güdüsel biçimde aniden belirten bir istek. bir tek benim mi yaşadığım bir his, merak ediyorum.
şimdi bir kediyi güzel güzel seviyorsunuz, boynunu mıncıklayıp kulağının etrafında daireler çiziyorsunuz filan, ensesini okşuyorsunuz... işte bu sırada benim içimde aniden şoyle canavarca bi his beliriyor;
böyle kedinin boğazından sıkıp avucumun içiyle suratına bi tane osmanlı tokadı çakıp duvara fırlatmak, ondan sonra tekrar boynundan kavrayıp avuçlarımla bedeninin üstüne bastırıp tüylerini yolmak, bu da yetmezmiş gibi ayağımla sektirip rövoşata çekmek istiyorum. tabi bunlar zihinde çok hızlı bir şekilde belirip neyseki geçip gidiyor.
bu duygunun psikolojik analizini yapmak gerek aslında. Belki de fazla sevgiden doğuyor olabilir. sevgi ile şiddet arasında çok yakın bi bağ, çok ince bir çizgi var...
kutlu ramazan ayımız süresince allah'a olan ibadetimizi gerçekleştirirken, çevremizdeki canlıların da aynı şekilde rabbimize inayette bulunmaları için yapılması elzem olan bir olay.
şahsen, evdeyken kendim oruçlu olduğumdan bahattin isimli kedime de hiç bir yiyecek vermiyorum, ne su ne de mama. akşam olduğunda orucumuzu güzel bir şekilde açıyor ve duamızı ediyoruz.
hem bir de, açıkçası karşımda şapır şapır su içmesine tahammül edemiyorum, benim de bi nefsim var. zaten şeker hastasıyım.
umarım bu şekilde amel defterime çift sevap yazılıyordur. bahattin'le cennette de görüşeceğiz inşallah...
Bilindiği üzre sütü kaynatıp hafif ilima derecesinde içine yoğurt kâtip 1 gün sarılı halde bekletince yoğurt haline geliyor.
Şoyleki, bu işlem ile sokak sutcusunden 5 kilo süt alıp yoğurt yaptım ancak, sanırım bir şeyleri yanlış yaptigimdan olsa gerek, tam kıvamında olmadı. Epey bi eksi oldu.
Ben de bunun üzerine yoğurdu kaynatıp içine sut ekleyip karıştırarak tekrardan süt olmasını bekleyeceğim. Mantıken olması lazım. inşallah olur. Dinimiz amin.
size sürekli eski oy vererek asabınızı bozanlara yapılması gereken şey. var ya, bunların hepsini toplayacaksın bi ahırın içine. alacaksın ıslak hortumu eline. ver allahm ver, ver allahım ver. nerelerine gelirse artık..
bir yazarın zall mahlaslı sözlük sahibine seslenme biçimidir.
zall, o kadar mesaj attim dönüs yapmiyorsun. bu yuzden ben de baslik aciyorum artık, kusura bakma. son zamanlarda çok eksilendim, karmam epey düştü. lütfen biraz yükseltir misin. istediğin parayı hesabına havale ettim biraz önce.
amacının ne olduğu anlaşılmayan ilginç fantezili sevgilidir.
şöyle ki, her gün olduğu gibi yine günlük vuruşma rutinini gerçekleştireceksinizdir.
sevgiliniz 'senin penisin sararmış mı aşkım yhaa' der.
siz de 'sararır tabi benim güzel fahişem. bi rahat bırakmıyosun ki, habire pompa. onun da bi canı var yani.'
ya bak aklıma ne geldi deyip makyaj kutusunu getirir ve pembeye, mora boyar. en sonunda da başına surat yapar.
sonunda ise 'hihihi' demeyi ihmal etmez.
Haşaa big bang yapıp evrenin tohumlarını dört bir tarafa saçan varlığın yerinde olsanız dünyayı daha sâlim ve kaliteli bi gezegen yapma adına gorevlendirebileceginiz peygamber kişisinin su çağda acaba kim olabileceği düşüncesidir.
Bunun için aday bellidir. Tabii ki, Allahın tüm vasıflarını üzerinde toplayan adam gibi adam;
Şoyleki, bugün salonda omuz antrenmanim vardı. Gittim, hayvanlar gibi çalıştım. yine çok fena agirliklara girdim filan. iyice sımsıkı taş gibi oldum. Govdem de epey bi dikleşti. Elimde reebok cantam, Adidas ayakkabim, basketbol sortum ve gepgenis omuzlarimla kaldırımda salına salına yürüyorum ki, yanyana yürüyen 3 türbanlı genc kızın yanından geciyorum. Önce kosedeki şöyle bir suzuyor ve yanındakilere 'ssst' diyor. Bu sırada diğer ikisinin de gözleri size kitlenmis, hayran hayran bakiyorlar.
Ah canlarim benim ya. Ama üzgünüm ben size bi boy büyük gelirim. Turbanlilar pek ilgi alanima girmiyor. Ehe.
müezzinlerdir. yaptıkları tek şey günde 5 defa 'allahu ekber allahu ekber hayyaloffale hayyaluffale' diye 1 dakika boyunca böğürmektir. karşılığındaysa 20 tl yi cebe indirirler. bu kadar işsiz ve asgari ücretle çalışan varken hak mı bu? herkesin yapabileceğini bir şey yani bu sonuçta.
evet, müeziinler yaklaşık 3000 tl maaş alıyorlar. günlük 100 tl yapıyor bu. 100/5=20 yapıyor. peki nasıl kazanıyorlar bunu. sadece ezan okuyarak! hatta bizim mahalledeki müezzin çoğu zaman 10 yaşındaki çocuğuna okutuyor ezanı. bi de bunlar bir yerlerden bahşiş filan da alıyorlardır allah bilir. yazık bu ülkeye be...
kız mıdır kadın mıdır, adam mıdır madam mıdır bilemiyoruz ancak muhtemelen psikoloji eğitimi alan, aldığını söyleyen, yahut bu yöndeki ilgisi sebebiyle sözlükte 'sosyal deney' ayağına bir takım abukluklar yapan yaşam formudur.
evet, gercekten var böyle insanlar. hep de olageldiler.. doğrusu yaptıkları şeye ne kadar 'sosyal deney' denir, amaçlanan nedir, gercekten deney yapiyorlarsa bunun sonuclari ile tam olarak neyi anlayacak ve anlamlandiracaklardir, muallak olmakla birlikte bu kişinin bunu yapis biçimine değinelim önce.
mesela 'sözlük kızlarının fotograflari' başlığına seksi ve guzel bir fotoğraf atıp aşağılayıcı bir alt metin de girerek çevresinde bir ilgi ve tepki oluşturmaya çalışmak gibi..
cinsel mevzularda marjinal şeylere değinmek, toplumsal tabulara ve hassasiyetlere, maddi kultur ve normlara, değerlere aykırı fikirler üretmek gibi.. mesela '3 gunluk sevgilim bana iphone 6 aldı ihihi' demek gibi..
şimdi biraz dıştan şekilde bu kişinin ruhiyatina girelim. çok net konuşacagım.
esas olarak, içindeki marjinal eğilimleri, kaşarlıği, orospulugu yansıtmaktadir bu kız. sosyal deney filan hikayedir.. zaten muhtemelen baba parasıyla dikindirik bir ünv de okumaktadir. hayatında daha henüz adamakilli bi zorluk görmemiş, boynu bükülmemiştir. öyle iphone kulaklığını geçirip kafayı cama yaslayarak, ikinci sinif bestseller romanlari okuyarak hayati anlamlandiramazsin canisi.
varoluş sancısını diktiğim bu kaşar, sözde kendisini toplumsal koordinatların dışında görüp çevresini ve dünyayı anlamlandırmaya çalışıyor ama bi boktan anladığı yok. kendisini belki farkli goruyor ama ne kadar mal olduğunun kendisi bile farkında değil.
temas ettiği, sözde bir maske takarak fikirlerini sundugu meseleler de bir şekliyle gerçek kişiliğinden neşet ediyor. kendi içindeki kirleri, pislikleri sosyal deney ayağına kusup tatmin ediyor iste kendini.
bir kere kendi kişiliğini bulmuş, olgunlaşmış, 'birey' olmuş bir insan, çevresini böyle lacka şekilde yadirgamaz. bazı şeyleri olduğu gibi kabullenir, biraz kendi popisine bakar. evet.
Az once youtube'da denk geldiğim ve beni çok fena gülme krizine sokan bir video. bi muhabir sokak röportajı sırasında bi tane gözlüklü yaşlı amcaya pazarda artış var mı diye soruyor; ama amca artışı artiz olarak anlayinca olanlar oluyor. Ahaha çok komik ya.
Muhtemelen uzun boylu, karizmatik ve kaslı olusunuzdan etkilenmis, yanindaki çöp gibi kolları olan, erkeksilikten uzak kişiden içten içe memnuniyetsiz oldugunu hisseden kızdır.
tabi direk 'yolludur' demek istemiyorum ama yanındaki kişi için üzücü biraz. bakıyorsun, kolları en fazla 30 cm. Ya gotu göbeği salmış ya da tıfıllıktan erimek üzere olan bir zargana.. bi omuz attın mı 3 metre öteye gidecek. Ahahah
Ama bir de sizi goruyor ki, gepgenis omuzlar, çıkık gogusler, 40 cm kol, 1,85 boy, kararli, karizmatik ve bir o kadar da sofistike bir duruş.. Eh imreniyor tabi haliyle. sonuçta biraz da kadınlık hormonları gereği ağzı sulanıyor. ama sanıyor ki, kendinize değer verip böyle bir forma girdiginiz için burnu havada, kas yapmaktan kendisini geliştirmeye fırsat bulamamış bir kişisiniz...
Oysaki bunlar tamamen yanlıştır. kaslı, zinde ve fit olduğunuz kadar, entelektüel, duygulu, merhametli ve sadık bir yapidayizdir. gozunuz öyle disarilarda değildir.
Hem Varsın, öyle dusunsün. Zaten bizim amacımız kaslı ve zinde olarak karşı cinsi etkilemek değil, hayattan daha çok haz almak ve mutlu olmaktır. birlikte olacağımız kişinin de sadece estetik görünüşümüz sebebiyle değil, insanı değerlerimize ve kisiligimize değer verdiği için bizimle beraber olmasını isteriz...
Üçüncü sınıf abudik bir tv kanalında gordugum ve bilene 400 tl'lik indirim vadeden soru. bu fırsatı kaçırmamak lazım. Bodrum'un antalya'ya bağlı olduğunu bilmeyen embesiller var ahahah.
Henüz daha 'delikanlilik' mertebesine erisememis narin erkektir. Allah bilir peluş ayicikla da uyuyordur bu...
Sıcak su ile duş almak belki kadınlar için normal olabilir. Sonuçta pakpamuk ve incecik, yumuşacık tenleri vardır. onlar trilece yer ve oje sürerler. Ara sıra dip boyaları gelir. Onlar çok narince hapsururlar ve tırnaklı parmaklarıyla saçlarıni kulak arkasına atarlar. Peki ya erkek?
Erkek adam tek yumruğu ile soğanı yarar, Hapsurunca yeri göğü inletir ve tabii ki dusunu da buz gibi suyla alır.
Sıcak su ne lan? Bu kadar narin olmayın. Biraz cesur olun. Girin buz gibi suyun altına.
Erkek adam sadece haftada bir gün sıcak suyla duş alır, o da güzelce keselenmek için. Onun dışındaki günlerde ise soğuk su...
Hem soğuk suyla duş almak çok faydalıdır. metabolizmayı hizlandirir, dinclestirir, saç dökülmesini de azaltır. Hem aynaniz da buğulanmaz..
biraz önce yolda şahit olduğum ve beni dumura sokan erkeğimsi şey. Patinaj yaptiginda tam kafami çevirip sürücüyü gordumki, bir erkek ve ustelik sakallı olduğunu farkedip hayretler içinde kaldım. allah bilir bir de testesteron filan da salgiliyordur bu. çocuk filan da yapacaktır belki.. kalıbına tükürülesi erkek bozuntusu...
yahu, daha arabasının kavrama noktasını kavrayamamış ve bu basit ayak hareketini yapamayan bir erkek nasıl aile gecindirecek? nasıl seks yapacak? nasıl bir aile babası olacak? allah bilir karpuzun iyisinden de anlamiyordur bu. hatta pazardan çürük domates alıyor ve sarı mutfak bezini sıkmadan öylece koyuyordur tezgaha. lamba bozulduğunda da elektrikçi cagiriyordur...
Baskalarina rahatsizlik veren ve sinir bozucu bir ses kirliligine yol acan, medeniyetten yoksun sabirsiz sürücüdür. Bazen öyle gereksizce ve abuk yerlerde çaliyorlarki, insan otomotikmen küfur etmeden duramiyor.
Mesela ben, içimden 'orrrroosspu cocugu' diye söyleniyorum. Eminim benim gibi yapan çok kişi vardır.
Tamamen imkansiz degil, mumkunati bulunan durum.. Evet, herkes farklı arayışlar ve amaçlar içerisinde bulunuyor. sonuçta bir nevi burası da bir sosyal medya. yanı sosyalleşme mekanı.. insanlar gayet tabii birbiriyle tanışıp arkadaş, yahut sevgili olabilir, ve hatta evliliğe bile gidebilir buradan başlayan bir ilişki.. neden olmasın ki. gerçekten seveceğimiz ve de mutlu olacağımız o kişi neden burada karşımıza çıkmasın ki? evet, belki de buradadır 'o' kişi...
Ben Ekşi sözlük'te biriyle tanışmış, uzunca bir sure de sohbet muhabbet derken birbirimizden epey hoslanmis, ilişkiye başlayacak seviyeye gelmiştik.. -ki tam buluşup tanisacakken olmadı. Ben kaçıp gittim, Biraz da malligim yüzünden...
Demek ki o da beni unutamamis. Gelgelelim, eksi'den de sutlandigim için onunla artık bağlantı kurmam zor. Evet, belki de hayatımın aşkını sözlükte bulmuştum; ancak kaçıp gitti. Yapacak bir şey yok...
Tavsiyem; evet bulma ihtimaliniz var. Ancak sonrasında cesur olun, buluşun goruşün. Olmazsa olmaz.. kaybedecek bir şey yok. Yoksa daha büyük bir pişmanlık duyarsınız.
Kimileri bunu butunuyle bir şekavet hali olarak değerlendirse de nihayetinde gerekli koşul ve imkanlarin olusmasi neticesinde yaşanabilmesi gayet mümkün olan, ve bir 'savaş değil, seviş' hâli olduğu yargisini da ortaya attiğımızda burada tam olarak ne türden bir şekavet vardir sorusu da dimağımızda belirmekle birlikte, ziyadesiyle muğlak bir görüntü arzeden durum... Her neyse efendim, imdi yukarida bahsettigimiz imkan ve şartlarin nasil olusabilecegine kisaca bir göz atalim...
sevgilinizle aşırı azgın bir ilişki düzeyiniz vardır; ikinizin de hormonları çok üst katrede salgilandigindan, neredeyse her dakika her saniye birlikte olmak istiyorsunuzdur. bu bitmek tükenmeyen ve çok ihtiraslı beraberlikleriniz sevgilinizin ailesini de işkillendirmiştir.
çünkü sevgiliniz artık sizin evinizde kalip pompa yapmaktan kendi ailesine vakit ayıramaz bir hâle gelmiştir...
Bir gün her şeyini paylaştığı ondan birkaç yaş küçük kız kardeşi bu durumu sorgular. Tabi çok çağdaş ve açık fikirli, tamamen batı kültürü ile yetistirildiklerinden, sevgiliniz de sizin nasıl muhteşem bir performansa, harika bir tekniğe, bitmek tükenmeyen bir arzuya sahip olduğunuzdan bahseder. e bu durumda onun da ağzının suyu akmaya başlar; içinden o da sizinle beraber olmayı geçirir.... neticede belli bir olgunluk düzeyine gelmiş, cinsel kimliğini kazanmıştır.
bu sırada odalarından gizlice kızları dinleyen anne de olaya katılır ve hep beraber sizin dedikodunuzu yapmaya başlarlar. sevgiliniz sizinle olan yatak maceralarını bütün çıplaklığıyla anlatır.
anneyle kızı da sizi çok merak ederler ve ertesi gün sevgiliniz; 'benim yakışıklı ve azgın erkeğim' der; senin gibi bir doğa harikasına sahip olduğum için çok şanslı ve mutluyum. senin gibi birini yalnızca kendime saklayarak insanlık alemine karşı bencillik yapamam der. e eee dersiniz. Ve o da sonunda ağzindaki baklayi çıkarır...
Annem ve kızkardeşimi de benim için mutlu etmeni istiyorum. geçen gün konuşurken seni anlattım ve onlar da seni çok merak ettiler..' diye bariz biçimde meramını ifade ettikten sonra, önce biraz kararsız kalırsınız; ancak sonuçta biricik sevgiliniz böyle uygun gördü ise de yapacak bir şey yoktur...
ertesi akşam onların evine gider, önce biraz sohbet muhabbetten sonra dayanamazlar ve evin 45 yaşındaki annesi gelip malafatanızı açar. 'vaauww' der; kızım seninle gurur duyuyorum nereden buldun bunu?' o da, 'dur annecim her şey daha yeni başlıyor' deyip muzipçe güler.
siz fazla bozuntuya vermez ve biraz ağır takılırsınız; sonuçta o sizin büyüğünüz... sonrasında sevgilinizin 19 yaşındaki körpecik kız kardeşi de gelir ve sevgili annesiyle beraber operasyona başlarlar. bu sırada sevgiliyle de bakışıp gülüşüyorsunuzdur...
ardından, o da onları yalnız bırakmamak için kervana katılır ve üçlü bir şekilde yer yer bitirirler.
özellikle anne ve kızkardeş dokunmadık, yalanmadık yerinizi bırakmamıştır. hele bi ara kızkardeş dudaklarınızı esir almıştır. -Ki sevgiliniz de bu duruma biraz hayıflanır. 'hey hey, o dudaklar bana da lazım' deyip beraber öpüşmeye başlarsınız.
ardından biraz kıllı, hafif pörsümüş ama gayet de diri ve kıllı vinajısını açan anne, gel buraya der. e tabi evin büyüğü o olduğu için ondan başlamanız gerekmektedir.
arkanızdan ittiren sevgili ve de penisinizi tutan kızkardeş ile sağlam bi attırırsınız önce.
daha sonra kızkardeş vajinasından almayı istemez. o domalır ve hassas poposunu da bir güzel becertir.
işte bir macera daha böylelikle sonlanmış olur. sevgiliniz de bunun için sizinle bir kez daha gurur duyar...
hayatta herkesin en az bir kez şahit olması gereken büyuleyici, muhteşem bir andır. çamasir makinesi son şiddetle dönmeye başlar ve bu sırada harika sesler çıkartır. içinde gidip gelen ve cama yapışan kopurcuklu deterjan tanecikleri izlemeye değerdir. o şiddetli donusun ardından yavaşça bitise doğru gelinir ve sonunda ekranda 'end' yazısı belirir. artık kapağı açıp mis kokulu camasirlarinizi alabilirsiniz. tabii kapağı açmak için de 5 dk filan beklemek gereklidir. allahım, nasıl geçecek bu zaman...
Mukemmel bir histir. Bira, hem susuzluğu sudan daha güzel biçimde giderir, hem de hafiften kafayı güzelleştirerek size daha yüksek fayda sağlar. şiddetle önerilir. birakin su meledi. Yani suyu..
insanoğlunun en büyük baş belası olan etnosantrizme yakınsayan bir düşünüş içinde vaki olup, muhtemelen hakim etnik yapıdan farklı nitelikler taşıdığı histerisi ile hasıl olan bir ustunluk hissetme hali içinde olan insandır.
Zaten, neredeyse bütün insanlar ataları ve kökleri ile, doğduğu yer ile gurur duyma ve onu ustun gorme eğilimi taşırlar. Ama turkiye'de 'göçmen olma, gocmenlik' mefhumu sanki daha bir ön plana çıkmakta. göçmen olanlara baktığımızda da bu eğilimin epey yüksek olduğunu gözlemlemekteyiz.
Elbette buradan farklı nüanslar yakalanabilir ama kanımca burada iki şey öne çıkmaktadır;
Birincisi; göçmenlik, yani göçebelik, bir yerlesik yerden baska yere mücbir yahut ihtiyari sebeplerden gitmiş olmanın bir şekliyle kültürel-etnik dezanformasyon ile yerleşik ve hakim kültürün değişime ugradigi-ugrayacagi yargısı...
Göçmen insan, böyle bir şeyin olmadığını söyleyerek tam tersi köklerin korunduğunu ve hatta başka yerlerin kültürleri ile de kaynasarak bir zenginlik, bir ustunluk kazandığını iddaa eder.
ikincisi taa osmanli'dan gelen bir yabancı secereler ile temaslar kurulması gelenegi, yani padişahın türklesmis ecnebilerle evlenmesi ve de bilhasa devşirme kültürü, oradan cumhuriyetin kuruluşunun ardından gelen bir jön türk-beyaz Türk, batılılık, batıcılık, avrupailik gibi yayginlastirilmaya çalışan ve bir şekliyle dayatılan o kültüre 'zaten' ait olmaktan gelen bir düşünce alışkanlığı..
Malum, ülkenin kurucusu da göçmen olduğundan, ve gocmenlerin cumhuriyet değerleri ile nispeten daha yüksek ölçüde bütünleştiği durumu da eklenince kendilerini biraz farklı görebiliyor gocmenler.
