psikolojik olarak bu hastalığın adı ne bilmiyorum ama, sanırım suçluluktan olsa gerek, sürekli diğer takımlara bok atmaya çalışarak geçiriyorlar vakitlerini. ulan şikeci olduğunuz 5 yerden tescillenmiş, edirnenin ötesine gitmeniz hayal olmuş hala konuşacak yüz bulabiliyorsunuz. başkanınız kendi taaftarına köpek der, ahlaksızlığn her türlüsünü yaparsınız, ama goygoycu medyanızla, para babası baronlarınızla utanmadan çamur atmaya kalkarsınız. aynen devam edin, kendinize yakışanı yapıyorsunuz.
90. dakikada 1-0 geride olmasına rağmen, hakemin korner verdiği pozisyon için, topun kendinden çıktığını söyleyen sıddık istemi' yi alkışladığım karşılaşmadır. acaba aynı durumda "king ov dı nort" olsaydı ne yapardı...
Trabzonla uğraşmayı bırakın, 2 milyon nüfusunuz var ama süper lige çıkmaya tenezzül etmeyen kolej takımımızla oynuyorsunuz. inan önce kendini, nerde olduğunu, ne olduğunu bilecek arkadaş...
ahmet hakan' ın sunduğu "tarafsız bölge" programının Trabzon' dan yapılacak yayınıdır.
geçtiğimiz hafta içinde aziz yıldırımlı şike programına cevaben gerçeklerin aslında ne olduğunu öğrenmek isteyenlerin izlemesi gereken programdır
ahmet hakan' ın sunduğu "tarafsız bölge" programının Trabzon' dan yapılacak yayınıdır.
geçtiğimiz hafta içinde aziz yıldırımlı şike programına cevaben gerçeklerin aslında ne olduğunu öğrenmek isteyenlerin izlemesi gereken programdır
bir Trabzonsporlu olarak katıldığım önermedir.
Kendilerinin büyük olduğunu iddia eden zerzevatçıların Türkiye yargısında, UEFA' da ve CAS' ta şike nedeniyle aldığı cezalar düşünüldüğünde, Türkiye' de "büyük" diye geçinen "bağzı" takımların asıl meziyetinin her türlü ahlaksızlığı yapmak olduğunu anlıyoruz. bu yüzden onlar eğer büyükse Trabzonspor büyük değildir, kabul ediyoruz.
o "büyük" takımların Aldıkları cezalar yüzünden men edildikleri vesalyaları aka aka baktıkları avrupa kupalarında oynayan; şu anda da grup lideri olan takımdır Trabzonspor, varsın büyük olmasın!
ne gs' yi ne fb' yi ne de bjk'yi siklemeyen,
"it iti ısırmaz" şiarıyla hepsinden nefret eden
(hatta şahsen ben bu üç büzükler arasında en çok gs' den nefret ediyorum fener zaten düşman bu cinconun ne olduğu belli değil )
hak aramanın ne demek olduğunu bütün dünyaya duyuran,
82 tertemiz puanla 2010/2011 sezonunda şampiyon olan,
birilerinin bi taraflarına giren şemsiyenin uefa kararı sorasında açılmasıyla çığlık çığlığa haklılığını kabul ettiği takımım.
kazım koyuncuyla aynı taktımı tutmaktan gurur duyuyorum!
trabzonspor-fenerbahçe maçında , Trabzonspor' un çizfgiyi geçen golünü hakemin vermemiş olmasının ardından, trabzonlular konuşup dertlerini anlatmaya çalışırken fenerbahçeliler tarafından "ağlamak" la uçlanıyordu. Şimdi ise onlar başka takım taraftarlarınca ağlamakla suçlanıyorlar. Adaletin terazisi bir lkez kaydıysa eninde sonunda o teraziye müdahele edip ayarını bozanalr da bundan etkilenecektir. türk futbolu 3 temmuzda bitmiştir. gerisi hikayedir.
işin başında kötü olduğu anlaşılamayan şahsiyeti sevmektir.
hatta bu öyle bir şeydir ki, yaptığı kötülükleri onun yanındayken asla farketmezsin.
arkadaşların uyarır, ailen uyarır, bazen "acaba" dersin, ama inandıramazsın bir türlü kendini.
yıllar sonra ayrılığın üzerinden çokça zaman geçince anlarsın,
ama yine de devam edersin sevmeye,
böyle de bir manyaklıktır işte...
askere alıyorup deyip hizmet sektörü için elaman istihdam eden Türk Silahlı Kuvvetleri, bu anlayışını değiştirmedikçe, askere gitmek vatan borcu falan sayılmaz.
ne zaman, askerlik kavramının asli görevi için gençler askere alınırsa o zaman vatan borcu olur.
not: doğu ve güneyoğu' da vatanı uğruna çarpışan, canını veren evlatlar gerçekten askerlik yaptıkaları için bu entry onları bağlamamaktadır.
not2: askerliğimi yaptım, birinci elden test edilmiş bir durumdur.
hani böyle hava buz gibidir.
mekan ankara' dır bazen,
eller ayaza kesmişken, parmakları zorla açıp bi sigara yakılır,
sigaranın dumanı, nefesin dumanına karışırır akşam vakti,
ne güzeldir lan o sigara...
bazı "mal" lara hizmet vermek zorunda kalan bankadır. bir çok diğer bankamız da bu özelliği taşır, çünkü o "mal" genellikle diğer bankaların da müşterisidir.
bacak kadar kız çocuğuna giydirilen eteğin boyu ne olursa olsun bir "mini etek" kapsamına giremeyeceğinden,
o eteğin mini olduğunu düşünüp laf sallayan sapık zihniyetli, yavşak güruh yanında esamesi bile okunmayacak kişidir.
yavşak değildir.
geçenlerde saçlarımın sol ön tarafında hafifçe açılmaya başlayan kısımda keşfettiğim hadisedir.
tuhaf oluyor insan,
gülümsedim önce,
hani böyle içinde çokça hüzün bir o kadar yaşanmışlık barındıran bir gülümseme varya,
işte aynen öyle...
gülümsedim geçtim.
son kurbanı halk bankası olmuştur.
son halka arzla birlikte toplamda %48.92 luk kısmı özelleştirilen bankanın,
bu ikinci özelleştirme dalgasında %90 oranında yabancı kuruluşlara %10' da yerli yatırımcıya satışı yapılmıştır.
yani halkbank "yaancı halka" arzedilmiştir aslında.
hayırlı olsun.
kapitlist düzende bazen öyle bunalıyorum ki,işte o zaman bu kızımıza hak veriyorum.
nolacak lan anasını satıyım, kadın olsam birazcık da güzel olsam ben de böle yapardım diyorum kendime.
ama sadece bir kaç saniye...
