erkek, güzel vakit geçirir... işini yaptırdığı, yemeklerini pişirttirdiği ve ileride evleneceğiz bı hazırlığı diyerekten kandırdığı bir kız vardır. işine gelir böylesi.
kız, salaktır! hem kandırılmış ve bunun üstüne kanmıştır. sonra derdine yanacaktır. ne acelesi var, beklesin biraz geç düşüecek jetonunu.
evlenemeyeceğim diye kendini korkuturken kendini nikah masasında bulandır. zihniyetine küfürler yağdırmak istiyorum. zaten kafası evliliğe takıksa bir an önce evlenip çoluk çocuğa karışmalıdır ve bu acelesini de anlamak için çaba harcanmamalıdır.
anneannem olsa burada şimdi ''yok kızım evladım, uğraşma yazmak için...böylesinin canı koca ister, ben anlarım...''derdi.
korkutucu kadındır vesselam.
bünyede boğma isteği uyandıran ''bitkici'' olduğunu söyleyen ancak benim gözümde sigara ağızlığıyla konken masasında oturan teyze imajındadır.
bir zamanlar bir parça vardı aklıma geldi şimdi.
bebeğeem sana ömrümü verdiiim... diyerek ibrahim tatlıses abimizin seslendirdiğiydi. adam yıllar önce diyordu sevgilisine, şimdi moda oldu. işte dedikleri gibi, sanatçı toplumun önünde gitmeli ve bakın ki gidiyor.
360 derece demişler ve ilk sıraya kondurmuşlar bakıyorum da... leen sanki kolay gitmek, neyse gitmek kolay da oraya girmek kolay sanki; girmek kolay da oradan çıkabilmek zor... fiyatları bilen yok herhalde.
ne var ki yurdumda türk kadını profili değişmektedir. kadınlar artık evet iğrençtir diyorlar çünkü ekonomik olarak ve her yönden bağımsız olma yönünde hayatlarına kendilerince bir şeyler katma çabasındalar.
yenik değilller ve mecburiyetleri yok.
efendim... bu hafta için bi şeyler yazmadım dahası yazamadım. canım okulumun beynimde bıraktığı kalıcı hasarlardan dolayı vizelerime çalışırken bir de ne göreyim? allahım! yahu neden herkes disko kralı ''berbat'', ''iğrenç'' gibi şeyler söylüyor, tam olarak anlayamadım. ben bunun şaşkınlığıyla yanıp kavrulurken bir düşüncedir aldı gitti. hep aynı formatta bir programı izleseydiniz de sıkılırdınız en nihayetinde, anlayamıyorum. zaga, televizyon makinası ve makina gibi başarılı örnekler var ama ne var ki farklı bir şeyler denenmeye çalşılıyor... deneme yanılma yöntemi oluyor tabii, ama hal böyleyken ''böö sen bu işi bırak '' demek de bana saçma geliyor açıkçası. peki madem öyle, daha iyi yapacak biri var çıksın yapsın da görelim, ne halt yiyecek?
bu hafta ne vardı? ''15 yaşında bu piyasaya düştüm.'' diyen popstar alaturka birincisi nam-ı değer burçak abi, mehtap; bir ara ortaya çıkan heyecandan ölecekmiş gibi gelen pavyon şarkıcısı ve mehtap hanımefendinin arkadaşı bir hanım, kendi deyimiyle dali bıyığıyla sus pus oturan yıldo, ciddiyeti elden hiç mi hiç bırakmayan oyuncu ve şarkıcı özgür çevik, yatağından kalkıp gelen iyileştiği için mutlu ettiren hakkı devrim.
çocuk oyuncu olarak türk sinemasına giriş yapan parlo şenol yıllardır nasıl ayakta kaldığını cevap hakkı programında koltukta yere değmeyen ayakalarıyla tatlı tatlı anlatırken bir anda mehtap hanımefendi soruları sormaya devam etti, bak bu gereksizdi işte. hatun her şeyi yapmak mı istiyor anlayamadım... yeni bir hülya avşar vakası mı yoksa?aman!
nilgül ve bertuğ cemil yeni şarkılarını seslendirdiler, iyi de yaptılar da anlayamadığım şuydu koltukta mehtap hanımefendinin işi neydi? hatun, her şeyin içindeydi ve cidden gereksiz laubaliliyle (bazı insanlar bunu dobralık ya da samimiyet olarak algılayabilir) can sıkıcıydı. bir ara nilgül' ün dizine vurup ''kızzzz'' demesi de gözden kaçmadı. zaten koltukta oturduğu süre boyunca bertuğ cemil de şaşkınlıkla mehtap hanımefendiyi izledi.
ya iyiydi işte, güldük ettik... daha ne? ama cidden bak ben de sıkıldım mehtap hanımefendinin maydonozluğuna. ''şu kadın bi gitse...'' dediğim oldu, yalan yok.