Şimdi uyandım ben..
Onlar Hakkari'de dün öldüler..
Toprağın altındaki binlerce vatan evladı bir kez daha öldü..
Zaman öldü...
Biz öldük..
8 vatan evladı ne uğruna-kimin için öldü?
Gerçekten Şehitler ölmez ? Vatan bölünmez mi?
''Bir hilal uğruna batan güneşler'' gerçekten kimin umurunda?
Nasıl uyanırım ben..?
Siz nasıl uyanırsınız..?
Onlar uyanamadılar..!
Öldüler..
Aileleri öldü..
Biz de öldük..
Bir subayı şehit olunca "Menemen'i yakın" diyen -kemikleri uzun zamandır sızlayan- Ulu Önder Mustafa Kemâl mi dirilmeli?
Hiç bitmeyen geniş çaplı operasyonlar başladı yine,yeniden...
Biter mi? bitmeyecek böyle..
Boş dağlara milyonlarca mermi yakmak niye?
Habur'dan ütülü kıyafetleri ile geçiş yapan teröristleri davullarla zurnalarla karşılamakta niye?
idamını beklediğimiz isimleri yaşatmakta niye?
Burası Mustafa Kemal'in Türkiye'si değil, terörü kendi emelleri için kullanan insanların yaşadığı ülke..
Gündüz ülkemin onurlu vatandaşı, akşam terörist olmakta..
Yediği yemeğe, içtiği suya pisleyen insanların olduğu ülke..
Burası Türkiye değil !
Askerlerin yan gelip yatmadığı ülke..
Anlık istihbarat alabilen ülke..
Dünyanın süper gücüyle müttefik olan ülke..
Siyasetçilerin mütemadiyen uyuduğu ülke,
Terörün demokratik hak olduğu ülke,
Türk olduğunu söyleyenin faşist olarak damgalandığı ülke,
Teröristlerin davulla karşılandığı, paşaların hapse atıldığı ülke.
Atatürk'ün emanetine ihanet edilen ülke..
Uzun zamandır uyuyoruz..
Ya şimdi uyanırız, ya da sonsuza dek kaybeden oluruz..
istemi Kağan Türkoğlu : '' Benim Babam Toyota Gibi Adam ''
Tartıştığı polis memurunu rahatlıkla tehdit edebilme potansiyeli olan ve dediğinin arkasında durabilen halkın seçmiş olduğu milletvekilinin oğludur Bay istemi. Babası, güçlüdür dokunulmazdır. Polis atayıp, polisi görevden alabilir.
(Komiser Yar. Murat Emer ve Polis Memuru Alper Atilla )
(Bu baba bu kadar çalışıp,çabalamasına rağmen sadece 5600 $ maaş almaktadır.)
Neyse konumuza dönelim..
Polis Amirinin, Milletvekili çocuğu karşısındaki yalakalığı ve memurlarını güpegündüz harcayışı ile başladı bu rezalet..
Sözde Amir, 23 memuruna numara verip soldan-sağa dizdirdikten sonra şu sözleri kullanmaktan da hiç utanmadı - ''Teşhis etmeye gelen kişi (istemi Kağan), size olayın sinirinden dolayı ağır hitamlar da bulunabilir, siz aldırış etmeyin. ''
Geldi milletvekili çocuğu ; 23 memurun içinden kimlerin gözden çıkarılacağını teşhis etti, egosunu tatmin ederek.. ardından son model arabasına binerek gitti.. Günün kazananı değildi Bay istemi çünkü babası, şerefli milletvekili rolünü oynadıkça , o hergün kazanacaktı..
Ha birde eskiden bu ihale şeysi , gizli saklı yapılmaktaydı.. Duyardık sağdan-soldan da kulaklarını çınlatırdık.. Şimdilerde ise yüzsüzlük almış başını gitmekte.. Ayan Beyan ihaleye usulsüzlük karıştırıp, istenilen kişiyi iş güç sahibi yapmaktalar.. Bu torpilli kişilerden birisi de ; Hatay Dörtyol Emniyet Müdürlüğü kantinini işleten AKP Gençlik Kolları Üyesi Ömer Uzun’dur.
Bir polis memuru (Alper Atilla) ile tost, çay fiyatları - kalitesi konusunda tartışması, Uzun’un ''Sen bakma benim kantinci olduğuma, AKP Gençlik Kolları Başkanıyım. Gerekirse senin üzerindeki üniformayı soydururum'' diye tehdit etmesinin üstüne gelen Müdür Yardımcısı Murat Emer'in ise ''Sen benim memurumla bu şekilde konuşamazsın..'' demesi üzerine Ömer Beyfendiler, Bay istemi'yi arayaraktan bu olaya son vermiştir...
“8No’lu Komiser Yar. Murat Emer ve Polis Memuru Alper Atilla '' görevden uzaklaştırılmıştır. Bu kadar basittir aslında olay..
Futbol garip şeydir. Bi yorum yapamam. Oynarsın kaybedersin eyvallah. Lakin şerefinle yenilmek kadar şerefinle de sevinmek esastır.
Bazı arkadaşlar ''Orusbu Çocukları'na nasıl koyduk? '' diye yorum yapmaktalar. ''Ananı ziktiğimin piçi, ağzını yüzünü zikerim senin.. '' diye küfür etmek isterdim lakin terbiyem buna müsade etmemektedir.
Gerçi yadırgamıyorum artık, tuttukları takımın oyuncularında da pek fark göremiyorum.
Miroslav Stoch'un maç hatırası adı altında aldığı Türkiyenin en büyük kulüplerinden biri olan Galatasaray takımının formasını kıçına sokması açıkcası bende şok etkisi yarattı..
Akıllara 2000 yılındaki Galatasaray-Leeds United maçının ardından yaşanan olayları hatırlattı.'' ingiliz holiganın, cüzdanından çıkardığı 500 bin lira ile pantolonunu indirerek kıçını silmesi gibi ; bir şeydir bu olay. ''
Mehmet Topuz'un ise Galatasaraylı oyuncu Melo'nun gol sevinciyle aşağılıkca dalga geçmesi de aradaki seviyeyi göstermiş oldu.
Diyeceğim şudur ki azizim ; Yüzyıllık mücadelenin ırzına geçen zihniyetler oldukça, böyle şeyler görmek boynumuzun borcu.. Saygılar..
Zokora'nın maç sonu açıklaması : Zokora, bir soru üzerine, Emre'nin kendisine bu sözleri ingilizce olarak söylediğini vurgulayarak, ''Bunu bir bahane, mağlubiyetin üstünü kapatmak için söylemedim. Biz bir maç kaybettik, rakibimizin bizi yenmeyi sonuna kadar hak ettiğini söyledim. Emre, Newcastle United'da oynadı, ingilizce biliyor. Söylediği birçok kişi tarafından bilinen bir hakaret. Olay kesinlikle tasvip edilecek bir olay değil. Futboldan hepimiz ekmek yiyoruz ve insanlara bir gösteri yaratmaya çalışıyoruz. Rakibinize, onun ten rengi üzerinden hakaret etmeniz ayıp ve gerçekten utanç verici'' ifadelerini kullandı.
Buyrunuz.
Takım arkadaşıyla, rakip takım oyuncusuyla, hakemle, taraftarla (kim olduğu hiç önemli değil) herkesle kavga edebilitesi olan, edebsiz insan Emre Belözoğlu.. Vukuatlarına birde ''Irkçılık'' eklediğin için teşekkür eder, sittir olup gitmeni temenni ederiz..
15 Kasım: 2005: Türkiye-isviçre milli maç sonrası isviçrelilere saldırdı, 4 maç ceza yedi.
12 Eylül 2007: Türkiye-Macaristan maçında basına kol işareti yaptı.
19 Aralık 2008: Konyada bir gazeteciye ''Seni sabaha kadar döverim'' dedi. Milli Takım kaptanlığından oldu.
8 Mart 2009: Kayseri deplasmanında Cangele'ye boğaz kesme işareti yaptı. 1 maç ceza aldı.
12 Nisan 2009: Galatasaray deplasmanında 0-0 biten maçta Sabri'yi ölümle tehdit etti.
Tarih: 2 Temmuz 1993
Yer:Madımak Oteli / Sivas
Konu:Tamamen planlı ve örgütlü olan katliam.
insanlık ayıbıdır o gün. Düşünce özgürlüğüne zincir vurulmuş, linç girişiminde bulunulmuş.. Yakılmıştır.
Laiklik karşıtı, şeriatı destekleyen binlerce yobaz Cuma namazının ardından "ya allah bismillah allahü ekber" diyerek 35 kişiyi yaktıkları,katlettikleri eylemdir. (33 Şair, 2 Otel görevlisi)
Bu yetmemiş gibi Hükümet binasına saldırıp, dönemin Valisi Ahmet Karabilgin'e Linç girişiminde bulunulmuştur.
Gecenin sonunda Sivas artık kirlenmiştir. Yakanlar - Yakılanlar olarak 2ye ayrılmıştır...
Tarih: 13 Mart 2012
Güvenilir, saygın, hukuk devletimiz zaman aşımı suretiyle, davayı düşürmüş bir kez daha şaşırtmamıştır bizi...
Hakim Dündar Örsdemir kararında ''insanlık suçunda zaman aşımı olmaz ancak bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verildi'' dedi..
Başbakan Erdoğan: ''Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun.'' sözleriyle çıktı karşımıza..
insanlık kaldığı yerden yakılmaya devam etmekte.. Ve şimdi olduğu gibi 19 yıl önce de Sivas'ta; 35 kişiyi yakarak katledenler tinerciler değil, kendilerine dindar diyen yobazlar, cahiller idi...
Okan Bayülgen geçen programında sarfettiği ''Fuck'' kelimesinin ardından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından 2 haftalık yayın yasağı ile karşı karşıya gelmiştir.Kanımca doğru bir karardır.. Okan abimiz ''-Fak'' dedi diye ; annemize, babamıza, okuldaki profesörlere Fuck-lı cümlelerde ve eylemlerde bulunabiliriz. Çok tehlikeli..
Peki ''RTÜK'' bu kadar iyisin hoşsun da;Behlül Bihter'le hoş vakit geçirirken neredeydin? Kurmaca programlarla insanların duygularını istismar edenlere, niçin müdahalede bulunmadın ? Saçma sapan evlilik programlarına neden göz yumdun? ''Fuck'' denilince kanına mı dokundu ?
Anlıyorum, işin özü farklı tabii ki.. Arkanı Aydın Doğan gibi birine yaslamamışsan eğer ve haftada 5 gün Reyting çetvelinde zirvede yer alıyorsan.. böyle şeyler gayet normaldir esasen. Örneğin; 2-3 yıl öncesinde Okan Bayülgen'in kanal D 'deki programında "consume obey die'' adlı jenerik müziğinde de ''Fuck'' kelimesi kullanılmaktaydı. O zaman neredeydin RTÜK ? Neyse..
Başbakanımızın sözleri aklıma geldi birden. ''-Herkes 3 çocuk yapsın.'' Mesela o gün bu gündür aklım hep orda. Çok fena etkilendim. Çocuk yapmalıyım da yapmalıyım. iyi de kaç kişiyle yapılır bu iş? Nasıl yapılır? Ne vakitte, ne koşulda ? Psikolojim bozuldu. Aynı bu ''Fuck''-lama olayı gibi.Birileri karşıma çıksa da iki ''Fak''-lasak diyorum içimden, sürekli. Bizler böyleyiz çok çabuk etkilenen bir milletiz biraz safız biraz malız. Evet ; en azından birileri bize o gözle bakıyor.
Haa birde Dindar gençlik yetiştirme olayı var tabii ki. Okan'da kapandığına göre ''Tinerci'' olmaktan kurtulduk demektir. Hadi iyiyiz yine, 4 ayak üstüne düştük. Şükürler olsun.
Hazır şurada ilk saatleri yaşıyor iken hakkında bir iki kelam etmek istiyorum kanımca.
Şimdilerde, daha doğrusu epeydir modadır; ''Sevgiler Gününe lanet okuyup nefret etmek... ''ayyy.. ne kadar banal... ıyy beni her gün sevsin, bir gün değil... hacı kapitalist oyunu bu... cart curt.
işin aslı farklıdır şüphesiz:
Kimimiz geçmişte yitirdi 14 şubat ekürini, kimimiz hiç elde edemedi ruh ikizini, kimisi platonik aşıktır uzun zaman... kimimiz ise olması gereken yerde değildir aslında... kim bilir.
Hayal edin...
Kimse mükemmel olamadı hiçbir zaman. Her şeyi bir kenara bırakıp tekrar başladınız aşk oyununa. (içinizdeki o ses James Horner'in Braveheart adlı eseridir. Cesaret verecektir.) Ve 14 şubat günü gelir. Onla berabersiniz artık.. Hayatınızda yapmayacağınız saçmalıklar, o gün dünyanın en güzel, en masum şeyleri oluverir. Hediye alınır verilir. Maddi değer taşımamaktadır çoğu kez. Belki bir ömür saklanacaktır.
Başkadır 14 şubat.. yanınızdakini gerçekten seviyorsanız...
insan gariptir, egoları yüksektir. Zaman zaman farklı şey düşünür, farklı şeyi konuşur. 14 şubata sitem edenleri anlamam bu yüzden...
Doğru kişiyi bulduğunuzda fikrinizin sabit kalacağını mı düşünüyorsunuz? Erkek ve ya kız, sevgilisi tarafından 14 şubatta ilgisiz bırakılması durumunda, bir çoğunuz için ayrılık sebebi olmayacak mıdır ?
Bırakın bu havalı, aldırmaz, farklı ayakları... Yaralıyız anlaşılan. Gizli saklı bir yerlerde... Suçlamayın 14 şubatı.
Delikanlı olun,cesaretli olun.. sevdiğiniz birisi varsa, doya doya, abartarak kutlayın sevgililer gününü. Açılmak istediğiniz bir hanımefendi, beyfendi varsa yapın şovunuzu, bu günü kullanarak. incileriniz dökülmeyecektir... Banallaşmayacaksınız. Normal sosyal,hiç kimse de yadırgamayacaktır sizi...
içiş tarzıyla, dış görünüşüyle alakalı olmakla beraber pozitif etki yaratacağı kesindir. Sırf o kızı kesmek için söndürdüğün sigaranın hemen ardından yeni sigara yakılabilir. Öyle de alımlı, çekicidir.
aşk diye birşey vardır. öyle basit,sıradan bişeyde değildir. aslında sözcüklerle tam olarak ifade edemezsin. lakin belirtileri vardır ; rüyalarını süsleyecek, aklından biran bile çıkmayacak, sürekli onunla olmak isteyecek, hayaller kurup derinlere dalacaksın, ondan başka hiçbir şeyi gözün görmeyecek... kiminde derin yaralar açan, kiminde mutlu bir ömür bırakan garip enterasan duygulardan oluşur.
gayet anlayışla karşılanabilecek bir durumdur. aşk dünyanın en güzel şeyi olmakla birlikte, yeri geldiğinde oldukça sert, acımasız hatta bencil bir kişiliğe bürünebilir...
Hırvatistan 3-0 Türkiye | Günün özeti :
- Rövanşlı sistemin ilk maçının 60-65. dakikasında oyuncusunu yuhlayan taraftara...
- Taraftarın tepkisine küfürle karşılık verip, oyunu yavaşlatan oyuncuya... ( Emre Belezoğlu : ''Oruspu Evlatları'' - Volkan Demirel : ''Oruspu Çocukları'' )
- Rövanşa gitmemek için bilerek sarı kart gören, gururlandığımız,övündüğümüz Arda Turan'a.
- Uzun zamandır ne halt yediğini bilmediğimiz teknik ekibe ve buna önlem almayan federasyona...
- Teknik Direktörü olduğu milli takımı yerden yere vuran,küçümseyici demeçler veren Guus Hiddink'e... ( Bkz: "iyi liglerde oynayan oyuncuları var. - Maalesef onları yenecek gücümüz yoktu. - Bugünkü maça baktığınız zaman yine iki takım arasındaki farka geliyoruz. - Volkan'a yapılan protestoyu görmedim. - Finallere gitmek neredeyse imkansız... )
- Ağır yenilgi alan milli takımı olmasına rağmen fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş kavgası yapan insanlara...
...ve daha sayamadığım bir çok şeye, ağza alınmayacak küfürler ediyorum o derece ağır ..!