mancini ile işlemeyecek transferdir. şahsen mancini destekçisi olsam da bu adamın yerli furbolcuyla iletişiminden şüpheliyim, aslen akdeniz insanı olsa da öyle çok kaynaşan bir karakteri yok. Ancak türk futbolcusu parlamak için hocasıyla şahsi bir bağ aramakta, profosyonel değil ne yazık ki. Ha kesinlikle gelmesi taraftarıyım, yerli olarak daha iyisini zor buluruz. bulsak da "bunu oynatacağımıza aydın'ı oynatsak daha ucuza gelir" kafasında bir yerli buluruz.
kafeindir, saf olarak damardan almadığınız sürece sizi öldürmez. aldığında dopamin salgılarsın uyarıcı etkisinin yanında hafızaya iyi gelir. gerçek anlamda bağımlılık yapsa dahi eksikliği en fazla bir başağrısı olarak kendini gösterir. istersen kolanın içinde soğuk içersin istersen kahvenin içinde sıcak içersin. türk kahvesi olarak kültürümüzde bile yeri vardır. hatta çayın içinde ülkemizde dahi üretimi mümkündür. harareti alır sağlamdır güvenilir her yerde satılır fiyatı makuldur.
Suriye sınırının hali belliyken imkansız olaydır, adamlar kendi göçmenleriyle uğraşıyor zaten hele italya gibi akdeniz ülkeleri arap baharıyla birlikte kuzey afrikadan çok göç aldı. tabi avrupa birliğinin akdeniz ülkeleri zaten kuzeylilerin verdikleri borçla geçiniyor bir de o var. şahsi fikrimce avrupalının bize sınır açmak gibi bir işe girişmek için bir sebebi yok. ucuz iş gücü desen avrupa'lı zaten fabrikasını uzak doğuya kuruyor.
bir de şu var, avrupa'nın en batmışı yunanistan'da bile hala ülkemizden daha iyi sosyal haklar var, adamların emeklisi yılda 14-16 maaş alıyor.
türkiye cumhuriyeti'nde gerçek olmayan durum, meğer ki paylaşan siz olmayın. sayın yazarlar fiki ve sanat eserleri kanunu'na göre kanunun korumasına giren bir eseri, eserin sahibinin izni olmadan paylaşmak suçtur. en fazla eseri izinsiz paylaşan ile aranızda bir bağ olursa işin ucu size batar. ha torrent veya ares gibi paylaşım programı kullanırsanız, yani sizin bilgisayarınızdan başka bilgisayarlara bu eser paylaşılırsa o zaman suçun faili olursunuz.
Ünal Başkan'ın profosyonel Galatasaray'I için doğru bir adamdır. Malumunuz ünal bey zaten ben futboldan anlamam demişti, takıma bir anomim şirket gözüyle bakmakta ve bu bakış açısı türk futbolseverlere yabancı gelmektedir. Şu ana kadar galatasaray'ın başına kötü bir şey gelmemiştir ve galatasaray ekonomik olarak 2000lerden sonraki en iyi halindedir. ha parayı bastıkça başarı gelir mi orası türkiye şartlarında biraz belirsiz olacaktır. yani bu gözle hareket eden takımımız pek yok. Bir ara alt liglerden bir şekerspor vardı, sergen ahmet dursun vs. eppeyi bir lige göre akıllı adam toplamıştı ama başarı gelmemişti. ha bunu kıyas saymak da ne kadar doğrudur bilemem. neyse mesele şu ki mancini bir şirket olarak doğru transferdir ama takım olarak doğru olup olmadığını zaman gösterir.
kişisel kanaatim savunmayı toplasa bile yeter, şu adamı erken gönderip tazminata boğmak ise hata olur. Ha savunmayı toplamak biraz zaman ister ve sezon arasında bence eppeyi bir savunmaya takviye görebiliriz. en azından gerçek bir sol bek gelebilir. Yani kanat bozması riera ile bu iş bir yere kadar. gönül ister ki yerli olsun ama benim bildiğim yeri sol bek kalmadı... belki altyapıdan birden bir iki genç fırlar en büyük umudum o. sağda ebue ile sabri güzel insanlar. hamit ise kanatta kesinlikle olmamalı, ortasahada melo ile libero olur selçuk ile oyun kurar daha iyi.
en büyük endişem ise bizim bruma'da tam bir balotelli havası var ve mancini balotelli'yi sevmiyor.
sahtekarlık değildir eğer ki başlıkta tartışıldığı üzere kanser veya ırsı hastalık kişinin üremesini engelleyecek kadar vahim ise kişi üreyemez karşı cins onu çekici bulmaz ve o hastalık o kişi soyunu devam ettiremediği için sona erer. Doğal seleksyon bu kadar basit bir şeydir, üreyecek kadar sağlıklı olan hayatta kalır ve genlerini bir sonraki nesillere aktarır.
taa ilk üç günden beri iddia edilen sav. oysa bugünden sonra haftaiçi olmasına rağmen destek büyüyecektir. şöyle ki özellikle valinin ve yerli medyanın tutumu gittikçe parka olan desteği artırmaktadır. bunun yanında yabancı medyanın dolayısıyla dünyanın gözü şu anda iki hafta sonra tekrar taksime dönmüştür, ve yabancı devletler de iktidarın tutumunu artık açıkça eleştirmektedirler. ha bu demek değildir ki dış mihraklar ülkeyi ele geçirecek. ancak zaten sıcak parayla yürüyen ekonomi sermaye sahibi ve iktidarda etkisi olan kişileri de kızdıracaktır, bunun yanında sayın başbakanımız uluslararası itibarını gittikçe yitirmektedir. hele ki okyanus ötesinden gelen o destek de zayıflarsa iktidar partisi kendi içinde de çatlamalar yaşayabilir ki sanki yaşamaktadır da. kısacası olay sadece çevre duyarlılığını aşmış iktidarın tavrına karşı bir tepkiye dönüşmüştür. belirtmek gerekir ki, olaylar öncesi sokağa çıkmak için sebebi olmayan insanlar sokaktadır. yani destek sadece sokakta değil siyasette ve ekonomide de artmaktadır.
az önce her yer tayip her yer direniş diye slogan atıyorlardı sonra birden yaptıklarını farkettiler, aralarında çapulcu karışmış diye tahmin etmekteyim.
gerçekliğine inanmanın pek güç olduğu iddiadır. twitter hesabında görüldüğü üzere henüz fotomontaj çalışmasına bile başlamamış belki de becerememiştir.
şahsi tahminim ise ya tutarsa mantığıyla yapılmış bir karalama çalışmasının birden bazı kesimlerce sevinç ve heycanla dikkate alınmasından ibarettir.
"oh lan direnişçilere diyecek bir şey bulduk"
ha dünya hali, bir şekilde kanıtlanırsa, yapanın akli dengesinden şüphe etmek gerekir. insan üzerine işemek nedir lan...
edit: belkendiği üzere hesap sahibi, sizi allaha havale ediyorum diyerek çekilmiştir. kendisinin allah'la olan hesaplaşması merak konusudur.
-merhaba iyi günler
+merhaba iyi günler
-istanbul'daki direniş için mi burdasınız?
+tamam
-ne düşünüyorsunuz bu konuda?
+oni öldürmek isterim... ben baştan... bumbayı verin ben götüren onun kıçına koyam... onu patlatıram!
-aman teyzecim...
kendisini tüm halkın meşru başbakanı olarak görmeyen kişinin beyanı. sadece seçmenlerinin başbakanı olarak kendisini görmeseydi şu halka benim halkım diyebilseydi belki bugün çok farklı olurdu.
şu anda gezi parkında yerden çöpleri toplayıp etrafa çiçek dikmiş kitledir. biraz araştırırıp kendi aralarında konuştuklarına bakarsanız sürekli çevreye kamuya veya özel mülke zarar vermemek için birbirlerini telkin ettiklerini görürsünüz.
ve taksim de olmasanız da biraz yakınlarında olsanız orada polisin yaptığı zulmü görürsünüz. amaçları halkı dağıtmak değil eziyet etmek, halkın kaçabileceği noktalara, metronun içine gaz bombası atmanın açıklaması polisin dolayısıyla iktidarın nefretidir. ilk yıllar kendisi mazlumu oynayan iktidar partisi şu günlerde kendisi zalim olmuştur ki fatih semtinde bile saatlerce yapılan protestoların ortak noktası ulusalcılık değil akp'nin eşkiyalığıdır.
efendim ceza verilmemiştir, iddianame öyle hazırlanmıştır sadece. bilin ki türkiye'de açılan ceza davalarının yarısı beraat, kalanın da yarısı cezanın ertelenmesiyle neticeleniyor. hukukçu olarak hükmün açıklanmasının ertelenmesi verileceğini düşünüyorum.
imdb ve özellikle ekşi sözlükte yer alan yorumlarıyla şaşırtmış filmdir. Açıkçası ben sevgilimle gittim hatta filmi ben seçtim o nedenle sürekli savunma ihtiyacım vardı lakin savunması gayet zordur.
--spoiler--
Senaryo ile başlamak gerekirse gelmiş geçmiş en klasik korku filmi senaryosu demek mümkündür. Bir grup genç toplanıp ıssız bir yere gider, orada bir tane fırlama lanetli bir şeyi bulu ve kurcalar sonra herkes patır patır ölür esas kız veya esas oğlan kurtulur. hele ki şu kitabı okuyan sarışın herif her bulduğu kelimeyi sesli okumasa hiç sorun yok, illa ki sesli okuyacak hele ki okuma dendiğinde kitaba. Ayrı bir konu ise, kitabın mahiyeti tabiki. yahu kitabı tellere sarmışsın tamam da niye orta yere bırakıyorsun, göm gitsin. kitap da kullanma kılavuzu mübarek kim yazdıysa neden yazdıysa belli değil. hani şeytan tarafından yazıldıysa kendisinin öldürme şeklini neden yazmış... neyse.
karakterler gayet klasik ve düz. bir esas kız madde bağımlısı bir de sarışın adamla esas kızın abisi arasında bir gerilim var ama hiç üstünde durulmamış. tabi ortamda bir hemşire bulunması hikayeyi renklendirmiş ama o kadar.
yani özel efekt kan çamur asmak kesmek çiviler ile biraz şiddet ve iğrençlik kullanarak duygulara hitap etse de bence bu komedi filminde osuruğa düşen adama gülmek gibi bir şey.
netice olarak; herhangi bir korku filminden farkı olmayan ve fikrimce takdiri hak etmeyen bir film olmuş.
efendim roma tarihinde pek çok köle isyanı görülmüştür ancak spartaküs bunların arasında en çok ün salanıdır. kendisinin hikayesine roma kaynaklarında bulmak mümkündür. bir savaş esiri olarak getirilmiş ve başarılı bir gladyatör olmuştur. sonra tabi isyan etmiş onbinleri peşinden sürüklemiştir. söz konusu dizid tabiki senaristler tarihte kaydı olmayan olay ve kişileri eklemişlerdir. ancak kaynaklarda kendisinin trakyalı olduğu sabittir. bu köe isyanını diğerlerinden ayıran ise kesinlikle spartaküsün karakteri olmuştur. bu glasyatör kölelik altında yetişmemiştir ve arenada gösterdiği başarılar da göz önünde bulunduğunda zaten soylu bir ailenin eğitimli evladı olduğu söylenebilir. yani roma karşısında düzensiz bir isyan hareketi değil adeta bir ordu bulmuştur. ve şehirlerin kendi kolluk kuvvetleri bu isyanı bastıramamış ancak lejyonlar yani akdenizi fetheden çağın en güçlü ordu birimi olan lejyonlar bu isyan hareketini durdurabilmiştir.
tek kişi olarak ele alındığında şüphesiz cengiz han'dır. hittler zaten varolan bir partinin liderliğini yapmış, napolyon etkisini dünya çapında gösterememiştir. ancak kendisinden yüzyıllar önce cengiz han tarihin en eski imparatorluklarından olan çin'i alt etmiş, ardından harzemşahlar başlayarakolmak üzere büyük seçluklular ve diğer türk beyliklerini sonlandırmıştır. yani çinden iran'a hatta anadolu'ya kadar ortalığı perişan etmiştir. bunun yanında alamut kalesini fethetmesi de batıniliğe bir darbe varmuştur. çok önemli bir nokta daha bağdat'ı fethedip binlerce yıllık bilgi birikimi bulunduran kütüphaneleri yakmış o tarihine kadar dünyadaki en önemli şehirlerden biri olan bağdat'ı perişan etmiştir. zaten haçlı seferleriyle boğuşan islam dünyası bu yağmalamalardan asla tam olarak toparlanamamıştır. bağdat ve arap coğrafyası eski ihtişamına asla geri dönememiştir.
Kabul etmeden önce ayrıntısıyla düşünmek gereken tatildir. malumunuz orta dünyanın önemli bir kısmı tehlikeli arazilerden oluşmakta etrafta wargların üstünde orklar cirit atmaktadır. goblininden trolüne her türlü canlı sizi yemek isteyebilir. hatta son hobbit filminden anlaşıldığı üzere dağlar bile kafalarına göre ayaklanıp kavgaya güreşe tutuşabilmektedir.
orta dünya'da tatil yapılacak yerleri düşünmek gerekirse üç başlıkta toplanabilir:
-gondorveya rohan gibi insanların yaşadığı mekanlar: orta çağdan kalma teknik bilgiyle yaşarlar, kültürel bir macera için ideal olabilmektedir.
-elflerin mekanları: doğal güzellik ve mistik bir hava yoğun olarak görülür. ama elfler havuç marul yemektedirler, ve misafirlerine de tavşan gibi muamele yaparlar. kendileri ayrıca soğuk ve kibirli olabilmektedir.
-shire dediğimiz hobbit köyleri ve kasabaları; efendim eğlence içmek yatmak uyumak ve içeriği şüpheli pipo içmek için ideal yerlerdir. hobbitler zevklerine düşkün canlılardır, dinlenmek için ideal tatil yerleridir.
kaç yıllık yazarım format dışı entry girmedim ama 2 dakika silinmeden dursa da bir şey diyeyim;
canlar, sayın sözlük yazarları
afferim lazio'yu yendiniz, he galatasaray da kaybetti. bu iki maçın birbiriyle alakası var mı... en fazla süper kupa finalinde kim eşleşir onu belirler. nedir bu kin, nedir bu nefret?
yahu bu futbol takımı dediğin nane, anomim şirket. üretmiyor bir şey, hizmet sunmuyor senin paranla senin hayatın boyunca bir arada görmeyeceğin parayı bir futbolcuya üç ayda veriyor. senin bu şirketle bir bağın yok. lüzumsuz bir duygusallığın var sadece.
karman çorman bir şarkıdır kendileri. başlangıcı çok ayrı bir kafadadır, sonra punk'a geçer arada metalvari bir hava alır punk'a geri döner sonunda. fikrimce baştaki havayı sürdürebilseler daha iyiydir, çünkü devamı çok sıradan. on tane böyle punk şarkısı var lan.
Rhapsody of fire adlı power/speed metal grubunun bir parçası.
neyse tanımı geçtik, bu şarkıyı ben lisede dinlerken yarısı italyanca zannederdim meğerse adamın ingilizcesi bozukmuş. hey gidi günler, ingilizce öğrenince tabi şarkı sözlerini de anlar oldum şarkı komik geliyor artık. gençliğimde en gaz şarkılardan biri olarak gözlerimi kapayıp nice epik şeyler hayal ederdim, şimdi manowar sözlerinden hallice geliyor tabi. he manowar'ı da anlamaya başlayınca komik gelmişti de neyse uzun hikaye.
standartlaşan sigara, hani kendini benimsetiyor. ortalama bir fiyat ortalama bir ağırlık ortalama bir tad olarak, nerdeyse gel de bana alış diyor. hani eski camel nedir ne değildir bilmiyorum o yılllarda daha sağlıklıydım ama sigara içen adamın sigara arayışında hiç değilse uzun bir durak olabilecek bir marka.
saç dökülmesini bilmem de saçları dolgunlaştıran şampuan, ha bir yanında verdikleri sprey gibi nane çok kötü kokuyor kullanamıyorum. memnunum zararını görmedim. ama saçlarım banyodan çıktıktan sonra reklamlardaki gibi oluyor onu diyebilirim. bir gün sonra geçiyor tabi.
