istanbul ticaret üniversitesini tercih etme sebebim sağladığı olanakların öğrenciler için çok iyi olmasıydı. sahiden şaka bir yana gerçekten bakınca bir hayli iyi görünüyor. üstelik burs imkanları da gayet güzel.
Çanakkale kutlaması mıdır, yası mıdır; şenliği midir belli olmayan 250 binlik ordumuzun yok edildiği günün sene-i devriyesi vesilesiyle tüm gün sazla türkü söylenmesine maruz bırakılmaktır. Tarsus'un yarenlik alanında ve birçok yerde de bu törenler yapılıyor. Orada ikamet eden vatandaşlara tüm gün müzik dinlemek ister misiniz diye sorulmuyor. Ayrıca müzik zevkiniz nedir, hangi tür müzikler seversiniz, türkü dinlemek ister misiniz denmiyor. Hatta şu sabahtan beri çalınan sazlı melankolik Türküyü evinizin dibinde saatlerce çalmamızın bir mahzuru var mı diye bir soru da sorulmuyor.
Bir yere kadar anlayabilirim. Mesela bu bir milli bayram veya milli yas günü ya da milli her neyse; önemli bir öğe. Ama bu tarz törenler de en fazla 2 saat sürmeli.
Aile bakanımız Hollanda'ya gitmeli miydi, illa orada evet propagandası yapmaya gerek var mıydı ya da 15 mart hollanda genel seçimleri arefesinde kendi ülkelerinde ortalık karışıkken bir de bizim referandumun vakti doğru muydu? Bunlar tartışmaya açık sorular. Bunları sabaha kadar tartışabiliriz.
Bununla birlikte, çölaşan bir örnek veriyor. Diyor, Hollanda'da bizim ne işimiz var? Cumhurbaşkanı propaganda hakkımız vardır demiş. Ona cevap olarak 2004'te kendisi başbakanken Kıbrıs'ta ab'ye kıbrıs girsin mi girmesin mi referandumu vardı. Rauf denktaş hayırcıydı, erdoğan evetçiydi. Denktaş mitinglerine anadoluya gelerek devam etmiş, erdoğan da Kıbrıs'ta yapsın, buraya niye geliyor demiş.
Velhasıl, çölaşan da diyor; o zaman Hollanda'nın bunu demesine neden kızıyorsunuz? Fakat çölaşan bir noktayı atlıyor. Arada bir fark var.
Kıbrıs'ta yapılan referandumda anadoluda oy kullanılmayacak. Sadece kıbrıslılar oy atacak. Anadoluda miting yapmanın anlamı yok. Muhatabın yok çünkü. Ama Hollanda'da oy atacak kişiler var. Orada propaganda yapman için muhatabın var. Aradaki bu farktan dolayı, benzetmesi adaletsiz olmuş.
Haftalar önce yanıma 30 cm'den daha yakına gelmeyen bir kedi vardı. Her gün düzenli olarak besledim, artık okşamama izin veriyordu. Biraz tutsam kaçmaya çalışıyordu. Sonra buna küstüm. Daha sonra barıştık, peynir vermeye devam ettim. Ve şunu fark ettim; kediyi en ufak tutar gibi olduğumda telaşa kapılıyor, sanki tecavüze uğrayacakmış gibi kendini savunuyordu. Haliyle öfkelendim. Bunu bana nasıl derdi. Sonra bacaklarını yakaladım pençelemesin diye, ağzından maaow diye çaresiz bir ses çıktı. Daha da sinirlendim. Çünkü çaresiz hissetmesi bana haftalardır bir gıdım güvenmediğini gösteriyordu. Bana resmen katil veya tecavüzcü muamelesi yapmıştı. Sonra elimi ısırdı. Ben de gitmesine izin verdim. Aramız bozulmuş oldu. Hem ben seni peynirlerle besleyeyim, annemden gizli sucuklar vereyim; sen kalk bana bunları de. Bundan sonra en az peyniri sana vereceğim. Diğer iki kediye karşı seni korumayacağım. Görürsün.
Gece gece pijama partisi düzenleyip kant'ın transandantal idealizmini hararetle tartışan kızlardır. David hume'ün nedensellik eleştirisi yüzünden saç baş birbirine girmeleri an meselesidir.
bunun ayet olduğunu bilmeyen kör cahilleri göstermiştir.
edit: (bkz: hadid suresi 11). bir de bazı cühela takımı islam'ı ticaret demekle kötülüyor. islam ticaretin ta kendisidir bilmiyorlar. din, allah ile kul arasında akit, ahid, yani "sözleşme"dir. ayetlerde her fiile verilen bir sevap vardır denir, bu sevabın arapçası "ecir". yani ücret. cennet iman "karşılığında" verilir. bunların hepsi ticaret terimleri. hala ticareti olumsuz bir şey sanan embesillerin dikkatine. din ticarettir.
tek kullanımlık, her anime, çizgifilm veya çok ucuz filmlerde işe yarar senaryodur. malzemeler:
bir kız. kahraman kızı kurtarır. düşman ölür. kahraman kurtarmış olsa da, yaralanır. kız da endişelenir. isteyenler evde içine aşk koyup küçük sürprizler yapabilirsiniz. afiyet olsun.
Evrimleşme gerçekten doğruysa bulunan fosillerin basamak basamak canlıları göstermesi gerekirdi. Sıra şöyle:
*3.6 milyar sene önce en eski hücre.
*1.7 milyar sene önce en eski ökaryot.
*0.5 milyar sene önce en eski çok hücreli canlılar.
Sonrasında "kambriyen patlaması" ile 10 milyon (milyar demiyorum bak, milyon) senede memelisine kadar tüm fosiller. Tek hücrenin çok hücreliye evrimi 2 milyar sene sürerken, çok daha inanılmaz karmaşık memelilere gidiş ne kadar hızlı. Buna o yüzden "patlama" diyorlar.
Şimdi evrimciler bu skandala ne diyor? Fosiller eksik. Ha evet, fosiller bizim teorimize uyana kadar fosil arayacağız. Oh ne güzel. Evrim sanki olmamış gibi fosiller eksik gelirse evrim yanlış demiyoruz, aramaya devam diyoruz. Halbuki bilim bizim fikrimiz doğru çıkana kadar araştır demez, eldeki verilerle en uyumlu tezi kabul et der. Fosiller de sanki evrim yokmuş gibi duruyorsa, evrim yok diyeceksin; ha bir gün o eksik milyonlarca boşluğu kapatacak fosilleri bulursan beni ara da evrimi kabul edelim.
din, kitap, allah veya şu: en genel anlamıyla toplumun bilinç altındaki o varlık. bunların hepsi yerine: herkesi gözetleyen bir üst kişilik, kural koyucu, oyun kurucu yoksa. işte o zaman hiçbir şey suç değildir. her şey mübahtır. ama kendinize bile zorla uğraşsanız da kabul ettiremeyeceğiniz bir gizli gerçek vardır, biz suçun varlığına inanırız. suç vardır, bundan kimsenin şüphesi yok, o zaman saydığım bütün o şeylerin hiçbirinden de şüphemiz olamaz.
Yıllarca sağır olan bir insanın nasıl beste yapabileceğiyle ilgili karışık bir zihin durumunda kalmama sebep olan hikayenin aslı astarının olmaması durumudur. Bu arada başka bir teori:
Ben doğuştan sağır olduğunu duymuştum. Müziğin kulaktan bağımsız nasıl olabildiğini kara kara düşünüyordum. Meğerse 1770de doğan bu bestekar 31 yaşında işitme problemi yaşamış, 46 yaşında tam sağır olmuş. 56 yaşında ölmüş. Ortada sadece şöhreti daha da abartmaya yarayan bir efsane var.
önceden kararlaştırılmış bir tarihte aile fertlerinin mutlu olmaya ve sevinmeye karar vermesidir. bunu başaran ve bayramlarda gerçekten sevinenlere ancak imrenirim. ama benim böyle bir programlı mutluluk aktivitesine iştirak edebilmemin imkanı yoktur. bayramı saçma bulduğum, olmaması gerektiğini düşündüğüm için mi? hayır. bunu beceremediğim için.
iticidir. sevgi bekleyen çocuk, sevgi bekleyen herhangi bir kişi. borcunuz varmış gibi kendisinden emin, yüzü gülerek onu sevmenizin göreviniz olduğunu dayatan bir varlık. sevilmemeye sebep olur. sevgi talepkarlığa tahammül etmez.
şeriat, islam hukuku olarak bilinir. nasıl bilindiğini boşverelim. şeriat kuran'da ne anlamda kullanılır ona bakalım. bakıyoruz, aynı anlam. yani kurallar, kaideler, vahiy ile söylenmiş yasalar.
şeriatçılık, devletin islam kaidelerine göre yönetilmesi. bir teokrasi türü. topluma islami emirleri devletin uygulatması. namaz vakitlerinde dışarda ne işin var demesi, alkol içenlere zabıtanın haramdır diye karışması, kısacası toplumu zorla cennete sokma uygulamasıdır.
peki islam'da zorla herkesi doğru yola getirin, kimsenin günah işlemesine izin vermeyin diye bir emir var mıdır? yoktur. isteyenin günah işleyebilmesi zaten günahın doğasını oluşturur. birisi günah işlerken onu zorla durdurmak onun ameline etki etmez. demek ki islam devleti diye anlamsız hareketin islam'la alakası olmadığı gibi, islam'a ters. namaz kılmayana namaz kıldırmak ona sevap kazandırmaz. sadece mümin olmayan birinin "kafir" olmak, açıkça inkar etmesi yerine "münafık" olmak yani küfrünü gizlemesine sebep olur. kısacası hiçbir manası yok. islam devleti veya şeriatçılık, şeriata aykırıdır.
islami armut yeme fikri ne kadar anlamsızsa, islami devlet de o kadar anlamsızdır. devlet, devlettir. ya iyi ve adildir, veya zalimdir. islami veya islami olmayan devlet olmaz. islami armut olmadığı gibi.
kemalist uydurma kelimelerinden birisidir. hiçbir türkçe konuşan insan düşünümleme diye bir kelime kullanmaz. kullanmamıştır, kullanmayacaktır. öztürkçeci dile her türkçe toplumu mensubu tepkisini göstermelidir. böyle rezil kelimeleri türetmeye bir daha cesaret edilmemelidir.
Kulağa hapishanelerde suikast amacıyla yapılan bir eylem gibi gelir. Hastanede bir anneyi yavrusundan ayırırsınız. Çocuğu zapt edersiniz, zor kullanır, kolunu bacağını tutturursunuz. Ciğerini şişlersiniz. Annesi size teşekkür eder. Ama çocuğun gözünde suikastçisinizdir.
Kimse zamanında oyununu oynamayıp diğer rakipleri beklettiği için yakında iptal edip köye yerleşeceğim turnuvadır. 15 dakika bile sürmeyecek bir karşılaşmanın günlerce yapılamaması gerçekten çok enteresan. Bir türlü gece vakit ayrılarak oyunlar yapılamıyor. Ben de uğraştığıma pişman oldum. En son bugün de bekleyip son şansı veriyorum.
hayatında sigara içmemiş birisi olarak bilemediklerimdir. mesela,
sigara yakıldıktan sonra kendi kendine yanıyor. çok sık içine çekmek sigaradan alınan verimi arttırmakta mıdır? yoksa ne kadar nefes çekilirse o kadar mı vardır içinde?
edit: sigarayı bırakınız. çünkü sigara kanser yapana kadar fazla etki etmez, 15 paket-yıl içtikten sonra bir kere kansere yakalanırsanız, çok hızlı bir şekilde ölürsünüz(yaklaşık 1 sene içinde). tıbbın şu anda akciğer kanserine bir tedavisi yoktur, gelecekte de olacağa benzememektedir.
Çocuk Amerika'yı arar,
-Slm Obama müsait mi?
-Yes
-Telefonu bağlar mısınız?
-Why?
-Özel bir mesele var
-Okey to.
Obama telefonu açar ve çocuk söze girer,
-Slm artık adın Bama olucak!
-Why
-Çünkü O sadece bana ait.
Obama gözyaşlarına engel olamaz ve bi cAmEL YaQar aMeRiQa dUmaN aLtI.
uludağsözlük satranç klübü adını verebiliriz. birçok yazar da katılır, ara sıra turnuvalar düzenlenebilir. veya insanlar aralarında oynayabilirler. önemli olan satranççıların birbirini bulmaları.
Gerdek gecesi diye tarihi belli olan, herkese bakın biz bugün bunları yapıyoruz diye cinsel ilanda bulunan rezil ifşa hastalığı. Bir de balayı var. Balayı nasıl geçti diye sorarlar sonra. Güzel geçti, şöyle yaptık böyle yaptık diye anlat oldu olacak. Bu ne rezil kültürdür? Şahsen toplumun göreneklerinin tamamını benimsemem mümkün değil.