italya'nın milli kahvesi espresso dışarda 1 euro iken, Türkiye'nin milli kahvesi 20 tlden aşağı değildir. Yazıktır ayıptır. Türk adı taşıyan kahveyi bile millet fahiş fiyatlara içebiliyor.
Baklava, kebab, çiğ köfte gibi yiyecekler genelde ortadoğu coğrafyasına aittir. kültürel etkileşim içinde olduğumuz her coğrafyada görebiliriz. Artık global bir dünyada amerikada da var hepsi. Yiyeceklerin ve kültürlerin menşeini bilmek zordur. Hatta ilk arabanın ne zaman icat edildiği ya da hangi millet tarafından yapıldığı bile bilinemez. işin başı tekerleğin icadına varır. Bunun gibi bir şey bu.
Çağatay Ulusoy'dur. Kıvanç gibi karadeniz bölgesinde bol sarışın çocuk bulunabilir. Kıvanç biraz da şişirilmiştir. En meşhur olduğu dönemde gerek dizilerde, gerek skeçlerde, gerek tv programlarında "Kıvanç kadar yakışıklı" deyimi milletimizin bilinç altına yerleştirilmiştir ve overateddir. Halbuki asıl yakışıklı Çağatay'dır.
Vallahi bu olayın yasaklı olduğu dönemi de gördüm, sonrasını da haliyle. Bir kolejde (fetoymuş) çalışmıştım 2010 yılında, bütün kadın hocalar peruk takardı, o zaman yasak idi kamuda ve okullarda. Sonra ne oldu? fetöcü çıktı hepsi. Şimdi ise bir kumaşın üzerinden siyasetin hala bitmediği görülüyor. Vallahi şunu açık söyleyim. Ben kendi adıma bu arkadaşların, ben şapkam ile giremezken ( üstelik her şeyin aranmasına rağmen) o başındaki kumaş ile kamu sınavlarına girmesine (aranıyor olsa bile) karşıyım mesela. Bu resmen bir ayrımcılık. Yani kumaş takana ayrımcılık yapmayalım, aman dokunmayalım diye diye kendi özgürlüklerimizi kısıtladık, kısıtlıyoruz.
Ayrıca bu arkadaşları üsküdar'da fethipaşa korusunda sevgilileri ile kucuk kucağa görünce ( ki umrumda değil, sadece bunu allah emri yapanların haliyle daha edepli olmasını bekliyorum), içimden hiç bu eşyanın kutsallığı falan gelmiyor.
Bu kumaşı takan arkadaşlar, artık yeter!. Sizin hayatınız güzel oldukça, haliyle siz zenginleştikçe, hiç bir şey güzel gitmedi. Ha hayatınız y,ine güzel olsun, ama artık bu kumaş üzerinden mağduriyetiniz olmasın. Nasıl ki atatürkü eleştirme hakkımız diyorsunuz, laik insanların da başınıza taktığınız kumaşı eleştirme hakkı vardır, olacaktır.
imamoğlu yağmur yağdıramayacağına göre, su tüketimindeki tasarruf ve iklim değişikliğine dikkat çekmek kuraklık riskini öteleyecektir. Bununla beraber kuraklık riski bundan sonra hep olacak. Çok vurdumduymazca ve ihtiyatsız kullandık son 20 yıldır dünya kaynaklarını.
pkk uzantısı ise kapatılsın anasını satiim. Ne ağladınız be kardeşim. Megri megri söyleyip barzani ile elele olan chp değildi, olmadı. hpd legal bir partidir. eğer illegalse kapatılsın. neden kapatıl mıyor?. birilerinin işine mi gelmiyor?. çünkü kapatılırsa %20lere çıkmasından mı korkuluyor?. Nedir bu durum. Chp hdp ile yanyana geliyorsa kürtler için, kürt sorunu için geliyor. Bu ülkede hala, abddeki zengi sorunu gibi bir görünmeyen kürt sorunu var. artık bunu kabullenin.
Çok kötü bir yere dönüşmeye başlamıştır. Ülkede bir sürü yolsuzluk olayı, işsizlik, açlık varken devamlı pornografik başlıklar ile dolan ve sonunda bir adet penis fotosu paylaşılan yer olmuştur. Yazık. Artık değil yazmak, bakmak bile istemediğim bir hale gelmiş durumdayım. Eğer moderasyon bu işi yapamıyoruz, yetişemiyoruz diyorsa, kapatsınlar biz de rahat edelim. Ama unutulmasın, ekşi sözlükten sonra gelen sözlük olmak için şansı azalmaktadır, hızla.
yok dostum yok, bu başlığı pespayeleştiremem artık. Sen kim oluyorsun da kırmızı ışıkta duran, kişisel masraflarını kendi maaşından ödeyen cumhurbaşkanına başarısız vs deme haddini buluyorsun. yeter artık ya. pespaye cehaletin paçozluğun kutsanması sizde görev ve iş olmuş. Bilmediğiniz denizlerde yüzmeyin artık.
Seyit rıza üzerinden atatürk ile alevileri arıştırma yıllarca sürmüştür. Fakat seyit rıza zazadır. zazalar bizim bildiğimiz manada kürt deildir. Seyit rıza Abbas Uşağı aşiretinden bir toprak ağasıdır. Toprak reformu çerçevesinde devlet ile anlaşmazlık sonucu asılmıştır. ne seyit rıza alevileri temsil eder, ne de bütün aleviler seyit rızayı sever. zaten seyit rızanın alevilikle bir derdi de yoktur. Bunu anlamak lazım. Atatürk ilk mecliste meclis başkan yardımcılığına Bektaşi tarikatı şeyhi Cemalettin Çelebi, öteki ikinci reis Konya milletvekili ve Mevlevi postnişi Abdülhalim (Çelebi) Efendi getirmişti. Ne atatürkün alevilerle derdi vardır ne de alevilerin atatürkle. Bütün cem evlerinde atatürk hacı bektaş ve hz alinin resimleri yanyana asılır. bu yıllardır böyledir.
1 defa pkk saldırısına, 1 defa direk lince, son zamanalrda da tehditlere uğrayan kılıçdaroğlu gerçekten bir tılsıma sahiptir. Bunun farkında olmayanlar ya da farkında olup ta görmezden gelenler art niyetlidir.
pek katılamıyorum, uludağda gündem .m g.t popo başlıklarından kaçırılıyor. Her an inci sözlüke dönüşme travması geçiriliyor. Bu gündem illa ki siyasi olmayabilir. Deprem olduğunda bile cinsel içerikli başlıklar hep yukarılardaydı. Bunlar tabii gözlem. yine de az ama kaliteli yazarlara sahip uludağ.
Hazcılıkla yani hedonizmle allahın varlığını bir tutana selam olsun. Olum o senin ego dediğin şeydir, endorfin salgılıyor vücudun ondan haz alıyorsun. yoksa ben sana bir ilaç vereyim o hormonu baskılasın bakalım allahın izni ile mi haz alıyorsun yoksa hormonal bir durum mu?. Saçma önermeler sunuluyor başlıkta. Ben hala allaha inanan biri olarak hep sormuşumdur; sonsuz olduğunu düşündüğümüz kainatta, bir çok gezegen keşfettik, bunlardan sadece bizim gezegende bize benzeyen türden yaşam var ya da bizim algıladığımız şekilde. Ben şunu soruyorum: allah hep ittiyatlı davranmamızı öneriyor, israf etmeyin falan diyor, peki bu gezegenler neden böyle bomboş?, neden mesela bu kudrete sahip varlık bizim gibi bir tür de o gezegenlerden birine hayat vermemiş?, bu ne israftır?. Ha denge dersen, vallahi ben dengenn olduğunu bilmiyorum ama marsın çok soğuk ve venüsün de etrafındaki kalın karbondioksitten ötürü çok sıcak olduğunu biliyorum.Görünürde bunların bizim gezegenimize de bir etkisi yok, yani olsalar da olur olmasalar da. Sistemdeki tek işe yarar güneş o da gezegen deil yıldız. Çok karıştırıyor bunlar benim kafamı.
ben diyorum ki neden deve sidiği?. Benim bildiğim hiç bir canlının ürik asitli sıvısı bir şeye şifa falan değildir. Bunlar hurafedir. Ha bu sahih hadis ise, o da büyük salaklıktır. Kusura bakma müslüman kardeşim. sen diyorsun ya? peygamber örnek davranışları ile sünnet görevini öğretti. Bu bilmem hangi özel devenin sidiğini önermek nasıl bir akıldır?. O hayvanın gerçek olduğunu farzedelim, sonuçta deve bu yahu? ne kadar özel olabilir. O zaman o devenin adına bir türbe yaptırılsaydı da, belki şifa olurdu. Hastalıklı beyinler, vücuden de hasta olmaya mahkumdur. Psikolojik rahatsızlıklarınızı ya da örtbas etmek istediğiniz suçlarınızı cin musallat oldu diye cinci hocaya gitmek suretiyle sözümona meşrulaştırmak nasıl ki akıl karı değilse,bu da değildir. Ama içebilirsiniz, hatta badelediğiniz şeyhlerinizin menilerini de yutabilirsiniz şifa niyetine.
ekrem imamoğlunu yuhalayanlar dikkat ederseniz 3 5 kişiden ibaret. Muhtemelen plaka sahipleri. Taksiciler falan yuhlamıyor. Aksine taksiciler bu istanbul taksiyi istiyor. Çünkü maaşları olacak, belirli giderleri olacak. Oraya yetişmeyiliyim, burası kısa mesafe diye günlük hasılatı çıkarmaya çalışmayacak. imamoğlu'nun gösterdiği tepki yerindedir. Bu adamlarla toplantı yaptı. Dinledi, terbiyesizliklerine bile ses çıkarmadı ama şu anda yaptıkları hödüklük plaka sahiplerinin. Asıl yuhlanması gerekeni yuhalayamayınca, gelmiş gücü yettiğine horozlanıyorlar. Yok öyle kardeş. Ekonomiyi batıran imamoğlu değil. Yeter yahu.
20 yıl aynı zihniyetin yönettiği istanbul ve ankara belediyeleri nasıl olduysa öyle olacak. Bunu zaten gösteriyorlar. Sormaya gerek var mı?. En azından saray yaptıranlar ve saray uçaklarla uçanlar olmayacak. bundan eminim.
10. yüzyıla kadar ilim ve ilimin dili olmuştur, sonra yerini farsça almıştır. Arapça bu zamandan sonra şiir ve edebiyatta önemli rol oynamıştır. Kelimelerin türetilmesi ile zengin bir dağarcığa sahiptir. Bununla beraber yerel aksanlar fazlacadır. En güzel arapça mısırda ve libnanda konuşulur. islam dininin dili olmak ile kutsallaştırılsa da, arapça konuşan hristiyan, zerdüşti ya da yahudi bir çok topluluk vardır.
Başkanlık gibi merkeziyetçi sistemler ülkenin zengin kaynaklarının olmasıyla doğru orantılıdır. Rusyada tutar doğalgazı var dünyaya satıyor, arabistanda krallık tutar petrolleri var dünyaya satıyor. Türkiye gibi fakir kaynakları olan ülkede tutmaz. Çünkü ülkenin kaynakları insandır ve onların verdikleri vergilerdir. içtiğimiz sudan bile vergi alınıyor. Dolayısıyla devletin harcamaları halkın parasıyla ödeniyor. Bu da başkanlık rejiminin tutmamasının en önemli sebebi. Bizim gibi ülkeleri demokrasi ve ülke çıkarlarına bağlı dış politika kurtarır.
Karısını öldürmüş birine ülküdaşım dendi bu ülkede, millete hizmet etmiştir dendi bu ülkede. Artık şaşırmıyorum. Şu mafya bozuntuları birini ya da birbirlerini öldürmekten başka hiç bir şey yapmamışlardır bu hayatta. Şeytan mı arıyorsunuz dinciler? alın size şeytan.
Bach'ın klasik müzikte ilahlaşmasının asıl sebebi kromatizmi cüretkar biçimde kullanma becerisidir. Yoksa Bach döneminde Handel, scarlatti gibi isimler de var. Fakat bu besteciler barok müziğin kalıplarının dışına çıkmadığından, bach aralarında sivrilen isim olmuştur. Ha bach sadece bu yüzden mi büyüktür? tabii ki hayır. Çalgılama ve orkestrasyon konusunda da önemli katkıları olmuştur. anlatmak uzun ama müzik meraklılarınca, bach bestecilikte, paganini icra kısmında incelenmesi gereken isimlerdir.
Aptaldır. Fabrikada üretilen yoğurdun asit oranı, hızlandırılmış mayalanma ile katkı maddelerinin ileride nasıl bir şeye yol açacağını bilmeyen erkektir.
Covid'den çalkalandığımız şu günlerde tarihleriyle örnek veriyorum;
1931: ağız yoluyla uygulanan bcg aşısı üretimi.
1932: serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu.
1933: simple metodu ile kuduz aşısı üretimi.
1934: istanbul aşıhanesi'nin enstitü bünyesine nakli ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi.
1942: tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi.
1948: boğmaca aşısı üretimi. influenza virüsü, new-castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmaların başlaması.
1950: influenza laboratuvarı'nın dünya sağlık örgütü tarafından uluslararası bölgesel influenza merkezi olarak tanınması, influenza aşısı üretimi.
1958: frenginin modern yöntemlerle teşhisi.
1965: kuru çiçek aşısı üretimi.
1970: fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi.
1983: kuru bcg aşısı üretimi.
1987: aids araştırma ve doğrulama merkezi'nin açılması.
1992: kan ürünlerinin viral inaktivasyonu.
Bu sadece küçük bir malumat.Buna ek olarak "üçgen", "kare" gibi kullandığı terimleri kimin bulduğunu ve geometri kitabını kimin yazdığını da okuman gerek. Savunduğun aklın Necip Fazıl'an ileri giden bir doktrini bile yok şekerim.
