Minnak bir çatı katı odasında gündüz üzerine çay dökülüp balkonda kurutulmuş olan yorganın artık soğuk olmamasından dolayı bacakların üzerine örtülmüş olması, loş sarımsı bir ışığın varlığı, odadaki çoğu şeyin ahşaplığı, dinginlik, hayattaki her şeyin yerli yerinden olmasından duyulan dingin bir sevinç, yanda masa üzerine dizilmiş okunmayı bekleyen kitaplar ve bunların verdiği heyecan, sağda solda dün yakılmış mumların artıkları, bitmiş kahve bardağı, bitmiş bitki çayı bardakları, dağınıklığın içerisinde var olan estetik düzen, huzur, bir şeyler hissedebiliyor olmanın yarattığı güzelimsi his ve arka planda çalan buffalo springfrield - kahuna sunset.
neden kitabının ismini aldığını merak ettiğim sabahattin ali hikayesi. halbuki o kitapta çok daha geniş anlamlara hitap edebilecek hikayeler varken, neden değirmen?
supervisor denilen olayla çözülen sorunsal.
mesleğinin başındayken düzenli olarak senin de gidip bir psikologla konuşuyor olman gerekiyor, kendi ruh sağlığın açısından.
ileriki yıllarda iç yönetimini nasıl gerçekleştireceğini kapmış oluyorsun zaten.
üniversitedeyken de bu iç yönetim olayı ilk işlenen konulardan. yani şöyle ki; kişilere şöyle yaklaşılması lazım, bunlar yapılması lazım vesaireden önce sen bir psikolog veya danışman olarak nasıl olmalısın ve kendini nasıl yönetmelisin şeklinde eğitim veriliyor.
edit: baktım da çoğu entry işin para boyutuna değinmiş. parayla mı ruhsal sağlığınızı koruyabilirsiniz arkadaşlar, nasıl çıkarım bu?
choke isimli kitabında ''Zayıfmış gibi yaparak, güç kazanırsınız. Kendinizi güçsüz göstererek diğer insanların kendilerini güçlü hissetmesini sağlayabilirsiniz. insanların sizi kurtarmasına izin vererek, aslında siz onları kurtarırsınız.'' gibi bir söz etmiş yazar.
öncelikle bunun bir babası olaraktan dizi önerisi: fringe.
şimdi filmlere gelelim:
- coherence
- donnie darko
- abre los ojos (ya da yeniden çekim olarak vanilla sky)
- The Thirteenth Floor
- mr. nobody
- Los cronocrímenes
- Frequently Asked Questions About Time Travel
- source code
- the jacket
- predestination
ilk başta ismi itibariyle dikkatimi çeken, sonra albüm kapağıyla şöyle bir duraksatan, ardından da melodileriyle oldukça etkileyen limbonic art albümüdür kendisi.
bence özellikle dinlenilmesi gereken şarkıları şu ikisidir:
- symphony in moonlight and nightmares
- the black hearts nirvana.
deniz ticaretiyle zenginleşip de düzenli ordu açısından geri kalmış şehirlerde (bkz: floransa) ortaya çıkmış, para karşılığı askerlik kavramı. bu işlem böyle belirli bir kontrat ve düzenli maaş karşılığı vuku buluyordu. bir de bu elemanlar strateji olarak genelde karşıdakini savaştan geri çektirtmeye çalışıyorlardı.
zamanla güçlerinin farkına varıp da siyasi açıdan iktidarı etkilemeye ve söz geçirmeye başlamışlar.
onun dışında: tarihsel olarak veya kelimenin anlamı itibariyle bir milliyete ait kişiler ifade edilmemektedir bu tabirle.
şu videoda hikayesinin anlatıldığı şarkı: https://www.youtube.com/watch?v=dMbqlK5OY2I
yani zaten bu olayı falan hiç bilmeden dinlediğinde dahi insanı mahvederken, kalkıp bir de intihar eden arkadaşı için yazdığını adamın kendisinden dinleyince iyice insan garip bir duyguyla savruluyor şarkıyı dinlerken.