Ben onu hep gülen yüzüyle hatırlıyorum. Güler yüzlü, sempatik çocuk. Sabah sabah aldığım kötü haberle günüm başlamadan bitti! Allah kalanlarına sabır versin. Catstark
Her sene yazacağım buraya bu konuda. 29 yıl oldu annem öleli. 25 yaşıma kadar anne kelimesini duyduğum an yüreğim titrerdi. Şimdi anne diyorum eşimin annesine. Ama hiç bir bağ olmadan. Annem var mı? Yok! Anne oldum ama o annesiz büyüyen çocuğu susturamadım içimde. O hep üzgün, hep buruk, hep yarım. Bu annesizlik nasıl bir boşluk? Asla dolmuyor. Yarası hiç kapanmıyor. O yara 1 yaşımdayken açıldı. O kadar ağlarmışım ki annem öldüğü ilk zamanlar kimse teselli edemezmiş. Şimdi ben insanları üzmemek için susuyorum ama o çocuk hala ağlıyor. Çocuk hiç susmadı. O çocuk 1 yaşında kaldı hiç büyüyemedi. Küsmeyin, darılmayın, kızmayın, bağırmayın onlara. O boşluk açıldı mı asla kapanmıyor.
Telefonumda ‘annem’ diye kayıtlı bir numara yok malesef. Hakkında bildiğim şey. Adı. 1,5 yaşındaymışım ben annem göçüp gittiğinde. Ne büyük boşluk. Anne oldum hala kapanmadı. Sanki 29 yılımın yarısı yok gibi. Anne demeye 3 sene önce başladım. Hayatımda öğrendiğim ilk kelimeyi yazmaya çalışmak gibi zor. Her söylediğimde ağzıma, dilime oturtamadığım bi yabancılık. Kıymetini bilin. Sevin, küsmeyin. Onlarsız hayat çok zor.
Oğlum arada oynasın diye eşimin tabletine konuşan kedi tom’u yükledik. Ayda yılda bir açıyoruz agı gugu falan diye konuşuyo bizimki kedide taklit edince eğleniyo. Bayağı açmamıştık aklıma geldi dün akşam. Bir açtım hayvanın tuvaleti gelmiş karnı acıkmış sevilmediği için mutsuz. Bildiğin vicdan yaptım. Şimdi her akşam eşim gelince tableti alıp tomu açıyorum. Karnını doyuruyorum, seviyorum. Banyo yaptırıyorum. ikinci evladım tom oldu sözlük. Annelik çok acayip bir şey. **
Chp li olmasam bile ki akp li de değilim, bunun ciddi yazıldığını düşünüp inanmak bu adamın yazdıklarından daha büyük gerizekalılıktır. Ama bu tarz saçmalıkları ancak malum partinin zihniyeti yapar. Kadınların tuttuğu pankartı ps la değiştirir. Saçma sapan fake hesaplar açıp bu tarz şeyler yazarlar. Sonra ortaya çıkınca “ay ben bilmiyodum görmedim kandırıldım” der. Ayrıca (bkz: facebooka face demek)
Evde oturmaktan çok sıkıldım dışarı çıkmak istiyorum gezmek istiyorum diye hayıflanırken 5 dakika sonra kendinizi bebeğinizle çılgınlar gibi oynarken bulmaktır annelik. Gece emmek için uyandığında öfleyerek uyanıp kucağınıza aldığınızda koklayarak öpmektir. Aman yemezsen yeme diye yarım bıraktığı tabağı kaldırmaya karar verdikten 3 saniye sonra ‘’hadi annecim 1 kaşık daha ye’’ demektir. Mama sandalyesine oturtup bikaç işini halletmeye çalışırken vicdan azabı çekmektir. Bütün gün serçe parmağını tutup evi gezmek isterken ‘ben bunu sıkılmadan nasıl yapıyorum’ diye düşünmektir. Anne olmak bir insan doğururken, kendinden de yeni bir kişilik doğurmaktır. Büyük bir aşktır. Tanımlanamaz!
Bu aralar kadını ayrı erkeği ayrı palesi ayrı kudurmuştur. Erkekler kadınlara bakar sahilde fotoğraflarını çeker. Kadınlar yine kadınlara bakar göz bayar bir tripler havalar. Paleleri karnım aç diye oturduğun restorana gelip yemek ister gel paket yaptırayım deyince kaçar. Sayelerinde adım atamaz olduk. Sağolun gençler.. savaşa gidip ben at görevi yapmak istiyorum deseniz yaparsınız okadar at gibisiniz. Ama burda kim karı kız kesecek?
Bi bebeğim olucak sözlük. Gözleri belki babasına benzer. Burnu bana. Kız mı olur erkek mi bilmem. Ama ben şimdiden çok merak ettim. Şimdiden anneliği çok sevdim. Hoşgeldin canımın parçası. En yakın zamanda sağlıkla kucağımda görüşmek dileğiyle.. Annen...
zamanın sevgilisi şimdinin kocası olan pek sevgili sevdiceğime kızıp iphone 4s i duvara doğru fırlatıp geri sektirmişliğim var. malesef o anda göz görmez sinirden.
belki de sözlük hayatım boyunca ilk kez bu kadar uzun entry giriyorum. ortalık malum. her gün şehit haberleri, yaralı askerler, ağlayan analar, babalar, eşler. ülkece kafayı yedik, psikolojimiz bozuldu. haberleri açmaya korkar olduk. Allah bütün şehit ailelerine sabır versin. ülkemizde bir facebook gerçeği var maalesef. ben de kullanıyorum, kullanmayan kaldıysa da alnından öpüyorum helal olsun insanıdır. 1 şehit verildiği zaman facebook ta kimse kılını kıpırdatmaz, 2 şehit verildiği zaman yine aynı tepkisizlik sürer gider. eğlenceli videolar, fotoğraflar paylaşılmaya devam edilir. 3 şehit verildiği zaman bi kaç kişi paylaşır sabır diler vs. dün 12 şehit verdik 24 saatte. ekstradan 1,5 ayda köy korucularıyla birlikte 57 şehit. facebook şehit fotoğraflarıyla, Türk bayraklarıyla yıkılıyor dünden beri. cumhurbaşkanına hakaretler ki hakaret edenlerin hepsi ona oy verdiler adım gibi eminim. vekiller ile ilgili paylaşımlar fotoğraflar. en basitini anlatıyorum. benim ablam. dün geceden itibaren milyonlarca türk bayraklı, askerli, şehitli fotoğraf paylaştı facebookta. gece 12 gibi bana whatsapp tan mesaj yolladı ''profil resmini değiştir.'' halbuki bilmiyor ki benim zaten kapak fotoğrafımda 6 aydır Türk bayrağı var. çok da önemli değil aslında benim Türk bayrağı koyup koymamam. çünkü değişen hiç bir şey olmayacak. az önce facebookta (bkz: ersin korkut) un fotoğrafını paylaşmış birisi. altında ''ben kürdüm oyumu pkk ya verdim diyen bir şaklabanı tv lerde görmek istemiyorum diyen paylaşsın'' yazıyordu. şimdi 1 hafta görürüz o fotoğrafı, döner facebookta. sonra ersin korkut' un olduğu diziler yine reyting rekorları kırar. izleyenin gülmekten gözünden yaş gelir. unutulur gider. (bkz: beren saat) açıkça hdp ye oy verdiğini söylemişti. aşk-ı memnu dizisinin tekrarları bile reyting rekorlarını kırmaya yeltenicek. aynı şekilde onunda fotoğrafları dönüyo ''hdp ye oy veren beren saati kösem sultan dizisinde görmek istemiyoruz tepkini göster paylaş!!!'' dizi başlasın eylül ayında o dizi de rekor kırmazsa bende bir şey bilmiyorum demektir. demem o ki. Türk milleti unutkan. Türk milleti acılara alışmış. hayat devam ediyor, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı olmuş. ne büyük acı. çok değil yakın geçmişe kadar 3 şehit verildiğinde günlerce sokaklardan eve girmezdik sesimiz kısılana kadar bağırır haykırır ağlardık. şimdi ne oldu. dün ankara'da terör olayını protesto eden gençlerden biri gaza gelip çevik kuvvet polisine sarılıp ağlarken polis müdürü gencin suratına biber gazı sıktı. herkes şok. benim memuruma dokunamazsın dedi polis müdürü. senin memurunun sokakta gezerken kafasına sıkıyolar, uyurken evlerine girip öldürüyolar, karılarının yanında enselerine sıkıp öldürüyolar diyemedi kimse. belki bende olsam diyemezdim. ama dediğim gibi. ülkece kafayı yedik. ülkece psikolojimiz bozuldu. Allah hepimizin yardımcısı olsun yaşadığımız hayat, ülke, şartlar çok zor. dedem derdi rahmetli ah Atatürk kalkta bak şu ülkenin haline diye. Kalk be Atam. kalkta gör ülken, geleceği emanet ettiğin gençler ne halde. bu ülkede savaşırım ama artık bu şekilde yaşayacak dermanım kalmadı.
bu sabah yine 5 kişiyi canından eden katil firma. bir kaç kez binmek zorunda kaldığım bolu tünelinde yaptığı hızla eşdeğer olarak tünel çıkışı sisten göz gözü görmediği bir gecede önceki aracı biçmemek için zar zor fren yapmış, müdahale eden yolcuları şoför tarafından azarlanmış dangalak insanlarla dolu olan otobüs firması.
eşim 2 hafta önce vatani görevini Şırnak' ta tamamlayıp geldi çok şükür. istanbul'a indiği gün Suruç patlaması oldu sonra zaten malum 2 haftada onlarca şehit onlarca gazi. durmayan bitmeyen olaylar. ben sürekli tam zamanında geldin derken vicdan azabı çekiyorum aklıma hemen 2 hafta verdiğimiz şehitler geliyor. evet çok zor eşin askerde olması burada beklemek. ama şimdi diyorum ki çağırırlarsa tekrar sakın beni düşünme git savaş, çatış, ne gerekiyorsa yap arkadaşlarını yalnız bırakma. 1 kişiye bile ihtiyaçları var şimdi onların. gelelim bugüne. az önce aradım nasılsın diye. sesi bi buruk bi durgun. ne oldu dedim ağlamaya başladı birden. bugün şırnaktaki çatışmada arkadaşı şehit düşmüş. diğer arkadaşlarıyla irtibat kurmaya çalışırken onun haberini almış. ''zoruma gidiyor'' diyo. benimse yine içime ateş düştü. ya orada olsaydı o anda ben ne yapardım diye düşündüm. sonra yine vicdanım el vermedi eşleri şehit olan bu pkk pisliğine canlarını veren onlarca şehit eşi varken ben ''oh tam zamanında geldin'' diyemedim. başın sağolsun dedim sadece Allah ailesine sabır versin dedim yine kendimi o şehit olan çocuğun ailesinin yerine koydum. ağladım. aileler için ağladım. eşim için ağladım. bu boşu boşuna gencecik toprağın altına girenler için ağladım. Allahım sen ailelere evlatlarını toprağın altına veren annelere babaları dayanma gücü ver. benim gücümden al onlara ver. askerlerimiz, bu vatan için çatışan askerlerimiz sana emanet ya rabbim. sen onlara sahip çık.
gelmek isteyen gelsin gelmek istemeyen gelmesin zirvesidir. kimlerle hasret giderilmek istendiği zaten bellidir. yok orası ergen mekanı yok burası daha elit yok ık yok mık çok tırt falan diyenlere de kapımızın açık olduğunu belirtip hasret giderilmek istenen çok sevgili ve efsane olan 2010-2013 uludağ sözlük bursa tayfası yazarlarını beklemekteyizdir. *
çok sıkıldım sözlük. zaman geçmiyor, göğsümün patlayacak kadar şiştiğini hissediyorum artık. kaburgalarım ağrıyor göğsüm kafesine sığmıyor. 34 gün nasıl geçer hiç bilmiyorum. ağlamak istiyorum bağıra çağıra. çığlık atarak koşmak istiyorum bazen. ama kendime yakıştıramıyorum ağlayamıyorum, bağıramıyorum, koşamıyorum. kocamı çok özledim sözlük. dayanacak gücümün kalmadığını hissediyorum. sürekli uyumak istiyorum. zaman çabucak geçsin istiyorum. keşke ailem ölmeseydi diyorum durup dururken. annem olsaydı, ölmeseydi böyle sıkılmazdım, böyle olmazdı. babam olsaydı dizine yatardım beni sakinleştirirdi. kocam olsaydı... sadece o olsaydı hiç bir şey beni mutsuz edemezdi. özledim sözlük. sıkıldım ve bunaldım. zaman geçsin istiyorum. uyumak 34 gün sonra uyanmak istiyorum.
