neredeyse anne-babayı iş üstünde görmek kadar sinir bozucu, kafa bulandırıcı, hatta yerine göre sarsıcı olabilecek durumdur.. zula kaşifi çocuğun yaşı da önemli bir faktördür tabii bu sonuçlarda..
dokunmayın lan kimsenin zulasına !
vaktiyle lenny kravitz'le bir ilişki yaşamış, üstüne üstlük bir de "nişanlanmış" olmasına rağmen halen bakire oluşu epey kafa karıştıran güzel (nası yani yaaa?!)..
"seviyeli ilişki" bu olsa gerek..
salya sümük, kendine güvensiz erkekler: güçlü karakterli, özgüveni gelişmiş ve kendine yetebilen kadınlara aşık olmasalar (ki genelde olurlar),
güçlü karakterli, özgüveni gelişmiş ve kendine yetebilen erkeklerse: salya sümük, kendine güvensiz kadınlara aşık olmasalar (ki genelde olurlar) gayet güzel olurdu her şey amma nerdeeeee !
patalogluk diye bir meslek olmadığından (bkz: patolog) ve olmayan bir mesleğin erbabı otopsiyi yapmayı anca rüyasında görebileceğinden, rüyalar aleminden gelen bir kurmacadır..
fikir olarak pek sevimli, pek mantıklı görülse de, seri halde tıklama gerektiren kimi yerlerde (bazı kelime oyunları, v.b.) gayet kullanışsızdır.. saç baş yoldurtur..
bir de hep mi gülle ağırlığında olurlar bunlar yoksa bana mı hep böyleleri denk gelmiştir bilemedim..
klavyeyle takım olarak aldıysanız, bir köşede küflenmeye mahkum, gereksiz ayrıntılardır..
sonuç: tavsiye edilmez..
tool'la birlikte verdikleri san diego konseri kayıtlarında duyduğumuz kadarıyla kimi tool klasiklerine giriş, gelişme filan yaparak o mucizevi anları yaratan dev..
çok sevişip de konu hakkında entri girenleri arada harcatan vaziyettir..
herkesin sanal ortam nimetlerini kullanıp, olmadığı gibi görünmeye çalıştığı farz olunuyor ya bu tanımın özünde..
"sahiden sevişgen" garipler de az ötede yırtınır "yav valla ben çok yaptım, çok bilirim, bilirim diyom sizeeeeee!" diye amma nafile..
haklarında ha babam konuşulur, hep de konuşulacaktır..
350 milyonluk (hey, geanç! artık milyon değil o.. sizin sıfırlar duruyor galiba.. cık cık) ve daha pahalı her nevi pabuç da her zaman olacaktır..
bunları da birileri satın almaya devam edecektir..
onlar da insandır, onların da zaafları, kötü yönleri vardır (illa da dr. jeykll değillerse de), pek de güzel hata yapabilirler (bunu isteyerek yapan pek olmaz sadece ama yapanlara da uzaylı gözüyle bakmak abestir).. insandırlar işte yahu onlar da günahlarıyla, sevaplarıyla..
bugün başka fakultelerde okuyan herhangi bir öğrenci, tıp fakultesinde de okuyor olabilirdi pekala.. o zaman karakteri mi değişecek, birdenbire günahsız, hatasız bir insana mı dönüşecekti yani?
meslek kutsal diye mesleği öğrenmekte olanların, icra edenlerin de külliyen kutsal olmasını beklemek hatanın daniskasıdır..
tiptirler az biraz.. vaktiyle gayritıbbi (!) bir arkadaşımız tıp öğrencilerinin 2 km öteden kendilerini belli ettiklerini söylemişti rahmetli.. niyesini, nasılını, hikmetini çözemedik hiç ama öyleymiş yav hakkaten! tanıyorlardı tüm tıplıları patır patır..
(bkz: havasından mı suyundan mı)
"madem o kadar kalite sıçıyordun, ne bok yemeye beğenmediğin bir ortamı bu kalitenle aydınlatmaya, bir nebze ortamı nezihleştirmeye katkı payın olmadı? bulunduğun fekatt hiç beğenmediğin yere uyup kalitenin içine etmek yerine, sen (ve senin gibiler) biraz çaba gösteremez miydin ağaçları kesmemeye, çimenlere basmamaya, kuşları sapanla vurmamaya?" sorularına maruz bırakılması gereken ama büyük ihtimalle cevap için iki lafı bir araya getiremeyecek olan muhterem vatan evlatlarıdır da hattızatında..
bir cenahta vatan kurtar, öte cenahta içine sıç.. bu mudur ?
çift karakterli değillerse, nasılsa bulundukları her sözlükten o eşi bulunmaz, vatana ve millete gayetten faideli karakterleriyle kendilerini eninde sonunda attıracak olanlardır..
keramet sözlükte değil, kafada.. huylu huyundan vazgeçmez a dostlar (ah atalarımız, siz yok musunuz siz!)..
zaman.. birazcıcık zaman..
2007 yılı çıkışlı, irak'taki tek metal grubu Acrassicauda üzerinden derdini anlatan, dünyada epey yankı yaratan belgesel film..
savaş-islam-kaos-yaşam kaygısı-özgürlük hasreti-ölüm ve bir de üstüne müzik (hem de metal).. daha ne demeli ki?
"-bizimle çalışmak ister misin bilader ?
-isterem..
-e bi de düşün bakalım şimdi, biz seninle çalışmak ister miyiz ?
-istemezsiniz.. mi.. ki ?
-hehe, aferin.. sıradaki !" şeklinde bir diyaloğa konu olacakmış gibi alaycı, üstünkörü, samimiyetsiz duran dükkan camı veya gazete ilanı sorusu..
"şu, şu, şu niteliklerde eleman aranıyor" desenize paşa paşa..
memleket sınırları içinde, uzaktan konuşurken genelde aleyhte laflar edenlerin yadsınamaz bir kesiminin gene de yaşamaya aslında oldukça heveskar olabileceğine inandığım ruh hali..
okuduktan sonraki çıkarsamaların aşağıda özetlendiği, genel olarak uludağ sözlük'te yazanlarla ilgili bir yazı başlığı..
çıkarsama 1- uludağ sözlük'te yazıya koyulmadan önce elde bulundurulması gereken şey, yazım ve imla kılavuzudur (ki, "yazım ve imla kılavuzu" diye bir şey yoktur "yazım" ve "imla" aynı anlama geldiklerinden.. hadi biz onu düzeltelim "yazım kuralları kılavuzu" veya "imla kılavuzu" olarak)..
şahsın günümüz türkçesine tez zamanda intikali, salah bulması açısından elzem görünmektedir..
ya da hiç değilse umuyoruz ki ("bok" gibi tu kaka sözcükleri kullanmadığına neredeyse emin olduğumuzu farz ederek, af buyurun), günlük hayatında yazdığı gibi konuşmuyordur (gene kendi salahı açısından)..
"iyi etmişler görünüşe göre" cevabı alınabilecek sorumsu..
ne de olsa özgür ortam ya buralar; fikrimiz, vicdanımız, irfanımız hür ya, ondan olsa gerek bu tür cümlelere özne olmak..tabii sonrasında bunu başlıklara konu etmek..*