edebiyat parçalayayım derken, cümleleri parçalamaya başladım. dilime yapıştı, söylemleri de yanlış kullanıyorum, yeni fark ettim. "beni neden anlamıyor, ulan kimse?" diye sorardım, biliyorum artık cevabını.
sırf bu sebepten diğer hesabımı bırakıp bu saçma nickle yazmak zorunda kaldığım durumdur. yazdıklarımla da çok farklı bir çizgiden ilerliyorum. ezik hissettiriyor açıkcası bu hesaptan yazmak. bu Nick'i hangi kafayla aldım ben, hala şoktayım. neyse olayın özüne dönecek olursak. yazdığı takip ettiği her kişiyi stalklarım. yakın da bu hesabı da silerim herhalde.
"üşüyoruz kaptan reiz" diyen gereksiz kişidir. kokan terleyen kalabalığın içinde mutlu olan gereksizdir. sokağa çıkıyorsun ulan, mont giy atkı tak. otobüsün için zaten kalabalık, daha ne diye klima diye ağlarsın.
dün saaatlerce oynadığım istanbulu gezdiğim ama gezdiğimi zannetmemi sağlayan oyundur. çevremdeki güzellikleri kaçırdım ekrana bakarken. akşam eve dönerken fark ettim. şarjım bittiği için otobüsün camından dışarıya bakarken bugün aklımda kalan tek şeydi herhalde dedim. bırakmalı bu oyunu. bağımlı oluyoruz iyiden iyiye.
aksine çok konuşurum ama konuştuğum kadar bilirsiniz. anlatacağım o kadar çok şey var ki, çok konuşmam şart. ama yine de tam anlaşılacağımı zannetmiyorum. içine kapanık olmak az konuşmak değildir.
bu keyfi tatmayan yok herhalde. fark ettim ki bisiklet deyince istanbullular için sadece büyük ada geliyor. bisiklet keyfini daha enlerde yaşayanlar için büyükadada bisiklet keyfi küçük kalıyor.
mars'da diğer astronotların terk etmesi sonucu tek başına kalan kahramanımızın yaşadıklarını anlatan bir film.
türkçe'ye marslı olarak veya eski adıyla merih gezegeni olduğu için merihli olarak çevrilebilir.