Kendinizi olmadığınız biriymişcesine göstermek sadece kendinizi kandırmak olur. Karşıdaki insanın gözünde mükemmel bir izlenim yaratabilirsiniz. Ev ve iş hayatınızda parmakla gösterilen örnek biride olabilirsiniz. Egolarınız tatmin olur hoşunuzada gider bu durum ancak kendi hayali dünyanıza alışana kadar kendinizi kandırmaya devam edersiniz. Bir süre sonra aynı yalanı tekrarlaya tekrarlaya alışırsınız. rolüne büründüğünüz kişi olursunuz tam anlamıyla, kendi benliğinizi unutursunuz. Ancak özünüzde bunların hiçbiri sizi mutlu etmez. Başka insanlar size hayranken siz kendinizden nefret eden biri olursunuz.
Kısa vadede size bağzı şeyleri kaybettiriyor gibi görünsede, yaşadığınız iç huzur olsun yada insanların sizin iyiliklerinizi karşılıksız bırakmaması olsun genel olarak sizi kazançlı çıkarır. Tabi siz iyi bir insansınız, karşınızdaki illa iyi olacak diye bir kaide de yok fakat ne demişler iyilik yap denize at.
Hayatın anlamı küçük detaylarda saklıdır. Detaylar birleşerek büyük resmi oluşturur. Detaylara takılan insan seçicidir ancak fazlasıda obsesifliğe gider. Aradaki çizgiyi iyi ayarlamak gerekir.
Bağzen sizinlede alakalı bir durum olabilir. insanların sizi dışlamasının sebebi eğer sizin ters davranışlarınız yada başkalarına zarar vermenizle ilgili ise kendinizi düzeltmeniz gerekir. Eğer konu sizin elinizde olmayan bir şeyse hiç takılmayın sizi dışlayan insanları sizde dışlayın. Bu örnekler daha çoğaltılabilir. komplike durumlarda var bu konuda hepsini tek tek yazamayız burda. genel olarak bir değindim.
Eski bir arkadaşım hiç unutmam sigarasını hep ağzının sağ kenarında yada sol kenarında tutardı. Sigarayı içerkende aynı şekilde. Temel reis gibi yandan yandan tüttürür dururdu. Neden bu şekilde içiyosun dediğimde de gözüme kaçmasın diye derdi. Ben sigara içtiğim zamanlarda hiç denemedim bu taktiği ama o işe yaradığını söylerdi. Sigara içenlere duyrulur.
Güvenmediğiniz kimseyle bir ilişki kurmayın. Hertürlü ilişkinin temeli güvenden geçer. Onun üzerine karşılıklı sevgi saygı, hoşgörü, tolerans vs eklenir.
Eski bir horde savaşçısı olarak uzaktan izlemekle yetineceğim ek pakettir. Her iki tarafada yeni ırklar ayrıca yeni bölgeler eklenmiş. Wow dünyası her ne kadar büyümeye güzelleşmeye devam etsede bizden geçti artık. yerimizi genç horde kardeşlerimize bıraktık bu saaten sonra sehirciyiz, millet yesin birbirini. Türkiyedeki wow kitlesi ne yaptı acaba halen aktifler mi oda merak konusu tabi. Dolar şuan azeroth'tan daha çok can yakıyor.
Uygulamalarda insanlar gibidir aslında. Doğar, büyür, yaşar ve ölür. Facebook öleli yıllar oldu. Msn gibi bir efsanenin bile sonu gelmiş ise facebook çok bile dayanmış bence. Sadece tanıdıklarının doğum günlerini unutan insanlar için güzel bir hatırlatıcıdır. Bundan daha fazlasıda değildir.
Din bireysel bir olgudur. Özünde tanrı ve kul arasında geçer. Altını çizelim toplumsal değildir bireyseldir. Kul diye tabir ettiğimiz insan yani somut bir varlık, tanrı olarak nitelendirdiğimiz varlık ise elle tutulamaz gözle görülemez olduğundan soyut bir kavramdır. Yani bütün olup biten insanın kendi zihninde kurduğu olaylardan ibarettir. Tanrıya tapınma şekilleri her dinde birbirinden farklı olsada olayın özüne indiğimizde bütün dinler tanrı veya çok tanrılı dinlerde tanrılar ve kul arasında geçer. Soyut kavramların artması demek bu olguyu toplumsal yapmaz. Örnek vermek gerekirse sizin ibadetiniz başka bir insanı cennet veya cehenneme götürmezken yani etkisiz iken. Başka bir insanın ibatedi yada dinide sizi etkilemez. işin içinde toplumsal sayabileceğimiz sadece toplu halde ibadet hanelere gidip oralarda ibadet etmek sayılabilir ama burdada dediğimiz gibi kişi gene kendinden sorumludur yani bunuda tam anlamıyla toplumsal bir olgu olarak kabuledemeyiz. Buraya kadar olan kısım işin normal boyutuydu. Anormal boyutuna bakacak olursak. Dinin toplumsal bir olgu olarak kabul edilip sanki bir futbol takımı tutarmışcasına hadi hepimiz falanca dine inanalım bu dini destekleyelim durumudur. Çoğunlukla gelişmemiş ülkelerde görülen bu durum toplumsal bozulmalara yol açtığı gibi aynı zamanda o dine inanmayan ama o dinin yaşandığı ülkede bulunan insanlarıda ciddi ölçülerde madur eder. Bu örnekte dinin tamamen göstermelik bir unsur olarak kullanılması ve birilerine yaranmak yada tamamen dışarıya şov yapma amaçlı kullanımını görürüz. Halbuki bir toplumu sağlıklı bir toplum yapan şey insanların birbirlerine saygı duymasıdır. Herkesin dini kendine diye güzel bir laf vardır tamda bu durum için söylenmiş olsa gerek. Din tartışmaya açık bir konuda değildir. O dinin kuralları neyse ona uyarsın veya uymazsın kişinin kendi özgür iradesidir. Dine sonradan kişilerin kendi isteklerine göre yeni kurallar eklenemez veya çıkartılamaz. Tartışarak kimsenin dini duygularınıda değişiremessin. Eğer değiştirebiliyorsan zaten o kişi öncesindede inançlı biri değildir. Sadece kafası karışık bir insandır. Din konusunda tartışmak bu böyle değil şöyle mantığı ile yola çıkıp insanları eleştirmek sadece o kişi ile aranızı açar başka bir işe yaramaz. Herkes özgür, dinde tanrı ve kul arasında olduğuna göre üçüncü kişilere sadece susmak düşer. Dini öğrenmek isteyen insanlara öğretebilirsiniz ama ondan sonrası o kişinin yoludur artık karışamassınız. Entrynin başında dediğim şeyi tekrarlıyorum din toplumsal değil bireyseldir. insanlarda bu bilinç otursa zaten din konusu hakkında bu kadar konuşmaya gerek kalmayacak neyse. Ateizme gelecek olursak gayet basit bir tanımı vardır oda Tanrıtanımazlıktır. Ateist birine tutup kendi inandığınız dinin kutsal kitabından örnekler vermek kadar saçma bir olay yok. Zaten doğrudan tanrıyı reddeden bir felsefenden bahsediyoruz. Bunun ötesi varmı ? Evrim ise bunlarla doğrudan bağlantılı bir olay değildir. Evrimi tanımlarsak birdenbire olmayan, zaman içinde ve doğal biçimde, kendiliğinden ve sürekli olarak, evre evre olan gelişim, ağır ağır ve kendiliğinden olan niteliksel ve niceliksel değişme sürecidir. Evrime inanmayan bir insan hiçbir şeye inanmıyor demektir zaten.
Modern olduğuklarını sanıp aslında taş devri kafasında olmaları. 21.yüzyılda hâlâ kadına şiddet varsa hâlâ kadın bir eşya, bir cinsel obje olarak görülüyorsa modernlikten bahsetmek mümkün değildir. Burada ki amacım cinsiyetçilik yapmak değildir. Hatta daha evrensel düşünürsek herhangi bir canlıya şiddet uygulamak büsbütün barbarlıktır. Bir diğer deyişle "sözde modern özde barbar insanın en büyük problemi" sevgisizliktir.
insan büyüdükçe okulu özlüyor aslında. Ne güzel tek derdimiz ders çalışmaktı. Onun dışında ekmek elden su gölden yaşanan bir hayat. Benim okulu özlememin nedenlerinden biride çocukluk yıllarımı özlememdir. Her ne kadar zor şartlarda geçen bir hayatım olduysada insan özlüyor genede. O sınıf ortamındaki gırgır şamata bile o yılları özlemek için yeterli bir sebep bana göre. Kimse çocuklar kadar içten gülemez ve eğlenemez çünkü.
Bana daha çok uzaylıların sonunu getirecek bir adımmış gibi geldi. Uzaylıların gelişmiş canlılar olduklarını varsayarsak dünya gibi medeniyetin m sinin bile olmadığı bir gezegene geliyorlarsa beladan başka bir şey bulmaları zor. Uzaylının yolu dünyadan geçse galaksinin etrafını dolanırda geçer eğer gerçekten sanıldığı gibi zeki canlılarsa.
Kendinizi tam olarak sevemeyince başka insanlarıda sevmekte sorunlar yaşıyorsunuz. Zaten en başta sevilmesi gerek kişiyi yani kendinizi sevmezken nasıl başka biriyle içinizde olmayan sevgiyi paylaşabilirsiniz ki ? insan bazende bencil olmalı bu hayatta. En çok kendini sevmeli insan. Ondan sonra sıra diğer kişiler arasında sevgiyi paylaştırmaya gelmeli. Eğer bir insanı kendinizden daha çok sevdiğinizi düşünüyorsanız aslında sadece kendinizi kandırıyorda olabilirsiniz. Sonuçta siz öldüğünüzde geride kalanlar sadece birer yanılsamadan ibaret olacak.
Uğrunda çabaladığınız, emek verdiğiniz hatta yerine göre büyük fedakârlıklar gösterdiğiniz bir konuda aslında sadece akıntıya karşı kürek çektiğinizi öğrendiğinizde yaşadığınız andır. Sonrasında kendinizi avutmak için zihniniz size oyunlar oynar. Olsun en azından denedim gördüm olmuyormuş dersiniz. Ama kaçınılmaz son gerçeklerle yüzleşirsiniz. Harcadınız zamanın faturası hayatınızdan kesilmiştir artık.
“Ben çocukken annem bana hep hayatın anahtarının mutluluk olduğunu anlatırdı. Okula gitmeye başladığım zaman, sınavda bana ‘Büyüyünce ne olmak istiyorsun?’ diye sordular. Ben de onlara ‘Mutlu olmak istiyorum’ diye cevap verdim. Onlar bana soruyu anlamadığımı söylediler. Ben de onlara hayatı anlamadıklarını söyledim”
Olunmaz. Aşk ve hoşlanma arasındaki farkı iyi bilmek lazım. Birini gördüğünüzde dış görünüşü hoşunuza gidebilir. Tam sizin tipinizdir hoşlanırsınız. Fakat aşk bunun çok daha ötesinde bir şeydir. En kaba tanımıyla bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur aşk. Aşk sadece bendensel sevgiyle sınırlıda değildir. Ruhsal bir sevgi bağıda gerektirir. insan hayatında hiç tanımadığı sadece fotoğrafını gördüğü biriyle bu bağları nasıl kurabilir ki ? Uzak mesafe ilişkilerinin yada sadece internetten tanışılan ve aşık olunulduğu sanılan kişilerin aslında sizin sandığınız, aradığınız insandan çok farklı bir karaktere sahip olmasıda olasıdır. Yalnış olmasın internetten tanıştığınız kişiyle aşk yaşayamassınız demiyorum. Sadece bu internet ilişkisini gerçek hayata taşıdığınızda aranızdaki bağın adı belli olur.
Her konuda diğer telefonlardan üstün olması olabilir.Tabi Türkiye için konuşacak olursak iphone kullanımını gereksiz buluyorum. Ederinin çok üstünde satılıyor türkiyede. Bir telefona 3-4 milyar para vermektense millet gider haklı olarak samsung alır başka android işletim sistemli telefon alır ki öylede yapıyorlardır zaten.
illa herşeyin cılkını çıkaracaksınız. Sevgilisine 100 tane gül gödermesi, sevgilisini çok sevdiği anlamına gelmez. Sadece cebi dolu biri olduğu anlamına gelir. Tabi hem cebi dolu hemde biraz saf bir arkadaş olsa gerek. 100 güle vereceği parayla çok daha romantik bir süpriz hazırlayabilirdi.
