Elma ile armutu karşılaştırmak olmuş senin bu sorun?Devlet ;yönetim mekanizması yani çarkları iken,imparatorluk; monarşik devletin yönetim şeklidir.
Osmanlı hem devlettir,hem de imparatorluktur.
Evin önceki durumuna bakar.Eğer eve girdiğinde önceden ampul varsa,sökmemesi gerekir.Fakat kendi takmışsa sökmesi gayet normaldir.
Kendi takmadığı ampulü götürüyorsa,yavşağın tekidir.Yanlış yapmıştır.
Dede ne yaptıysa artık herkesi kendine küstürmüş.Akrabalar da bunu saymıyorlar .dedenin yoğun mobbinge maruz kaldığı belli.Artık herşey için çok geç.Keşke hiç olmayaydı.
Bayramlar ne içindir?Bunun için mi?Yazık.
Damdan düşenin halini ancak damdan düşen anladığı için,seni ancak saçma bir sebeple kendini boşanmış bulanlar anlayacaktır.
insanlar senin boşanma sebebini anlamazlar ve bilmeden de yaftalamak yolunu seçerler.Boşanma olayından da seni suçlu bulurlar.Kimbilir ne yapmışındır,diye düşünürler.Seni görünce kafalarını çevirirler,yollarını değiştirirler.Aynı şeylerin yarın da kendi başlarına gelebileceğini asla akıllarına getirmezler.Takma kafana, inceldiği yerden kopsun.iş olacağına varır zaten.Sen de bir gün seni hak edeni bulursun.
Almanları çok iyi tanırım.içlerinde çok yaşamışlığım vardır.Pek çok alanda takdir edilesi yönleri vardır.Bir kere adamlar çok dakik.Planlı,projeli.Başladıkları işin sonunu,o iş bitmeden tahmin ederler ve asla kurallardan taviz vermezler.Babası da gelse,sıfır tolerans sahibidirler.Adamların doğuştan genlerinde var bu özellik.Kurdukları devletleri de,böyle.Şu işi yaparsan cezası budur der ve seni yakaladığında cezayı yapıştırır.Bu benim akrabam, tanıdığım, eşim, dostum bilmez. Haliyle kurallara uyunca da sonuç müspet oluyor.Sen sen olduktan sonra 2 tane dünya savaşı kaybetmenin çok önemi yok.Adamlar mühendis kafalı,ekonomist kafalı,kafaları buna çok iyi basıyor.Başarı da onların tabii.
Ha bi de çalışmasını bildikleri gibi eğlenmesini de bilirler.
Bizim de çok güzel yönlerimiz olasına rağmen biz hep tatlı su kurnazlığımız yüzünden kaybederiz.Kuralları iyi biliriz fakat onları esnetir,kendimize uygularız.Sonuç olarakta her zaman kaybederiz.Bir bize üç başkalarına düşer.E dedik ya kurnazız biz.
Sizi arayıp soruyor mu?Aramıyorsa, genellikle sevmiyordur.
Telefonlarınızı ne kadar sürede açıyor?Hemen mi,yoksa...Belki de hiç cevap vermiyorsa,sevmiyordur.
Aradığınızda, genellikle telefonları meşgul mü?Gene sizi sevmiyor ve sizi çok kötü kullanıyordur.Sizinle işi bittiğinde kıçınıza tekmeyi basacaktır.Bekleyin ve görün!
Sizin karşınıza sık sık sürekli şikayet mi ediyor?Sizi sevmiyordur.Gene karşınıza para talebiyle çıkıyor,vermezseniz sizden ayrılmakla mı tehdit ediyor?sizi sevmiyordur.
Beraber olduğunuzda sürekli sizinle göz göze gelmekten gözlerini kaçırıyor ve hatta birileriyle telefonla mı konuşuyor?Sizi sevmediği zaten bellidir.
Ses tonundaki isteksizliği aslında telefon daha iyi yansıtır.Siz aradığınızda ses tonuna çok dikkat edin,size zaten ayan beyan ses tonu "senden nefret ediyorum ve seni sadece kullanıyorum salak "diye
gizli bir mesaj verir.
insanların konuştukları ortamlarda çok okumak sizin onlardan daha donanımlı olmanız gerçeğini ortaya çıkarır.Çok okuduğunuz için çok konuda bilginiz olur,yapılan tartışmalarda altta kalmazsınız.
Bilgi sahibi olduğunuz için daha fazla saygı ve itibar görürsünüz.Ne demişler "Bilgi Güçtür."O bağlamda siz daha güçlüsünüz demektir.Onun için siz okuyun aga ,ne bulursanız okuyun.Pişman olmazsınız.
Her birimiz Türkiye'yi bir gemiye benzetirsek tabii ki aynı gemideyiz.Kendi aramızda bizim gibi düşünenlerle ayrışabiliriz,ama zor zamanlarda kenetlenmeliyiz.Dünya devletler sahnesi maalesef bir rekabet arenası.Ben senin gibi düşünmüyorum ne halin varsa gör dediğinde,düşman ayrım gözetmeden onu da seni de yer yutar.Onun için birlik vr beraberlik zor zamanlarda şart.Kol kırılır yen içinde hesabi
Tatar kelimesi onüçüncü yüzyılda Moğol kelimesinin yerine kullanılmıştır. Tatarlar (Moğollar) Çin, Türkistan, iran, Anadolu, Irak, Suriye, Sibirya, Rusya, Doğu Avrupa, Kırım ve Polonya’yı, onüçüncü yüzyılda işgal ettiler. O zaman Hazar Denizi’nin ve Karadeniz’in kuzeyinde Göktürk, Hun, Peçenek, Kıpçak ve Bulgar Türkleri’nin torunları yaşamaktaydı. Tatarlar (Moğollar) onüçüncü yüzyılda bütün bu bölgeleri zaptettiler. Tatar (Moğol) ordusunda Türkistan’dan gelen kalabalık yeni Türk kütleleri de vardı. Gerek eskiden oralarda yerleşmiş olan ve gerekse Moğollarla birlikte gelen kalabalık Türk kütleleri, Moğol hakimiyetinde yaşadılar. Moğol (Tatar) hakimiyetinde olarak Karadeniz ve Hazar Denizi’nin kuzeyinde yaşamış olan Türkler, siyasi yafta olarak ‘Tatar’ diye anılır hale geldiler. Günümüzde Karadeniz’in kuzeyinde ve Rusya’da yaşayan ve ‘Tatarca’ denen kuzey Türkçesi’ni konuşan Müslümanlar, bunların torunlarıdır. Çıkan netice şudur ki ‘Tatar’ kelimesi, yirminci yüzyılda soy gösteren, başka bir deyimle etnik bir tabir değildir, tarihi kimliği bildiren bir sözdür. Osmanlı idaresinde her fert ‘Osmanlı’ idi, ·osmanlı tabiiyetinde idi. Ermeni, Yahudi, Rum, Arap, Çerkes, Gürcü, Arnavut, ‘Osmanlı’ idi. Tatar sözü de Osmanlı gibi, etnik değil, siyasi bir işaret taşımaktadır, Kısacası, yirminci yüzyılda, kendilerine ‘Tatar’ denilen Rusya müslümanları, Moğol değil, ataları Moğol idaresinde yaşamış ve zamanla Moğollar’ı da Türkleştirmiş ‘olan Türkler’ dir.
Güzeldirler ama, sakin değildirler. Acelecidirler, hızlı hızlı konuşurlar. Gerektiğinde tekme tokat işlerine girerler. Kavga ve tartışmayı severler. Sert ve dobradırlar yani.
Sözde şeyh Süleyman Işık'ın mağdurlara, ''Bu bir rahman durumudur. Bu durumu bilmeyen kişilere anlatmaman gerekir, bana itaat ettiğin zaman manevi olarak rütbe alıp ilerleyeceksin. Bu tarz cinsel ilişkiler, Mevlana ile Şems arasında ilahi aşk ilişkisi, bu yöntemle birbirlerine ilim aktarmışlardır" diyerek cinsel istismarın boyutunu artırdığı iddia edildi.
Çok acil değilse doğru olmayandır. Sizi karşı ev ve balkonlarda izlemek zorunda kalan analar ve bacılar için nahoş bir durumdur. Sizin de ananız ve bacınızın olduğu unutulmamalıdır.