iş icabı günlerdir şehir dışındayım, internet kısıtlı olunca yıllar sonra sözlüğe gireyim dedim. Pek değişiklik yok gibi. Sonra ki girişim de 1-2 sene’yi bulur herhalde. Kalın sağlıcakla.
Sanırım bu siteyi sadece bu başlık için kullanıyorum. içimi başka hiçbir yerde dökemiyorum, kimseye anlatamıyorum. Birileri okuyacak diye hiçbir deftere yazamıyorum. Mutsuzum, insanlara mutluyum demekten içim çürüdü artık. bu entry burda bitti belki ama yazıp yazıp sildiklerimi, aklımdakiler gibi kimse bilmiyor, bende anlatamıyorum zaten.
Büyük konuşuyorum, eğer birgün evladım olursa ona sarılmaktan hiçbir zaman çekinmeyeceğim. Babam gibi baba sevgisi görmediğim için ben de aynısını çocuğuma yapmayacağım! Hayatım da kocaman bir boşluk var, KOCAMAN!
Malesef ki 10 salonluk bir sinemanın en az 5 salonuna işgal eden yerli komedi filmi. Arkadaş anladık tamam komik, bende sivaslıyım iyi hoş da ne bokuma o kadar salona yayıyorsunuz. Ben aylardır Macbethin çıkmasını bekliyorum, boku bokuna yer bulamadı film sinemalarda. Sinemanın hakkı malesef verilmiyor ülkemizde!
Yarın çok sevdiğim bir akrabamın cenazesine katılacağım. içim içimi yedi sabahtan beri, düşünüyorum, insanlar hak ettikleri hayatı yaşamıyorlar ama neden hak etmedikleri gibi ölüyorlar. Bu dünya için fazla iyi bir insan kötü bir biçimde hayatını kaybetti. Sabahın 4'ünde tek başına seyir halindeyken arabayla uçurumdan aşağı düşüyor ve 2 gün sonra ölü halde bulunuyor.
Yetiştirdiğin onca harika öğrencilerin, iki tane pırlanta gibi evladın senin bu acını yaşamayı hak etmiyordu be!
Belli bir yaştan sonra oluyor sanırım kızlarda bu merak. Göbek biraz baba güveni veriyor olabilir. Evlenip çocuklarımın babası yapabilirim diye düşünüyo olabilirler. Olmayadabilirler. Sonuçta kızların pskilojosini asla anlayamayacağız.
Hiçbir şeyim yok, her insan gibi gündelik yaşantıma devam ediyorum. Gülüyorum, sinirleniyorum, sohbet ediyorum, takılıyorum. Ne zaman gece olup şu kafamı yastığa koyuyorum işte o zaman gecenin sessizliğiyle beraber bir burukluk alıyor beni. Maskemi çıkartıyor muyum yoksa takıyor muyum bilmiyorum. Hangisi asıl benim inanın hiç bilmiyorum. Sebebi ne ki? Yaşanmamışlıklarım mı eksik yanlarım mı? Yoksa herşeyin normal gibi gözüküyor olması mı rahatsız ediyor beni? Of be sözlük, çok afedersiniz amına koyim bu hissin! içim şişti.
Yönetmenlik. Yönetmenin ismini gördüğümde teredüt etmeden izlediğim filmler var. Kendimi onların yerinde hayal ediyorum her defasında. O kadar başarılısındır ki işinde kötü olma ihtimali yoktur.
Çok da anlam yüklenmemesi gereken konudur. Misal ben en ufak malıma bile çok değer veririm, açıkcası malım kıymetlidir. Kitabımın sayfalarını hayatta kıvırmam, sayfa atlarken bile dikkat ederim ama başkası için sıradan bir kitaptır, okuyup faydalanacak sonra bir köşeye atacak nasıl olsa. Haklı olarak pek değer yüklemiyordur.