bu durumun oluşabileceğine olan inanç, "yap-sat" ya da "yaz-sat" kitapların kapaklarının çok afilli yapılmasının nedenidir. tabi ki içeriğin kalite yönünden bu kapağı desteklediğini görmek zor karşılaşılan bir durumdur.
her başa geçirilebilecek şekilde tasarlanmış, unisex bir çorabın habercisi olması muhtemeldir. danıştay saldırısı öncesi manşetten hedef göstermek gibi bir geçmişi olan, bahsi geçen haber kurumunun yeni bir iktidar taşeronluğu-borozancılığı eylemi olması kuvvetle muhtemeldir.
çocukken, 5,6 yaşlarında evimizin salonundaki kocaman atatürk resminden inanılmaz korkardım geceleri. sebebi de can dündarın sarı zeybek belgeselidir. orada atatürkün katafalka konmuş bir görüntüsü vardı, bembeyaz bir örtü içinde. çok korkardım cidden, yazarken bile bir garip olmadım değil şu anda.
(lisedeki türkçe öğretmenim ve bendenizin diyaloğudur)
-ismin ne evlat?
-ekin ozan hocam.
-baban türkçeci, anladım
-yok hocam, resimci babam, sanat tarihine de giriyo ama...
-yok, öyle değil, türkçeyi seviyor yani
-...
-ekin??
-...
berberden çıkma anı itibariyle, tüm dünyanın gözü üzerinizde sanırsınız. alakası yoktur. insanın aerodinamik özellikleri tavan yapar, adeta daha hızlı yürürsün. yatıldıktan sonraki ilk sabah, inanılmaz bir rahatlık yaşatır adem evladına.
aslında sorun ahlak kavramını tam özümsememiş değerlendirmelerdir. kendi ahlak anlayışımızı tüm evrene mal etme, etik olan gibi algılama ve bu eksende düşünüp yorumlamaktır. etik evrensel olan moral değerleri temsil eden yazısız kurallardır. örnekse bir insanı öldürmek dünyanın her yerinde "ahlak dışı" dır, bu yüzden de etik değildir. ama ahlak toplumlara, ülkelere, farklı coğrafyalara göre değişebilir, lokaldir. örnekse bir parkta esrar içmek amsterdam da normal karşılanırken ankara da yapılabilmesi yasa dışıdır.
kendi ahlak penceremizden gördüklerimizle başka bir ahlak sisteminin çöktüğü savını oluşturmak, beyhude bir çabadır, sağlıklı olmaycaktır.
süpermarket tarzı bir yerden alınacaksa, en önemsiz, en alelade şeymiş gibi markası alta gelecek, ne olduğu anlaşılmayacak biçimde, değişik bir geometride bırakılır kasiyerin önüne. yanındaki dikkat dağıtıcı bilumum ögeden daha önemsiz olduğu izlenimi uyanır uyanmasına lakin öne çıkmayan gizli skorerdir.
ilk bakışta medyayı sütten çıkmış ak kaşıkmış, durum karşısında tamamen edilginmiş gibi gösteren başlık.
medya hayatı yönlendirir, tembel beyinlere (ki tembelleştirme sürecine de katkısı vardır) onların yerine iyiyi, doğruyu, haklıyı haksızı belirler, hatta onlara yakışanı bile seçer. bu yüzdendir ki değişen her güç dengesi medya üzerinde bu tür uygulamara olan eğilimi beraberinde getirir; her güç odağı böyle bir kitle yönlendirme silahını edinmek isteyecektir.
kitleleri bu kadar peşinden sürükleyebilmesini, insanların adı altına yüzlerce entry girmiş olmasını anlayamadığım insan. nedir yani, bugünümüze kattığı nedir ki yarın hatırlayalım?
kalabalık bir yerde, kalabalığı cepheden görebilen bir yerde isem, kalabalığa şöyle bir bakıp gözümü kapıyorum. beynime o an kaydolan sabit görüntüdeki figürler çok komik oluyor bazen, çok eğleniyorum, zaman zaman çok gülüyorum. gülemezsem işlemi tekrarlıyorum.
her ile üniversite yapılmaya kalkışılabilmesi fakat her ile istihdam yaratacak bir formülün finanse edilemeyecek bir şey olarak gösterilmesi düşündürücü. bu arada o kadar (milyonlar) mezun vardı işsiz, onlar nice oldu, yenilerine ne zaman ihtiyaç oluştu ??
(bkz: çok çakal hareketler bunlar)
boş bir mevzuda insanüstü bir performansla, adeta sebat etmişcesine efor sarfetmek, beyin cimnastiği yapmak.
(bkz: gündemi çok kolay değiştirilen ülke)
bahsedilen ezilmişlik, gerçek anlamıyla bir ezilmişlik değil, öğrenilmiş-şartlanılmış ezilmişlik, daha terminolojik olarak "öğrenilmiş çaresizlik" tir. bugün kürt olduğu için kimin hangi hakkı kısıtlanmış yada iptal edilmiş? kim kürt olduğu için söz hakkı elinden alınmış? seçilmiyor mu, seçmiyor mu, işyeri açmıyor mu, okuyamıyor mu kürtler ? coğrafi bölgeler arasında fırsat eşitsizliği olduğu su götürmez bir gerçek, buna diyecek bir şey yok lakin hangi dtp milletvekili yada kurulu oralara yatırım için bir projeyle ortaya çıktı? samimi değiller.
iki kelin bir tarak için savaşmasıdır güneydoğu sorunu. temel nedeni eğitimsizlik falan değildir. kazanacak sadece dışarıdaki süper güç, azmettirici ""büyük ağabey" dir.
şehirlerarası bir otoyol üzerindeki herhangi bir petrol istasyonunun, tır ve kamyonların park ettiği bölümüne hakim olan bir yeri seçilerek oturulduğunda, eller serbest (hands free) olarak nasıl gerçekleştirildiği dehşetle izlenen eylemin kahramanıdır.
muzip arkadaşlarının kızdırması sonucu onları kovalarken ayağına büyük gelen o terliklerle sütçü devesinin bokuna basan(basması sağlanan) insandır.
(bkz: based on a true story)