her 100 yazardan en az 90'ı ilkokulda kokulu silgisini çaldırmıştır. o kokulu silgilerimiz nasıl oluyordu da çalınıyordu? bir taktik var mıydı? varsa o taktikler nelerdi mesela? bir kokulu silgi hırsızına ne gibi tavsiyeler verilebilir? sorularına cevap arayan bir başlıktır.
çok korkuyorum. hayatım film şeridi gibi gözlerim önünden geçmeye başladı. o derece büyük bir fırtına. yürüyüşe çıkacaktım. valla korkumdan çıkamadım. evimizi yerinden söküp atacak diye endişeleniyorum. bu saatten sonra bir de evsiz barksız kalırsak.. aman allah'ım! kış da geliyor. nerede yatarız nerede kalkarız.. allah'ım sen koru yarabbim! dinimiz amin!
insanların hayatlarında en önce neye önem verdiklerini sıralamaya yarayan bir testtir. şöyle ki;
annenizin işi çıkmış sizi küçük kardeşinizle evde başbaşa bırakmış. siz annenizin söylediği üzere çamaşırları yıkamış ve güzelce asmışsınız. derken; pat diye musluk açılıyor banyo neredeyse su altında kalmak üzere. diğer yandan kapı çalıyor. sonra bir anda telefon da çalmaya başlıyor. seslerden korkan küçük kardeşiniz birden zırıl zırıl ağlamaya başlıyor hem de nasıl ağlamak. sonra bir de bakıyorsunuz ki gök gürlüyor ve ardından bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. çamaşırlar ıslanıyor.
siz olsanız sırayla hangisini yaparsınız?
çamaşırları mı kaldırırsınız?
kapıyı mı açarsınız?
telefona mı bakarsınız?
musluğu mu kapatırsınız?
küçük kardeşinizle mi ilgilenirsiniz?
siz yazdıkça mesaj olarak her birinin ne anlama geldiğini yazacağım. oradan kontrol edin.
kendileri bulunmaz hint kumaşı olduklarından mıdır, yoksa başka ülkelere açılma imkanı bulamamışların bulduklarına da bok atması mıdır, ya da bunu yapamadıklarını kendilerine yediremedikleri için midir?
cezalı çaylakların tekrardan yazar olabilmeleri için konulan kurallardan yalnızca, sadece 1 tanesidir. yazdığınızı sürekli editlemenize yol açar çoğu zaman. kolay caydırma özelliği vardır. ama bak buradayım sözlük! gör bu fedekarlığımı! diye nidalar da attırır.
Antep'i 15 Ocak 1919'da işgal eden ingilizler 29 Ekim 1919'dan itibaren şehri Fransızlara terk etti. Antep direnecektir. Antep bu toprakların düşmana mezar olacağını bir defa daha tarihe kazıyacaktır. Antepli Şahin Bey'in Fransız Garnizonu Komutanlığı na yazdığı mektup, tarihimizin şeref belgeleri arasındadır..
"Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde bir damla Türk kanı karışıktır. Her bucağında bir atanın mezarı vardır. Adı belli olmayan zamanlardan beri Türkler bu topraklarda yaşamaktadır. Türk bu topraklara bu topraklar da Türke ısındı, kaynadı. Sade siz değil, bütün dünya bir araya gelse bizi bu topraklardan ayıramaz. Sonra siz hiç ömrünüzde Türk esir yaşamaz diye duymadınız mı? Namus ve hürriyet için ölüme atılmak ise bize ağustos sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir.Sizler canı kıymetli insanlarsınız.Çatmayın bize.Bir an evvel topraklarımızdan savuşup gidin. Yoksa kıyarız canınıza."
kezban, anladığım kadarı ile bakımsız, prenses edasında gezen, özgüven olayını çok yanlış anlamış, genel anlamda arabesk (Ben iStErsEm GiDeRsin iStErSeM kAlIrSıN!) havadan kurtulamamış, yaşına yakışmayan hallerde ve triplerde dolaşan kızlara denir.
yani kezbanın aslında düşündüğü;
"ben cinselliğimi doya doya yaşarsam benimle kim evlenecek?", "evlendiğimde bakire olmazsam kocam ne der?"
toplumun düşündüğü;
"sen evlenmesi gereken bir varlıksın ve hayatını evlenbilmek için zemin hazırlamakla harcamalısın."
türk kızlarına kezban diyen erkeklerin düşündüğü;
"ben çatır çatır sikişeyim ama evleneceğim kadın bakire olsun", en son da "türk kızları kendini geliştirmiyor" diye ekleyip, işin içinden sıyrılma potansiyeline sahipler.
şimdi buradaki akıl almaz mantık hatasını hep beraber bulalım..
edit: eksilemek kolay düşüncelerinizi yazın bakalım..
Karşında Ders Verdiğin Öğrencileri,
Bugünkü Yaşları Ve Seviyeleri ile Görmeyeceksin.
Onları Geleceğin Ünlü Olacak Büyük insanları Ve Başarılı Sanatkârları Olarak Gör Ve
Her Birisine Buna Göre Muamele Et.
Ben, Öğretmenlerimden En Çok Hatırladığım Ve derslerinden
Faydalandıklarım, Bana Büyük Muamelesi Yapanlardı.
yetenek sınavları 2 aşamadan oluşmaktadır. ilk aşama obje kompozisyonu, ikinci aşama ise hayalden bol figürlü kompozisyondur. bölümleri resim, seramik, geleneksel türk el sanatları (halı-kilim, tezhip, eski çini onarımları), görsel iletişim tasarımıdır.
eğer yetenekle marmara ya da mimar sinan ı kazanamazsanız alternatif olarak düşünülebilir. kampüsü çok güzeldir. gsf binası ayrı güzeldir. bölüm olarak resimden çok seramiği tercih etmenizi öneririm. dekan seramikçidir çünkü bir sorununuz oldugunda kendi bölümünü tutacaktır. * nerden mi biliyorum? *
-kabul ediyorum.lakin buzdolabının markası oktay olacak.
*aman fehmi beey,oğlunuz bu kadar soğuk muu?
-doğru söylüyorsunuz,oktaya ayıp olacak.
(bkz: aile şerefi)