biz bu yola çıktığımızda devasa bir başörtülüler ordusuyduk ve ezilenlerin yanında durmayı erdem sayan başı açık hemcinslerimiz de yanımızdaydı. bugün bizimle kolkola yürüyerek ve her seçimde sayıları biraz daha katlanarak meclise taşınan kadınların arasında olmadığımızı görünce, neden? diye soruyoruz.
neden biz yokuz?
neden çocuklarımızın rızkından keserek topladığımız paralarla kurulan televizyonların karanlık montaj odalarına yollanır, sayfalarında hala alnımızın teri parlayan gazetelerde horlanır, taşlanır ve aşağılanırız?
örtümüzü ve davamızın ateşini rant aracı yaparak kasasını dolduranların şirketlerindeki iş anlaşmaları neden ikinci kuma olma kaydıyla sürülür önümüze?
neden hep biz sabrederiz? asırlık tabular açılım paketi yapılıp kördüğüme dönmüş kurdeleleri kesilirken, bizim başörtümüz neden tozlu raflardan indirilmez?
sonra sarışınlar başbakanla görüşecekler haberi düşer önümüze
kullanma tarihi geçen konserveler gibi kenara köşeye kışkışlanırken, boşalan yerlerimize yerleştirilen yeni imaj aparatlarına sarışın kumaşlar giydirildiğini ve böylece endişeli ahalinin oylarına göz dikildiğini farkediyoruz.
alınacak tepkiyi önceden kestirerek gösteri başlamadan perdeyi kapatan cin fikirli siyasileri, başörtüsü eylemlerinde ellerimize karanfil tutuşturan parmaklarından ve bir on yıl daha sabır telkin eden hastalıklı üsluplarından tanıyoruz.
ve sorular soruları kovalıyor
sarı eşarp dolarsak başımıza veya boynumuza, bizi de alır mısınız yanınıza?
sarışın ve gürbüz üç çocuk doğurursak teslim eder misiniz işgal ettiğiniz emeklerimizi?
on yedi yıl önce avucunuza bırakılan bileziğin sahibini hatırlar gibi yapmayıp hatırlar mısınız sahi?
ya da devam eder misiniz evinin karısı, çocuklarının anası ol siyasetine ve başı açık ama beyni kapalı sarışın afetlerle çevirip etrafınızı, gömülür müsünüz kırmızı koltuklu köşklerinize?
hanımlarınıza biçtiğiniz vazifelerin, mücadeleyle bileylenmiş sarı solgun ama eğitimli beyinlerimize dar geldiğini ve haklarımızı gerekirse söke söke alacağımızı geçirir misiniz aklınızdan?
siz bu deveyi gütmezsiniz ama biz de bu diyarlardan gitmeyiz! çünkü biz anadolu kadınlarıyız!
ninelerimizle aynı isimleri taşır ve altın başak ipliklerle danteller örmeyi biliriz. erlerimizle omuz omuza tarlada başak dererek, halay çekerek büyüdük.
hanedanlar deviren harem kadınlarından değiliz biz. size nasıl yeni şehzadeler doğuracağını düşünerek ve fitne fesat üreterek ömrünü tüketen saray kadınlarından olamayız biz.
nene hatun öfkesiyle, sarışın 35 kadın kampanyası ekseninde ortaya dökülen şuuraltınızı kınıyor ve sizi derin bir muhasebeye davet ediyoruz
Türkiye Devleti Türk Milleti Osmanlı imparatorluğundan bu yana dış dünyada en olgun en dikkate alınan en saygı duyulan ve de en karizmatik dönemini yaşıyor ve bunun mimarı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'dır. ama Gel Gelelim CEHEPE yeni başkanı ve yardakçıları da sayın recep Bey diyerek o Büyük lidere hakaret ettiğini sanıyor. Sanmayın ki Güneş Balçıkla sıvanır ve de Sayın Başbakana (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı) bu Hitap Bir şey kaybettirir.
adı ustunde kucuk olan seylerden mutluluk bulma yontemı. polyanna misali olmayan durumları varmıs gıbı gosterıp gercegı ırdelememe ve o an ıcın mutluluk hıssetme halı. kucuk oldugu ıcın yıtırmek de kucuk bı an ıcınde olacaktır. belkı de aranılan mutluluk hıc yoktur. *
ilk kez 1937 yılında bir Türk doktoru olan Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır. Tıp Dünyasında bir Türk doktoru tarafından tanımlanan nadir hastalıklardan birisidir.
Behçet hastalığının en tipik özelliği, ağızda tekrarlayan aft adı verilen yaralar olmasıdır.
hastalığın genel belirtileri şunlardır;
1-ağız içinde tekrarlayarak çıkan aftlar
2-genital bölge yaraları
3-deri de çıkan lezyonlar
4-göz ün arka ve ön kısmında çıkan üveitler
5-eklem ağrıları ve eklemlerde şişlikler.
kesin bir tedavisi olmayıp halen çalışmalar devam etmektedir.hastalığın ileri safhalarında göz tutulumlu hastalarda kalıcı körlük sıklıkla olmasada vardır.
Behcet hastalığı daha çok 20-30 yaşlarda ve erkeklerde görülür. Türkler, Araplar, Yahudiler, Ermeniler ve Japonlarda daha sık görülür. Behçet hastalığının en karakteristik özelliklerinden birisi ataklar halinde seyretmesidir. Yaşla birlikte hastalığın aktivitesi azalır. Behçet hastalığının nedeni bilinmemektedir. Tedavi hastalığın etkilediği organa göre değişir. Tedavi kesinlikle doktor kontrolünde yapılmalıdır. Genetik biliminde sağlanacak gelişmeler Behçet hastalığının tedavisinde yeni ufuklara yol açacaktır. Behçet hastalığının en tipik özelliğinin ağızda tekrarlayan yaralar olduğu unutulmamalı ve bu yakınmaları olan hastaların mutlaka Behçet hastalığı yönünden araştırılması gereklidir
Aslında bu bir hastalık değil sendrom dur. anlaşılabilir olması açısından hastalık diye tanımlanmıştır.
tire de şehrin biraz yukarısında bulunan, içinden dere akan yeşillik içinde şirin ahşap bir kahvehanenin de bulunduğu güzel bir yer. Burada suni bir dere yapılmış olup zaman zaman şelalesinden de su akıtılıyor.
oturup çay kahve içerken su sesi ile karışan sevgili sesi an için hos gelir insana...
izmirin güzel ilçesi tire nin güzel bi oteli.
eğer yolunuz bir gün rireye düşerse çekinmeden kalınacak bi otel. odaları biraz dar ama yineden güzel. zaten darlığı banyosunun büyük olmasından kaynaklanıyor.klima,televizyon,24 saat sıcak su ve en önemlisi oda servisi mevcuttur. *
telefon numarasınıda vereyim ki rezervasyon yaptırmanız menfaat icabıdır.
0232 511 02 00- 5 hat
''Cümleler var
Uydurulmuş zamanların yaşanması zorunlu kılınan yan dilimlerinde dilden dökülmesinin hükmü olmayan serinliğindeki boşalmanın boş almanın doluya koyamamanın eteklerindeki taşların teker teker döküldüğü ve adına kelime denen harf birleşmesindeki sevişmelerin çocuğu cümleler
Öksüz kalan
Dilin kuruması damakla dalaşması dudağa konması konduramazsan konduracaklar sanrısı ötesi sonrası gelmişi geçemeyişi kalışı baka kalışı ol kadın kal adam oluşu kadın olamayan adam kalamayan
Cümleler var Yağ satan bal satan ustasına inat ölümüne baş koyan helvasını yapan alt dudağa bal koyan cümleler
Satılık değil
Geldi gitti kaygısı kaygısızca savrulması olduğu yerde yakıştırılamadığına inat dans edişi e o bir dişi dişi cümleler dişli
Cümleler var
Zamanlı ya da zamansız her şey gibi sönen biten giden giderken götüren biterken yitiren sönerken küstüren cümleler
Okunası değil ilham sancısı sancıyla doğması doğduğu yerde rahmine eşlik tebessüm adağı boynu dudaktan ince diş üzeri keskin tırpan kanattığınca var olan
Cümleler var
Cemisini kışkırtan çomak sokan çıkaran çıkardığa bakan baktıran cümlesini siktiren cümleler
Yaşanası Akla/kara siyahla/beyaz olan beyazla/siyah olamayan ortasında kalamayan kenarında duramayan mamalısın donmamalısın cümleler
`En koyusunu uzaklaştıran En koyusunu yaklaştıran
Cümlelerim var... ''
*
olaylar karsısında sesini çıkarmadan duran tepkisiz halk guruhu. her daim patlama beklenir çoğul olduklarından ötürü fakat her daim sesiz kalmayı tercih etmişlerdir günümüze kadar.
*
canta satan kişilere denmekle bereber bir iş erbabının sabit bir iş yeri olmaması durumunda alet edavatını bir çanta içinde yanında gezdirerekten seyyar olarak faaliyet göstermesıne verilen addır çantacılık.
haber vakti adlı sitenin aktardığına göre çeçenistan semalarında görülen durum.
benzer olaylar daha önceleri de çeşitli şekillerde var olmuşlardı. ****
*
son dönemde popüleritesini arttırmıştır.ADINDAN DA ANLAŞILACAĞI ÜZERE ARNAVUTLUK KÖKENLiDiR. öyleki türkiye de iş çevreleri epeyce geniştir. bizim sevgili mafyalarımızla içli dışlı durumları da olabilir.
eski sakarya milletvekili. anavatan partisinden milletvekili olmuştur. milletvekilliğinin son döneminde spordan soru(N)mlu devlet bakanlığı da yapmıştır. ayrıca bir dönem orman bakanı da olmuştu yanlış hatırlamıyorsam.
dipnot: seçim çalışmaları sırasında sürekli gençleri dinlemekten onlara değer vermekten bahseden bu eski bakanımız hemen o konuşmada gençliğin aykırı bi sorusunu duymamaktan gelerek nasıl bir siyaset yaptığının örneğinide vermiştir. **