Anasının ak sütü gibi helal olan nafakayı kendi şahsi tercihleri doğrultusunda harcayan kadındır. Başkalarına da susmak düşer. O yüzden çenenizi kapatın.
Bir itiraf. Kendisi 2008 senesinin Mayıs ayında Konser için Türkiye’ye geldiğinde Taksim’de konakladığı otelde Benlen halvet oldu. Senelerce içimde tuttum tuttum yeter artık. Bilin istedim.
Az evvel romanımın 14. Bölümünü yazarken zilin çalmasıyla oflayıp puflayarak kapıya yöneldim. Beni bilenler bilir hayattaki en nefret ettiğim şey iş üstündeyken rahatsız edilmektir.
Kapıyı açtım. Normalde de yere bakan biri olduğumdan yine yere bakıyordum. Ama bu sefer gördüğüm şey ev sahibi Nazike hanımın katır toynağından hallice ayakları değildi. Körpecik bir kadın ayağıydı evet. Aklıma zehir gibi yavaş yavaş salınan Merak ile gözlerimi bacakları üzerinden geçirerek yukarı kaldırdım. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Kız minişortla kapıma gelmişti.
nazike teyzenin Aidat toplama seanslarında kapıda arkasından Konuşup durduğu kız buydu demek. Nasıl apışıp kalmışsam kızın beni duyuyor musunuz duyduğunu duydum. Birden silkindim ve öksürdüm. Evet buyrun dedim. Fazla limonunuz varsa alabilir miyim dedi. Limon yok ama kumaş var dedim. O nerden çıktı dedi. Astagfirullah halima baji şortunuza kumaş yetmemiş sanırım Kumaş vereyim eklersiniz Dedim. Bir Tokat vurdu. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Öyle olduğum yerde kala kaldım. Eli ağırmış kızın.
An itibarıyla kurduğum kulüp. Ergenlerin içeride neler döndüğünü merak edip asla bilemeyeceği, Sözlükteki abazan ergenleri reddeden 30 yaş üstü ateşli hanımefendilerin Coşturacağı kulüp. Evet.
internette herhangi bir filmi ya da diziyi bedava izlemenin binlerce yolu varken ciddi ciddi netflix isimli ne idüğü belirsiz oluşuma para ödeyen kitledir.
Beni gençlik hakkında derin düşüncelere gark eden durum. Hele hele Anadolu’nun saçma sapan bir yerinde yeni açılan üniversitemsi yerlerde ingilizce öğretmenliği falan okuyup iş bekleyen kişilerin olması kanımı donduruyor.
Sanki bana çok idealistlermiş gibi goygoy yaparlar bir de. Yahu hepimiz biliyoruz oraya evden kaçıp kızlı/erkekli ortamlara girmek için gittiğinizi.
Taşıdığım kafkas genlerinden ileri gelen acı kuvvetim, keskin zekan ve uzun boyum. Güdük bir tip olaydım ne yapardım bilemiyorum. Kesin ateist olmuştum kesin.
Ortamın asaletine uyum sağlayamamış bir kızdır maalesef. Tamam sütun bacaklarını ve ateşli kalçalarını sergilemekten hoşlanıyor olabilirsin ama bunun yeri tango kursu değil arkadaşım.
isteyen açıp bakar önceki yıllarda da oranlar hep aynı. Kan bağışçılarının içindeki kadın oranı %20 seviyelerine bile ulaşmıyor. Bu ise dünya sağlık örgütünün dünya geneli verileri:
Yani net bir biçimde görülüyor ki gelişmiş ülkelerde yarı yarıya olan kan bağışçılarının cinsiyet dağılımı bizim ülkemizde yüzde 20 seviyesine bile rastlanmamış.
Bu duruma kızlarını prenses gibi yetiştiren ailelerin sebep olduğunu düşünüyorum şahsen.