8. Nesil bir yazar olarak yıllar sonra bi göz atayım dedim sözlüğe. En son 4 yıl önce 1 entry girip çıkmışım. Çok yaşlı hissettim be kendimi. Buralar eskiden dutluktu diyeceğim ama buralar hala dutluk. Başlıkları görünce bi gülümsedim. 10 yıl öncesiyle hala aynı başlıklar, aynı entryler. Neyse ben gençleri rahatsız etmeyeyim bir arkadaşa bakıp da çıkacaktım zaten. 4 yıl sonra görüşmek üzere.
Bahane nedir sorusuyla başlamak gerek. Bu bir kusur, bir eksik midir ki bahanesi olmalıdır? Ortada bir bahane aranması gerekiyorsa iq seviyenin düşüklüğüne ara. Küçükken çatıdan düşmüşsün öyle mi? Ah canım Kıyamam. Şu kafadaki erkeklerin %70'ine sevgilileri veya eşleri tarafından, adetin son günü birlikte olduktan sonra 'aa bak sen ilksin, bak bu da kan' diyerek fasulyeden bi gurur yaşatılıyor haberleri yok. Fasulyeden bi karaktere de böylesi yakışır zaten.
islamın bu halde olmasının sebebi islamdır. Kadını erkeği memnun etmek için gönderilmiş bir varlıktan öte görmeyen, dini yaymak uğruna insan canına kıymanın normal görüldüğü, ve sadece müslüman olduğu için katillerin cennete gidebileceği, ama insanlığa ne kadar katkısı olursa olsun gayrimüslimlerin cehennemde sonsuza kadar yanacağı bir dindir islam. Siz kainatı yaratmış yüce bir yaratıcının bunları söylemiş olabileceğine nasıl inanabiliyorsunuz hala?
bunun bir de anne versiyonu vardır. hastane asansöründe okuma yazma bilmiyor gibi davranır soru sorar etrafa, yardımcı olmaya çalışanlarla asansörden inince dalga geçer, nasıl atladı sazanlar diye. eve gelen misafirlere televizyonu kapatmayı bilmiyormuş gibi yapıp, yine kapatmasına yardım etmeye çalıştıklarında patlatır kahkahayı. evet annemin en büyük eğlencesidir salağa yatıp karşı tarafla dalga geçmek.
sürekli cehennemdeki ateşten ayakkabılardan, deve kadar olan yılanlardan, beynimizin fokurdamasından,cehennemin çok kötü kokmasından vs bahsedilen programlardır. dinden allah'tan herşeyden soğutur insanı. sürekli allah'tan korkulması gerektiği mesajı verilir; onu sevip, ona saygı duyulması gerektiğinden bahsetmek yerine. bu yüzden bu programları yapan ve yayınlayan insanların gerçekten müslüman olup olmadığından şüphe duyulur. kanalın değiştirilmesiyle de bu ızdırap son bulur.
küçük çocukların para kavramlarının sadece beş tane para, iki tane para şeklinde olduğunu anlamak. kardeşimin bayramlarda bi tane beş milyonunu alıp iki tane bir milyon verirdim onun yerine. bak eskiden bir paran vardı artık iki paran var derdim. sevinirdi yazık.
ilkokula giderken bi kırtasiyeye girmiştik kuzenimle. hani böyle komik kartlar olur ya odaya falan asılır onlara bakıyorduk. kartta tersten, bu yazıyı okuyabilenin hediyesi kartın arkasındadır gibi bişey yazıyordu. arka tarafta da hediyeniz üçün biri yazıyordu. ilk defa duyduğumuz için gidip kırtasiyenin sahibine üçün biri ne demek diye sormuştuk. adam güldü boşverin falan dedi*. sonra annemden öğrenmiştim ne demek olduğunu. çok utanmıştım. üzerinden belki 10 yıl geçti ama hala gitmem o kırtasiyeye, hala utanırım.
uzun zamandır sözlükte bu kadar eğlenmemiştim cin muhabbetleri falan meğer ne çok korkan varmış, her başlığı açıp tek tek okuyorum yazılanları. hele şu arada çıkan kız iyi düşünülmüş, kendimi gülmekten alamıyorum.
başarılı bir kadın olması sebebiyle hayranlık ve gurur duyduğum, bir gün tanışmayı gerçekten istediğim, boğaziçi üniversitesi mezunu, sunucu, yazar, oyuncu, senarist kişisidir.
atılan duruma göre bir çok anlama gelebilir.
söylediğiniz şeyden etkilenmiş olabilir,
ne diyeceğini bilememiş olabilir,
söylediğinizi inandırıcı bulmamış olabilir,
naz yapıyor olabilir(karşı cinsse),
yeter artık mesaj atma anlamına gelebilir,
utanmış olabilir,
söylediğini düşünücem anlamına gelebilir,
umrumda değilsin demek istemiş olabilir...
sonu gelmez bunun. ben de çok kullanırım bunu. karşımdaki duruma göre bi anlam yükler ona.
bugün dalgasına kuzenimle fal baktırmaya gittik.
mavi gözlü, beyaz tenli, simsiyah saçları olan uzun boylu bi kadındı.
beni ayrı bi yere aldı kuzenim bizi bekledi.
adımı ve annemin adını sordu.
sonra kahve fincanını açmadan, gözlerini kapatıp parmağını fincanın üzerine koyarak anlatmaya başladı resmen.
yaşadıklarımı, iç dünyamı, hastalığımı falan.
çok korktum. bitince de koşarak uzaklaştım ordan.
bir poşete sıkılıp ağızdan çekildiğinde gülme krizine sokup, yüz uyuşturan ve acayip kafa yapan sprey. kafanın güzel olma hali kısa sürer fakat çok etkilidir.
hayatım öyle boktan ki sözlük.
zaten farkettim ki şimdiye kadar da pek iyi değilmiş durum. ben sadece yetinmeye çalışmışım elimde olanla.
hiç şikayet etmeden. hep durumu benden kötü olanlara bakıp üzülerek.
isterseniz şimdiden basın eksiyi, burası senin derdini anlatma yerin mi şerefsiz deyin.
ama yanımda dertleşicek kimsem yok.
var belki istesem konuşabileceğim insanlar ama sonra anlattıklarımdan pişman olmak da istemiyorum.
işte o yüzden buraya saçmalicam.
hayat gerçekten çok boş ve boktan.
yani şimdilik öyle geliyor sonra bu da geçicek biliyorum.
ama bakıyorum da harbi mal gibi yaşıyorum ya.
bütün gün bilgisayar başındayım.
liseyi de üniversiteyi de yatılı okuduğumdan burada ailemin yanında doğru düzgün arkadaşım yok hiç.
sevgilim desen ayrı mıyız birlikte miyiz belli değil bayadır konuşmuyoruz hiç.
belli bi olay kavga da yok sadece aramıyoruz birbirimizi mesaj atmıyoruz.
e tabi 4 yıla yaklaşınca ilişkinin yaşı,bide bir yıldır farklı şehirlerde olunca duygularda eskidi.
ilişkimiz hakkında düşünüyorum zaten hep yanlış mıydı yoksa toparlanır mıyız bilemiyorum.
ama bi daha biriyle birlikte olursam benden en az 8 yaş falan büyük olmalı.
bide aşk olmamalı bu sefer,sadece sevgi.
beklenti artmamalı.
pembe panjurlu bahçeli ev hayalleri falan.
sonra çok büyük hayal kırıklıklarını getiriyor.
hayatıma öyle müdahale edememeli istediği gibi benim kararlarıma da saygısı olmalı.
hani böyle bir insan karşım çıkar mı bilmem ama yine de elimde olana razı olmak istemiyorum artık.
bi de gerçekten hayat ne garip ya.
bazı insanlar oluyor sürekli senle görüşmek istyor. sık sık mesaj atıyor.
ama sen çok da zevk almıyorsun onunla vakit geçirmekten.
bi de bazı insanlar oluyor. muhabbeti, onunla edilen sohbetin tadı bi ayrı oluyor.
ama bu seferde sen adamın sikinde olmuyorsun.
aramıyor sormuyor tabi böyle olunca sende onunla görüşmüyorsun.
bi de dinle ilgili sürekli bi kafam allak bullak.
benim kafamdaki tanrı daha şefkatli, daha esnek mesela ne bileyim anne gibi biraz sanki.
ama kitaba bakıyorsun yakmaktan, irinli kanlardan falan bahsediyor.
sonra inancı sarsılıyor insanın tabi neye inanması gerektiğini bilmiyor.
bütün bunları düşünürken günlük yaptığım şeyler öyle gereksiz ve saçma geliyor ki.
bakıyorum facebook da saçma sapan fotoğraflar paylaşmışım, mal gibi yorumlar yapmışım falan.
hatta şu anda saçma sapan bi yerde saçma sapan bi yazı yazıyorum.
neyse bu kadar uzun ve saçma bi yazıyı kimsenin okuyacağını sanmıyorum ama.
ben yazdım yine de.
işte benden de bu kadar.
abimin daha okuma bilmediğim zamanlar beni altyazılı filme götürdüğünü hatırlatan başlıktır. çok küfretmiştim o zaman abime. tabi şimdi dublajlı film izlemekten hiç hoşlanmam orası ayrı.
bu da dahil kimin ne dediğini sallamayın. sadece kendi istediğinizi yapın. sonra çok pişman olup üniversitenizi bırakıp tekrar sınava hazırlanmak zorunda kalabilirsiniz. kendimden biliyorum ondan söylüyorum yani.
(#13528857)nisa/34 de direk erkeklerin kadınlardan üstün olduğunun yazması garip olan. türk toplumunun hala kadını ikinci sınıf olarak görmesi de bu ayetlere dayanıyor olsa gerek.