Burada yazılanların tamamı gerçektir ve belgelidir. Buna itiraz edenlerin cesareti varsa isbatı gayet kolaydır. Dunyanın hangi laboratuarında isterlerse DNA testi yaptirilabilir. Basyalanci yalandan gözyaşı döküp utanmadan Allah adına minberden yalan söyleyerek ben birinin bile gölgesine girmedim diye honkürüyor. Ancak bu kayıt 1990'da çekilmiş ise ortalama bir hesapla Feto bu kayıttan 4 yıl once bir gece, degil gölgesine en mahremine giriyordu. O kadının adı BAĞDAT idi. Bağdat fetonun spermleri ile hamile kalır ve 28.06.1987 yılında Ankara'da bir kız çocuğu dünyaya getirir.Şaibeli bir şekilde ölecek olan Bağdat ısrarının karşılığını çocuğunu nüfusa yazdırmak ve öldürülüp kaybedilmek olarak alacaktı.Ve doğru Nufus Dairesinin yolu tutulur. Erzurum Pasinler Korucuk Köyü Cilt:024/03 Sahife:41 Kütük:369'a ailenin yeni ferdi kaydettirilir. Isim konusundada israrcidir zavallı annesi kızını buyutecegini okutacagini telli duvakli gelin etmesine izin vereceklerini sanır.Bebesine Başak adını verir. Çok geçmez Temmuz'un 4'unde bir sabah yatağında ölü bulunur Bağdat kadın.Alel usul işlemler;doğru Karsiyaka. Bağdat kadının ölümünden sonraki organizasyon seması hazirdir. Daha sonra Emnıyet imamlarından olacak olan Recep G. bir aile bulur. Yıllardır cocuk hasreti çeken ibrahim ve hatice çil çifti. Ama tamamlanması gereken prosedürler vardir. Hukuk çetesi devreye girecektir. Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 1987/1518 esas nosu ile 1672 sayılı kararla 7.12.1987'de sibel bilgin isimli şahsi kayyum atar. Once minik Basak Ankara Atatürk cocuk yuvasına terkedilir. Hemen ardından 4.11.1987 tarihinde ibrahim-Hatıce çifti kayyum ataması ister.ve yine aynı gun 7.12.1987 tarihinde 1987/1519 esas 1987/1671 karar No ile minik başak yeni ailesine verilir.Aile 22.11.1988 tarihinde basak ismine birde SERAP ismini ekletir mahkeme kararı ile. Evlâtlık işleminin onanmasini ise Ankara 4. Sulh hukuk mahkemesi ivedilikle tasvip eder. Enteresan olan 4. Sulh bu tur davalara bakmaz iken "nöbetçi" olması sebebi ile davaya bakar * Yani nöbetçi mahkeme ayarlama, hakim Savci kiralama o donemin alışkanlıkları arasındadır. Ama geride bırakılan izler temizlenmelidir.Ankara Nufus Muduru imzası ile Erzurum Pasinler Korucuk koyu 369 kütükten kayıt silinir. Artık Fetullah ve Bağdat'tan olma Basak Gulen//ibrahim ve Hatice'nin cocuğu SERAP BASAK ÇIL olarak hayata devam etmektedir.Asıl hikaye bundan sonra başlayacaktır.Bu isim duyulacaktır. Serap Basak Çil bundan boyle SBC olarak zikredilecektir. SBC liseyi Ankara'da okuduktan sonra tası toprağı altın diye istanbula koşar. istanbulda üniversite okumaktir gidiş sebebi. Ancak sehrin büyüsüne çabuk kaptırır kendini. Bu sehirde lüks icinde yasamak icin para gereklidir. Öğretmen emeklisi cici anne babanın imkanları bellidir. SBC internetin büyüsünü keşfeder ve ilk nitelikli isini yapar. nitelikli is dediğimiz nitelikli dolandırıcılıktir. Birileri Hirsizlik "babadan evlada gecer" demişti dimi? Aynen oyle olmuş sanırız. ilk isi bir mankenin adını resmini kullanarak açtığı bir Facebook profilinden xxx şahsi dolandırır. Yakalanır hapis cezasi alır. Hapis cezası ertelenir. Ama alışmış kudurmustan beterdir. Ikinci dolandırıcılık yine aynı yontemledir yine enselenir. Dava gecen ay sonaişlemez. Cezanın ertelenmesinin kaldırılması yalan olur. Ancak davanın büyüğü başkadır. Haberturk macerası ve Fatih Altaylı serüveni.Ak parti genel baskan Yardimcisi Hüseyin Çelik referansı ile SBC Habertürk'te ise girer. Fatih Altaylı ile tanışır. Kader ağlarını örer. Bu aşamada çözemediğimiz bir durumu itiraf etmek durumundayiz. SBC'mi altaylıyı kullandı. Altaylı'mi? Yoksa karsiliklimi?Altaylı ile ask hayatı başlar Feto kızının. Ve SBC bolluk berekete kavuşur. Ancak babasi gibi oda ac gozludur. Fatihi dolanirir.Fatih dolandirilmasini hazmedemez. Ama AKP referansli olduğu icin bir araştırma gereği duyar.Araştırınca kimin damadi olduğunu anlarFakat paranoyak olan altaylı SBC'nin yanına casus olarak gönderildiğini düşünür. Birngece boyunca gazetede iskenceyle sorgular.SBC babasının kım olduğunu bilmediği icin işkencede çözülmez. Fatih dava acar. Bir nitelikli dolandırıcılık davası daha açılır.Ama alanen meydan okuyoruz. Sbc'yi ortadan kaybetseniz dahi bizde DNA ornekleri mevcut. Hadi hodri meydan.Demeyecektik ama dedik. Demek istemediğimiz seyleride dedik. Kul hakkına girdik. Ama girilen hakların yanında masum kalırız biz.gidip Ankara 3. Sulh Hukuk kararının tahrif edilmişini getirmeye kalkmayın rezil ederiz. Orada nasıl hatalar yaptıklarınızı biliyoruz. ayrıca Nufus müdürlüklerinden silemediginiz kayıtlarında suretleri elimizde. Hadi söyleyin babadan ne geçiyordu. Peygamber ne demişti?
en tirt sevgilidir. okulun bitmesini bekleyemez, aile baskisini belirtip okulu bahane edip ayrilan kisidir. sevseydi beklerdi (kabullenme cabalari) hala o kisinin istenmesi de ayri bi mallik tabi.
gordugum kadariyla, yaptigim istatistiklerle, ince eleyip sik dokuduktan sonra ve 6. hissime dayanarak sozlukte adet edinilmedigi sonucuna vardigim durum. hayir yani o kadar yaziyosun yaziyosun bir suru kisi de okuyo insan bi yerde bekliyo, merak ediyo begenildi mi begenilmedi mi diye ama bi oy bile gelmiyo hadi anlamadiniz bari ':o' oyu verin. Cekinmeyin efenim.
yani aklinizda bulunsun yazar arkadaslarim, bi yazar olarak burdaki gorevlerimizden biri de bu. ha sizi suclamiyorum insanlik hali unutulabilir bakin hemen entry nin sag alt kosesinde.
not: bu entrye eksi vermeyin sozluk yonetimi arkamda destekliyolar *swh~ ~. eksi oy vereni bulur ucurtururum ona gore.( saka tabi oylamada ozgursunuz.)
yalniz oya cok muhtac gibi bi gorunum vermis olmayayim, yok oyle bisey * . amac rekabeti arttirmak. saygilar efenim.
cogu kizin hayalidir aslinda. Kucukken babam sarilirdi o kocaman kollarinin arasinda kaybolurdum ama kendimi guvende hissederdim cunku beni hep koruycani bilirdim, hissederdim. Gelecekteki sevgilimden de bunu bekliyorum. sarildiginda yine o guveni hissetmek, o guclu kollarinin arasinda kaybolup kucuk masum bi kiz olarak kalmak.
durdurulamaz, karsi konulamaz bir istektir. otur agla deseler aglar insan o derece. aslinda icten ice biriken bir cok neden vardir, kucuk bi olay tetikleyici olabilir.
yazar kişinin hatıra olsun, ilerde torunlarıma gösteririm -ki güçlü bi kalemi varsa- 'vay be ne entryler girmişim dede' sözlerini duymak istiyorsa ve yahut egoist olma ihtimali yüksek bir kişinin bastırıp okuyup okuyup kendiyle gururlanmak istemesinden doğabilecek eylem.
aslında arkadaş veya sevgili sözlükte yazarsa o kişiye yapılabilecek güzel bi hediye olabilir.
vaktinin büyük bir bölümünü sözlükte geçiren kişilerde görülen eylemdir *.
sözlük gördüğüm her şeyi tanımlar oldum. kendimce farklı bi bakış açısı geliştirdim bunun için teşekkürler sözlük. ama kelime oyunlarında hala kendimi yetersiz görüyorum *
mesela şu an buraya spoiler de eklesem bu entrynin biraz daha iyi oylanacağı kanısındayım ama şu an aklıma gelmiyor maalesef... gelirse edit yaparım. ve yazar daha fazla saçmalamadan uzaklaşır
97 doğumluların çoğunda gördüğüm durumdur. birdenbire başlamış olan bu durumu anlamış değilim. hayran oldukları gruplar var ve bu gruplar 10 15 kişiden oluşuyo * hepsi de şarkı söylüyo aynı anda dans ediyo dans figürleri de güzel olsa bişeye benzese yine içim yanmayacak. Ben daha adam japon mu çinli mi koreli mi diye ayırt edemezken onlar * isimlerini ezberlemiş hiç karıştırmadan tıkır tıkır sayıyolar. şimdi laf etmek gibi olmasın ama bu koreli erkeklerinde kızlardan bi farkı yok şahsen onu bile ayırt edemiyorum gördüğümde bu şimdi kız mı erkek mi diye soruyorum, adamlarda ne belirgin bi kas var ne kalıp var saçlar zaten o biçim, kabul kendilerince bi tatlılıkları var ama... bizim bu kızlar onlarda ne buluyo diye soruyorum kendime ve şu cevabı verebiliyorum bunlar çocukluktan yeni çıkmış adamların o oyuncak gibi duruşlarına aldanıyolar galiba...
geçen gün kuzenlere gitmiştim masanın üstünde bi defter var aldım bi baktım o da ne * 97 doğumlu kuzen korece öğrenmek için defter tutmuş vay anasını hayretler içinde inceliyorum ben bunu... sorsan Türkçe'nin dil bilgisinden bi haber ama koreceye gelince fiil yapısından tut hitap şekillerine kadar hepsi yazılmış kendi kendine alıştırma bile yapmış kaldıki ödevlerden nefret eder. nasıl iştir bu ya. Azimli olması iyi güzelde önce bi Türkçe'yi halletseydik de sonra onlara geçseydik fena mı olurdu. sonumuz pek iyi değil gibi ama du bakalım... *
her ne kadar anlamsız görünse de, genelde yeniden mutlu olmaya yönelik çabalardır esasında. fakat yinede mutsuzluğu pekiştiren hareketlerdir. ağır, iç sıkan şarkılar dinlemek, mütemadiyen bir şeyler yemek, derin derin düşünüp daha da bunalmak, el cenede, dusunen adam heykeli gibi uzun sure bos bos duvara bakmak.
olumlu giden bir işi yanlış bir söz ya da davranış ile bozma durumu.
bu duruma verilebilecek çok güzel bir örneğim var paylaşmak isterim:
halamlarda kalıyordum. halamların iki kız bir erkek çocukları var. neyse akşam oldu eniştemle oğlu geldi. evde yemek hazırlıkları falan başladı halamın kızlarında biri bi poşet almış üstünde * bişey ayıklıyordu. sonra halamın oğlu geldi kıza sürekli o ne poşeti o diye soruyordu, kızdan cevap yok oğlan sormaya devam ediyordu kız da arada bi oğlanın yüzüne bakıp bi bakış atıp yeniden işine devam ediyordu. oğlan ha bire o ne poşeti söylesene diyip duruyordu. ben dayanamadım gittim poşetin üstündeki yazıyı okudum perde poşetiymiş işte ne oldu dedim bu sırada diğer kız gelmiş ayağıyla çaktırmadan bana vuruyormuş, bense hiç fark etmemişim, fark ettiğimde de anlamadım 'ne oldu niye vuruyorsun dedim', meğer söyleme demek istiyormuş* oğlan hmm yaptı, ordan eniştem halama baktı ne perdesiymiş dedi. bi tartışma başladı. meğer halamlar eniştemden gizli perde almışlar enişteme daha sonra söylemeyi düşünüyorlarmış, böylece bir çuval inciri berbat etmiş oldum ama masum ben, nerden bilebilirdim ki aslında benimde suçum yok oğlan o kadar ısrar etmemeliydi hatta en başından kız o poşeti almamalıydı. evet evet suç benim değil. *.
sözlük sayende hep içimde dert olan o pişmanlığı yendim benim suçum olmadığını anladım, beni bu iç huzuruna kavuşturduğun için sana sonsuz minnettarım
kafa büyük gövde küçük çıkan fotolardır. Güzel olduklarını sananlar var fakat bilmiyorlar ki onları gördükçe her gece kabus görüyorum. Dev kafalı insanlar peşimden koşuyor neyseki sonra uçurumdan atlayıp * kurtuluyorum.
internette gördüğümüz videoyu ve ya dinlediğimiz bi ses dosyasını indirme linki olmaksızın indirmeye yarayan programdır. (bkz: Format factory) programınızda varsa değmeyin keyfinize
Tabii tam sürümü olsa daha makbule geçer aslında...
