uludagsozluk olsun ,ekşisözlük olsun ve daha bircok sözlükteki yazılan yazıları gorunce oluşan bir iç ses...ya da ayda bir falan yazılsın.her yazarın her ay 20 entry girme hakkı falan olsun...kalite artsın...bence
lenin in alman karl kautsky a hitaben yazdığı kitaptır.
lenin alman sosyal-demokrat partisinin başkanı karl kautsky ye aslında kendisinin de bildiği, tüm gerçekleri bir tokat gibi yapıştırmıştır.
ilk kez euro 2004 portekiz yunanistan finalinde sahaya atlamış ancak çok eğlenceli oldugunu düşünmüş ki la liga da bunu hep yapan barcelona aşığı bir fanatik.
seyircileri de coşturmuyor değil.
yalnız bu adam nasıl hala tribünlerde maç izleyebiliyor anlamak zor.
belki ispanya da bir bakan tanıdığı vardır *
bir yeri ağrıdığında bunu kimseyle paylaşmayan , doktora gittiğinde ,doktorun ona kanser , verem gibi kötü bi haber vermesinden çekinen insanlardır.
kötü bir huydur zira gerçekten bu hastalıklardan birine yakalandıysa erken teşhisin ne demek oldugunu çok iyi biliyoruz.
ulan ben buna kafa atarsam benim kafam da acıyacak.ama amacım o diil sadece onun kafası acısın diye düşünülürken, okkalı bir kafa yemekle sonuçlanabilen bir karasızlık*
çocukluk döneminde yeni bir okula kaydoldugunuzda , okulun eski öğrencileri tarafından size yöneltilen soru cümlesi.
soruyu yönelten kişi ya okulda öğrenciler arasında otoritesini kaybetmiş biri ya da bu iş için gönüllü olup yeni çevre yaratmak isteyen kişidir.
genellikle lise bittiğinde sevdiğin bikaç kişiyi toplayıp ya da sadece bi kişiyi, kurulan hayaldir...
zamanı , nerde oldugunu unutmayı ister insan ancak bu işi başarma oranı pek yüksek sayılmaz ama yapınca da tadından yenmez , karavanın zorluklarına rağmen.
bir başkası için ;
(bkz: interrail hayali)
başlığını çok beğenip entry sinin o kdar iyi olmadığını düşünen yazardır.
özgüvensizlik duygusu kendisini fena halde sarmıştır.
halbuki sözlük özgür düşüncelerin yeridir. efenim...
before sunrise filminde çalan leziz şarkı...
filmi unutsanız bile bu şarkıyı unutamazsınız yani unutulmuyor hele ki sevdiğiniz biriyle paylaşırsanız...
(bkz: kath bloom)
mahallenin yıldız futbolcusuna , onun ayak işlerini yapan diğer veletlerin , her boş bulduklarında sorduğu kaçınılmaz soru...
(bkz: pele)
(bkz: maradona)
(bkz: bi de ben)
önceki gece kumarla ilgili bir amerkian filmi izleyen kişinin ertesi gün iddaa bayiinde gercekleştirdiği eylem...
(bkz: amerikan filmlerini sevme nedenleri)
solino da çalan patty pravo nun seslendirdiği harika parça...
bu da kendisi;
tu mi fai girar
tu mi fai girar
come fossi una bambola
poi mi butti giù
poi mi butti giù
come fossi una bambola
non ti accorgi quando piango
quando sono triste e stanca tu
pensi solo per te
no ragazzo no
no ragazzo no
del mio amore non ridere
non ci gioco piu
quando giochi tu
sai far male da piangere
da stasera la mia vita
nelle mani di un ragazzo no,
non la lascerò più
no ragazzo no
tu non mi metterai
tra le dieci bambole
che non ti piacciono piu
oh no, oh no
tu mi fai girar,
tu mi fai girar
poi mi butti giu
poi mi butti giu
hülya koçyiğit'in cüneyt arkın'la başarollerini paylaştığı istasyon filminde sürekli söylediği replik. o dönem fenomen olmuş bu cümle. herkesin dilindeymiş.
yılmaz güney canlı hedef filminde belalısıyla düello yapmaktadır. lakin hiç hevesli değildir. rakibi boş atıp sıra ona geldiğinde, düello tanığına işaret çakar. o da elindeki şişeyi havaya fırlatır. yılmaz abi der ki; ''chino, farzet ki sen bir şişesin.'' şişeyi havada parçalar. ve devam eder: ''ve sen benim için öldün chino''
chino delirir. bağırır, çağırır. ''vur beni öldür, yoksa seni yaşatmam'' diye. ama yılmaz abi çoktan uzaklaşmıştır oradan, umursamaz herifi.
ne denir ki? dehşet bir sahnedir. büyüksün yılmaz güney.
bir fenomendir. bilmeyen varsa şöyle ki; evin hanımı ütü yapmaktadır, lakin çıkan buhar öyle bunaltıcıdır ki, kadının kocası sanki hamamdaymış gibi peştemalli dolaşmaktadır evin içinde. siz yine de bir izleyin, anlatmakla olmaz.