bu "objektif olalım, hadi nötrleşelim, dağlara bayırlara çıkıp şarkı söyleyelim tralalalla" modasının kurbanı olmuş talihsiz açıklama.lütfen abartmayınız, ilkokulda öğretildi mi bilmem elma ve armut ikilisini toplayıp bir sonuç yazamazsınız. ayrıca;
(bkz: atatürk'e bok atmanın moda olması)
yılın bu zamanlarında sabahları uyanıldığında her seferinde akla gelen, sadece sabah sabah insanı hüzünlendirdiği yetmezmiş gibi gün, hafta, ay boyunca zihni kurcalayan farkındalık.
böyle olunca insanın aklına neden demeden duramıyor insan.. zira araya uzaklık girmiştir, sorumluluklar vardır mecburiyettir en kötüsü. kimi zaman tenlerin birbirine değdiği, onun yanında bebek gibi masum uyuduğu zamanları hoyratça harcamış olmaya pişman olmaktır. yanında uyurken bile rüyanda onu görmeyi ümit ettiğin zamanları hatırlayıp daha da kötü durumda olduğunu bile bile yine de onu istemektir.. nefesin nefesine karıştığı, onu doyasıya içine doldurduğun anları, uyanıp onu uyurken seyretmenin verdiği zevki uzun zamandır yaşamamanın verdiği bir burukluktur bu. özlemin en çok vurduğu noktadır; işte böyle bir sabah kalkarsın, bunları hatırlarsın, aynen bu başlık doldurulmadan önce olduğu gibi ukte kalır içinde dolduramazsın..
in. bioorganic chemistry. başka üniversitelerde organik kimya'dan ayrı olarak okutulmadığına gözlemlerimle kanaat getirdiğim, canlıların yapısında bulunan hidrokarbonları (karbonhidrat,aminoasit falan filan) ve reaksiyonlarını inceleyen bir kimya dalı. organik kimya'ya nazaran daha az reaksiyon daha bol muhabbet bulunması çok şukeladır. fakat aşmış karbon sayılarıyla da ara sıra delirtebilir.
hatun kişisi bu tarif edilemeyecek derecedeki ağrıyı çekerken; "ne var bu da bişey mi?" ya da "amma şımarıksın" gibi tepkileri ima ederekten ya da söyleyerekten delirten er kişilerin çekmesi gerektiğini belirten, vurgulayan, üstüne basan kampanya.