iktidara eklemlendi; mecliste az sayıdalar belki ama AKP'ye tosun gibi bir Başbakan yardımcısı hediye ettiler. Sahalarda da çaktırmadan görev üstlenmiştir eminim MHP, anlayan anlamıştır.
Sevmeyiniz, hoşlanmayınız ama saygı gösteriniz efendim. Zira en başta herkesin Atatürk'e sataşmadan önce ben bu hayatta önce bu ülkeyi sonra da dünyayı güzelleştirmek adına kılımı kıpırdattım mı diye oturup bir düşünmesi gerek.
sadece temmuz ayında günde üç kadın öldürüldü bu ülkede. değersiz olan çok şey var ama aralarında en dikkate değer olanı en başta bir insan olarak kadınlardır.
yıllarca borç kavramı sadece ımf'ye öyle bir endekslenmiş ki algımızda sanki borç denilen şey imf borcundan ibaret. iyi güzel de özel kesim ve kişilerin borçları nedir. ülkenin her karışı borçlu şirket ve kişilerle kaynıyor. övünenler sadece esnafların çiftçilerin haciz dosyalarının kabarıklığına ve hangi yıllarda patlama yaptığına baksa fikir sahibi olacaktır. ödediğimiz vergilerle inşa edilmiş her şeyi satıp savurup bununla ödediği borcu sanki cebinden borç ödemiş gibi böbürlenerek anlatan hükümetlere ve bunlara hayran olan kitlelere ancak bizim gibi azgelişmiş ülkelerde rastlanır.
bir şirketin hizmeti bu kadar mı berbat olur. adeta kendilerini rezil edip bol bol küfür yemek için şirket kurmuşlar başka da bir işe yaradıkları yok. sabahtan mesaj attılar paketlerini getireceğiz diye akşam yediye kadar bekledim yok. Evden çıktım sekize on kala getirmişler güya ihbar notu bırakmışlar ki böyle bir not göremedim etrafta ertesi gün bekledim ses yok. pendik şubeyi aradım şaşırtıcı bir şekilde telefonu açtılar ikinci kez getiremeyiz ama bakalım bir şeyler yapabilirsek ararız falan. tabi ben güvenemedim konuşma tarzına müşteri hizmetlerini aradım lafımı ağzıma tıkarcasına konuşan bir eleman yardımcı olabilirsek arayacağız falan dedi. bekle bekle akşama kadar arayan yok. sonra bir baktım gönderi takibe sözde gelmişler de ben yokmuşum da not bırakmışlar. not yine yok tabi. evdeyim üstelik yalanın dibi. sonra şikayet maili attım müşteri hizmetlerine yarın getiriyoruz tamam dediler. iki paketim var ve şu an itibariyle biri pendik şubede diğeri çayırova kocaeli'ne gönderilmiş görünüyor. on yaşında ilkokul öğrencilerine kargo şirketi kurdursanız daha iyi işletirler. en azından bu kadar yalan söylemezler belki.
normal hayatın içinde cinsel tercihi değişik olanlar, giyim tarzı farklı olanlar, evlilik dışı ilişki yaşayanlar ve çocuk yapanlar kısaca özel hayatını toplumun tacizi olmadan yaşamayan insanlar rahat olabilmek ve dokunulmazlık kazanabilmek için şarkıcı ya da sansasyonel ünlü mü olmalı bu ülkede. elbette bu imkansız. gel gelelim haksız kazanç elde etmek ya da buna ortak olmak sonra da bunu meşru kılmanın araçlarını sonuna kadar kullanmak, sıradan cefakar türk kadını ve annesi pozlarına girmek işte bu her koşul ve durumdan farklı, işte bu fazla.bu ülkede sadece insanca yaşamak istediği, şiddetten kurtulmak adına kocasından kaçtığı için her gün öldürülen kadınlar bir ebru gündeş mi olmalı insanların vicdanında yer edinebilmek için. sırf ünlü olduğu ve sağlam ajitasyon yaptığı için bir de yılın annesi ve fedakar eşi seçilsin bari. sade vatandaşın şarkıcıları bırakıp kendine yapılan kahpelikleri düşünme zamanı geldi de geçiyor bile.
sonuçta sözlük zeka testi ya da genel kültür yarışması için uygun bir ortam değil bundan eminim o yüzden kesin ve net bir sonuca ulaşmak mümkün değil ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim hormonlarının etkisinde başlık açanlar var ve bu türden bel altı başlıkların sayısı az değil. bu da entellektüellik emaresi olmuyor herhalde. başlıkların altında yazılanlara da hiç değinmedim, o da ayrı mevzu.
taa insanlığın doğuşuna bakıldığında ilk erkek afrika kıtasında ortaya çıkmış. yeryüzündeki tüm insanların soyu da bu kişiye dayanıyor. evet bu bilimsel bir açıklama dinsel açıklaması herkesçe malum havva ve adem'den geldiğimiz de dinsel açıklama. şimdi bilimsel olana dönecek olursak, afrika'daki ilk insandan türeyen insanlar diğer kıtalara yayıldıkça oraların iklim ve doğa şartlarına göre evrim geçirerek bugünkü şekil ve şemallerine kavuşmuşlar. sarışın, esmer, siyah vs. diye. evet türkler de bu temelle açıklanabilecek bir ırktır ve vardır. orta asya'dan dünyaya yayılmış bir ırktır. anadolu topraklarına geldikleri ve burada değişik ırk ve kültürlerle etkileşimde bulunup bugüne kadar varlıklarını değişerek dönüşerek öyle ya da böyle sürdürdükleri gerçektir. bu bilimsel olarak da kanıtlanabilir bir şeydir. şimdi siyasi rant peşinde birkaç kişiliksiz türk diye bir ırk yoktur derse buna ancak gülmek gerekir. konjonktürün kurbanı olmuş ve kendini komik duruma düşürmüştür. fazla dikkate almaya değmez.
eğlem değil eylem olacak. önce buradan başlayalım. gezi parkı eylemlerinin suçlusu belli. hadi diyelim suçlu eylemciler. kaç tane genç öldürüldü. bu saatten sonra başlangıçtaki suçluyu aramanın bir anlamı kalmıyor ama başta da sonda da suçlu aynı yani tahammülsüz hükümet.
hava kirliliğinden rahatsız olup bundan kaçamamak gibi bir şeydir. ayrıca devletin sunduğu hizmete kamu hizmeti ya da malı denir. çoğu hizmet bir kere sunulduğunda tüketimden dışlanamama gibi bir durum söz konusudur. örneğin, akp sürekli yol yapıyor ya başka yol olmadığına göre bir yere ulaşabilmek için o yoldan geçmek zorundasınızdır yani o yol bir kere yapıldı mı gideceğim yere eşekle şu bayırdan iki ayda ulaşayım diyemezsiniz. işte akp'nin yaptığından da o yolla bir yararlanma söz konusudur. ayrıca ne olacaktı efendim. vergi veriyoruz kendi cüzdanlarından mı karşılıyorlar hizmet dedikleri şeyleri. keşke her yaptıkları da hizmet olsa. vatanı satıyorlar geçenlerde törenini yaptılar diyarbakır'da. seyreyle gözüm kimler yararlanacak bu hizmetten.
ben de kıskanç biri olarak bakir olmayan bir adamla evlendim. arada kıskançlık krizim tutuyor geçmişini şöyle bir deşiyorum. aslında bu durum ilk zamanlar daha fazlaydı ancak birbirini seven iki insanın mutluluğu böyle şeyleri unutturacak kadar güçlü bence. tabi arada yeterince büyük bir sevgi varsa, özgüven ve güven eksikliği de yoksa. bu durum tam tersi bakire olmayan bir kızla evlenen adam için de mümkün buna inanıyorum. elbette kendine güvenmeyen girmesin böyle işlere kartlar her zaman açık oynanmalı. biliyorum ki kıskanç bir erkek her zaman kıskanç bir kadından çok daha tehlikelidir.
ele avuca gelir bir bakış açıları olduğunu sanmıyorum bu konuda. açılan başlıklardan belli. ya kızların belden aşağıları ile ilgili, ya kılları ya da kiloları ile. çoğu kişinin birbirini görmediği ve pek çok açıdan tanımadığı bir ortamda çok iddialı ve itici başlıklar var kızlar hakkında. bu da sözlük kızlarına nasıl bakıldığını açıklıyor zaten. keşke burada herkes birbirine cinsiyetsiz bakma erdemine sahip olabilse, şu ergen muhabbetinden çıkılabilse.
not: rahatsız olan ergenlerin eksileyeceğini biliyorum.
türkiye'nin geldiği ve getirildiği içler acısı noktada şaşırtıcı değildir. içeride iktidar ve yalakalarının hakaretine, tehditlerine ve hatta soruşturmalarına maruz kalan gerçek sanatçılar sindirilince ortalık kimlere kalır görüyoruz.
herkes kendi bedeninden sorumlu elbette. ancak kadın olsun erkek olsun ahlaki gerekçelerle değil ama sağlıksal gerekçelerle kimle ne yaşadığına dikkat etmeli. lakin başta da belirttiğim gibi yirmi dört saat taşıdığı bedenden ancak kişinin kendisi sorumludur. beğenmeyen almasın efendim. şahsen ben 27 kadınla yatmış erkeği de istemezdim hayatımda. ama bunun nedeni ahlak değil o kişinin cinsellikle ilgili sağlıklı bir yaklaşımı olmadığını düşündüğümden olur. bu huyundan vazgeçmemesinden ve hastalık kapmaktan korkarım. bu tamamen benim normal ve anormal olana ilişkin algımla ilgili. 27'yi normal bulanlar da olabilir. saygı duyarım.
sürekli cinselliğinin tartışıldığı ve dikizlendiği bir toplumda kadının seks objesi olmaktan kurtulması çok zordur. ama bunun dışında içinde yaşadığımız ekonomik sistem de kadını bir seks objesi olmaya ya da seks objesi gibi görülmeye itmektedir malesef. en basitinden araba tanıtımlarında bile kadının vücudu üzerinden reklam yapılır, her yılbaşına ünlü iç giyim markasının defilesi ile girilir vs. sistem kadını malzeme yapıyor en başta. kadınların bu oyunlardan elini eteğini çekmesi ilk adım olabilir.
böyle insanlar malesef vardır hayatta. solculuk felsefesi ile alakaları yoktur, kapitalizmin nimetlerini dibine kadar yaşarlar, söylemde mangalda kül bırakmazlar, okudukları üç beş kitabı her ortamda pazarlarlar lakin iş bunu kendi hayatlarında uygulamaya gelince yemez bir türlü. çünkü kendin dışında diğerini diğerlerini düşünerek yaşamak her baba yiğidin harcı değildir. gerçek solcuların popüler olmaya değil dünyayı değiştirmeye niyetleri vardır.
daha az zeki insanların kendilerini her anlamda övmesini ve pazarlamaya çalışmasını ince bir gülüşle seyretmenin bile yetmediği ama yine de susmanın zorunlu olduğu anlarda içini bir şeylerin kemirmesi. görmek, duymak ve algılamanın ceza olduğu anların işkenceye dönüşmesi.
cesur konuşmasından ötürü tebrik edilmeyi hak eden, birçok kişinin yapamadığını yaparak hak edenlere ikiyüzlülüklerini suratlarına haykıran, kişilikli duruşuna saygı duyulası oyuncu.
sevişmek için insan olmak yeterli. sevişme eyleminin giysiler üzerinden çözümlenmeye çalışılması akla pek yatkın gelmiyor. insanların ilkeleri vardır ve giysileriyle değil ilkeleri ile hareket ederler. o yüzden kimisi sevişmiştir kimisi sevişmemiştir. ayrıca bu dünyanın en ilginç ve ivedilikle tartışılması gereken konusu değildir. hatta bunu tartışmak üzerinde biraz düşününce çok saçma yahuu.
hayat tarafsızdır aslında. hayatı bizim zihnimizde ete kemiğe büründüren, iyi ya da kötü yapan çevremizdeki insanların eylemleridir. tabi bir de bizim seçimlerimiz ama her zaman seçme lüksümüz olmadığına göre insanlar ve tavırları çoğu zaman belirleyici olandır.