Besiktas'ta bulunan pasajdir.
Girisin iki kat altinda yanlis hatirlamiyorsam resse adinda harika bi kitapci var. Oldukca daginik, hicbir sey yerli yerinde degil ama boyle olmasi daha iyi.. Aradigin kitabi bulana kadar bircok guzel kitapla karsilasma olanagi sunuyor. Kitaplar genelde 3-10 tl arasinda. Fakat kitapcinin sahibi elinde nasil bir hazine oldugunun farkinda degil.
Gecen bi kitap sordum, ara iste varsa bulursun dedi herif. Sanki gercek sahibi tuvalete gitmis de yerine bu lavugu birakmis gibi.
Pasajin giris katinda kokos elbiseler satan dukkanlar mevcut. Kostebek benzeri bi magaza da bulunmakta.
2 yildir besiktastayim ama toplasan 20 kere girmemisimdir.
Leyla ile mecnun'un setini gorme umuduyla gittigim, muntazam guzellige sahip mekan.
Kucuk, kasaba gibi, sicak insanlarla karsilasmaniz olasi. Mecnun'un evi bi harabenin kenarinda kalmis, gorundugu kadar buyuk olmayan bi ev. Sahili cok guzel olmakla birlikte gayet sessiz. Erdal bakkalin bitisiginde bi okul oldugunu biliyor muydunuz peki. Sahsen ben bilmiyordum, gorunce agzim acik kaldi. Bir kere bile dizide gosterilmedi bu. Hatta bakkal yokustaymis gibi ama yokusta degil. Kisacasi hicbir sey gorungunu gibi degil. (bkz: ya gorundugun gibi ol ya da oldugun gibi gorun)
Sokaklarda gezerken acayip bi his sariyor icinizi, o sevdiginiz guzel insanlarin ordaki hallerini hayal ediyorsunuz. Bir de ahmet mumtaz'i gorseydim dunyalar benim olacakti, ama olmadi. Yani gidin, gezin, gorun..
Herkes için farklı yeri olan kent.
Eminim bu şehire gelipte öyle boş dönmek kimsenin harcı degildir. Aşık olunası bir şehirdir, gerek havasıyla gerek kendine bağlayan görkemiyle.
Her şeyin farklı bi anlami vardır burda. Mesela yağmur dünyada hic yagmadığı gibi yağar, teninize dokununca damlalar, hissettiginiz duygu evrenin hiçbir yerinde rastlanılmayacak kadar eşsizdir.
Bazen tek başına hayat bulur hayallerde, bazen de kendisi kadar eşsiz biriyle..
Bazen de işte gitmek istersiniz, sadece hayalimde kalsın dersiniz, böylesinin daha iyi olacağını düşünürsünüz.
Bu lanet güzel yeri bu kadar severken ayni oranda gitmek istiyorum. Sanki şehire gömüp her seyi terkedermiscesine..
Girdigin sokaklarda tanima ihtimalin sıfır olan insanlarla karşilaşmak, kimseden nefret etmemek ama sevmemekte.. nötr bakmak hayata, daha once hic yapmadigimiz gibi.
Iste istanbul ben gidiyorum sen açığı kapatirsin.
(bkz: benden gecti ama sen yap git buralardan)
"Oysa insanlardan uzun zaman önce umudunu kesmiş, onlardan bir şey beklememeye ve kendi düzenini kurmaya karar vermiştin. Biliyordun ki bir insanın başka bir insanı anlayabilmesi ancak çok özel durumlarda mümkündü ve sen hiçbir zaman hiç kimse için o kadar da özel olmamıştın. Ve yine çok iyi biliyordun ki durup herhangi bir kimseyle bunun denemesini yapmaya bile değmezdi.Yüzler ce hayal kırıklığı, küçük düşme, yüzüstü bırakılma ve her koşulda anlaşılamama deneyimi sana bunu öğretmişti. 'Hayatın ciddiye alınmasını istediğin bir oyundu' ve kimselerin durup bununla uğraşacak zamanı yoktu.."
Istanbulu seven insanlarin sevemeyecegi sehirdir. Kasvetli, huzun dolu, soguk sokaklari vardir. En mutlu insani bile mutsuz edebilme kabiliyetine sahiptir.
Bi sokağinda yuruyorsunuz mesela, bi tarafinda uzun yapay binalar, bi tarafinda ise ankaranin baglari.
Sari ve kahve karisimi daglari çölü animsatir. Ruzgari bi anda tum hislerinizi kurutabilir. Duz adam olur cikarsiniz. Bu sehirde bir seyler hissetmek zordur.
Insan ne uzulebiliyor ne sevinebiliyor.
Insanlarinin sivesine hasta kalabilirsiniz. Bu sari kente asik insanlardir. Hep bi ovme cabasindadirlar. Oynak havalari vardir. Buraya gelip dilinize bi ankara sarkisi dolandirmadan gidemezsiniz.
Ne demis sair; ankaranin en sevdigim yani istanbula donusudur.
Dogru soze ne hacet..
Gidilmeyecekler arasına girmiş filmdir.
Insanlarin onyargisini cok elestirdim. Recep ivedik gibi bi filmdir, gidilmez, guzel degildir gibi yorumlar duydum. Acayip sinirlendim, ne alaka oglum guzel olabilir bu neyin elestirisi daha gormeden filmi vs dedim. Ama hakli ciktim, recep ivedik gibi bi film degilmis. Yine o, baya yanki yapmisti, bi hayran kitlesi olmustu, bu filmde oyle bir sey olacagini sanmiyorum. Bi komedi filmi ancak bu kadar siradan olabilir, bu kadar basite indirgenebilir. Acayip sıkıcı bi filmdi, gitmeyiniz arkadaslar. Fragmanini izledigimde acikcasi merak ettim, giderim ben buna ya, guzele benziyor dedim. Star gazetesinin c.tesi ekinde filmin yorumunu okudum, bu da beni tesvik etti. Berbat demiyorum ama beklentileri karsilamiyor. Ha televizyonda verildiginde izlenebilir.
Hele bir de tek giderseniz filme uyumamaniz imkansiz. Bes dakika gozumun daldigini biliyorum. Yanimdaki 80 yaşındaki amcanın neresinden çıktığı belli olmayan gülüşüyle irkildim. Belden aşağı esprilerle dolu bu filme ancak böyle amcalarım güler. Saygı duyuyorum.
Gidin bi kitap alin da okuyun bu filme vereceginiz parayla.
Yapılan iyi eylemin devamı niteliğindedir.
Namaz kılan herifin kulak zevkinin olabileceğinin, john lennon, beatles vs dinleyebileceğinin göstergesidir. Ayrıca niye dinlemesin ki zaten. Bizim insanımızın kafasındaki şakirt modeline bu dahil değil sanırım.
(bkz: namazda ooh girl diye telefonun çalması)
Hoşçakal, dostum benim, hoşçakal artık, Can dostum, seninle dolu göğsüm -Çok önceden belirlenen bu ayrılık Buluşmayı vaadediyor ilerde bir gün
Hoşçakal, dostum, el sıkışmadan, konuşmadan, Hüzünlenme ve eğme kaşlarını, mutsuz; Yeni bir şey değil ölüp gitmek bu yaşamdan, Ama yaşamak da daha yeni değil kuşkusuz.
Gülmeyi nirvanalarda yaşamama sebep olan cem yilmaz'in harikulade gösterisi.
Çok gülmeyen bir insan olarak ben bunu yaşadıysam helal olsun herife. Artik son anlarda yalvardim tanriya, bitsin yoksa gülmekten kaskatı kesilcem diye.
(bkz: kamerayi elden ele dolaştır abi)
Bana jazz muzigi sevdiren kanal.
2 hafta once dinlemeye basladim ve daha once dinledigim tum radyo programlarına lanet ettim. 60ların 70lerin tüm harika rock parcalarini da barindiriyor bu kanal. Bir de almanca, ingilizce ve fransizca haber sunan tek kanal. Kimseye soylemiyorum, o kadar guzel ki kimseyle paylasmiyorum bu kanali. Kitap okurken bile dinleyebilirsiniz, o kadar harika. Sadece sabahları rabarba'yı dinlemek için ihanet ediyorum bu kanala.
"Bu adam beni etkiliyor!" dedigim insanlardan. çok sık okuyorum bu aralar.
Her şiiri ayri güzel, insanı hüzünlendirir nitelikte. En cok da ölürken yazdigi dizeleri.. böyle dizeler çıkamayacak diye, korkarım kendimi öldürmekten.