westphalia
-387 (küçük ibo'nun yengesi)
ikinci nesil yazar 9 takipçi 79.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    football managerda restartla kariyer yapan oyuncu

    1.
  1. football manager veya championship manager serisinde puan kaybettiği, elendiği veya iyi oyuncularından birisinin sakatlandığı her maçtan sonra oyuna tekrar başlayarak zayıf takımları başarıdan başarıya koşturan, ancak yine de kendini kandıran oyuncu modeli. bunlar restart yapa yapa oyunun random classlarının cılkını çıkarır, zayıf takımlarla şampiyonluk kazanmakla veya avrupa kupası almakla övünürler. daha da abartıp restart işini transfer dönemine de yayan çakalları vardır bu oyuncu modelinin.

    football manager oynayan güruhun da en yaygın tipidir o ayrı. gerçek football manager oyuncusu için (bkz: football managerda oyuna işsiz başlayan oyuncu)
    1 ...
  2. football manager da oyuna issiz baslayan oyuncu

    1.
  3. football manager'ın bir futbol simülasyonu olduğunu en iyi idrak eden, oyuna istediği takımı seçerek değil, gerçek hayata en yakın şekilde yani sıfırdan başlayan en asil duygunun insanı olan oyuncu. bu cefakar oyuncu teknik sebepler haricinde oyunu restart etmez, bileğinin hakkıyla başarıdan başarıya koşmaya azmeder. saç baş yolar, klavye kırar, duvara mouse atar ama yine de eli restart tuşuna, add manager'a gitmez. o derece delikanlıdır, kendini kandırmaz, kendisiyle barışıktır.
    4 ...
  4. endorgazmik retikulum

    1.
  5. tek hücreli canlılarda mitoz bölünme isteği oluşturan hücresel organ. ilk olarak isviçreli bilim adamı şahin koym tarafından tespit edilmiş olup bu organa sahip tek hücreli canlılar şahin koym'un yapımcılığını üstlendiği belgesellere de konu olmuştur.
    1 ...
  6. kurtuluş savaşı emperyalizme karşı yapılmıştır

    1.
  7. şahsi kanaatimce tamamen yanlıştır denilemezse de tamamen de doğru olmayan önermedir. kurtuluş savaşı incelendiğinde organize olarak yürütülen kurtuluş savaşı'nın doğu ve batı cephesi olarak ikiye ayrıldığı, bunlarda da yunanistan ve ermenistan ile savaşıldığı görülecektir. kurtuluş savaşı'nın askeri kısmının başlaması sırasında diğer iki emperyalist ülke fransa ve italya ile askeri çatışmalar durmuş hatta silah alışverişleri bile yapılır hale gelinmiştir. yunanistan ve ermenistan'ın emperyal devletlerden ingiltere tarafından maddi anlamda desteklenmesi bunun topyekün emperyalizme karşı yapıldığı anlamına gelebilir kimilerine göre, ancak burada iki gerçek vardır ki bunlar kurtuluş savaşı nı türk milletinin varoluş mücadelesinden bir anti emperyalist cihada taşımaya engel teşkil etmektedir:

    1) ankara hükümeti kurtuluş savaşı'ndaki anti emperyalist propagandayı sovyetleri yanına çekmek için yapmıştır. kemalistler ise dini propagandayı hintli müslümanları yanlarına çekmek için kullanmıştır. nitekim kurtuluş savaşı'nın ardından antlaşma safhasına geçildiğinde sovyetlerden uzaklaşılmış ve ingiliz-batı yanlısı siyasete geçildiği mesajı yapılan siyasi hareketlerle ortaya konmuştur. sonuçta ortaya çıkan türk devleti de atatürk'ün deyimiyle "batıya teveccüh etmiş" türkiye'dir. cumhuriyet dönemindeki burjuva yaratma çalışmaları, batıdan borç alınması, liberal ekonomik modelin övüldüğü izmir iktisat kongresi hep batı tipi bir ekonomi modelinin kurulması üzerine yapılan çalışmalardır ve antiemperyalist değildir.

    2) lozan'daki toprak üstündeki pazarlıklarda salt türk milliyetçiliği değil, osmanlı'daki ümmetçilik mantığı da güdülerek türk-kürt nüfus ayrımından doğan batı tezlerine karşı islam referansı ile mücadele verilmiştir.
    3 ...
  8. domaldinho nun aziz baskanim bunu al demesi

    1.
  9. dünyaca ünlü belini bükmeden top toplama rekorunun sahibi efsane top toplayıcının fenerbahçeye göz kırparken göz sürçmesi, pardon dil sürçmesiyle sarfettiği talihsiz cümledir. bunu al derken de el emeği göz nuru en son topladığı hatıra topunu objektiflere göstermektedir, kötü niyet aramayın, kendisi zeki, çevik ve ahlaklı bir top toplayıcıdır netekim, binaenaleyh.
    3 ...
  10. sozlukteki karmayi kafaya takan insan modeli

    1.
  11. porno forumlarındaki "beyler repleri unutmayalım" "teraziye tıklamayı unutma" "x kişi görüntülemiş bir teşekkür bile yok" zihniyetinin sözlüklere yansımış halidir. hayat algısı, hedefi bir noktada bu karmaya kilitlenmiş bu adamlar seri eksi oylayan ibne avına çıkmış birer cengaverdir.
    0 ...
  12. bohem firma

    1.
  13. içinde entel, tiky, ciks vs vs bilumum bohem hayat yaşayan tayfayı bir araya getirmiş firmalardır. çeşitli faaliyetlerle ikide bir kokteyl, gece içmesi, parti gibi faaliyetler gösterirler. marka giyinmeyen adamı daha en baştan mülakatta eler, bilgi-tecrübe-gpa üçlüsünden çok daha fazla dış görünüşe önem veren firmalardır bunlar. çoğunlukla da amerikan ortaklıklı firmalar bu kategoriye girer.
    0 ...
  14. 31 agustos 2008 sezen aksu bursa konseri

    1.
  15. ramazanın bir gün öncesi (bunda bir durum yok) ve ilk teravihin kılınacağı gece, dibinde ilahiyat camisinin bulunduğu fatih sultan mehmet bulvarı kenarındaki alanda halka açık olarak verilen konserdir. sayelerinde namazda sezen aksu hayranlarının canları hiç sıkılmamıştır.

    kinayeyi anlama özürlüler için, açık bir şekilde tarih ve yer seçimi olarak terbiyesizlik ve düşüncesizlik abidesi haline gelmiş konserdir. halen de devam etmektedir, odanın içinde 5+1 etkisinde dinlenilmektedir, ki dinlenilen mekan ilahiyat camisinin konser alanına olan uzaklıktan 3 kat daha fazla uzaklıktadır konser alanına.
    2 ...
  16. türbanlıların uğradığı tacizler

    1.
  17. balçiçek pamir'in yazısında belirttiği tacizlerdir, "insan olmak" kavramını öyle güzel dile getirmiştir ki balçiçek pamir, sözün bittiği yeri göstermiştir.

    buyrunuz: http://www.haberturk.com/yazioku.asp?id=8649

    "Sahne 1

    Bodrum'da bir sahil. iki haşemalı genç kız denize doğru yürüyor. Ne yalan söyleyeyim ben de uzun uzun baktım. Alışık olduğum bir görüntü değil. Bir tanesi yeşil bir tanesi mor üstelik. O sıcakta terlemezler mi diye düşündüm. Bir tanesi yanıma yaklaştı. Biz, dedi. Bursa'dan geliyoruz, ilk defa buraya geldik. Sizin de ikizlerinizi görünce benim de 1,5 yaşında oğlum var acaba ne önerirsiniz? Ne yapsak, otelden memnun değiliz nerede kalsak?
    Bir süre sohbet ettik. Sonra ben ikizleri simitlerine oturtup denize girdim.
    Sohbet ettiğim genç kadın da kız kardeşi olduğunu sonradan öğrendiğim genç bir kızla denize girdi. O sırada diğer kadınlardan taciz başladı.
    Hem de yüksek sesle.
    -Şunlara bak, ne biçim kıyafet? Üstelik rüküş.
    -Buralara kadar geldiler. Bodrum'un da tadı kaçtı.
    -Maşallah hiçbir şeyden de geri durmuyorlar.
    Utandım. Öylesine utandım ki sormayın. Biz ne zaman böylesine sert, vicdansız acımasız ve tacizkar olduk? Biz ne zamandan beri insanları kıyafetlerine ve dış görünüşlerine göre yargılar ve idam eder olduk? Hep Sorun bizi yönetenlerde, aşağıda bir problem yok demiyor muyduk?
    Haşemalı kızlardan biri dayanamadı.
    "Niye bize laf atıyorsunuz, ben de sizin gibi tatile geldim. Üstelik ben sizi rahatsız etmiyorum"
    Karşıdan cevap gecikmedi.
    "Görüntün beni rahatsız ediyor"
    Nasıl yani?

    Sahne 2

    istanbul Kemerburgaz'da bir site. Sitenin sakinlerini bir telaş almış ki sormayın. Elimde bir mail var. Site sakinleri sitelerine yeni taşınan aileden son derece rahatsız olmuşlar. Neden? Çünkü ailenin annesi türbanlı. Diğer site sakinlerine gönderilen mailde Hemen bir çözüm bulmalıyız deniliyor. Artık buralara kadar geldiler. "Nasıl olur da böyle bir aileye ev kiralarlar anlamıyoruz. Acilen bir toplantı düzenleyip Kimlere ev kiralanabilir maddesinin üzerinde detaylıca konuşmalıyız."
    Kendini bilmez bir site sakini böyle bir mail atmış ne olacak ki?
    Diyebilirsiniz.
    Ben de öyle dedim. Bu mail bana geleli 2 ay olmuştu.
    Taa ki diğer site sakinlerini cevaplarını ve konuyla ilgili önerilen çözümleri okuyuncaya kadar inanın öyle öneriler var ki yazmaya elim gitmiyor.
    Yine utandım. Hayatımda ilk defa bu kadar net bir şekilde, ait olduğumu hissettiğim topluluktan ne kadar uzaklaştığım fark ettim birdenbire.

    Sahne 3

    istanbul Levent'te bir italyan restoran.
    Dört gün önce,
    Saat 21.30'da.
    Elele bir çift geldi mekana.
    Kadının başı kapalı.
    Kenarda bir masayı tercih ettiler.
    Bir süre sonra yine taciz başladı.
    Bakışlar, yüksek sesle söylenmeler, gereksiz gürültüler.
    Bir süre sonra "Bir daha burayı adım atmam" diye mekanı terk edenler bile oldu.
    Elimde içki kadehim ağzım açık kaldı.
    O çift herkesin elinde içki kadehinden, şortlarımızdan, mini eteklerimizden rahatsız olmadan baş başa bir gece geçirmek için kalkıp restorana geliyor ve biz ne yapıyoruz? Ne yapsın adam hayatını Fatih ve çevresinde mi geçirsin?
    Üstelik ortada insan haklarına aykırı bir durum yok mu?
    Tekrar soruyorum biz ne zaman bu hale geldik?
    Şimdi beni topa tutacak kendi deyimleriyle türban konusunda taraf olan okuyucularıma sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu yapılanlar ayıp değil mi? Günün birinde türbanlı biri sizden bir yardım isterse el uzatmayacak mısınız? Biz böylesine insanlıktan çıktık mı?
    Zaten birilerinin amacı toplumu bölmek, biz böylesine garip insanlar haline getirmek değil miydi? Peki biz niye alet oluyoruz?"

    not: Haberturk.com'dan alıntıdır.
    22 ...
  18. turklerde evlilik

    1.
  19. diğer pek çok millete göre çok daha fazla kutsal addedilen, önem verilen bir olay olan evliliğin bütün bu kutsallığının yanında pek çok saçma adetlerle diğer bütün milletlerden daha zor hale getirilmesi olayıdır. düğün zamanları iki taraf için de çileden çıkarıcı gereksiz sürtüşme zeminleri oluşturmakta, evlenen çiftler değil, çiftlerin aileleri arasında bir gösteriş savaşına, rol paylaşımı kavgasına kadar varmaktadır.

    tabi sadece erkeğin çalışıp aile ekonomisini çektiği zamanlardaki adetlerin (bilmemne odasını erkek tarafı alır, düğünü erkek tarafı yapar gibi zırvalar) çalışan bir gelin olması halinde bile uygulandığı günümüz düğünleri ise bizim ne kadar gözükara adetçi bir millet olduğumuzun, mantıksızlığımızın göstergesidir.
    2 ...
  20. ram olmak

    1.
  21. zaten durum demokrasiyi koruması gereken bir kurumun demokrasinin mekanizmalarını baltalıyor olmasından çıkıyorken birilerinin çıkıp da "aa nasıl olur demorasiyi koruması gereken kurum suçlanıyor bik bik" demesinin birilerinin başka güçlere ram olduğunu gösteriyor.

    demokrasi ile bürokrasi farklıdır tabi bu farkı bilmeden yorum yapılırsa da böyle gudik şeyler oluyor ülkede. tabi atatürk'ün demokrasi getirdiğini falan düşünmek de güzel bir çaba.
    0 ...
  22. kazananı penaltıların belirlemesi

    1.
  23. futbolda normal zamanın üstüne oynanan ek zamanın da kazananı belirleyememesi üzerine başvurulan yoldur. ancak penaltılarla biten maçlarda türkiye'nin kafası biraz karışık gibi görünüyor çünkü penaltılarla biten maçın skorunu penaltıları da katarak verme saçmalığını görüyoruz. halbuki o penaltılar bir kere gol krallığı vb şeylere etki etmiyor, averaj vs hesaplarına da katılmıyor. dolayısıyla penaltılarla biten maçın skoru batıda yapıldığı üzere berabere şeklinde verilip kazanan tarafın penaltılarla kazandığını belirtmek üzere bir "p" işaretiyle belirtilmelidir.
    1 ...
  24. çekil aradan din de devlet de bizim

    1.
  25. cumhuriyet halk partisinin son yumurtlaması afiş yazısı. adalet ve kalkınma partisine laiklikle bağlantılı açılan kapatma davası acaba böyle bir afişle açık açık din istismarcılığı yapan cumhuriyet halk partisine de açılabilir mi insan merak etmeden edemiyor.

    ayrıca sözlükte de hakkında başlık açılmamış olması, hakan şükür gibi siyasi önem içermeyen bir kişiyi bile laiklik üzerinden itham etmek için sayfalarca entry girenlerin nasıl da devekuşu rolü oynadıklarını gösteriyor olmalı.
    7 ...
  26. danimarka meclisinde turbana onay

    1.
  27. danimarka meclisinde esma abdülhamid isimli türbanlı/başörtülü bayan kişisine meclise başörtülü/türbanlı olarak girebilme onayının verilmiş olması durumudur.

    ilgili haber için bir link gerekirse o da: http://yenisafak.com.tr/g...2008&c=1&i=112690 olacaktır.

    bir danimarka kadar olamayan bir ülke var bir yerlerde, hissediyorum bunu.
    6 ...
  28. yobazlarin kendi dogrularini empoze cabasi

    ?.
  29. yobazın sadece din yobazı olmadığını da hatırlatan çabadır. öyle ya, bazı yobazlar da kendi yaşam tarzını dayatıyor, etrafında başka türlü giyinen, düşünen kişileri görmek istemiyor, aynı sınıfta eğitim almaya bile tahammül edemiyor kendisi gibi yaşamayan kişileri.

    bu yobazlar bir de başkalarının kafasının içini görüyor, başkası "yok, ben öyle düşünmüyorum" diyor ama beyin kontrolü mekanizması var bu yobazlarda ve diyor ki: "hayır öyle düşünüyorsun, senin böyle yaşama amacın siyasi, rant sağlayacaksın bundan".

    kendi yobazlığını bilmeyip başkalarına yobaz diye çemkirenler var işte böyle.
    4 ...
  30. pinar madran

    1.
  31. pınar ürün yelpazesindeki su çeşidi. http://www.liveleak.com/view?i=f8d_1178583857 linkinde de bir amerikan tankının üzerinde görülmektedir.

    şimdi bunu görüp pınar emperyalisttir, amerikancıdır falan diyecekleri de gözlerinden öper, kendilerine azıcık akıl dilerim.
    1 ...
  32. tekel işçileri

    1.
  33. umur talu'nun 22 şubat tarihli sabah gazetesindeki köşe yazısında dikkat çektiği, özelleştirmeye karşı gösteri yaparken üzerlerine kış günü soğuk su sıkılan kişilerdir. bu hangi insanlığa sığmaktadır tartışılır. seri katil yakalansa bile yasalara göre böyle bir muameleye maruz bırakılmazken bu insanlar ne yapmıştır da bunu haketmiştir? ben özelleştirmeyi savunan bir insanım ancak adı üstünde insanım ve gösteri yapan insana vurulan cop, sıkılan su, atılan göz yaşartıcı bomba insanlığıma dokunuyor.

    ak parti hükümeti de özgürlükçü olduğunu başörtüsünün yanında kendi halinde gösteri yapanlara izin vermekte de gösterirse samimi olup olmadığını göstermiş olacaktır.
    4 ...
  34. selena da icki icilmesi

    1.
  35. selena dizisinde tarafımdan olmasa da rtük kayıtlarıyla resmen kayda geçmiş durumdur. rtük kayıtları: "Selena'nın erkek arkadaşının eski nişanlısı, elinde bir şişe şarapla delikanlının evine gelerek onu tekrar kazanmak için bazı oyunlar yapmakta ancak Selena'nın sihirli güçlerini kullanmasıyla bu oyunlar boşa çıkmakta. Bir sonraki sahnede Selena ile erkek arkadaşı şarap içmekte ve Selena 'en azından şarap işe yaradı" ifadesini kullanmaktadır.

    laf olsun diye "çocuk dizisi" statüsünde olan bu dizi, içerisine birkaç çocuk oyuncu serpiştirilmek itibariyle çocuk dizisi olarak anılıyor. çocuk dizilerinde aşk-meşk, çıkma, gezme-tozma, kız yüzünden çıkan kavgalara zaten iyice gözlerimizi aşina eden bu pis kanallar, utanmadan ve sıkılmadan çocuk dizisi diye bilinçsiz anne-babaların çocuklarını önüne oturttukları bu yapımları televizyonda gösterebiliyor. çocuk dizisinde çilingir sofrası kuran anne-babalar mı ararsınız, sevişen yeniyetmeler mi, içkileri yuvarlayan teenagerlar mı, hepsi gırla...

    işte çağdaş tablomuz budur, gurur duyunuz, 10 yılda 15 milyon tane elinden şarap kadehi düşmeyecek genci yetiştirmek ülküsünde: durmak yok, yola devam...
    6 ...
  36. postmodern bas ortusu fetvalari

    1.
  37. başörtüsü karşıtlarının çeşitli tefsirlerden, kelime anlamı yorumlarından destek almaya çalışarak "baş örtmek islamın emri" değil diyerekten başörtüsünün serbest bırakılması çabalarına karşı çıkış fetvalarıdır. örneğin deniz baykal parti grubunda hadislerle, hımar kelimesinin anlamlarıyla bu şekil bir fetva vermeye çalışıp aklınca bu tartışmalara ket vurmaya, başörtüsünün özgür kılınmasını engellemeye çalışıyor.

    hadi o zaman, "velev ki" başörtüsü islamın emri olmasın; 1400 yıldır bu iş yanlış yorumlanmış olsun ve o ayetler/hadisler hep yanlış anlaşılagelmiş olsun. peki, madem aleviliği islamın bir "yorumu" olarak lanse ediyor, "namaz" gibi gayet kilit bir islam emrini kabul etmeyen alevilere "islamın anadolu yorumu" diyerek sıcak bakıyor, onlara kucak dolusu sevgiler gönderiyorsunuz sayın baykal, o zaman bırakın da o ayetleri "baş örtmek islam emridir" diye yorumlayanlar da olsun. madem din yoruma açık olmalı, o zaman bırakın yerine göre dinin emirlerini gevşeterek değil daha da sıkılaştırarak öyle yaşamak isteyen insanlar da olsun, ona göre yorumlasın.

    yemez değil mi, aklınca "başörtüsü aslında kuran'da yok" diyerek başörtüsü özgürlüğü isteyenleri susturmuş olacak, tabi yersen.
    1 ...
  38. can dundar in 4 subat 2008 tarihli yazisi

    1.
  39. can dundar isimli yazar kisinin 4 subat 2008 tarihli milliyet gazetesinde, 210 kişi din değiştirdi başlıklı yazısıdır, linkini verelim de tam olsundur: http://www.milliyet.com.t...8/02/04/yazar/dundar.html

    söz konusu yazı yine cami-okul sayısını karşılaştırarak sözüm ona analitik çıkarımlar yapma yanlışına düşmekte ve buradan türkiye muhafazakarlaşıyor çıkarımını yapmaktadır. bunlara verilecek ve verilmiş olan cevaplar zaten bellidir, ancak yazının son derece doğru saptamaları vardır.

    yanlışlara gelirsek:

    1) "Türkiye'de 67 bin okul, 85 bin cami var." diyerek hemen her köyde hatta mezrada bile cami bulunan türkiye'de cami sayısının fazla olmasının ne kadar normal bir şey olduğunu görmezden gelmeye çalışma yanlışı, analitik ölçümlerde salt sayının değil, parametrelerle bağdaştırılan ölçümlerin yapılması gerektiğini bilememek yanlışı. (düz mantık çalışan sözelcilik)

    2) "77 bin doktor, 90 bin din görevlisi var." yukarıdakiyle yine parallelik arzeden bir yanlış, ayrıca din görevlilerinin statü olarak en düşük memur olduklarını belirtmekte fayda var. doktor sayısındaki azlık da tıp fakültesi kapasitesinin suçu olsa gerek, ne de olsa her doktor iş bulur bu memlekette açıkta kalmaz. ayrıca ilahiyat fakültelerinin toplam kontenjanı bugün tıp fakültelerinin kontenjanına göre nedir bir kıyaslayalım bakalım ne çıkacak?

    3) diyanet bütçesinin bu kadar fazla olması da ilginç bir durum aslında. ancak barındırılan personele göre bakarsak diyanetin bütçesinin, personeli belki de 100'ü geçmeyecek bazı bakanlıklarla karşılaştırılamayacağı da bir gerçek.

    4) cami dernekleri de cami sayılarıyla paralel, bunu anlatmaya gerek yok, cevap verildi zaten.

    5) cerrah ilçesi oldukça yoğun bir turizm nüfusuna sahiptir çünkü kaplıcaları ve doğal güzellikleri vardır. haliyle cerrah'ın muhafazakar insanların tatil beldelerinden birisi olduğunu hatırlatırsak beldenin camisinin kapasitesinin nüfusla değil turizmle gelen insan sayısıyla daha ilintili olduğunu görebiliriz. (antalya'ya antalya'nın kıştaki nüfusu kadar bakılarak yatırım yapılırsa ne olacağını düşünün)

    6) iran'da şiilik vardır ve şiilikte cuma namazları belli merkezlerin belli camilerinde kılınır çünkü cuma namazı islam devletinin simgesi olarak merkez camiler vb yerlerde kılınır. haliyle cumaya gitme sayısı daha düşük olacaktır. ayrıca hafta içi cami kullanımı hemen her işyerinde vb namaz kılınmasına mani olunmayan iran'da oldukça düşük olacaktır tabi ki.

    7) misyonerlik hakkındaki söylenenler ise doğru gayet, ancak unutmamaları gereken misyonerlere karşı koymak için öncelikle halkın çocuklarına dinini öğretmeleri ve o çocukların da bu dini yaşayabilmeleri gerekiyor. yoksa adı müslüman, bütün yaşantısı laiklik kisvesi altında aynen bir hristiyan gibi olan insanlara da bakmak lazımdır.

    bu arada kendileri üzerinde oynanacak analitik veri istiyorlarsa, fuhuş yaşı, alkole başlama yaşı, sigaraya başlama yaşı, evlilik dışı cinsel ilişki oranları ve tvlerin ve medyanın "seksi fotoğraflar için tıkla" durumuna bakarlarsa ülke muhafazakarlaşıyor mu anlayabilirler.
    4 ...
  40. cami sayisinin otla bokla karsilastirilmasi

    1.
  41. cami görmeye tahammül edemeyen salak zihniyetin cami ile ilgili her konuda cami sayısını birşeylerin sayısıyla karşılaştırarak kendince bir tartışma dayanağı oluşturmasıdır. genelde demagoji yaparak yaklaşırlar olaya, hayırsever adamın yaptırdığı cami bir taraflarına batmaktadır, hemen okul-hastane-evsizler evi-aşevi-köpek bakım merkezi gibi toplumsal gerekliliğini zaten kimsenin tartışmadığı oluşumların sayısını cami sayısıyla karşılaştırıp bunların sayısındaki eksikliğin sorumluluğunu bir anda salt hayırsever müslümanlara takıverirler. memleketteki o kadar alışveriş merkezi, bar, disko, gece klübü, pavyon, meyhane sayılarını karşılaştırmak hiç gelmez bu über sosyolog manyakların aklına. o gece klüplerinde eğlence adı altında bir gecede dökülen paralarla bu fasilitelerden kaç tane yapılır hiç hesap etmek işlerine gelmez çünkü "çağdaş olmanın" bedelidir bu.

    bu dayanılmaz hafifliğin çok sevilen devam filmleri için

    (bkz: cami denince kilise ve havra diyen tip)
    (bkz: mescidime kampus istiyorum)
    (bkz: kampusume mescid istiyorum)
    7 ...
  42. mescit denince kilise ve havra diyen tip

    4.
  43. mescitle camiyi karıştıran, cami-kilise ve havraların periyodik dini ritüeller için gerekli olduğunu aklına getirememiş tiptir eğer samimiyse. ha kafası basıp da hala bikbikliyorsa çemiş denmeyi sonuna kadar hakeden tiptir o ayrı.
    1 ...
  44. bir plazadir benim memleketim

    ?.
  45. nedim hazar'ın sarsıcı ve bir o kadar da harika saptamalar sunan köşe yazısının başlığıdır. bu tarihten itibaren kendisinin yazılarını takip ediyor olma hissi vermiştir bünyeye.
    1 ...
  46. basortusuyle universitede okumak

    1.
  47. türkiye'de hali hazırda türbanla üniversitede okumakla aynı seviyede imkansız olan olay. böyle açık seçik bir gerçek varken "türban başörtüsü değil ki, benim kayınçomun ninesinin görümcesi de başörtülü" şeklinde viyaklayanların olması da türkiyenin zeka yaşı ortalaması hakkında dünya istatistikçilerine bir fikir sunabilir.
    3 ...
  48. bir siyasi simge olarak yesil parka

    1.
  49. zamanında nice gencin siyasi simge olarak kullandığı, bunun sonuncunda dövüldüğü, kurşunlandığı şeydir yeşil parka. bir siyasi simgeyi, hatta bariz bir şekilde mevcut düzeni değiştirmeyi simgeler. bu siyasi simge üniversitelere girebilmiştir, kimse de siyasi simge olup olmadığını tartışma gereği bile duymamıştır. bu kadar bariz bir siyasi simge üniversiteye girerken, o gün bu siyasi simgeyi taşıyan arkadaşları kurşunlanmış, ölmüş, işkence görmüş adamlar ve o adamların çocukları-torunları bugün gelmiş ele geçirdikleri makamlardan, köşelerden, televizyonlardan islami tesettür içindeki kızların kamusal alana girmemesini, siyasi simge lafı üzerinden savunmaktadırlar. bunların yandan yemişleri de sözlüklerde, internet ortamlarında çemşirmektedirler tesettürlülere.
    2 ...
  50. turkiye genelinde mescit sorunsali

    1.
  51. ikilemler ülkesi türkiyede sayısal veriler olarak bu kadar cami olmasına karşın özellikle büyük şehirlerde yaşanan namaz kılacak yer bulamama sorunsalıdır. kişi başına düşen cami/mescit sayısı 30-40 kişilik de olsa her köyde cami bulunması gerçeğinden dolayı insanı şaşırtabilecek sayılara denk gelmektedir, ülkemizde de genelde cuma ve bayram namazlarında kapasitesini zorlayan camilerin sayısının belki de artması yeni yerleşim yerleri dışında çok da gerekmiyor. ancak temel olarak sorun özellikle iş merkezleri, alışveriş merkezleri ve sosyal alanlarda vakit namazını kılmak isteyenlerin karşılaştığı mescit sorunudur. cuma namazları çok da büyük sorun değildir iş merkezlerindekiler için çünkü zaten öğle tatiline gelen bir vakitte kılınır ve yakında cami varsa problem de yoktur. ancak koca koca plazalarda temizlik malzemeleri için bile her katta odalar ayrılmışken 2-3 kişiyi geçtim tek kişinin bile namaz kılabileceği kadar ufak bir alan bile ayrılmamıştır insanlara. iş arasında, örneğin ikindi namazını kılabilmek için bir insanın dışarda cumayı kıldığı bir camiye gitme imkanı da yoktur. aynı durum pek çok büyük alışveriş merkezinde de yaşanmaktadır. zaten çok düşük yüzdelerin 5 vakit namaz kıldığı iş ortamlarında bir kişinin namaz kılabileceği kadar temiz bir yer ayarlamak çok zor olmasa gerektir, en azından namaz kılacak kişi kendi seccadesini kullanarak da olsa çok amaçlı bir odayı namazını kılmak için kullanabilmelidir.
    0 ...
  52. tanri ile kul arasina girilmesi

    1.
  53. günümüz sekülerliğinin getirdiği ekstrem bireyselciliğin getirdiği dine karşı oluşmuş refleksin her halükarda ortadan kaldırmaya çalıştığı, masum olduğu durumlarda bile saldırdığı şeydir. toplum mühendisliğinin en büyük amaçlarından birisidir bu, çünkü bir kere tanrı ile insan arasında bir bağlantı olan tarikat-cemaat mekanizması din içinde çeşitlilik ve rengin sağlandığı olgudur.

    katoliklikteki birliği bütünlüğü sağlamış, avrupalı derebeylerinin birbirlerini kesmesine bir set çekmiş olan aforoz yetkisi gibi, alevilikteki düşkün ilan etme gibi yaptırımlar o inanç sistemi içinde bulunan olgulardır ve amaçları o inanç sistemini dış etkilerden korumaktır. tanrı ile insan arasına girilmiş görülebilir ama hukuk sistemi de insanla insan arasında girmekte ve hayatı düzenlemektedir, bu tip düzenleyici kurumlar hayatımızın her alanında varken dinlerde niye böyle birşey olmasındır? zaten o haliyle dini beğenmeyen varsa o dine mensup olmamak gibi bir hakka haizdir.

    bütün bu sebeplerle islam'daki cemaat-tarikat anlayışına alevilikle veya başka inanç sistemlerini örnekleyerek saldırmak boş ve cahilce bir çaba olacaktır. benim dinim bana olduğu için de başkasının dinindeki tanrı-kul ilişkisine laf uzatmaya tenezzül etmemeliyimdir.
    1 ...
  54. bol enterli kose yazarligi

    1.
  55. türkiye'de kendine oldukça yer bulmuş köşe yazarlığıdır, öyle ki böyle yazanlar duayen falan diye adlandırılır. bir new york times'ı açarsınız, küçücük fontlarla dopdolu bilgi yığınları vardır köşe yazısı olarak. yazarların çapı vardır bir kere, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaz, derin bilgilere ayırırlar sütunlarını. eleştirilerine dayanak noktaları oluştururlar. ama ya türkiye? yılmaz özdil, bekir coşkun, serdar akinan gibi köşe yazarları bir elleri enter'da sabit durmak suretiyle ya bir kaç kelime bütünü, ya da ufak cümle sonrası iki kere bu enter'a basmak suretiyle gavurcada double space adı verilen yazı şeklinin bile suyunu çıkararak (çünkü onda satır arası double spacetir) double space'i bir enter + double space formatına dönüştürürler. yazılarında genelde üslup sahibi gibi görünürler, basit kelime oyunları ile edebi yazı ortaya koyduklarını sanarlar. ülkem gazetelerindeki kağıtlara yazıktır, ormanlara yazıktır bu kalem oynatan kişilerin yer israfları.
    2 ...
  56. çocuk dizisi kandırmacası

    1.
  57. günümüzün büyük kanalları tarafından yapılan, alttan alta çocuklara empoze ettirilmeye çalışılan kapitalist ve seküler dünya düzeninin ekran koruyucusu kandirmacadır. efendim bir bakınız sihirli annem dizisine örneğin, 3-4 tane çocuk serpiştirmişler, bu çocukların etrafındaki büyüklerin aşk maceraları, kıskançlık krizleri, gelin-kaynana çatışmaları, babaların içki sofraları, babaların aşk kaçamakları gibisinden çocuklara zerre kadar hitap etmeyen bir sürü zırva, saçmalık. türk aile yapısının ebesini afedersiniz zikip atan bir aldatmaca. çocuklar da çok farklı değil, aslında hepimizin yaşadığı o masumane, biraz da stereotype çocukluk aşklarını birer 14 şubat sevgililer günü malzemesine dönüştürmek. büyüklerden aşağı kalmaz aşk kavgaları, aşk depresyonları vesaire. bugün de selena, acemi cadı vs gibi abidik gubidik ve kesinlikle art niyetinden şüphe duyulmayacak dizilerle sürdürülen bir kandırmacadır bu. rtük'ün de bu dizilere genel izleyici grubu damgasını verebilmesi manidardır.
    2 ...
  58. internet ateistleri

    1.
  59. delikanlı gibi çıkıp benim cenaze namazımı kılmayın diyemeyen ateistlerdir bunlar. aziz nesin'deki cesaret hiçbirinde yoktur, internet ortamında takma isimlerin arkasına sığınarak mastürbasyon yapmayı tercih ederler. dine, inançlara saldırırlar, dini konular üzerinden espri üretirler. genelde avrupa'da ateizm hristiyanlığa tavır almışken ve batı değerlerini bile sorgularken bunlar batıya ve hristiyanlıktan gelen değerlere sempati gösterirler, yılbaşını kutlamayı savunurlar. bilhassa sözlük ortamlarındaki hava şartlarını seven bu bünyeler buralarda boşaltım faaliyetlerini yerine getirirler.

    sivas'ta katledilenlerdeki cesaret bunlarda olmadığı halde onların arkasından ağıt falan yakarlar komiktir lan bunlar.
    2 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük