sen ne ara kaliteli oldun da sen kendini çok iyi bir okul zannedip diğer okullara bok atıyorsun demek istediğim okuldur. hazırlık okumayıp sınavla geçtiğime şükrettiren dandikliğe sahip bir hazırlık eğitimi vardır. psikoloji bölümü ülke çapında kaliteli diye bilinen içine girildiğindeyse dumurdan dumura sürükleyen anlayışlarda hocalara sahip olup öğrenciye bir şey katmamasına rağmen nasıl göz boyayabildiyse akredite olmuştur. psikolog olmak için girip deney delisi araştırmacılar yetiştiren bir yer olduğunu ve %30 ingilizce eğitim vermekle övündüğü gördüğünüzde üniversiteye giriş sınavında aldığınız puanların heba oluşuna yanarsınız. okurken de adını sıkça duyacağınız daha az reklam yapan ve türkçe veren bir okul için (bkz: hacettepe üniversitesi)
başa döndüm sanırım yine ama bu defa farklı birileriyle. gözlerinle, gülüşünle ,ellerinle, isminle. karşı koyamayacağımı bile bile karşı koymaya çalışacağım yine ama bu kez yenilmeden, kaybetmeden.
gülümsemesi insanın aklını başından alan, yakışıklı, esprili, anlayışlı, zeki, kibar, kültürlü erkektir. böyle olmadıktan sonra evlilik riskini almaya gerek yoktur kanımca.
zeka,hoşgörü,yardımseverlik,eğlenceli olmak,futbol konuşabilmek,kokoş olmamak diye gider bunlar.bunlar bünyenizde varsa kankasınızdır yok tam tersiyse sevgilisinizdir çünkü erkekler ideal kadın diye tanımladıkları kimseyle sevgili olmazlar.*
''bizim de ülkeyi gerzeğin, kabadayının tekine emanet edecek halimiz yok ama mazoşist halkımız sağolsun acı çekmekten çok zevk alıyor.'' diye cevaplanası laf öbeği.
kuaförde sıra bekleyip dergileri karıştırırken, kuaförün kapısında gelin, damat ve damadın kaynanası konuşmaktadır:
g: nerede kaldın bee ağaç oldum burda haa!
d: geldim ya bee arabayı yıkatmadan aldım.
k: bu araba mı olcak gelin arabası ?
d: hee bu olcak noldu ?
k: ne bileyim değişik biraz.
d: değişik olsun noolcak. zaten gideyim ava alayım dedim geldim te kaç saat oldu hala sesin saçın bitmemiş ama yeter be!
g: ee ama çok kolaydı kuaförde saçla uğraşmak sanki! çok biliyosan gel kendin yap makyajımı da bi işe yara!
sarışın veya kumral (esmer ve döşü kıllılardan bıktık kusura bakmayın)
gözleri ve elleri güzel
eğlenceli,anlayışlı,kibar
dans etmeyi bilen ya da öğrenmek için çaba sarfeden
zeki (en azından onu seven kişi kadar)
kıskanç olmayan (bundan kasıt kızın okuldaki erkek arkadaşlarına, giydiklerine karışmaması)
spor yapan, müzik dinlemeyi seven ( arabesk falan olmasın mümkünse metal çizgisinde gitsin diyeceğim de zor o iş)
saçları uzun ya da kısa farketmez yüzüne yakışsın yeter (bütün bu özellikleri taşıyan türk erkeğine rastlamadım daha ama umutla bekliyorum)
diye maddeler halinde sıralayabileceğimiz profildir.
--spoiler--
2x21 başından sonuna kadar insanı ağlatan bir bölüm olmuştur. damon'ın elena'nın uyanmasını beklerken söylediği ''vampir olarak uyanırsan sana kazığı kendim saplarım, çünkü sonsuza kadar benden nefret etmene dayanamam'' sözü, mezarlıkta herkes giderken stefan'a ''sakın elena'ya bu ısırıktan bahsetme, yas tutacak bir mezarının daha olmasını istemiyorum'' deyişi ve her şeye rağmen elena'yı düşünüşü can yaktı, stefan ile aralarındaki fark da bu zaten. artık damon insan mı olur senaristler ne düşünüyor bu konuda bilmiyorum ama bence o da klaus gibi vampir-kurt adam olmalı ki bunca şeyin üstesinden gelip çok sevdiği elena'yı koruyabilsin.
--spoiler--
vay vay vaaay... klaus dedik bağrımıza bastık adam manyak çıktı yedek cadı yedek kurt adam yedek vampir falan. damon' ın ısırığına çare sanırım o iksir olacak. elena yine saf saf stefan diye gezinirken stefan onu kendi elleriyle klaus' a verdi damon ise ölümle karşı karşıya şimdi. bir de damon aşık olmayı bilmezmiş falan filan. elena' ya an itibariyle gerçekleri görmesi için kocaman bir gözlük ve kızılcık sopası gerekmekte.