kız arkadaşı tarafından esnaf lokantasına götürülmüş biri olarak diyebilirim ki, romantizmin hası, masadaki mumda değil, çanaktaki yemektedir. amaç doymaksa esnaf lokantası, lak lak ise başka yer. ama lak lak bir yere kadardır.
yüzünü göstermediği zamanlarda, yemek yemekteki tatmini daha güzel betimlerdi. yer yer bir şarapla yemeğin uyumunun verdiği tatmini ateşli bir sevişmenin basamaklarıyla anlatır, yer yer hayatın sırrını verir gibi yazardı. şimdilerde programında konuştuğu gibi yazıyor. hala yazılarını takip ederim, programı ise denk gelirse.
kim ne yaptıysa gösterdi yüzünü, üzdü bizi. eskiden sol arkasından, birazdan yukardan sol kulağı ve burnunun ucunun göründüğü fotoğrafıyla takılırdı.
yüzünü göstermediği için, gittiği mekanları değerlendirmesi hiç zor olmaz, tanındığı yere gittiğinde ise, bir ihtimal kendine özel yapılmış olabileceğini belirtirdi.
hala bundan dem vurur, ama geçmiş ola.
adam, yürüyen larousse gastronomique + geleneksel anadolu yemekleri cilt 1-2 + world of wine wonders + italian stallion vs....
kafanız boş devirde gittikçe hızlanıp motoru yakma kıvamına geldiği anlarda açıp okumanız gereken yazardır. boşa dönen gücü alır, düşünce torkuna çevirir. edebi anlamda pek lezzet sunamasa da, tek kişilik size özel servis yapacağı masanız, sunum çeşitliliğini kaldırmak için, minimum 34 metre uzunluğunda olmalıdır.