Rhapsody of fire adlı power/speed metal grubunun bir parçası.
neyse tanımı geçtik, bu şarkıyı ben lisede dinlerken yarısı italyanca zannederdim meğerse adamın ingilizcesi bozukmuş. hey gidi günler, ingilizce öğrenince tabi şarkı sözlerini de anlar oldum şarkı komik geliyor artık. gençliğimde en gaz şarkılardan biri olarak gözlerimi kapayıp nice epik şeyler hayal ederdim, şimdi manowar sözlerinden hallice geliyor tabi. he manowar'ı da anlamaya başlayınca komik gelmişti de neyse uzun hikaye.
hiç de mal değildir efendim. isviçre örneğini açıklamak gerekirse adamlar cins bir kere; orda doğrudan demokrasi var kantonlar var millet vekilleri doğrudan milletin sözcüsü ve özgür iradeleri yok seçmenin talimatı doğrultusunda hareket ederler. nüfusları da ekonomik ve siyasi halleri de kendine has bir memleket orası.
kuvvetler ayrılığı ise şudur ki; yasama yürütme ve yargının ayrı olmasıdır. türkiyede yani parlementer sistem ile başkanlık rejimi arasında kalmış sistemimizde yumuşak kuvvetler ayrılığı vardır. yürütme (bakanlar kurulu ve cumhur başkanı) ile yasama (tbmm) arasında bir denge vardır birbirlerini frenleyebilirler falan merak eden anayasayı açsın okusun. neyse geçmeye niyetli olduğumuz başkanlık sistemi (tek doğru düzgün örneği adb) ise bunun biraz farklısıdır meclis ile devlet başkanı birbirini etkileyemez öyle bakarlar birbirlerine.
şimdi sayın başbakanımız diyor ki; kuvvetler ayrılığı bizi yoruyor. yani adamın derdi yasama ile. bunu demesi bile yasamayı etkiliyor o ayrı mesele de, başkanlık rejiminde meclis de senden bağımsız olacak sayın başkan demek lazım. ayrıca tekrar etmek istiyorum yargıyla alakalı devlet başkanının sürekli böyle ileri geri konuşması çok vahimdir. avrupada bir başkan böyle konuşmayı düşünemez bile ama bizde farklı tabi... bağımsız yargı lan. yargı bağımsızlığını yitirirse sayın başbakan istediği yasayı çıkartır istediğini asar istediğini keser. bu böyle zaten. bakınız sayın yazarlar yargı, mahkemeler bu hükümete ait değildir, hatta türk yargısı kavramı dahi yanlıştır. adaletin milleti devleti olmaz, yargı gücünü millet egemenliğinden değil adaletten alır. yani hakimin amacı devletin iyiliğini düşünmek değildir, adaleti gerçekleştirmektir. yoksa oho belediye gelir evinizi kamulaştırır, hatta onu da yapmaz kentsel dönüşüm diye sizi tarlabaşından alır başakşehire atar. bunu yaptı, kanununu da çıkardı. uygun gördüğü yerde sizin evini yıkıp sizi dağın başına gönderebilir, veya arazinizin %40ına karşılıksız el de koyabilir. şu anki sistemde kanun dahi bunu elveriyorsa, ilerde ne olur? bakın avrupa insan hakları mahkemesinin en çok mahkum ettiği ülke türkiye, kıta avrupasında en çok tutuklu sürelerinin bulunduğu ülke de burası. yargı bağımsız olmasa naneyi yediniz gayet net.
bu konuda yargıçların, savcıların hele ki avukatların şu anda bile uğradıkları değişik bir baskı var da o ayrı bir entry'nin konusu.
an itibari ile görülen online yazar sayısıdır. sevgili yazarlar aşşağı yukarı 6 yıldır sözlükteyim böyle bir şey görmedim. ki bir aralar 30 yazar takılıyorduk her başlık saatlerce sol framede asılı kalırdır. neyse la, ilk yazar olduğumda lisedeydim, şimdi işim gücüm var.
efendiler venividivici ile rehberler silsilesinin bir örneğiyle daha karşınızdayım. malumunuz 14 şubat tarihi yaklaştı, pek çok yazarımız derde girdi, hatta bazıları... neyse. durumun gereği ve vehametini anlıyorsunuz.
en kısa yol;
o sizi bulsun. etrafınızda size iş atan, laf atan, mesaj atan kızları kestiriniz gözünüze. eğer size atarı varsa, sizinde %32 üstünde o kızı sevgili statüsüne sokma şansınız vardır. yani nerdeyse her üç size bakan kızdan biri sizi gözüne kestirmiştir. ama nerdeyse %32 diyorum bak. 4. kızı da deneyin, istatistik şaşmaz. ha bir de kendi öküzlüğünüzden, kızın mevcut sevgilisi olma halinden ve akrabalık ilişkilerinden arındırılmış bir istatistiktir bu.
uzun yol;
1- kız nedir, kız arkadaş nedir, burası neresi?
kız, sosyal çevrenizde bulunan dişidir. burda kızı dar anlamda ele alacağız. yani tanıdık kız anlamında. birinci adım bu zaten, tanıdık kız edinin. yani tanımadığınız kız ile bu iş yürümeyecek, ve hayır adriana lima sizi tanımıyor.
kız arkadaş, en azından kafanıza göre yiyişebileceğiniz kız kişisi. yiyişmeden olmuyor, kız öptürmüyorsa o kız arkadaşınız değildir. ha birlikteyseniz muhtemelen evleneceksiniz falan... yani evlenmeden olmaz insanı. ki eminim pek çoğunuz bunu istemiyor.
burası kızların da bulunduğu bir site... evet.
2-ne yapacağım lan?
efendim, kendiniz olun demeyeceğim. buraya cevap için düştüyseniz kendiniz olmak yetmeyebilir. çok komik biri olabilirsin, yetmez. çok yakışıklı kasıl falan da olabilirsin yetmez. çok paran olabilir, yeter. hiç değilse parasını verip bir kızı takarsın koluna.
bakın burada size işin ayrıntısını değil mantığını sözlüyorum; kıza bir neden verin. hani kız neden sizi erkek arkadaşı olarak alsın. ha işte kız var ya, çevrenizdeki; o kız neden sizinle yiyişmek istesin. tüm mesele bu. o yüzden, her kız için bu sorunun cevabı farklı olabilir. kimileri ayı sever, kimileri zeki sever, kimileri entel sever, kimileri haşin sever. kız neyi seviyorsa siz de o olun. bakın size mutluluğun formülünü vermiyorum, manitanın formülünü açıklıyorum. hoşunuza gider gitmez, o artık size kalmış
3-o değil de, ne yapacağım lan?
heh anlamadın tabi. kızın tekine yakalaşacaksın, senin suratını sevdim diyeceksin. ne oldu, hiçbir fikrim yok ama işe yarayabilir. olmadı kızın peşine takılacaksın, arkadaşlarını, gittiği yerleri, eski erkek arkadaşlarını, kaç gün üst üste aynı çorabı giydiğini öğrenip sonunda kızı başka bir herifin aldığına şahit olacaksın.
kısacası, hemen harekete geç. evet hemen, kapat bilgisayarı... yok lan git facebook'a git. orada pek çok kız var, bir tanesi beğenir herhalde seni. kısacası, hemen harekete geçmen lazım.
4-olmaz o öyle bence
bence de ilk seferde olmaz tabi, bu nedenle aynı anda pek çok kızı yoklaman lazım. ha birini buldun mu diğerlerini bırakabilirsin ama yiyişme eşiğini tekrar ediyorum bak. ha kızdan kıza kız arkadaşlık eşiği değişebilir ama en azından biriyle yiyişmeden diğerlerini hepten bırakma.
hem erkeğin doğasında çok eşlilik var zaten, hiçbirini de bırakmayabilirsin. ha sonuçlarına, masraflarına, dırdırlarına katlanacaksın. ama egon tavan yapar, hatta çok eşlilik bağımlılık da yapar. bu yüzden dikkatli ol, hem daha bir tanesini bulamamışsın, hemen riske girme. 4 ay sonra riske gir, öylesine dedim 4 ayı, sen bilirsin tabi.
5-aha kız cevap attı, gülücüklü hemide... şimdi?
hemen dışarda buluşma ayarla. hemen diyorum bak, bahane uyudur. çok zekice olmasın hatta bahanen. kız seninle yiyişmek isteyebilirse gelir zaten. önemli olan nereye gittiğin. çok pahalı bir yere gidip 1 ay aç gezebilirsin. ama sonra kız devamını bekler. o yüzden orta sınıf üstü bir yere git. romantik olsun diye simit alıp martılara atmak da siteyebilirsin... bence yapma ama işe de yarayabilir. bence kapalı mekan iyidir.
*benden size ufak kıyaklar,
-tek mekanla durma, diyecek lafın kalmayabilir ikinci mekan yolda yürümek. yolda gördüklerinden konuşmak falan açar ortamı
-sinema? yapma canım, rica ediyorum. üçüncü sefere sinema en erken. neden? lan o kadar mal mısın yeni bir ilişki başlatmak istyorsan karşındakinin en azından suratına bak. ha birden yiyişebilirsiniz de, ama daha çok eki eki eki diye gülecek çaktırmadan kol atmaya çalışacaksın. zor... imkansız değil ama zor
-fatura? ne bileyim, bazıları ısrar ile kendi ödemek ister. benim karakterimde çok ısrar yok, "bir sonrakine sen ödersin" demek gayet klişe ve yararlı. bir sonraki seferi gündeme getirirken bir yandan da ekonomik açından bir çıkar var.
-acaip şeyler ye, hatta yediğin şeyin kökeninden falan haberin olsun. fas'tan geliyor bu falan de. ama daha önce görmediğin şeyi isteme, yemeyi bilmediğin şeyi de isteme.
-istisna, çin lokantasına gidin, ikiniz için de bir ilkse çok eğlenceli olabilir. ha ama farklı tatlardan çekinmemek lazım. hele kız iğrenirse sen yersin o bakar... olmaz. garanti vermiyorum daha kendim denemedim.
-çiçekle gelme, lütfen gelme. daha ilk buluşma, kızın gözlerinin içine bak, ama yandan başka hatun gelince ona da bak. kız senin giderin olduğunu görsün biraz.
-bonus: (daha ben de denemedim) bir arkadaşın seni arasın. arkadaşını kız olaraktan kaydet. telefonu aç, sert bir şekilde hayır de kapat, hiçbir şey olmamış gibi devam et. kız sorabilir ne ayak diye, o zaman "eski sevgilim aradı ama bitti yea" cevabını ver. iyi olabilir bence. denenmemiş bir şey, patlayabilir de.
-kızı eve bırakma, yani yol üstündeyse bırak ama başka türlü o zahmete girme. kendi evinde hiç davet etme... yada et gelirse yiyişirsiniz bana diyecek laf kalmaz. ama sen yine de yapma öyle bir ayılık. ha yarım saat sonra ara, eve vardı mı diye. mesaj atma ara. daha etkili, ufaktan flörtümsü bir şeylere burada başlayabilirsin. ikinci buluşmayı gündeme getir. sonra 2 gün arama. sonra tekrar ara 2. buluşmayı ayarla. ha her kız farklıdır tabi, süreler değişiklik gösterebilir de.
-ilk buluşmadan çok şey anlaşılmaz. asıl önemlisi 2. buluşmadır, ama orası tamamen sana kalmış kanka. ilk buluşmada vaat ettiğin nitelikleri göstermen lazım. yani süreklilik. üçüncüde daha rahat ol ama ikincisi çok kritik.
6-eyi hacı çıkıyoruz geziyoruz bir süredir, nerde nasıl yiyişeceğiz.
rahat hissettiğinde, film izlemek için eve çağır. kızı tart, kız rahatsa sen kolunu kaldır o girer muhtelen altına kendiliğinden. konuşma biraz öyle dur. sonra fil hakkında zekice veya komik yorumlar yap. ufak bir konuşma başlat, göz-göze gel.... dının dının dının ınının dının yumulma daha... dınınıı dananaanana dınınınıııı dirirdiriri şimdi gözlerine bakarak yaklaş... biraz daha dudaklar buluşsun. ufaktan dokundur. geri çek, göze göze gel yine. gülümse... darararara dınınının yaklaş tekrar bu sefer öp. yumulma bak. dudağını öp. bir daha, bir daha. hazır mısın .... şimdi yumul. gerisi sana kalmış. elin ayağın ilk öpüşmede akıllı olsun. saçını falan okşa. sonra yoklarsın....
not: yukardaki efektler süre belirtmek için, hani o an zaman durabilir. içinizden bu ritme göre zaman tutabilirsiniz. zamanlama önemli.
ne oldu, 3-4 dakika öpüştün. ancak henüz yiyişmedin. filme devam et, film uzun olsun. ha bir de film senden daha ilginç olmasın. kız seninle öpüşürken katilin uşak mı, bahçivan mı olduğunu düşünmesin. neyse, işte bir iki kere daha öpüşüyorsun. elin ayağın yine çok hareketli olmasın. kız evine tekrar geldiğinde yiyişirsin. yani boynuna dalarsın, elini iç çamaşırlara daldırırsın... sana kalmış... biraz da her kızda değişir. ama kızlar sevilmeyi sever, sevmenin en iyi kanıtı da yiyişmektir.
ha ilk seferde kızı sarhoş edip yatağa da atabilirsin... yok lan o kadar yetenekli olsan bunları okumazdın. kız senin evinde yemek yapmadan sevişmek yok. al sana kriter. kız sana bir hazır çorba yapacak ki, yatağı hak etsin. herkesle sevişme öyle, şaka yaptım lan... istesen de hemen beceremezsin zaten.
bu kadar... bitti, hemen kız bul şimdi. rapor halinde bana dönenlere ayrıca yardımda bulunabilirim, keyfime bağlı tabi. bulunmayabilirim de. öff çok sıkıldım lan. şahsen ben kısa yolu tercih ediyorum, ama o zaman da istediğin zaman bulamıyorsun. uzun yol, daha iyi. hem sana kendi gelen kızdan şüphe edeceksin... ama etme ya. yiyiştikten sonra senindir, belki de değildir ama bir kriter varsa o da yiyişmektir.
iyi geceler. raporları bekliyorum. soruları bir sonraki bir entryler toptan cevaplarım, dağılın ve yiyişin. ilk yiyişene istanbul'da sevgili ile yapılabilecek alternatif faaliyetler konusunda tavsiyede bulunacağım. yok lan, sinemaya müzeye falan git derim.
tes v skyrim namındaki oyunda yer alan yer altındaki pek ilginç mekandır. pek çok girişi bulunmaktadır. başka yerde bulunmayan bir nineroot türü de burda bulunmaktadır.
mö. 5000 yılında kurulmuştur. kurucusu muhteşem babayta kenzof paşa'dır. dünyaya layık olmadığı gören üsküdarlılar 2 günde yaptıkları uzay gemisiyle gezegeni terk etmiş ve geride bir eser bırakmamışlardır.
evet canlar, bu başlıkta bunca yıldır teker teker izah etmeye çalıştığım şeyleri toplayıp gerektiğinde bu başlığın linkini vererek rahatlamayı amaçlıyorum.
ön bilgi; biyoloji öğrencisi falan değilim, kendi kafasına göre takılan bir yazarım. herhangi bir şeytani planım yok, atayistler zannettiğiniz kadar hatun kaldırmıyor.
çok sorulan sorular;
-abi adı üstünde teori lan bu, yani daha kanıtlanmamış. neyin maymunu?
şimdi 150 yıldır hala yürürlükte olan bir teoriden bahsediyoruz. bu teoriden yola çıkarak; psikanaliz, ekoloji, genetik gibi türlü çeşit bilim dalları budaklanmış. teori diye gelmeyin lütfen bana.
-darvin deliymiş abi, mason falan çok ipne bir adam yani...
darvin, zengin bir aileden gelen bir beyefendiydi. aynı zamanda hümanist bir insandı ve köleliğe de karşı çıkardı... ta o yıllarda. kendisi kitabı çıkarmaktan çekindiği için 20yıl bekledi, yani kitabın etkisinden korktu. ki korktuğu da başına geldi zaten. kitap çıktığı zaman zaten çok üstüne gittiler adamın, o da çok laf dalaşına girmemek için kendini bahçe işlerine verdi. yoksa allahızlığı yaymak için propoganda peşinde koşmadı.
-abi evrim varsa maymunlar neden insa-
lafını kesiyorum, insan maymundan gelmiyor. ataları ortak. yani bugünün maymunu çevre şartları itibari ile maymun olmuş. 200bin yıl önce iki ortak ata kardeş var. teki bugün şempanze teki insan. bak 200bin yıl diyorum. isa öleli 2000 yıl oldu. ilk medeniyet kurulalı 20bin yıl. yani insan 180bin yıl mal mal yaşamış diyebiliriz. afrika kabilesi tadında. sonra ateş tekerlek derken olay acaip bir ivme kazanıyor. lan düşün doğduğunda ev telefonu yoktu her yerde, bugün cep telefonsuz insan yok. ceo telefonunu içinde kocaman teleziyon sıkıştırmışlar lan. zorlasan 3-5 kanallı yılları hatırlarsın belki. gördüğün gibi teknoloji geldikçe önü kesilmiyor. yani daha 20bin yıl önce doğa içinde yaşayan hayvandan çok farklı değildik, bu kadar kibirli de.
-peki şimdi insan evrim geçirecek mi dahacana?
geçiriyor azizim. 20lik dişler her nesilde azalmakta, apandisit organı kurudu nerdeyse işlevsiz kaldı. ama dediğim gibi öyle hızlı bir süreç değil bu. 200bin yıldır aynı canlıyız hala.
-peki nasıl yani evrim, neye göre?
ihtiyaca göre, canlılar çevrelerine göre ayarlıyor kendilerini. daha doğrusu ayarlayanlar hayatta kalıyor, diğerlerinin türü tükeniyor. dinazoru olsun, balığı olsun. şartlara uymayan ölüyor. ha 2 milyon yıldır evrim geçirmeyen canlılar da var. adanan oktar'ın gözdesi onlar. evrimsiz de çevreyi pek takmayan hayvanlar onlar. yani evrim geçirmeden de yaşayabiliyorsan, evrim zorunlu değil o kadar.
efendiler, bir dakika durun. bu iki parti biri %50 diğeri %25 oy almış partilerdir. yani eppeyi bir halkı temsil etmektedirler. siz, sayın sözlük yazarları terör saldırılarını bu iki partiye mal ederek ne kadar doğru yapıyorsunuz? bakın haklı haksız tartışmasına girmeye lüzum bile yok. bu terörü kim gerçekleştiriyor? pkk. bu konuda şüphe mi var? yok.
ey iyiniyetli olduğuna inandığım sözlük yazarları, madem suçlu pkk bu konuda hemfikiriz niye ülkenin 2 ana partisine birden yükleniyorsunuz? hedef belli, hatta pkk'yı açıkça destekleyen parti de meydanda.
farz edelim ki ikiside pkk'yı destekliyor. e o zaman terör karşıtı parti kim kaldı? mhp, oy oranı %12.5 yani halkın sadece %12.5'i mi pkk karşıtı bir tavır sergiliyor? %75 enayi mi? aziz nesin bile %60 demiş.
gençler size diyorum birbirine dalan %87.5 hepiniz terör karşıtısınız, birbirinize dalacağınıza hemfikir olsanıza lan!
guns n' roses ile dünyaca ünlenen hard rock gitaristi olan slash abinin sololarının genel tabiridir. Genelde bir blues havası olur bu sololarda. ancak son olarak kendi ismiyle yaptığı albümde pek çok tarza farklı kayışlar yapmıştır. gn'r profilini incelersek, genelde iyi şarkılarda 2-3 ayrı solosu olur en sondaki ise en çılgını olandır. şöyle bir durum da vardır ki, slash axl'a nazaran daha sert müzik peşinde koşan bir adamdır, o nedenle solo attığı zaman şarkı biraz karakter değiştirir, keskinleşir.
ben demiyorum bak nietzsche diyor. al birini vur ötekine. erkek en azından içgüdülerine göre hareket eder, hayvani bir masumluğu olur. kadın ise çıkarları uğruna kötülük yapar. yok lan dur tecavüzü savunmuyorum, ama biri tecavüz ederse neden ettiğini biliriz. kadınları kimse anlayamaz, kendileri de. ilk kadın hz. havva gitti yasak elmayı yedi. niye, sorarım size? sırf bu kadınları durdurmak için ataerkil bir toplum oluşturduk. ciddiyim bak, sırf kadınları bastırmak için. ya onu geçtim dizilere bakın. erkek kötü oyuncularla kadın kötü oyuncuları karşılaştırın. yaa kadınlar daha beter.
e ne yapmalı. kadınlar iş dünyasına da el attı. yıllarca toplum onları evde çocuk bakmaya zorlamıştı oysa. kadınlar iş dünyasına 20. yy da atıldı, ve yine 20yy da en büyük katliamlar savaşlar yaşandı. tesadüf mü? değil.
başka örnekler de vereyim; dünyanın hala en etkili ve güçlü devleti kim? abd. abd'nin hiç kadın başkanı oldu mu? olmadı. olsaydı çıkarları uğruna yıkardı devleti belki. ırak savaşında condolina rice'ı çok gördük. kadın, ırak işgalinin sorumlusu odur tabiki. bill clinton son zamanların belki de tek sevilen başkanıydı. sonunu yine bir kadın getirdi. osmanlı olsun roma olsun naziler olsun napolyon olsun hiç başkan, lider yok. niye? çünkü kadınlar şeytani cinsten. hem bak ne demişler "alkol tüm kötülüklerin anasıdır" anasıdır diyor bak, babası değil.
şimdi ana-bacı muhabbetine girmeyin. anamın da bacımın da zalim yönlerini gördüm ben. manipülasyon doğalarında var.
ancak kadınlar suçlu değil. yani bunu isteyerek yapmıyorlar. doğaları öyle. insan türünün devamında temel yük kadında. o yüzden her yol mübah sayılır onlara. bu zihniyete ihtiyaçları var. insanlığın kadınların şeytani zihinlerine ihtiyacı var. ancak erkekler, masum ve şaşkın erkekler biraz uyanık olmalı bir bakıma. kadınların toplum içerisindeki yükselişi kontrol altına alınmalı. tarih hiç dişi bir medeniyet gördü mü? gördü tabi. ama sonları ne oldu? elendiler, yıkıldılar, mahfoldular.
yine nietzsche ile kapatıyorum; "kadınlara mı gidiyorsun? yanına kırbacını almayı unutma"
not: kadın düşmanı değilim, ama şüpheyle bakıyorum size. o zihninizde geçen türlü oyunları çözebiliyorum. aslında hepiniz birer yırtıcı kedisiniz. kedi canınızı sizin... cidden kendinizce masumsunuz, bakış açınız farklı... ki öyle olması da lazım zaten.
araya moderasyon şu bu o bunlar bunlar şunlar şu köşe yaz köşeşi şu köşe kış köşesi ortada su şişesini katmadan yazarların doğrudan yazarlara yönelttiği arzu ve isteklerdir.
benden başlamak gerekirse ki gerekir bu başlığı ben yarattım.*
benim şahsi isteğim artı oylamasanız da olur, ama özel mesaj atın bol bol. yani sosyal olalım muhabbet yapalım falan. genelde olmasa da ara sıra ben bazı felsefik teknolojik ve sosyal konularda tezler atıyorum sağa sola tartışalım bunları geliştirelim birbirimizi.
çok saçma bir ilişkidir. şöyle ki masonlar tek tanrılı insanlarken, illuminatici arkadaşlar ateistinden satanistine paganına her türlü yakıştırmaları yiyen insanlardır. yani terstirler birbirlerine. bir de masonlar ortada gezinir, "masonum ben" derler,ama diğer arkadaşlar ya yoktur yada utangaçtır. bunun yanında masonlar göründükleri kadarıyla zengin bir grup insandan ibarettir, illuminaticiler ise biraz daha ilim irfan sahibi insanlardır. her iki grubunda dünyayı yönettiği söylenir, her iki grup da büyük ilgi çeker kitap sattırır para kazandırır.
şahsi fikrim, tek göz işareti yapan şarkıcılar bilerek bu imgeleri ilgi toplamak için yapıyorlar. ve başarıyorlar. yoksa gizli tarikatlar dünyayı yönetiyor falan, yok öyle şey lan. insanlar bu kadar düzenli ve istikrarlı iş peşinde koşabilecek varlıklar değildir. onu geçtim ufolar da yok lan, dağılın şimdi.
çok fena bir sorunsaldır. ayağıma dadandı hayvanoğlu hayvan, iki parmak arası ısırılır mı lan? böyle insafsızlık görmedim, hemde ezan okunduktan sonra... kaç yıllık yazarım format mormat bırakmadı zihnimde. öldüreceğim lan seni, sen benim kanımı akıttıysan ben o kanı geri akıtırım lan.
efendiler, 5 yıllık bir yazarlık ve yine 3-4 yıllık bir gammazlık tecrübeme dayanarak sizlere başucu eseriniz olacak bu entry'i hazırlamaktayım. bu rehber sayesinde hem subjektif bir bakış açısı sağlamanız kolaylaşacak hemde gerek sözlüğe gerek vatana millete hayırlı bir vatandaş/sözlük yazarı olacaksınız. yani bu rehberde size sadece gammazlık değil basiretli bir gammazlık yolu gösterilecektir. sigara yakın veya kahvenizi yudumlayın, başlıyoruz.
1- subjektiflik
efendiler, siz sadece hoşunuza gitmeyen entry'leri gammazlayarak ancak normal bir gammaz olabilirsiniz. doğru şeyi yapmak istiyorsanız, sözlük formatını katı bir şekilde uygulamanız gerekmektedir. sevdiğiniz entry dahi sonunda "dedirten başlık" ile bitiyorsa, o entry silinecektir. çok faydalı entry de olabilir, onu belirlemek sizin değil moderasyonun vazifesidir. siz sadece gammazlayın. sizin vicdani bir sorumluluğunuz yok, kaldı ki üstün bir yetkiniz de yok. ancak bu sorumsuzluk ve yetkisizlik sizi vasıfsızlandırsa bile siz yine doğru bir insan, doğru bir yazar, doğru bir gammaz olun. yarar beklemeyin, doğru insan olun yeter. mükafatlandırılma da beklemeyin, karşılıksız yapın. herkes için, kamu düzeni için, üstün bir amaç için. sizin gibi basiretli gammazlar sayesinde bu sözlük, sözlük vasfını devam ettirecektir.
2- format bilgisi, sözlük tecrübesi
efendiler, kabul ediyorum, zayıf bir formatımız var. teamül haline gelip de formatta yer almayan kurallarımız var. ama sizin bunu bilmeniz gerekmekte. bunun yanında bazı konular yoruma açık. sizin neyin "forum/chat tarzı" olduğunu kendi bilgilerinize dayanarak bilmeniz lazım. en basit yol, sözlükte "tanım" zorunluluğudur. neyin tanım olduğunu anlamanız gayet basit olacaktır. düzenlemedeki hatalara gelince, başlık ve entry gammazlama nedenleri ayrı ayrı düzenlenmiş olsa da arada kıyas uygulanması hepimizin gerek göreceği bir nokta. yani örnek olarak hakaret nedeni sadece başlıklar için değil, entryler içinde bir silinme nedenidir. bu gibi hataları kendi yorumunuzla telafi edebilirsiniz. hatta "sözlük formatı ihlali" gerekçesi bu gibi durumlarda gayet geniş yorumlanabilir, sakıncası yoktur.
3-bkz kullanımı
efendiler, sözlükteki entrylerin önemli bir kısmı "bakınız"'lardan oluşmaktadır. bunun bir neticesi olarak tanım zorunluluğunun istisnası ortaya çıkmaktadır. ve bu istisna çok rahat ve sıkça suistimal edilmektedir. bakınızları yazarlar amaç dışı kullanarak sözlük formatını ihlal etmektedir. burda ince bir hal vardır. hem "bkz" istisnasını hemde sözlük formatını aynı anda gözetmeniz ve kendi hakkaniyetinizi kullanmanız gerekmektedir. bunun için size sunabileceğim en makul yol, verilen "bakınız"ın sözlüğe, başlığa olan katgısını tartışmanızdır.
efendiler, gammazlar ne kadar doğru çalışırsa, sözlük de o kadar doğru bir yere dönecektir, tabi bunun için moderasyonun da bir çabası lazımdır. lakin, o bizim yazarların, veya gammazların doğrudan etki edebileceği bir konu olmamaktadır. ancak bu bizim için bir bahane olamaz, biz yine işimizi doğru yaparak vazifemizi gerekirse fazlasıyla yerine getireceğiz.
2011 genel seçimlerinde dikkat edilmesi gerekn husus. yani akp %50'yi geçi lakin millet vekili sayısı 330'u geçemedi (an itibari ile). yani şu anaysayı değiştirme noktasında bağımsızlardan yardım istemeden işleri zor gözüküyor. mhp'yi ikna etmek biraz daha zorken, chp'yi kendileri bile düşünmez.
yani seçim sonucu akp'nin önceki meclise göre daha zayıf olduğu bir meclis çıkardı.
not: parti tutmuyorum, hatta demokrasi sevmiyorum lan ben... onu geçtim iktidarı hiç sevmiyorum. siyaset izlemeyi seviyorum sanki ama. aynı zamanda deportivo la caruna taraftarıyım, beyaz peynir severim.
ortalama zeka, zaten halkın sahip olması gereken bir zeka olduğu için anlamsız ifade. eğer ki halk ortalama üstü zekaya sahip olsaydı, ortalama üstü zeka, yeni ortalama zeka olurdu.
led zeppelin cover grubu. ama youtube'da izleyeceğiniz üzere şarkılarda absürd bir reggea havası var. ha bir de vokaller elvis presley gibi takılıyor. yani dread zeppelin = led zeppelin + reggae + elvis.
turkcell ve vodafone'un tüketici nanelerine muhteşem gönderme olan reklam. valla bildiğin reklam paylaştırıyor insana. o kadar güzel laf sokmuş. haklı veya değil, ama harkulade.
