Kınakınanın etkilerine ilişkin tutarsız savlara inanmayarak bu etkileri kendi üstünde denemek isteyen Hahnemann, her gün küçük dozlarda kınakına alarak bu deneyleri sonucunda kınakınanın hastalarda ateşi düşürdüğünü, buna karşılık sağlam bedenlerde ateşe benzeyen durumlar yarattığını gözlemledi.
Homeopatinin temel yasası olan benzerlik yasasını ve homeopati öğretisini ortaya attı. Eleştirilere aldırmayarak denemelerini sürdürdü.
fransız başkanı sarkozy'e 'defol git, gerizekalı' dediği için hakaretle suçlanan vatandaş. avrupa insan hakları mahkemesi tarafından aklamıştır. link
gerekçeli karar:
1.Cumhurbaşkanı’na “Defol git, geri zekâlı!” demek hakaret değildir.
2. ‘ifade özgürlüğü’nün kullanımıdır.
3. Herve Eon hakkındaki mahkûmiyet kararı ‘ifade özgürlüğü’ne bir müdahaledir, özgürlüğün ihlalidir.
4. Cumhurbaşkanı’na hakaret değil, aleni nitelik taşıyan bir eleştiri söz konusudur.
5. Bir siyasetçiye, siyasetçi olması dolayısıyla yöneltilen eleştiri sınırları, sıradan bir kişiye yöneltilen eleştiri sınırlarından çok daha geniştir.
6. Çünkü siyasetçi, sıradan bir kişiye göre, zorunlu ve bilinçli olarak ve hatta kendi isteğiyle tüm eylemlerini, davranışlarını vatandaşların ve gazetecilerin çok daha dikkatli bir kontrolüne açık bırakmaktadır.
7. Eon’la eleştirisi, “densizlik sayılabilecek hiciv yoluyla” ifade etme tarzıdır.
8. Ve hiciv, sosyal bir yorumlama şekli olup, doğal olarak tahrik etme ve kışkırtma amacını da güder.
9. Bu çerçeve içinde, Fransa Cumhurbaşkanı’na yönelik defol git, geri zekâlı sözü hakaret değildir, bir eleştiridir, ifade özgürlüğünün kullanımıdır.
var mı lan öyle kooooskoca cumhurbaşkanının genel sekreterine yol vermemek!!! haa bana yol vermese sıkıntı yok. ben neyim ki? Bizler neyiz ki? bizler dış kapının yan mandalı zaten 1231312 kere şükretmek lazım bize t.c. kimliği verdikleri için çünkü yani süper demokratik, eşit bir ülkedeyiz. bana yapsa sorun yok yani, ama cumhurbaşkanı genel sekreterinin araç konvoyuna selektör yapmasına rağmen yol vermemek? olacak iş değil. bu ayıp 88 lirayla kapatılmış olsa dahi aslında idamı geri istiyorum!!! evet istiyorum!! hadım da edilsin, idam da gelsin. her şey süper.
tur şirketlerine 1 haftalık hızlı bir tatil için kişibaşı 1.000 euro bayılmaktansa biraz plan ve programla azıcık sinir stresle ve cesaretle kişibaşı 500 euro'ya 16 gün tatil yapmak mümkün efenim. çeşme'de kuşadası'nda bodrum'da 5 yıldızlı otel diyerek kişibaşı 1.000 lira bayılıp 5 gün otelde kümes hayatı sürmektense yeni bir aksiyon bu dediğim.
tur rehberine, bilen birine gerek yok. şöyle bir çıktı sayesinde rahatça avrupayı dolandık
sırasıyla gezdiğimiz ülkeler; bulgaristan-macaristan-çek cumhuriyeti-hollanda-belçika-lüksemburg-avusturya-sırbistan
tabi o bir sayfa kağıt için kaç zaman uğraştım ben bilirim.
detaylar geliyor...
öncelikle arabanız olması lazım tabi. şahsıma ait aracın lpg'li olmasından mütevellit özellikle lpg'li araçla yola çıkacaklar için elimden geldiğince yardımcı olmak isterim. cesur olsunlar efenim lpg orada da var, sadece lpg kiti farklı. ülkeden ülkeye değişen kitleri temin etmek gerekiyor. birde örneğin almanya'da araçlar direk lpg tankıyla üretiliyor. yani bizdeki gibi tüp taktırmak diye birşey yok. o yüzden lpg pompası normal benzin pompası gibi aracın altından dolum yapmak imkansız. bu nedenle aracı krikoyla kaldırmak gerekiyor. üşenmedim, utanmadım yaptım efenim. insanlar 'ne yapıyor lan bu?' derken olaylar gelişti. almanya'ya kadar benzinliklerde personel çalışıyorken, almanya'dan itibaren 'kendin doldur kendin öde' sistemi var. sonra bu adamlar neden mülteci alıyor? pompacıları bile yok mk hehe. ülkeden ülkeye değişen kitler hakkında bilgi için link
kiti temin etmek içinde internet siteleri mevcut: link
anlaşılır olması için başlık başlık gideceğim. umarım yardımım dokunur. hangi sınır kapılarında nasıl arama oluyor, almasanızda olacak olan belgeler neler, boşuna aracıya 60-70 euro bayılmadan vize nasıl alınır hepsini açıklayacağım. bu arabayla avrupa turu mu yapılır demişlerdi, yapılıyor dostum, insanın içinde olacak azıcıkta sıkış tıkış olsakta maksat gezip eğlenmekti zaten. https://galeri.uludagsozluk.com/r/712796/+
1) gidilecek yol arkadaşının seçimi:
sorumluluk sahibi insanlarla yola çıkmanız gerekir. plana, programa uyacak. şoförü çok yormayacak, yardımcı olacak birileri lazım. arka koltuktaki sigara saracak, yan koltuktaki su-yemek servisini esirgemeyecek. yahut arka koltuktaki bebekle ilgilenecek, yan koltuktaki servis yapacak. kişinin mevcut durumuna göre değişiyor bu durum tabi.
2) gidilecek yol güzergahının belirlenmesi:
öncelikle burası çok mühim. bizim tatil hedefimiz amsterdam'dı. vergi levhası asılı dükkan açmış abilerden mantar alıp kafa yaşamak ve bisikletle tüm şehri turlamaktı hedefimiz. son güzergah olarak hollanda olacak şekilde bir harita çizdim. harita çizimi için google maps'ten 'harita oluştur' demek yeterli. kabataslak yol haritasını çıkarmakla işe koyuldum öncelikle.
özellikle lpg'li araçlar için diyorum misal sırbistan'da benzin almak, lpg'den daha ucuza geliyor. hani bunları da dikkate alarak bir bütçe hesabı yapılabilir.
vinyet yani bizdeki hgs: avrupa ülkelerinde almanya ve batısından (fransa hariç) herhangi bir yol ücreti talep edilmemekle birlikte birçok ülkede geçiş ücreti zorunludur. ülkeler ve fiyatları şu linkte mevcut: link
bulgaristan-avusturya-macaristan'da tek seferlik haftalık yada 10 günlük vinyet alınırken sırbistan'da yolların bitiminde parça parça para ödeniyor. özellikle sırbistan'da para üstü vermeme gibi bir durum var o yüzden bozuk paraları biriktirecek bir cüzdan ayarlayınız. 0.50 euro'dan düşük parayı kabul etmiyorlar.
gidilecek ülkelerde geçerli vizeler, vizesiz geçiş, ülkelerin hız sınırları ve sınırda yasaklı olan malzemeler ve kotaları hakkında bilgi almak için dışişleri bakanlığının şu sitesi gayet açıklayıcı: link
örneğin; bulgaristan'da kişibaşı 2 paketten fazla sigara sıkıntı. benzer şekilde kişibaşı 1 litreden fazla alkolde sıkıntı. hani arayıp taradıklarından değil de gözlerine sokmayın. zulalayın çantaya şayet fazla aldıysanız...
3) gidilecek zamanın belirlenmesi:
herkese uygun bir zaman belirlenmesi gerekiyor bunun için. planlamayı düzgün yapmak lazım özellikle schengen vizesi, araç sigortası vs. hallettikten sonra planda değişiklik olması durumunda yazık olur.
4) pasaport-vize işlemlerinin halledilmesi:
yeşil pasaportu olanlar yaşadı efenim. pasaportun süresinin bitmesine 3 aydan az kalmışsa yenileme imkanı varsa yenileyin, yenileme imkanı yoksa yurtdışına çıkışı kesinlikle bulgaristan üzerinden yapmanız gerekmekte çünkü yunanistan'la olan dış politikadaki tutarsızlıklar dolayı kıllık yapabiliyorlar.
yeşil pasaportu olmayanlar; öncelikle 5 yada 10 yıllık bir pasaport çıkarttırın efenim. ardından schengen vizesi almanız gerekmekte arabayla yurtdışına çıkacağınız için vizenin 'multi' olması gerekiyor buna dikkat aksi halde sırbistan'dan sonra macaristan almayabilir. schengen ülkelerinde geçerli olan bu vize yeşil pasaport kadar yardımcı olacaktır size. bilmeniz gerekenler; sırbistan schengen'e dahil değil lakin transit geçeceğinizi yada 2-3 gün kalacağınız söylediğiniz takdirde sorun çıkartmıyorlar. bir diğer bilgiyse; bulgaristan schengen ülkelerine dahil olmasına rağmen vize vermeye yetkisi yok.
vize işlemlerini yunanistan üzerinden yapmanızı tavsiye ediyorum. ekonomik krizden de dolayı en hevesli vize veren ülke 2015 itibariyle. vize işlemleri için tur şirketlerine gitmenize gerek yok dostlar, konsolosluğa da gitmenize gerek yok. konsolosluk işinizi çözmediği gibi, tur şirketleri de toplamda 80 euro'ya mal olacak bu işi size 150 euro'ya hallediyorlar cahilliğinizden faydalanıp. konsolosluklar evrak işlerini tamamlamak için aracı firmalar kullanıyorlar detaylı bilgi için: (bkz: vfs global/#22713918). birçok şehirde şubeleri bulunmakta.
schengen vizesini; en çok kalacağınız ülkeden yahut ilk giriş yapacağınız ülkeden almanız gerekiyor. türkiye çıkışını Bulgaristan üzerinden yapacağız 400 lira cebimize kalacak, ilerleyen satırlarda buna da açıklık getireceğim. hiç yunanistan'a uğramadan nasıl olur da yunan schengeniyle avrupa turu yaparım? diyecek olursanız şöyle ki; yunanistan'a yunan adalarını ziyaret etmek amaçlı vize başvurusunda bulanacaksınız. günübirlik feribotlar var izmir çeşme'den kalkmaktadırlar. gidiş dönüş bilet fiyatı 25 euro civarı, biletle birlikte evraklarınızı tamamlayıp başvuruyorsunuz, vize çıkıyor. zaten en az 15 günlük veriyorlar. işsizseniz, ailenizden bir sponsorun dilekçe yazması gerekmekte çok mal varlığı vs. gerek yok kullandığınız bankanın hesap özeti de gerekiyor. bir şekilde para bulun ve vizeye başvurmadan önceki aydan itibaren arkadaşınızdan para transferi yapın hesabınızda hareket görünsün yani. vizeyi aldıktan sonra bir sabah vapurla yunan adasına gidip, iki bira içip denize girip akşamına ülkeye döndükten sonra pasaporta yunan damgasını vurduruyorsunuz ve ardından bütün avrupa ülkelerine giriş-çıkış yapmakta özgürsünüz. (bkz: schengen vizesi/#28186022)
5) araç için gerekli evrakların tamamlanması:
araç sigortası: kesinlikle yapılmak zorunda dostlar. tureng diye bir kurum var oradan 15 günlük 63 euro bedelle aracınızı sigorta ettirebilirsiniz. tatilinizi 20 gün planlamış olsanız bile 15 günlük almanız yeterli çünkü bu evrağa yurtdışına çıkarken bakıyorlar özellikle ülke girişlerinde ve dönüşte kimse sormadı. olur da polis çevirirse belki ufacık bir ihtimal bakabilirler ama zannetmiyorum polis falan yok hiçbir yerde. birde gidilecek zamanın iyi belirlenmesi bu noktada çok önemli. planda değişiklik olduğu takdirde sigorta şirketi yurtdışına çıkmasanız bile gününü değiştirmiyor. 63 euro'nuz çöpe gitmesin.
vekaletname: şayet araç üstünüze değilse aracın sahibiyle birlikte notere gidip yurtdışına çıkışına izin verdiğine dair belge almanız gerekiyor. türkiye çıkışında o evrağı kesinlikle kontrol ediyorlar.
bu belgeye 400 lira gibi bir para ödememek ve sınırda sorun yaşamamak için yurtdışı çıkışını bulgaristan üzerinden yapacağız dostlar. ülke çıkışını Kapıkule Sınır Kapısı'ndan yapıyoruz. bulgaristan bu belgeyi sormuyor lakin yunanistan zaman zaman sorabiliyor. aslında yasal olmayan bu hareketlerine diş gösterecek bir hükümet olsun isterdim ama yok. ha birde burada free shop var. içki gayet ucuz. özellikle viski sevenler için türkiye fiyatı 100 lira olan ürünü 15 euro'ya almak mümkün. votkada aynı şekilde 10 euroydu türkiye fiyatı 80 lirayken.
6) otel, ev, hostel ve camping rezervasyonu:
balkan ülkelerinde ev kiralamanızı tavsiye ederim gayet ucuz. çek cumhuriyeti'de bu ucuz ülkeler arasında (bkz: booking.com) bu konuda süper bir site. otel, ev, hostel için detaylara kesinlikle bakmanız gerekiyor. otoparkı ücretsiz olan bir yer bulmanızı tavsiye ederim. günlük otopark ücreti 20 euro'ya kadar çıkabiliyor ve bazı ülkelerde şehir vergisi alınıyor detaylara dikkat etmek lazım. 5-10 euro ucuz olsun derken 50 euro kaçmasın hehe. birde internet şart.
camping içinse google'dan arama yapın. her ülkenin camping yerlerini anlatan özetleyen siteleri var misal lüksemburg sanki sadece camping için kurulmuş bir ülke hehe. almanya, macaristan, lüksemburg, belçika, hollanda gibi ülkelerde otel ve ev kiralamak aşırı pahalı olduğu için camping'i tavsiye ederim. özellikle amsterdam'da zeeburg camping hem gayet ucuz hem çok güzeldi. bisiklet kiralamak kolaydı ve şehre gayet yakındı. konum olarakta gölün kenarında olması süper bir olay. kafan düşmüyor. kalabalık olması biraz problem ama o kadarda olur.
kuzenim, kız arkadaşım, kardeşim çıktık yola. aracı tek başıma sürdüm, aracı tanımadıkları için ve yol deneyimleri olmadığı için emanet edemedim maalesef. benim açımdan epey yorucu oldu ama değdi sonuçta hiçbiri yabancı değildi böyle bir zamanı onlarla geçirdiğim için bu beni motive etti. zaman zaman yorgunluktan gerilsem, sinirlensem de epey eğlendik. kalma planı yaparken iki lokasyon arasındaki mesafenin 900 kilometreyi aşmamasına dikkat ettim. ortalama 10 saat kadar aralıksız araba sürebiliyorken, 10. saatten sonra uykumun geldiğini bildiğim için böyle bir karar aldım. insansın sonuçta almancı gibi transit geçip ölüp gebermeye gerek yok çünkü bu tatil. yol planı 7.000 kilometre olmasına rağmen bir şekil 8.000 kilometre yol yaptık şehir içinde gezmelerdir, hadi şuraya gidelimdir derken oldu bunlar.
7) navigasyon programı:
(bkz: sygic) navigasyon. çevrimdışı navigasyon. böyle birşey yok dostum öyle eski kült filmlerdeki gibi haritadan yol aramak derdine son. teknolojiden dibine kadar faydalanıyoruz. sygic programını kuruyoruz, gidilecek ülkeleri indiriyoruz yaklaşık 2 gb kadar bir yer olması lazım telefonda birde kalmasanız bile yol güzergahı üzerindeki ülkeleri de indirmeyi unutmayın. ben hatırlatayım da hehe. birde yoldaki herkesin programı yüklemesini tavsiye ederim olur da telefon bozulursa sıkıntı çekmeyin, şayet benimki bozuldu. birde araç içi şarj cihazı alın uzun yollarda şarjınız bitmemeli.
programı indirdikten sonra 1 hafta kadar premium paket aktif. 20 euro'ya kıyıp ömürboyu kullanmakta mümkün, ben tavsiye ederim eğer paranız varsa alın çünkü emin olun değecek. ben almadım aynı programı arkadaşlara da kurduk benim premium bitince onların programı aktifleştirdik. premium olunca; özellikle virajlarda ve şehir içinde yola yakınlaştırıp yanlış bir dönüş yapmanızı önlüyor.
haritaları indirdikten sonra rezervasyon yaptığınız yerlerin tam konumunu bulup işaretleyin. gideceğiniz sıraya göre numara verin. özelliklere gelin 'otoyolları' seç deyin. bazen kısa olsun diye toprak yola sokabiliyor durduk yere teker falan patlarsa tüm tatiliniz ziyan olur. varsın olsun yol 50 km uzasın ama kafa rahat olsun.
8) kalınacak yerde yapılacak aktivitelerin ayarlanması:
trip advisor isimli bir uygulama var. telefona indirin. gideceğiniz şehirlerin gezilecek yerlerini indirin bu programı da çevrimdışı olarak kullanmak mümkün. amsterdam hariç her ülkede 2 gün kalma planı yaptık. ikindin varış, hostele eve giriş, yemek yeme, içme dışarı çıkıp gezme ertesi günse aktiviteleri bu program sayesinde seçtik. tabi ertesi gün sabahtan yola çıkmaca. benim açımdan en yorucu kısmı buydu sanırım. hemen hemen her gün her an ıslak kuru ne var ne yok içtik. herkes bayılıp kalırken ben telefonun alarmını kurma, sabah erkenden kalkma derdine düştüm. gerçekten sabırlı, sakin ve yol deneyimi çok olmayan biriyseniz tek başına soförlük olayına girişmeyiniz. açık ve net.
8) yolculuk öncesi konserve depolamaca:
gıda mühim bir olay tabi. şok market konserve konusunda en ucuz market toptancıları dahi gezdim en uygunu şok. yaklaşık olarak 50 ton balığı 40 mısır 20 pilaki alıp aracın bagajının alt kısmına depoladık. üstüne de bez örttük. bu kadar gıdayı yurtdışına sokmak problem teşkil edebilir belki diyerekten zulaladık yani, lpg tankının olduğu yere zulala zulala. ama resmen bizi kurtardı, yaşattı. özellikle camping'te kalırken rahat ettik. yurtdışında ton balığı konservesi yoktu yada biz bulamadık. mısırsa hem pahalıydı hemde bizdeki mısır gibi değildi, sikim sonik birşeydi kocaman ve sertti mısır taneleri.
9) iletişim sorununun çözümü:
mobil veri fiyatları 50 mb 45 lira civarıydı. çevrimdışı navigasyon bulduktan sonra telefonu uçak moduna alın yada hattı çıkartın riske girmemek adına. rezervasyon yaparken kalacağınız yerlerde internet olmasına dikkat edin! (kesinlikle!) whatsapp'tan yazışırsınız yada facebook'tan. zaten çoğu yerde parklarda wireless ücretsiz. boşuna gsm operatörlerini zengin etmeye gerek yok. 50 mb 45 lira nedir mk.
10) olası hastenelik durum için önlem:
sağlık sigortası yaptırmanızı tavsiye ederim. bunu büyük sigorta şirketleri ve bankalar gibi aracı firmalarla değil de direk sigorta işiyle uğraşan bir yerden yaptırırsanız kafanız rahat eder. olur ya hani kaza olur hepsini geçtim yemek yerken elini keserken pansumanlık bir durum olur, hastane masrafı riskine girmemek için kesinlikle yapılmasını öneriyorum. 15 günlük sigortayı 8 euro'ya yaptırdık arkadaşın çalıştığı bir şirket aracılığıyla. bankalar 20 euro'ya yakın para talep etmişti. yeşil pasaport için sağlık sigortası zorunlu değil ama yaptırın efenim.
11) olası kaybolma durumu için önlem:
öncelikle toplu gezmek lazım. ingilizce biliniyorsa derdinizi anlatabiliyorsunuz lakin yine de geçerli bir dil değil. almancayı herkes biliyor diyebilirim. kaybolma durumu için hostel-ev-camping adresleri, numaraları, maillerini word'de yazıp herkese birer tane verdim. bunu kesinlikle yapmak lazım kimse kaybolmadı tabi de sonuçta kafalar kafalar...
tüm bu bilgiler ışığında oluşturduğum excel dosyasının resmi de şudur. yol boyu arabada durdu ve hemen her konuda yardımcı oldu tabikisi: https://galeri.uludagsozluk.com/r/832672/+
not: vinyeti 10 günlük aldığımız yerde tekrar vinyet almamak için ona göre plan yaptım. benzin-lpg fiyatlarının yazılı olduğu yerde benzinin daha makul olduğu yerleri kırmızıyla işaretledim ki o ülkedeyken ne yapacağımı şaşırmamak adına.
artık yolculuğa hazırız. tüm evrak işleri, konserve vs. zulası tamam. şunu yedik, bunu yedik, şöyle içtik, böyle içtik diye yardıracak değilim de merak edenler için birkaç konuya değinmem şart. donanımhaber, gezelimgörelim, ay biz ne zenginiz Eşimle yine yunanistanda tatildeydik ay.com'a çevirsem de ben çok aradım böyle bir yazı bulamadım, umarım arayan bulur ve yardımım dokunur.
12) ülkeden çıkış ve sınır kapılarındaki güvenlik seviyesi:
türkiye'den çıkarken araç sigortası, ruhsat, yeşil pasaport yeterli. birde yurtdışı çıkış pulu almak gerekiyor. sanırsam bir türkiye'de var böyle bir nane. kişibaşı 15 liraya dandirik bir kağıt parçası satın alıp pasaporta yapıştırıyorsunuz. madem geziyorsun, paran vardır senin mantığıyla yardırıyorlar ama bu kağıt şart. sınır kapılarından temin edilebiliyor.
bulgaristan sınır kapısı: türkiye'den çıkarken herhangi bir arama yok. zaten türksün, vergisini ödemişsindir üstünde ne varsa mantığıyla. bulgaristan'da da herhangi bir rüşvet vs. teklifi olmadı. öyle dedikodular var, itibar etmeyiniz. hoşgeldin komşi dedi. bagajı bile açmadım, geç dedi direk. hatta ben araçla muayene yerine gireceğiz sandım o da olmadı. 'devvam, devvam' dedi.
sırbistan sınır kapısı: schengen ülkesi olmadıkları için burada da bir sınır kapısı var. iyi insanlar, sıkıntı yok. gülerseniz onlarda sizi seviyor. adam söylemeden bagajı açtım, elimle gösterdim buyrun diye. elini çantaların arasına soktu gözgöze geldik. göz kırptım tamam mı dercesine, tamam dedi ve geçtik.
macaristan sınır kapısı: dostum işte burası sıkıntı. buradan sonra herhangi bir sınır kapısı vs. yok. ülke değiştirdiğini bile anlayamıyorsun sanırım o sebepten fena arama var. ben bulgaristan, sırbistan rahatlığıyla kafam güzel arabadan inmedim bile. eliyle işaret yaptı. arabadan indim. 'others?' dedi. araçtaki herkesi işaret etti. hepimiz aşağıya indik. bagajı açmaya yeltendim. 'uzak dur.' diyerek azarlar gibi konuştu. tabi kafam düştü. anlam veremedim. bagaj zaten ağzına kadar dolu. elini eşyaların arasına soktu. (tahminim insan mı kaçırıyoruz diye yapıyorlar.) ardından ben o kafayla 'tamam herhalde len' diyerek arabaya binmeye yeltendim. 'ne yapıyorsun?' dedi. şaşırdım mk. tekrar 'uzaklaş' dedi. aracın içine girdi. kokladı. kokuyu aldı. 'don't smoke so much' tarzı birşey söyledi. bende güldüm. meğer espri değilmiş. arka koltukları yokladı eliyle üstüne bastırdı. arka koltuktaki poşet ve çantalara baktı. ön koltuğun altlarına baktı. orada da ketil ve içkiler vardı. kuzenime 'kaç tane' diye sordu. '4 tane' dedi. kuzenim göstermek için arabanın içine girmek üzereyken tekrar 'uzak dur' dedi. ardından ön koltuğa geçti torpido gözünü açtı, içine baktı. defter, kağıt doluydu. ardından kül tablasını açtı. o an sıçtık dedim zaten elim ayağım boşaldı. ********************* diyeceğim o ki; macaristan'da sımsıkı taş gibi arama var. benden önceki sırp arabalarını o yoğunluk testi midir nedir ona soktular. biz girmedik zaten araç küçük olunca tatmin oldu. saklayacak yer yok mk. ne bilsin elin oğlu lpg tüpünü hehehe. bu arada tedirgin olduğum asıl konu bagajdaki sigara paketleriydi. 30'a yakın sigara paketimiz vardı. en ucuz sigara 'sirbistan'da olduğundan dolayı abanmıştık.
uyarı: macaristan'dan çıkarken en ufak bir arama olmadı. bagajı dahi açmadım. yani girişte aşırı yoğun bir arama var, çıkarken herhangi bir sorun yok. varsa getirilecek bir emanet şampuan kutusunu içine zulalayın içini de lastik topla doldurun yada ne bileyim çantanın altına saklayın. adamlar bagajı bile açmadı, o kadar rahattı. dönüşte sırbistan'da uygulama aynıydı girerken yine hey yo naber falan takıldık. bulgaristan'da aynı durum. türkiye'ye girişi dereköy sınır kapısında yaptık en üstte kız arkadaşımın bikinisi vardı, bagajı açınca düştü. adam tayyip bıyıklı bir abimiz. 'özel eşyalar herhalde hepsi değil mi?' dedi. 'yani evet gezip geldik.' dedim. 'tamamdır, bir kaç evrak işi var halledin gelin.' dedi. konu kapandı.
not 1: ALmanya'da benzin istasyonlarında tuvalet paralı. 0.50 euro kişi başı. tabi tek yolculukta 2 sefer dursan ediyor sana 4 euro. tuvalete girerken bir fiş alıyorsun, alışveriş yaptıysan ya da yakıt aldıysan fişi veriyorsun toplam paradan düşüyorlar. biz dönüşte fark ettik elimizde 10 euro'ya yakın tuvalet bileti kala kaldı hehe.
not 2: Gideceğiniz yerlerde bisiklet kiralanacak yerleri öğrenin bence. araba için otopark ücretleri aşırı pahalı ve değmez zaten. arabayla ne kadar gezilir ki? Özellikle budapeşte, amsterdam, viyana için bisiklet kiralamanızı şiddetle tavsiye ederim. viyana'da roller coaster, korku tüneli vs. olan bir park var devasa oraya gidin. eğer planlayabilirseniz almanya'da on numara oyun parkları var. sabah erkenden gidip günlük bilet alıyorsun akşam 6'ya kadar sınırsız eğlence. vakti ayarlarsanız onu da yapın. çok eğlenceli hehe
not 3: araba için bolca plastik bardak alın, lazım oluyor ve aradığında hiçbir yerde bulamıyorsun. akşamları kapalı zaten çoğu yer.
not 4: su aşırı derece pahalı. yani zaten normal su diye içtikleri bizim sularımız gibi değil mineralli sikim sonik bir şey. litresi 3 euro onun, türkiye standardında sularsa 5-10 euro arası değişiyor 1 litresi. en ucuz bulacağınız 3 euro olur o bile çok. 4 kişi su tüketimini hesap et kafanda yani. o sebepten dolayı yollarda 'çeşme' işareti olan yerlerde durup su depolayın bol bol. plastik kap alın 5 litrelik yada yolculuk için olanları var ondan alın.
not 5: misal belçika'da saat 5'den sonra petrolleri kapatıyorlar. kredi kartı dışında yakıt alınamıyor. önce bir makineye gidip karttan çektirip, kendin pompayla dolduruyorsun yakıtı. lpg içinse kredi kartı falan da geçersiz. lpg tankının pompasını kilitleyip gidiyorlar. fazla para vereyim doldur hocam desen bile umurlarında olmuyor. adam dükkanı kapatıp hemen arkasındaki bankta oturup bira içiyor arkadaşlarıyla. acayip.
not 6: konserveleri türkiye'den aldın. tabi ki yetmeyecek yani. alışveriş yaparken süpermarketleri seçin. aşırı derece fiyat olarak fark ediyor, çok ucuz oluyor. konserve almayın bence yurt dışından ne mısırı, ne bir şeyi bizimkilere benziyor tadı çok kötü.
not 7: yakıt fiyatları verdiğim siteyle hemen hemen bire bir uyuşuyor lakin şehir merkezlerinde benzin, lpg, dizel fiyatları litre başında 0.50 euroya varacak kadar fiyat olarak ucuz. ucuz dizel, benzin neyse olan yeri belirlediyseniz depo fulleyeceğiniz de yakıtı merkezden alınız. fiyat olarak 9.000 km olarak düşününce toplamda 100 euro kadar kar edebilirsiniz. en azından vinyet paraları çıkmış olur.
not 8: aga vinyet dediğin nedir mk ben almayacağım, demeyin. özellikle bulgaristan için olanı kesin alın. 5 euro ama petrollerdeki dayılar bahşiş mahşiş deyip 7-8 euroya kitliyor. varsın olsun ya, veri verin lo. ülkeye dönerken sınır kapısında aldığım vinyeti okuttular misal. olmasa ceza yiyordum cezası da az bir şey değil. macaristan'da vinyeti petrolden alıyorsun herhangi bir kağıt parçası vs. vermiyorlar fiş veriyorlar. onu da alın. olur da polis çevirirse falan tatil zehir olur.
not 9: hız sınırlarına kesinlikle uyun dostlar. çek cumhuriyeti, avusturya'da yollar bir anda köyün içine giriyor. hani 50 km diyorsa yavaşlayın çünkü insanlar yola atlıyor yaya geçitlerinde hiç yola bakmadan ve her köy kasaba girişinde radar var. zaten yolları çok süper, geze geze gidiyorsun gaza gelmeye gerek yok yani limitlere uyun.
not 10: almanya'dan itibaren yol kenarında dinlenme yerleri var. olur da plan şaşarsa ya da bir aksilik olursa aracın yanına çadır kurup gece kalabilirsiniz. herhangi bir problem olmuyor hatta sabah uyandığımızda insanlar bizi 'güleryüzle' karşıladı. mutlu mutlu 'günaydınlar efenim' dediler. genç nüfus az, böyle şirinlikler hoşlarına gidiyor sanırım. hatta hollanda'da yol kenarında direk camping alanı var parasız. yolda kaldıysan çadır kur, yeter ki uykulu araç kullanma diyerekten hehe. yolda uykunuz gelir diye ya da kafanız güzelse diye hangisini seçersen artık asfaltı renkli kalemlerle boyamışlar dikkat dağınıklığını önlüyor.
not 11: bulgaristan-sırbistan-macaristan'da sınır kapılarında bekleme olabiliyor 1 saate kadar. yolculuk planı yaparken bunları hesap etmeye unutmayın. almanya'da otobanda hız sınır yok 200'le de gitsen olur yani.
aklıma geldikçe not olarak ekleyeceğim. sorusu olanlar sorabilirler. umarım yardımım dokunur birilerine...
on numara park simülasyon oyunu. görevleri de başarılı. hayvanat bahçesi ve havuz yamasıyla birlikte yıllar geçtikten sonra bile zevkle oynadığım oyun. aradan 5 yıl geçtikten sonra yine aynı heyecanı veriyor olması ilginç.
ziyaretçilerin balonlarını patlatmak çok eğlenceli lan.
tabiki de türk işidir. dur dur, türkiyeli işidir diyeyim de kürtler alınmasın. allah'a pekte yakın olunmayan o anda, içten gelen bir istek olsa gerek. yarmıştır. allah'ını yirim senin minnak.
bundan sonra her bakire kız başlığı gördüğümde yapıştıracağım başlıktır ayrıca, amin inşallah.
Age of başlasın! 8 tane kralla
Erçin ordunu geri çek koçum sabrımı taşırma
hemen çağ atladım! saldırırsam şaşırma!
Lan Emre kaşınma! tüm altınlar benim!
Tümen 1 hazır mı? umura sordum tamam dedi
Teoya bir göz attım yine tripli bakışlar
relik peşinde koşacam diye çürümüş bütün tarlalar
Serhat sen nasılsın? Serhat yine moğollar...
Benim kral ingiliz; kraliyet soyundan
Birazdan görcem sizi, öldürme diye bağırcan
Sınırların hepsinde birer tane koyun var
Suru çekmiş yine teo, yine aynı oyunlar...
Yemezler koçum bu sefer hazırlıklı kumandan
Önemli olan savaşmak! mühim değil kazanmam...
Erçin bir hamle yaptı, püskürttüm ama götü kalktı
Serhat bir pandik attı, umurun ordu yine yattı
Şimdi onlar düşünsün! geri çekilin ordular
Haritamız arena; evim gibi! mekan dört duvar
Benim ekranı kesince teo, açığa çıktı sırlarım
Hadi mancılıkla haydi .mına koyun surların!
Darmaduman oldular, serhat destek ordu gönder
Arkadan deneriz eğer istemezse gireriz önden *
Emre Yıkılan surların ardına kale diker
Merak etme sonun belli koçum ANIL siker! (demiştim)
yorum abartı ve saçmadır. peki o eşekleri sırf türk eşeği diye mi sikiyordunuz lan? Deyip bir ırkçı espride ben yaparım efenim. ama komiktir gülüp geçiniz.
kaçakcılığı çözmek adına katırları öldürme çözümünü öneren, hatta o öneriyi teklif eden her kimse aklına zorlayım. net. olaylara çözüm yolu bu kadar sığ ve kıt olan adamlar, (adam diyorum çünkü bu kararı alanların içinde bir kadın olduğunu sanmıyorum.) bakkal versen işletemez. bunu derim ama sonra cumhurbaşkanı olur. 'hehehe bakkal işletemez derlerdi naabeeeeer, saray yaptım deliiii' diyebilir.
eşek diyom eşek, türk eşeği diyorum. kürt katırı. laz böreği. bulgar göçmeni.
5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay'da Demokrat Parti aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eylemidir. Adını 5. ayın 5. günü saat 5`te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin (bkz: ilk sivil itaatsizlik) eylemi olarak da anılır.
28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda öğrencilerin hayatını kaybetmesi ve Turan Emeksiz isimli öğrencinin ölmesi ülkedeki ortamı kutuplaşmaya sürükledi. DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı (bkz: Adnan Menderes), bir anda kendini protestocuların arasında buldu. Hatta şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre Vedat Dalokay, Menderes'in Ne istiyorsunuz? sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp Hürriyet istiyoruz! demişti. Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?
Adnan Menderes, 28-29 Nisan ve 5 Mayıs olaylarından sonra üniversite hocalarını gençleri kışkırtmakla suçlamış ve onlardan " (bkz: Kara Cübbeliler)" olarak söz etmeye başlamıştır.
Siberian Times'ın haberine göre, araştırmaya 2006 yılında insan kök hücreleri üzerinde yaptığı çalışmalarla adı skandala karışan G.Koreli Hwang Woo-Suk liderlik ediyor. Suk'un sırasıyla 2006 ve 2011 yıllarında ilk klon KÖPEK ve TiLKiYi dünyaya getiren ekipte yer aldığı biliniyor.
şimdilerdeyse donmuş halde bulunan mamut fosilini tekrar dünyaya döndürmek için çalışmalara başlamıştır ekibiyle. donan filde yeterince kan olması klonlama işi için kilit noktadır. malum insan daha yapay kan üretemiyor. haberde bahsi geçen klonlamaya izin veren dna dediği, kan.
alınan dna, mevcut fille çiftleştirilip eski bir tür tekrar canlandırılacaktır sanırım.
roma antlaşmasıyla kaynaşan avrupa ortak hareket edip topyekün olarak gelişmek adına böyle bir yola başkoymuştur.
geçerlilik için her ab ülkesinin referandumda onaylaması gerekmekteydi ve sorun çıkaran irlanda 2 Ekim 2009'da yapılan referandumda Lizbon Anlaşması'na % 67.13 oranında "evet" oyu vermiştir. Tüm üye ülkeler onay prosedürünü tamamlayarak onay dökumanını italya devletine göndermiş ve 1 Aralık 2009 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Avrupa Birliği'nin ortak tarım politikasının ihtiyaç nedeni, Avrupa birliği üye ülkeleri tarafından Lizbon Antlaşması Madde 39'da şu şekilde sıralanmaktadır:
-Üretim standartlarını ve tarım teknolojisini geliştirmek,
-Tarımda verimliliği artırmak,
-Ürün arzının güvenliğini sağlamak,
-Tarımsal üretim araçlarının etkili kullanımını sağlamak,
-işgücünün verimliliğini sağlamak,
-Tarım sektöründe çalışanların gelirini artırmak,
-Tüketicilere daha gerçekçi ve uygun fiyatlar sunmak,
-Piyasalarda istikrarı sağlamak,
-Fiyatların üye ülkeler arasında haksız rekabete yol açmasının önüne geçmek.
Ortak Tarım Politikası; Avrupa Birliği'nin en eski ve en kapsamlı politikasıdır. Avrupa' nın 1914-1945 yılları arasında geçirmiş olduğu 1.nci ve 2.nci Dünya savaşları, bu iki savaş arasında ve 2. Dünya Savaşı sonunda yaşanılmış olan buhranlar, yüksek enflasyon ve kıtlıklar sebebi ile; AB'nin temelini oluşturan 1957 Roma Antlaşmasının 33.ncü maddesi ile Ortak Tarım Politikası oluşturulmuştur.
Ortak Tarım Politikası konusunda ilk ortak piyasa düzeni 1962'de tahıl sektöründe devreye girmiştir.
Ortak Tarım Politikası; Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA) ile mali desteğini almaktadır. 2003 yılında FEOGA'ya Birlik Bütcesinin yaklaşık %45'i ayrılmıştır. Bu fonun yaklaşık %60'ı bitkisel üretim faaliyetlerine, %30'u hayvansal üretim faaliyetlerine ve %10'u da kırsal kalkınmanın teşvik edilmesine ayrılmıştır.
gezide 5 metre mesafeden atılan gaz bombası nedeniyle gözünü kaybeden işitme engelli vatandaştır efenim. konuyla ilgili yalandan da olsa soruşturma yapılsa da herhangi bir kimseye ceza verilmemiştir.
Evden işe gitmek için çıktım. Her yerde olay vardı. Her tarafta polis var. işime gidecek başka yol yok. Belediyenin oradan karşıdan karşıya geçecektim. Polis gaz fişeği atıyor. Sesleri duymadım. Sonra yere yığıldım. Gaz fişeği gelmiş gözüme. ''
--spoiler--
valilik, Yıldızın avukatının talebine polisin envanterinde gaz bombasını atan teçhizat bulunmadığı sebebiyle ret yanıtı verdi.
hemde karısının parmaklarını ısırarak kopartan bir delinin beyanı. modern hukuk yerine şeri hukuk uygulansa belki adam serbest kalacak, bilemeyiz. şans eseri olay yerinden geçen tır şöforünün jandarmaya bildirmesiyle ölümden dönmüştür eşi.
Eşini dövmediğini yolda kaza geçirdiklerini iddia eden K.D., Eşimin ailesi bana büyü yaptı. Ayrıca eşimin teyzeoğlumla yaptığı mesajlaşmaları yakaladım. Kendisinin beni aldattığını düşünüyorum. O gece eşim kendi kendini darp etti. Arabadan inip kendini tırların altına atmaya kalktı. Zaten daha önce de intihar girişiminde bulunmuştu. Bende kendisinin şoka girdiğini düşünerek yüzüne tokat attım. Ben karımı hala seviyorum. ilişkimizin bu hale gelmesini ben de istemezdim dedi.
edit: cinler eksiletiyor beni. cin değil 3 harfli demek lazımmış ama son aldığım duyumlara göre cin yerine 3 harfli diyenleri ayıkmış cinler. onlara ayrı gıcık oluyorlarmış. sen misin benimle kafa bulan deyip daha da musallat oluyorlarmış efenim. benden söylemesi. şuan ben yazmıyorum cinler yazıyor. deli değilim. bu normal.
Mefedron son yıllarda tespit edilen yüzlerce uyuşturucu uyarıcı maddeden biridir. Methlyhexanemaine gibi sentetik kannobionid ve semisentetik türev olarak bilinmektedir. Bu ve buna benzer maddeler kanuni çerçeveden kaçabilmek için her gün yeni birinin piyasaya sürüldüğü maddelerden biridir.
Mefedron genel olarak 4-methylmethcathione olarak bilinmektedir.
Sistematik UPiAC ismi (RS)-2-methylamino-1-(4-methylphenyl)propan-1-one dır.
Sentetik olan bu madde phenethylamine grubu ile bağlantısı olan bir madde olup moleküler formülü de C11h15no şeklindedir. Moleküler ağırlığı 177.242 g/mol dür.
Mefedrona bağlı krizler zehirlenmeler dışında sağlık verilen içeren herhangi bir bilgi havuzu bulunmamaktadır. Medde üzerine yapılan birkaç araştırma ve bireysel incelemeler haricinde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Diğer uyarıcıların doz aşımı gibi durumlarda yaptığı kısa süreli etkileri olduğu bilinmektedir. Ters etkileri terleme, kalp çarpıntısı, baş ağrısı, çarpıntı, diş gıcırdatma, çene ağrısı ve paranoya görülmektedir. Burundan kullanımda burunda sağlık problemleri meydana gelmesi sebebi ile oral kullanım tercih edilmeye başlanmaktadır. Bağımlılarda yüksek risk taşıyan seksüel davranışlar sergilerler.
son yıllarda uyuşturucu piyasasını özellikle Avrupa ülkelerinde derinden etkileyen dizayn uyarıcılardan biridir. Kıta Avrupasında özellikle Birleşik Krallıkta başlayan sentetik uyarıcı probleminde üzerinde en çok konuşulan maddelerden biridir. Yapılan kanuni düzenleme ile yasaklanmıştır. Kanuni düzenlemeleri diğer ülkelerde takip etmiştir. Avrupa ülkelerinde gençler arasındaki yaygınlığı endişe edici bir hal almıştır.
EMCDDA (European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction) a göre ilk olarak 1929 da Saem de Burnaga Sanchez tarafından Bulletin de la Société Chimique de France da toluyl-alpha-monomethylaminoethylcetone" adı altında sentezlenmiştir. 2003 yılına kadar herhangi bir alanda görülmeyen madde 2003 yılında Avrupa da bazı internet sitelerinde görülmeye başlamış bazı yer altı kimyacılar tarafından üretilerek piyasaya sürülmüştür. Özellikle 2003 yılında The Hive isimli internet sitesinde Kinetic nickiyle satış yapan üyenin ecstacy den sonra en güzel deneyim olarak tanımlandırmıştır. 2004 yılında israil ve çevresinde Hagigat adı ile piyasaya sürülen katinon içeren ve Mefedron ihtiva eden ilaç görülmüştür.
Bu mefedron maddesinin illegal konuma düşmesi ile israil firması Neoorganics tarafından Neodoves tablet adı altında yeni bir çeşidini piyasaya sürmüştür. Psychonaut Research Project tarafından 2008 yılında tanımlanan raporda Mefedron maddesin ilk olarak 2007 Mayısın da Fransa da yakalanan ecstacy tabletlerin içersinde etken madde olarak tespit edilmiştir. Avustralya nın Cairns şehrinde ecstacy tabletlerin mefedron ile etilkatinon etken madde olarak bulunduğu 2008 yılında tespit edilmiştir. Europol 2008 yılında Danimarka ve Finlandiya da kullanımı rapor etmesi akabinde 2009 yılında Drug Enforcement Agency (DEA) tarafında Amerika Birleşik Devletlerinde rapor edilmiştir. 2009 yılında Europol tarafından aralarında Hırvatistan ve Norveç in de bulunduğu 22 üye ülke de tespit edilmiştir.
The Daily Telegraph gazetesinde nisan 2009 tarihli bir haberde maddenin yasaklanması akabinde maddenin Çin'de üretiminin yapılmaya başladığını belirtilmiştir. Mart 2009 tarihinde Druglink isimli bir dergide birkaç yüz dolara bir kilo Mefedron sentezlenmesi için yeterli olacağını belirtmiştir. Aynı ay içersinde The Daily Telegraph gazetesinde imalatçılar ile yapılan yüksek meblağda kar elde ettiklerini belirttikleri bir röportaj yayınlamıştır.
Satıcılar ile Haziran 2009 da yapılan bir röportajı yayınlayan DRUGLiNK dergisi Britanyaya Çin den bir kilo mefedron getirtmenin £2.500 mal olduğu ve gramının da £10 a satıldığını belirtmişlerdir. Daha sonraki Mart 2010 da yayınlanan bir raporda Mefedronun bir kilosunun £4.000 e mal olduğu belirtilmiştir.
INCP (International Narcotics Control Board) Mart 2011 de yayınladığı raporu ile Mefedronun Avrupa, Kuzey Amerika, Uzakdoğu Asya, Yeni Zelanda ve Avustralya da yaygınlaştığını belirtmiştir.
ilk olarak israil de satılmaya başlayan bu madde ile ilgili olarak isveçte Ekim 2008 tarihinde bir bayanın ölmesi sonrasında dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu olay üzerinden birkaç gün sonrasında madde isveçte yasaklanmıştır. Ve ticareti ile ilgili olarak yasal düzenlemeler getirilerek hapis cezası yaptırımları öngörülmüştür. Akabinde Danimarka da yasaklamış Finlandiya da reçetesiz verilemeyecekler listesine eklenmiştir. Kasım 2009 da estonya da narkotik psikotropik maddeler başlığı altında kontorole tabii maddeler listesine eklenmiştir.
Bu ülkeleri Hırvatistan Almanya ve Romanya takip etmiş ve madde ülkelerde yasaklanmıştır. Hollanda da madde kontrole tabii bir ilaç olarak tanımlanarak ticareti yasaklanmıştır.29 Mart 2010 da Birleşik Krallık maddeyi yasaklamıştır.
değişim aracı olarak para yerine zaman birimleri kullanılan ve alternatif bir ekonomik sistem örneği olarak değerlendirilebilecek bir karşılıklı hizmet değişimi modelidir.
örneğin; 1 saat matematik dersi verdin komşunun çocuğuna. ve sen artık 1 saat kazandın dostum. bir gün hasta olduğunda 1 saat boyunca sana yemek yapacak birisi olacak. yahut sen 1 saat türkçe öğrettin karşılığında bir başkası sana 1 saat araba sürmeyi öğretti gibi.
faiz yok bu sistemde. her insan eşit ve aynı değerde. insanların birbirine yaptığı bir yatırım aslında. üstelik karşılık beklemeden biriken zaman paranı havuza devredebiliyorsun. ve bu 1 saatini yaşlı, yardıma muhtaç biri kullanıyor örneğin. yada dersleri zayıf olan maddi durumu yetersiz bir anne çocuğunun eğitimi için kullanıyor...
Bugün ABD'deki Zaman Bankaları Zaman Dolarlarına herhangi bir parasal değer biçmemesini bahane ederek vergilendirilebilir hale gelemediği için yasaklamıştır.
Adanada tablada kestane ve Antep fıstığı satarak geçimini sağlayan seyyar satıcıdır.
"Benim ölüm sebebim zabıtalar. Bir cinayet işlendiği zaman bir ekip almaya gelir, bir tablayı almaya on ekip gelir, bu mu adalet"
devletimiz kayıt dışı ekonominin önüne geçmek adına, avm'leri öpüp başına koyarken yerli halkın yıllardır yaptığı ufak tefek işleri bitirmeye ant içmiştir. bir kestane satıcısı kaç para kazanır gözünü seveyim? birikim olsa dükkan açardı, çalışma saati ve yaptığı işin getirdiği paranın ortalamasına göre vergiye tabi tutulsa olmaz mı? Çözüm ekmek teknesine el koymak mı?
satacağı 50 kestane, bırakın insanlar evine ekmek götürsün. yazıktır.
--spoiler--
Kiliste, ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyelilerin kentin nüfusunu geçmesi üzerine kira fiyatları 2-3 katına çıkarken, Kilisli esnaf ise Suriyelilerin iş yeri açmasına tepki gösteriyor.
plastik cennetine dönen dünyayı kurtaracak mantar. dünyayı kurtarmak derken, insanlık yok olsa bile dünya zaten yaşayacaktır ama insan için daha yaşanabilir ortam sunması açısından ilerde karantina altında çöplüklerde üretilmesi söz konusu mantar.
Yale Üniversitesinden bir grup öğrenci ve profesörün Amazon yağmur ormanlarında keşfettiği plastik poliüretan (PUR) yiyen bir çeşit mantar kendisi. bizde mevzu hala türban, sağ-sol.
Üniversitenin lisans öğrencilerinin katıldığı keşif esaslı Yağmur Ormanları Keşif ve Laboratuvar eğitim programı dahilinde grup, bitkiler ve mikro-organizma dokuları üzerine araştırmalar yaparken pestalotiopsis microspora cinsinin havasız ortamda yetiştirildiğinde karbon bazlı poliüretanı parçalayarak ve yiyerek sindirdiğini keşfettiler.
Poliüretan gezegenimizde birikmekte olan çöp yığınlarımızın büyük bir bölümünü oluşturuyor. Mantar poliüretan üzerinde yaşayabildiği gibi havasız ortamda da aynı şekilde yaşayabiliyor. Üniversitenin Applied and Environmental Microbiology bülteninde Biodegradation of Polyester Polyurethane by Endophytic Fungi başlığı altında konunun tamamını okuyabilirsiniz.
Gezegenimizde birikmekte olan plastiklerin parçalanması ve yok edilmesi için bu mantar türü bir cevap olabilir mi göreceğiz. Çöplerdeki plastik miktarının ne kadar çok olduğunu düşününce bu şartlar altında oldukça yavaş bir süreç olacağı kesin ancak bir başka sorun da plastik üreticilerini etkiliyor. Eğer bu mantar türü kontrolden çıkarsa şu anda kullanımda olan plastikleri de yok edebilir. Yılda ortalama 260 milyon ton plastik üretilmekte ve bu miktarın çoğu kısa bir süre içinde çöplerdeki yerini almakta.
ortadoğu'da muazzam bir savaşın başlayacağının ve türkiye'ninde taraf olacağının habercisidir. resmi suriye devletine savaş açan özgür suriye ordusunu http://turkish.irib.ir/ha...nusunda-anla%C5%9Ft%C4%B1 eğiteceğiz]. abd ile yapılan ortaklık anlaşmasına göre de silah teminini abd yapacak, kütahya'da eğitilecekler. abd'nin isteği de sözde işid'i bitirmek. bu ne boktan iştir anlamadım yani benzer hareketi suriye yapsaydı, ne bileyim pkk'ya alenen destek verseydi kim bilir neler olurdu neler...
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan ortadoğu'nun kalbi olan suudi arabistan'In gönlünü arabistan ziyaretinden sonra almıştır. yeni kral tayyip'i kırmamıştır. keza ölen babası için milli yas ilan edip, bayrakları yarıya indirdik. lakin yeni kralın mısır'la arası gayet iyi tahminim bizim dünya lideri tayyip yakın zamanda ana bacı sövdüğü mısır hükümeti ile barışmak zorunda [http://www.radikal.com.tr..._destek_anlasmasi-1304726 kalacak. o kadar 4 parmaklar rabia'lar falan boşa gidecek..
savaşa 5 kala.
13 mart 2015
mısır'da yapılan mısır'ın geleceği başlıklı ekonomik kongreye türkiye, israil ve iran davet edilmedi efenim. üstüne üstlük, araplar mısır'a 4 milyar dolar, davetliler toplamda 12 milyar dolar para yardımı sözü [http://www.haberler.com/k...di-destek-7072514-haberi/ verdi. türkiye dışlanmış durumda hatta israil'le aynı kefeye konuldu. iran'da uzun süredir sürdürdüğü 'ben yalnız takılcam' kanka politikasının meyvesini topluyor. araplar mısıR'a yaptığı açıktan yardımla oluşacak yeni blokta safını oluşturmaya başladı.
15 mart 2015
eğitim süreci başlamıştır. sunnilerin eğitimi başladı diyerek duyurulmuştur basında. kimse terörist demez [http://www.radikal.com.tr..._egitmeye_basladi-1314104 zaten. abdullah öcalan değil imralı, pkk değil kandil...
savaş yemen'de sunni-şii mezhebi perdesinin arkasında başladı.
yemen'de çıkan olaylara öncelikle araplar ardından mısır hükümeti topla tüfekle destek [http://t24.com.tr/haber/m...ni-yemene-gonderdi,291632 olmaktadır. ortadoğu'da sunni-şii bloğu kuruldu. bir tarafta suriye-iran-yemen-ırak şiileri diğer tarafta arap birliği ve mısır yakında türkiye'nin de operasyon için yeşil ışık yakacağını düşünüyorum. keza olayların ardından 'stratejik ortaklık' bunu gerektirdi deyip aylarca rabia diyen tayyip tükürdüğünü yalamak için en zararsız yöntemi [http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28557021.asp deneyecektir
29 mart 2015
mısır lideri sisi, arap birliği zirvesinde ortak ordu konusunda anlaşıldığını açıkladı. sanırım yalaklık olsun diyerek iran'a saran erdoğan yine yalnız [http://www.diken.com.tr/i...inci-cikis-tahrana-gelme/ kaldı. üstüne üslük iran cephesinden 'daha da gelme' postası yedi. iran dışişleri bakanı ılımlı bir açıklama yaparak 'gelme demiyorum ama gelmesende olur.' kıvamına çevirdi [http://www.sabah.com.tr/g...areti-ile-ilgili-aciklama konuşmayı. dikkat edilmesi gereken nokta iran'ın 'Bölgedeki mevcut şartların görmezden gelinerek açıklama yapılmaması gerektiğini' açıklaması ve bu açıklamayı dış işleri bakanının yapması, yani türkiye cumhurbaşkanını muhattap seviyesi iran dışişleri bakanlığı. Türkiye safını net olarak belli etmemiş olmakla birlikte ikili, üçlü hatta beşli oynamayı tercih ediyor. az kaldı, türkiye'de bu sunni odakların bir arada olduğu arap grubuna girmek için yakında hamlesini [http://t24.com.tr/haber/a...n-anlasma-saglandi,291904 yapacaktır. rabia işareti hataydı bile diyebilir padişahım, mısır'ın içinde bulunduğu bir çatıda birleşmek çok zor geliyor [http://anfturkce.net/duny...r-dan-turkiye-ye-yaptirim olmalı aslanıma ama arap aşkıda içinde pır pır. suriye'ye karşı gösterdiği katı tutum ve iran postası ardından halen araplar türkiye yerine mısır'ı tercih ediyor olması görüntüsü çıldırtıyor olmalı padişahı. ama bir bildiği vardır, su akar yatağını bulur. tayyip'im elbet buna da çözüm bulur.
30 mart 2015
suriye lideri esad: 'Erdoğan, Müslüman Kardeşler fanatiği, Suriye'ye gelen teröristleri görmezden gelmiyor, lojisitik ve askeri olarak onları günlük olarak destekliyor da' diyerek lafı gediğine [http://t24.com.tr/haber/e...kardesler-fanatigi,291973 oturtmuştur. suriye'nin açıklamasıyla paralel olarak iran'da gündeme oturan erdoğan'ın iran çıkışı sonunda netlik kazanmıştır. iran türkiye'deki temsilcisini dışişleri bakanlığına çağırmıştır. bir nevi [http://t24.com.tr/haber/i...dan-turkiyeye-nota,291955 nota verilmiştir. erdoğan'ın iran için kullandığı sözlere açıklık getirmesi istenmiştir. türkiye'deyse mevcut belirsizlik ekonomik anlamda ülkeyi çıkmaza sokmaktadır. işsizlik rakamları manipüle edilmektedir. sigortasının yatmaması (işsiz kalması yani) ardından 3 aydır iş bulamayanlar yerine 1 aydır iş bulamayanlar işsiz [http://www.zaman.com.tr/e...suk-gosterdi_2281908.html sayılmaktadır. mevcut sistem bundan 3 yıl önce son 6 ayı işsiz sayıyordu. rakamları oynayarak iyimser hava estirmeye çalışılınan türkiye'de, ekonomi güven endeksi taban [http://t24.com.tr/haber/e...si-yuzde-154-dustu,291988 yapmıştır. kimse cebindeki parayı harcamak istemiyor, belirsizlik ve ekonomik krizin yaşandığı ve büyüyeceği artık herkes tarafından gözlenen bir olay.
31 mart 2015
türkiye'nin elektriği ülke çapında [http://www.ntv.com.tr/tur...si,RhfwqMiNNkOUj5_sO12qJg kesilmiştir. 10:40 sıralarında başlayan kesinti tüm ülke çapında kaosa neden olmuştur. aynı şekilde telefon hatları ve internette kesilmiştir. türkiye 1 gün iş bırakmıştır.
kesintiyle ilgili net bir açıklama gelmemiş olmasına rağmen doğalgaz santralleriyle donatılan ülkemin doğalgaz kaynağı rusya ve iran'dır. iran'ın gaz kesmiş olması ihtimal dahilinde olmalı. olaya sadece 1 günlük olay olarak bakmak doğru olmaz. ilerleyen süreçte modern dünyada savaşlar artık topla tüfekle yapılmıyor. hiçbir makamdan net bir açıklama gelmemesine rağmen kesintinin iran'la alakalı olduğunu iddia etmemek elimde değil efenim.
bizim ülkede habercilik ölmüş arkadaş. davutoğlu 'arap birliğinin' yanında olduğunu [http://www.aa.com.tr/tr/h...di-arabistanin-yanindayiz açıkladı. ama tüm kanallar sadece araplar saldırıyor gibi haber yapmaya devam ediyor. mısır'dan söz açan yok. kimse bahsetmedi. hatta türkiye'de yaşayan birinin mısır-arap işbirliğinden haberi olmadığını bile düşünebiliriz. bir babayiğitte çıkıp 'sen mısır hükümetini itin götüne sokmuştun, rabia rabia diye diye gezmiştin. şimdi ne değişti de mısır'la aynı bloktasın?' demedi. diyemiyor. acayip.
7 nisan 2015
iran'a gitmeye aşırı hevesli başbakan. iran meclis sözcüsü: "Ülkeyi aşağılayan birisinin ayaklarının altına kırmızı halı sermek diplomasimiz için utanç vericidir" [http://www.radikal.com.tr...ogana_sert_sozler-1330056 açıklamas yaptı.
türkiye'nin terörist eğiterek dahil olduğu süreçte: doğu bloğu (bkz: şii)- (bkz: sunni) meshep ayrılığına tabi olarak ikiye ayrılmış, destekçileri avrupada'da mevcut tabi ki. [http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28559252.asp durumda iran-suriye ve dışarıdan rusya bir blok, yemen-arabistan-mısır ve dışarıdan amerika bir blok oluşturmuştur durumda. arabistan-amerika işbirliği temel olarak maddi konulara dayanmakta, petrol odaklı bir ortaklık. mısır'ı kendi tarafına alarak doğuda ticaret ağını genişletmiş durumda araplar. ayrıca yemen'de istedikleri hükümetin top koşturması için savaş çıkartacabilecek kadar paraya aç olunması maalesef üzücü. yemen'inde kontrol altına alınmasının ardından kızıldeniz tamamen kontrol altına [http://tr.wikipedia.org/w...ea_topographic_map-de.svg alınacak. lakin türkiye'nin mısır'a olan katı tutumu ardından deniz üzerinden yapılan ticarette türkiye'ye uygulanacak bir [http://www.zaman.com.tr/e...icaret-resti_2253958.html yaptırım gündemde, türkiye'de belirsiz dış politikası en büyük patlaklarını vermeye başladı efenim. türkiye'nin tarafı net değil, olamıyor. araplarla yakın durmak, arap gibi yaşamak iran bloğunu rahatsız ediyor. iran'la görüşüp ardından ruslarla alelacele nükleer [http://www.greenpeace.org...uyu-nukleer-anlasmasi.pdf anlaşması yaparak yine gönülleri alındı ama aktif bir savaşta türkiye ikinci dünya savaşındaki gibi 'tarafsız olmakla' değil ikili oynamakla suçlanacak.
El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi'nin öncülüğündeki 'muhalif gruplar https://www.youtube.com/watch?v=MhdSQkUtVw0', mart ayı sonlarında idlib'i ele geçirmişti. Nusra Cephesi militanları, geçtiğimiz Cumartesi günü idlib'in 55 kilometre güneybatısında yer alan Cisr eş-Şuğur'u da kontrol altına aldıklarını duyurmuştu. Militanlar, Humus bölgesine doğru ilerlemeye devam ediyorlar. Bazı iddialara göre, modern silahlara sahip 12 binden fazla militan Türkiye'den Suriye'ye geçiş yaptı.
Suriye hükümeti, birçok kez Türkiye ve Suudi Arabistan'ı teröristlere askeri ve mali destek vermekle suçlayarak, uluslararası toplum ve BM Güvenlik Konseyi'ni bu ülkeleri kınamaya çağırmıştı.
Öte yandan Türkiye, Suudi Arabistan ve ABD, Suriye ordusuna karşı savaşan 'ılımlı' muhalifler için silah eğitimi ile desteğe devam kararı almıştı.
8 mayıs 2015
türkiye'de haziran seçimleri gündemde. şöyle bir haber var ki; türkiye suudi arabistan ile [http://www.gazetevatan.co...le-anlasti-788415-gundem/ anlaştı. türkiye alenen başlamasına ve resmi makamlarca onaylanıp ülkelerin birbirine notalar vermesine az kala tarafını daha da netleştirmiş durumda. anlaşmanın basına sızmasının ardından iran kanadından 'iran uzun süreli bir savaşa hazır, ABD'li pilotların yapacakları ilk uçuş son uçuşları olacak' açıklaması [http://t24.com.tr/haber/i...on-ucuslari-olacak,295963 yapıldı.
türkiye büyük bir seçim atlattı efenim. akp iktidarı kaybetti. gerek seçim sisteminin eksikleri gerekse yüzde 10 barajı olsun akp'nin planları hedef şaşması oldu. (bkz: d hondt sistemi/#27615503)
aynı günlerde türkiye'nin suriye'yle resmi olarak savaşa girmesi konuşuluyor. bunun en önemli nedeni, kapalı kapılar ardından yapılan anlaşmaların meyvesini toplamaktaki sıkıntı. türkiye akp hükümetiyle terörist dahi eğiterek savaşa desteğini esirgemedi lakin bölge rahatladıktan sonra ekonomik anlaşmalarda istediği payı alamadı. şu günlerde benzer olayın yaşanmaması için alenen savaşa girmemiz söz konusu. [http://www.haber61.net/tu...avasa-giriyor-223501h.htm link
aradaki zamanda olan terör olayları vs. hepimizin bildiği şeyler. seçimle alakalı olduğunu belirtmeme bile gerek yok. körüklenen savaşın meyveleriydi. erdoğan lehine kullanmak istedi. olmadı. suriyeli multeciler tam anlamıyla krize dönüştü. gavur dedikleri adamların ülkesine girmek için ölüme göze alanların sayısı belki milyonlara ulaştı...
11 eylül 2015
şii-sunni bloğu olarak ikiye ayrılan bu savaşta ilk kayıpları vermeye başladık. pkk bir kamuflaj, fırsattan istifade eden bir örgüt. türkiye bu batağa saplanalı 1 sene oldu en azından [http://t24.com.tr/haber/i...lerden-ilk-goruntu,309352 link
aynı zamanda arabistan'da yeni bir rezillik meydana geldi. geçtiğimiz hafta kabe'ye düşen vinçte 200'e yakın kişi ölmüşken, izdihamda da 800'e yakın insan resmen acı içinde öldü ezilerek. tayyip'im toz kondurur mu? hemen yapıştırdı tabi; Hac organizasyonun sıkıntılı olduğu söylemi ve Suudi yönetimine saldırgan yaklaşımlar doğru değil [http://t24.com.tr/haber/e...simlar-dogru-degil,310851 link
esad'a yakılan yeşil ışık ardından yakın zamanda mısır'a da bir yeşil ışık bekliyorum. o rabia yapan elleri tekrar görmek isterim tabi. sorsan ortadoğunun kaplanı, aslanı. uyan artık.
savaş başladığı tarihten beri geçen 6 aylık süreçte ruslar 2 kayıp verdi. biri pilottu, düşürdük. türkiye'deyse terör tavan yaptı. 1000'den fazla şehit verildi.
seçim vaadinde kullandığı gazze'yi unutup israil'le masaya oturdu. israil ile mısır ittifakı açık denizde bulunan büyük doğalgaz rezervi ile canlandı. kıbrıs'la ilgili doğalgaz haberleri fiyasko çıktı. israil avrupa'nın yeni doğalgaz temincisi olmak için türkiye'den mecburen geçmesi gereken boru hattını döşemeye başlayacaktır yakın zamanda. link: http://www.cumhuriyet.com...anlasmanin_8_maddesi.html
O saraylar AKP iktidarının mezarı olacak. Yıkacağız. O sarayı, bilimler akademisinin karargâhı yapacağız. Çalış arkadaş diyeceğiz bilim adamlarımıza Proje üret, bilimsel araştırma yap, uzaya çık, ayı fethet, yıldızları fethet diyeceğiz. O sarayları, bilim yuvası yapacağız. Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir diyoruz.
ecevit'i bilirim. sonrası hep akp'ydi ömrümde. hayatımda ilk defa bir parti lideri konuştu ve ben umutlandım lan.
Uranyumla yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfeden kadın mucit. Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki farklı alanda Nobel Ödülü kazanmıştır.
