Teknoloji denen şey "şöyleyiz böyleyiz" diye atıp tutan ama bunun yüzde 30-50 arasını sağlıklı verebilen ve ilk çıkışında optimum olmaya uzak bir şey olduğu için, şu süreçte 4.5'a geçmemek, muhtemelen kota-fatura sorunu yaşamamak anlamına gelecektir. Bir de buna; herkes 4.5 takılırken 3 kullananlar için boşalmıştır etraf salaklığım da eklenince hepten vazgeçtiğim küsürattır.
Bu soruyu soran insanın içine dahil olduğu "izleyici kalitesi" seviyesi ülkenin tamamına yayıldığı zaman yüzde 1'lik bir yer tuttuğu için. Yüzde 1'lik kısım eğer yüzde 50'lik bir kısım gibi yüksek bir oranda dolaşsaydı, o zaman arz-talep dengesinin "zevk" kısmında yerli dizilerimiz biraz daha kaliteli olurdu. Fakat reyting'i ve dolayısıyla reklam gücünü getiren kitle, aklınıza gelen herhangi bir yabancı diziyi bilmeyen, ya da bir iki tanesinden haberdar olan bir kitle. Haliyle o risk de yapımcılar tarafından alınmıyor. Nasıl diyeyim; "senin benim gibi cnbc-e izleyicisi" diye bir kitleye işaret edelim mesela. işte o kitle şu anda bu entry'yi okuyan kitle. Başa dönersek, yüzde 1'lik kitle.
Friends'in daha hızlı diyaloglusu. ikisi de çok komik. Artık günümüz çağdaş akıcı hızlılığında tabi bu iki dizi muhteşem olsa da bir Modern Family değiller. Altını çiziyorum, kıyas anında "aaa öbür taraf kötü müeae" denmesin, How I Met Your Mother müthiş dizi...
Sabit Kanca'daki soruları soran adam. Soruların çoğunu da yazmış. Çarşambaları da Old City'de Taksim'de stand up'ı var. Sağda solda da afişleri var. Aşka Geldik diye bir tiyatro oyununda oynuyor. Öyle çok bilgi yok internette. Bazen Taksim'de görüyorum. Yürüyor öyle
O kadar ilginç bir şey ki insan psikolojisi; burada bir çok kişi "Çinçin" demiş ya, şimdi okuyanların bazılarında "Hmmm, Çinçin'de ne var böyle herkes aleyhinde konuşuyor" temelli görme arzusu uyanıyor. Bazen de bazı şeyler herkes tarafından kötülendiğinde "aa ne var ki acaba herkes bu kadar kötü diyor, merak ettim şimdi" dedirtiyor insana. işte Çinçin'i görme isteği de bu son pişmanlık denen şeye örnektir.
E nereye sıçacaklar. Hepsi birbirinden güçlü 7 tane rakip var. Elbette birini isteyecekler. Juventus da mantıklı bir seçenek. Barcelona, Bayern Münih dışındaki takımlara da sürpriz yapma durumu var Galatasaray'ın. işte bu tam yabancı rakibi destekleyeyim mallığı. Bunun "Atatürk karşıtı olsun, taştan olsun" diyen çağdaş zirzop insan tutumundan bir farkı yok. Beşiktaşlı olarak, helali hoş olsun. Şu saniye Barcelona'dan fark yiyip elensen ne farkeder. Hepsi bir yana neden yarı finale de çıkmasınlar ki? Keşke Fenerbahçe de UEFA'yı alsa. Gerçi hepsi bir yana cidden en büyük dileğim Fenerbahçe UEFA alsın, Galatasaray da Fenerbahçe'yi 6-0 yensin. Her ikisi de böylece sussun, cidden bir Beşiktaşlı olarak çok başım ağrıyor lan, kafam ağrıyor. Yeter da
4s. Seven s.kilir, s.ken sevilir. Bu barizdir. Ne kadar iyi davranırsan o kadar çok uzaklaştırırsın kendinden. O yüzden duygusal ol, olma demiyor kimse, ama kenarda bir yerde ol, ortada olma.
Diğer rakiplerin forvet hatları bu kadar güçlüyken tek bir sakatlıkta Mehmet Akgün falan gibi şimdilik gereği olmayan isimlerle maçlara çıkmaktansa, elbette ki Niang ile maçlara çıkmak büyük bir artıdır. Çok mu doğru? Doğruya yakın. Kesinlikle yanlış transfer değil. Her şeyin de karşılığı sadece doğru ya da yanlış olmak zorunda da değil. işte öyle bir şey.
Çok fazla da öyle Recep ivedik tarzı dememek gerek bu filme. Tek adam macerasıdır, evet fakat içerikler farklı duruyor. Tek adam görüntüsü olması böyle bir yanılgıyı doğuruyor ama kazın ayağı öyle değil. Fragmanını izleyenler, Sabit Kanca 19, Sabit Kanca 18 gibi daha önce internet için yapılmış versiyonları izleyebilir. Dil kullanımı olarak ivedik'ten farkı çok. Yan karakterler özenle seçili. Şans vermek, görmek lâzım.
"Bir varmış bir yokmuş, krallığın birinde kadınlar erkekler birlikte mutlu mesut yaşarmış. Sevişirlermiş arada ama kadınlar daha istekliymiş. Kendi teklif edermiş. Bir gün yatakta adam kadına dönmüş demiş ki; -yav hakikaten burada bayanlar cinsel ilişkiyi daha çok istiyor- demiş. O esnada kadın höört diye kalkmış ve demiş ki; "bayan ne demek, bayan demeyeceksin, kadın diyeceksin demiş ve vermemiş. işte bu kadar siktiriboktan bir sebepten dolayı cinsel ilişkiye girmemiş ve herifi bunalıma sokmuş. Bu hikaye kulaktan kulağa dolaşmış. Kim daha cinselliğe yatkın, kim daha uzak artık tartışılmamış. Erkeği cinsellikten itecek sebepler yok denecek kadar azken, kadını uzaklaştıracak şeylerin sayısı milyonları aşmışmış, bu anlaşılınca ana fikir kafalarda belirmiş; daha yatkın olsa ne oluuur, olmasa ne olur, iş o raddeye gelince hep kadının isteği olur, sen fikir üretsen ne olur..."
Bayanlar Cinsel ilişkiyi Daha Çok ister Masalı, M.Ö. 245, Girls Grimm
Bu iki takım yüz kere daha karşılaşsalar iki gün arayla, mutlaka iddaa'da "karşılıklı gol var" seçeneğini bana oynattıracak ve hep kazandırtacak maçlardan sadece biri. ingiltere'deki maç için şimdiden varını yoğunu sat, çalış 20 bin liran mı oldu. git 18 bin lirasını 2.5 gol üstüne bas. kalan 2 bin lirayı da 7 gol ve üstü'ne bas. Tabi internet'ten, yabancı bahis sitelerinden yap bunu. Ya da gerçekten bu yazdıklarımı ciddiye almadan o internet'i yere bırak ve başka bir sayfaya geç. Kafanızı bulandırmayayım şimdi.
Bana dokunan şu; geçen sene Burak Yılmaz Trabzonspor'dayken, inönü'deki bir maçta Rüştü ile bir mücadelesi oldu. Hakem devam dedi. Burak Yılmaz tabi Burak Kut'un "kanasın dünyaaaa" deyişindeki gibi kaldırdı ortalığı ayağa. Rüştü döndü Burak'a "penaltı" dedi. Burak Yılmaz da Rüştü'ye doğru "adamsın Rüştü abi, adamsın" dedi. Bu kadar erdemin vardı da... Neyse.