Yine aynı aileye sahip olmak isterdim. Arkadaş çevremi seçerken kiminle eğleniyorum, kim benim her durumda yanımda, kim bana gerçekten değer veriyor diye düşünerek oluştururdum. Annemi daha çok dinler, daha çok öper, daha çok sarılırdım. Ailenin her şeyden önce geldiğinin farkında olarak diğer her şeyi ikinci plana bırakırdım. Planlı yaşamaz kendimi hayatın akışına bırakırdım. Başkası mutlu olsun diye değil ben nasıl mutlu olurum diyerek yaşamaya ve seçimlerimi bu yönde tutmaya çalışırdım. Keşke böyle bir hakkımız olabilseydi. En kötü ihtimalle bir kereliğe mahsus istediğimiz yaşa geri dönebilseydik. ikinci bir şansla başlayan yeni hayatımızı pişmanlıklarla dolu geçirmemiş olurduk.
Ataerkil dünyanın sömürü biçimi olan düşünce. namus, iki bacak arasında aranmaz. Ayrıca herkesin namusu kendisine sana ne kardeşim? Bir namus davasıdır sürüp gidiyor ülkemizde, ve bu uğurda nice canlar yitip gidiyor.
Neymiş kadın erkeğin namusuymuş, tecavüzde etse evlenirse namus temizlenirmiş. Neymiş kirletmiş namusumuzu öldürelim temizlensin. Nasıl bir akıl ziyanlığı bu? Bırakın artık bunları lütfen.
dünyayı farklı görebilen binlerce kişi arasından, gördüğü değişik dünyayı çizme kabiliyetine sahip olması ile sıyrılmıştır. kısacık hayatı, anlamlı bir şiir gibidir. sanat camiasına ilham kaynağı olmuş, her dönem insanını kendisine hayran bırakmıştır. yol gösteren bir yıldızdır van gogh ve asırlarca parlayacaktır.