızla çekip toplamaya başlamasıyla vuku bulan zaman dilimi. bunun ardından "aslında..., yahu..., hmmm..." olası tepkileriyle başlayan bir kafa karışıklığı oluşur.
insana seslenildiğini, kötünün gücünün iyileri cem etmekle yok edilmeye çalışıldığını, insanın tek başına bırakıldığında hırs ve ardından nefretle dolup kötü niyete ve icraata yöneldiğini ve insanın bu sorununun yüzyıllardır değişmediğini, cımbızlananın aslında bu durumda kötülüğe cevap niteliğinde sürekli güncelliğini koruduğunu fark etmenin ertesinde: la ilahe illallah muhammeden resulullah denmesiyle son bulan kısa tarih.
sen az önce kelme i tevhid bölümünü okumadın mı...e okudun. tamam işte bitti o iş. hemen abdest al gel ikindi namazında cemaat yapıcaz. namazın ardından da vaaz var. vaaz konusu: paraklit ve munhemenna bahsi. ertesi gün de konumuz: ordo ab chao.
lan bu link verme işi hoş bir şeymiş be. sözlüğü link manyağı yapacağım dur. yazılmışları bu, şu, o şeklinde işaret etmek koala tepkisi olsa da yormuyor, iyi.
zembereğin sonuna kadar kurulmasıyla öfke patlaması yaşayan kişi. öfke insani bir nitelik olduğundan "eh hadi neyse" ile geçiştirilmesi mümkün olsa da, dozaj aşımı mazur görmeye pek müsade etmez. mazur görmemizi sağlayacak mazeretlerin aşırı saçmalamayla bokunun çkarılması neticesinde saçmalama bir üst aşama olan kaprofajiye dönüşür. e ulan insan bok yer mi be, ama yiyen çıkıyor işte. etrafa yaydığı pis koku nedeniyle ötelenir. ardında da ötekileştirildiği için orucu bozar, imama söver, gider ateşe tapar.
seviyesiz eleştiride salt alıp satmayı, pazarlamayı ifade etmek için kullanılan kıça monte edilmiş uzantılar. dinci kelimesinde pek şık ve zalim durur da, atatürkcü de masumdur. bunu da dilemma defterine işlesin birileri. lan! çeteleyi tutan hergele not alsana...niye işine gelmeyeni yazmıyorsun puşt!
kelimeler ve cümlelerle gerçekleştirilen transformasyon. atağa kalkmış sözleri etkin bir yöntemle geri paslarsanız kumanda aleti kendiliğinden ortaya çıkıyor.
basit bir ayar-lama yapıyorsunuz-veriyorsunuz, sadece 15 celsiusa ulaşıyor ve artık siz nereye derseniz oraya gidiyor, geliyor...gidiyor geliyor, gidiyor geliyor, gidiyor...gidiyor, e gidiyor...? bakayım, aha pili bitmiş.
bu işlem nasıl gerçekleşiyor: kafaladığınız birey gerçekleşen evrimsi-1/2-dönüşüm sonucu teleportasyon makamına ulaşıyor ve bu sayede sen "gel" dediğinde anında gelebiliyor. leb dediğinde sapıtıyor bazen. leblebi getirmesi gerekirken yine kısa devre yapıyor, kulakları dikip öyle mal mal bakıyor. "lan kalk git getir şu leblebiyi!" diyip terliği fırlattığınızda da ağlıyor. demek ki teleportasyon duyguları negatif bir şekilde etkilemiyor.
15 cl edit:
sadece 15 celsius. kesinlike işe yarıyor.(fazlası kulaklardan alev çıkartır, eğlencenizden olursunuz. dikkat)
deyimler ve atasözlerini de kapsayan mecazi-dolaylı-anlatımı beceremediği halde kendisini zorlayan, zorladıkça zorlanan bölgenin tepkisinden doğan kesif pis bir koku yayan kabiliyetsiz, cibilliyetsiz kişi. "sivrisinek davul zurna saz, saz sivrisinek az...lütfen daha çok sinek! bunlar az kardeşim az! " gibi bir şey.
mesela:
"yavuz hırsız ev sahibini bastırır": haklı olduğunuz bir konuda haksızın gücünü/kurnazlığını kullanarak size karşı haklı çıkmaya çalışması denebilir. öyle abanılmış, e haliyle izahat da böyle yapılıyor. şimdi siz şahsızına ayarı vermiş, kılçığı atmış, hazmı kolaylaştıracak darbe olan tekmeyi de kıç bölgenize çakmış bir kişiye "yavuz hırsız sultan selim ev sahibi: almanyadan oğlum gelecek boşalt, çık...buraların sahibi benim lan!" derseniz olmaz, alakası olmaz, aransa da bulunamaz. yağlı güreşe hiç değinmiyorum zeytinyağı çok pahalı. grekoromenin de kıyafeti dandik, delikanlıyı bozar o da olmaz.
sadece soru işareti "?" şeklinde olan, ya da cümle sonunda soru işareti bulunan moderasyondan iletilmiş not.
nasıl cevap vereyim ki buna ben? e cevap istenmeyen bir sual de olamaz bu interaktif ortamda. gayet gereksizdir. demek ki moderatör kişisi bir cevap arıyor, merakta ama, deşifre de olmak istemiyor. çaresi var, özel mesaj at bebişim.
pis, mikrop, eşek, saygısız, seviyesiz ve benzeri kelimeleri 3 paragrafta ayrı cümleler içerisinde kullanmakla vücuda gelen iş. oysa ayar dediğin babıali'den bu yana kılçık atmak tabiriyle başlayıp, bir başka şeyden bahsediyormuş gibi yaparken muhatabı kastetmektir.
