Bunun daha beteri versiyonu var. Ayrılırsın başkasıyla birlikte olur. Sana geri dönmek ister. Olmaz, sonra o kişiye döner. Ondan yine ayrılır seni arar. Etmek istediğin birçok küfür vardır ama susarsın.
Haftada bir dışarı çıktığından mahallede olup bitenleri bilmezdi aslında. Salı günleri alışverişini yapar, sigaraları deste deste alır, kendini eve kapatırdı. Evine en yakın bakkal bir arka sokaktaydı ve uzun zamandır tek iletişim kurduğu kişi de yine bakkaldı.
Önce gördüğü kömür karası yere anlam veremedi. Sonra öğrendi ki bakkalda yangın çıkmış ve tek konuştuğu kişiyi de ondan almıştı.
Gerçekler, fazla hızlı ve ani vurmaya başlamıştı yüzüne. Biraz daha yürüyüp ötedeki süpermarketten ihtiyaçlarını aldı ve geri dönerken yol üzerinde tebeşirle çizilmiş sek sek gördü. Garip bir his geldi içine ve öylece oyunun başında, elinde poşetlerle durdu. Bir sigara paketi çıkardı ve 1 numaraya attı. Hareketleri oldukça yavaştı. Tek ayak üstüne geldi ve sigarayı 2 numaraya attı. Gülümsedi. Etrafında onu izleyen şaşkın bakışlara aldırmadan devam etti. Ve taş çizgiye değip oyunu kaybettiğinde, büyük bir kahkaha patlattı. Duyanlar pencerelere koşup onu izlemeye başladılar. Kahkahası dakikalarca devam etti. Sonra etraftakilere baktı ve 'gördün mü? Sen de gördün mü? Hep bu 8 yüzünden' dedi ve daha yüksek sesle kahkaha atmaya başladı. Dayanamadı, karnını tutarak oturdu yere ve tekrarladı 'hep bu 8 yüzünden'. Tüm mahalle onun kahkahaları ile inledi.
Bir daha da gitmem dediğim şehir. Eksiler gelecek biliyorum ama asıl sebebi hayatımda tanıdığım en kalpazan, en kötü niyetli, en pis ruhlu insanları burada tanıdım.
-Uykun mu var?
-Hayır yok.
-Hasta mısın?
-Hayır.
-Eeee, neden uyumaya çalışıyorsun?
-Uyanık olduğum zamanları sevmiyorum artık. Çekilmiyor diğer türlü dedi kadın.
Nefesi yorgunluğunun ifadesiydi. Daha kaç kez böyle umutsuzlukla tüm günlerini uyuyarak geçirecekti bilmiyordu. Telefonu çaldı ve arayan oydu. Büyük bir isteksizlikle cevap verdi:
-Dinliyorum.
-Konuşmamız lazım.
-Dünya mı yok oluyor yoksa? Bir sigara yakıp izlemem gerekiyor o zaman.
-Yapma böyle.
-Eğer yoksa böyle bir durum, bana söyleyebileceğin bir şey kalmadı demektir dedi ve telefonu kapattı.
Yine düşüncelere daldı bu uyumasını engelleyen bir durumdu.
Aylardır karşı binanın tepesindeki martıları belgesel izler gibi takip ediyordu. Arada reklam arası veriyordu ama yine de en eğlenceli aktivitesi buydu. Biliyordu ki bir gün onlar da uçup gidecekti. Ne olurdu martılar onun evine ziyarete gelseydi,dertleşseydi ve tüm suskunluğunu bozsaydı. içlerinden biri, hani şu yavru olan, uçmayı öğrenirken çatıdan düştü ve öldü. Bak işte onlara da uğursuz geldim deyip tüm kapılarını yeniden kapattı.
Birinin gelip de tüm hayatına dahil olması, her adımında yanında bitmesi, kararlarını birine bağlı olarak almak, size yalnız kalacak ortam sunulmaması gibi etmenler sonucu vardığım kanaat. He bir de dertsiz başına dert almak gibi, işin yok bir de aşk acısı çek.