Gerçekten nedeni neydi ki, bütün kızlara olan hıncını benden çıkartmaya çalışma amacın neydi yani var mı öyle kaçıp gitmek kestirip atmak, hiç yakışır mı ya? Yazıklar olsun ama sana değil. Güvenip bağlanıp bekleyen bana.
Ben küçükken dedemlerin köpeği ben ne zaman markete gitsem takip ederdi. Akşam ya da gündüz. Benimle gider gelirdi ve bu bana güven verirdi. Yanıma kimse yaklaşamz hissine kapılırdım.
Birkaç yıl sonra yaş farkının kapanacağı ilişkidir. Düşünce yapısı uyuyorsa birbirlerine anlaşabiliyorlarsa kimse karışamaz lakin hayat şartları bu dönemde çok farklıdır. Okul dönemi sınav dönemi ve geleceğini etkileyecek kararlar alan bir kız ve o dönemleri atlatmış bir erkek için riskli bir dönemdir.
Henüz karşılıklısını bulamadığım, geçen seneye kadar platoniğiyle oyalandığım son zamanlarda da hiç uğraşamam dediğim dünyanın en güzel duygusu ve en yorucu şeyi.
Her şeyi özellikle insanları çok düşünürüm çok kafama takarım bu yüzden hayatım sürekli bir sekteye uğrar, beynim söylemek isteyip kalbi kırılır diyerek söylemediklerimle dolar ve her uyumak için yastığıma kafamı koyduğumda 1 2 saat bunları düşünürüm gözüme uyku girmez.
Bir şeyleri telafi etmeye çalıştığım şu dönemde kaçırdığım ya da elimle teptiğim tüm fırsatların bana ikinci bir şans olarak geri sunulması. Elindeyken kaçabileceğini fark etmiyorsun bir fırsatın ama kaçtıktan sonra pişman olduğunda koşmak yetmiyor. Aradaki fark artıyor da artıyor.
Geçici bir çözümdür. Eğer o kötü niyetli kötü zihniyetli dolandırıcılar sapıklar gereken cezayı bulurlarsa, kontrol ve güvenlik seviyesi artırırsa daha iyi olacaktır.
Saçma sapan olsa bile sürekli bir şeyler anlatan dinlemeni bekleyen o anki psikolojini problemin olup olmadığjnı umursamayan lakin paylaşmak istediğin önemli bir sorununu anlatmak istediğinde zerre umursamayan insanlar.
Karşısındaki insanın düşüncelerine saygı duymayan egoistler.
Yaz kış fatk etmeksizin yurtta gözüme uyku girmediğinde yaptığım harekettir. Bir dal sigara yakarım öylece boş boş bahçeyi izlerim. Kışsa zaten üşümek için çıkarım bana kendimi iyi hissettirir, uykumu getirir. Genelde de düşünür dururum ne düşündüğümü bazen hatırlamam bile.
2 türdür. Ya kimseyi ya yanında istemez kendisiyle başbaşa kalmak ister ya da fark edilmeyi ve biriyle dertleşmeyi ister. Genel olarak depresyon belirtisi denebilir.
Aslında zor denmesi erkek ve kadın beyni arasındaki farktan gelir. Bunun zeka ya da kapasiteyle bir ilgisi yoktur. Sadece erkekler olaylara daha objektif ve de yüzeysel bakarlar ve sonuç odaklıdırlar. Kadınlar ise hem daha duygusal hem de daha ayrıntılı sebep - sonuç odaklı ve bunu 10 adım sonrası için düşünüp farklı kombinasyonlar türetip her biri için ayrı alternatifler üretebilirler. Yani erkek için sonuç kadın için ise sonuca giden süreç önemlidir.
Bayramda bile açılmayan içinde evlendiği zamanlarda alınan ve üzeri çarşaflarla örtülü koltuk takımı, annemle babamın nişan fotoğrafları gibi bilimum eski fotoğraflar ve çeyizlikten kalma kullanılmamış eşyalar bulunan o çok gizli oda. O odaya sadece bayram şekerini almak için girerdik nedense oturma odasında değil o salonda dururdu. Örtülü kpltuk takımının altında tatlı tepsileri olurdu. O odayı en son anneannemin cenazesinde açtık.
Uyudun mu yazmayın bel altı kpnulara hiç teşennüs bile etmeyin yeter. Kızları östrojen deposu olarak görmeyin artık insanız ya. insan gibi konuşmak istiyosanız merhaba yazın abazanlığa vuracaksanız olayı hiç yazmayın daha iyi.
Kız çocuğu doğduktan sonra Y kromozomu babadan geldiği halde karısına bi oğlan çocuğu veremedin deyip kızma, küsme gibi davranışlarda bulunmaya haddi olduğunu düşünen fakat daha sonra asıl şimdi evlat sahibi oldum diyen erkeklere denir. Kızlar babalarının prensesi olur daha sonra. Evlendirme yaşı geldiğini kabullenmek istemeyen kızını gözünün önünden ayırmaya kıyamayacak kişidir.
Okuduğun kitaba ve akıcığına gmre değişebilir. Bu yüzden insan zevkine ve merakına göre kitap seçmelidir. Eline alıp okumaya başlaması yeterlidir arkası zaten gelecektir. Akıcıysa 100, 200 ,300 bitene kadar bile okunabilir. Bence insan günde 1 kere eline muhakkak kitap almalıdır.
Dişçi denilen tabir ülkemizde hekimliğin sadece insanlara bakan tedavi eden doktorlar tarafından yapıldığı algısıyla diğerlerini hekim olarak saymayan insanlar tarafından oluşturulmuş diş hekimliğini zerre yansıtmayan bir tabirdir. Bizim bildiğimiz tıp doktorluğu beşeri hekim, ağız ve diş sağlığıyla ilgilenen reçete yazma ve tedavi programı uygulama yetkisini almak için 5 yıl okuyanlara diş hekimi, hayvan sağlığıyla ilgilenen ve aynı şekilde eğitim gören lisans mezunlarına veteriner hekim denmektedir. Yani aslında 'dişçi'lerin kendini doktor zannetmemesi değil, diş hekimlerinin 'diş yapan, diş temizleyen, dişçi' zannedilmemesi gerekir.
Çocuğu doğuştan kronik astım hastası olacak kadındır. O çocuğun bunu çekecek olması her astım krizine girdiğinde acaba o kadının vicdanını sızlatacak mı sorusu akıllara takılır.