Sen değil miydin izmir sokaklarını "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganıyla inleten, sen değil miydin 19 Mayıslarda, 23 Nisanlarda, 9 Eylüllerde, 30 Ağustoslarda, 29 Ekimlerde şehrini kırmızı beyaza bürüyen...
Şimdi senin bu manzaranı değiştirmek istiyorlar.
17 Mart'ta güzel izmir'i kirletecekler. Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını isteyen bir grup terörist eylem yapacak. Türk bayrağının yerini PKK paçavraları, Atatürk posterlerinin yerini bebek katilinin fotoğrafları, Mustafa Kemal'in askerleriyiz sloganının yerini ise "Biji Serok Apo" sesleri alacak.
Sen ne yapacaksın izmir'li?
Balkonuna bayrak asmakla mı yetineceksin? Bunu elbette yapacaksın, ama vicdanının sesini dinle, yetecek midir bu tepkin?
Sokağa inmeyecek misin? Balkonundaki bayrağını gururla sokakta taşımayacak mısın? Mustafa Kemal'in askerleriyiz diye haykırmayacak mısın sokaklarda? Mustafa Kemal'in askerleri gibi düşmanın karşısına dikilmeyecek misin?
Söyle izmirli...
Mustafa Kemal'in askeri misin yoksa değil misin?
---alıntı---
yüksekova haber'in düzenlediği futbol turnuvasında gerçekleştiği iddia edilen, tff tarafından yalanlanan olay. söz konusu turnuvaya katılan takımlar futbollarıyla değil, pkk propagandası yapmalarıyla ön plana çıkmaktadır.
balbay için, balbaylar için meydanlarda yükselmesi gereken slogan.
o içeri düştüğünden beri dünya kendi ekseninde 1000 defa döndü.
her dönüşün bir gecesi, bir gündüzü vardı. fakat o'nun için gece de birdi gündüz de...
dört duvar arasında, demir parmaklıklar ardında gece olmuş, gündüz olmuş ne fark ederdi.
o hücreye atıldığından beri dünya kendi ekseninde 276 defa döndü.
dönen dönmüş, devir değişmişti artık.
eskiden savcılar sanıkların suçlu olduklarını ispat etmekle yükümlüydü.
ama "ak" adalet onların işlerini kolaylaştırdı.
savcıların mühim işleri ve güçleri vardı, komplo kurmak zor işti sonuçta.
buna ek olarak insanlara sizin suçunuz şudur mu diyeceklerdi?
demediler...
haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan balbay'a türk milleti sahip çıktı.
tutuklanmasının 829. hücrede tek başına 105. gününde izmirliler dedi ki ona; "biz senin suçsuz olduğunu biliyoruz, sana kurulan komployu da komplonun mimarlarını da biliyoruz."
ve sandığa gidildi, oylar verildi...
mustafa balbay gazeteci kimliği ile düşmüştü hapse, ama artık bir kimliğe daha sahipti; milletvekili olmuştu.
fakat komplocular, bir insanın hayatını kararttıkları yetmezmiş gibi, milletin iradesini de göz ardı etti.
izmirliler zaten "gâvur" değil miydi, ne işi vardı onların milletvekillerinin mecliste?
üstelik ismine bakın; mustafa.
yasak isim kardeşim, kemal de yasak mustafa da!
ergenekon savcıları, mustafa kemal'in idam fermanını imzalayan zihniyete sahiptir.
bu zihniyetin yarattığı eseri balbay tek bir cümleyle özetliyor;
"öyle büyük bir yalan ürettiler ki kimse karşı çıkamıyor."
susup, sıranın bize gelmesini mi bekleyeceğiz?
susup balbay'ın, balbayların zindanlarda çürümesini mi bekleyeceğiz?
hayır, asla...
haykıracağız, komplolara boyun eğmeyeceğiz.
haykıracağız, sarı saçlı, mavi gözlü "1 numara"nın emrindeyiz diye.
haykıracağız; tertibe son balbay'a özgürlük diye.
haykıracağız; tertibe son balbaylara özgürlük diye.
ve devireceğiz; adaletsiz bir anlayışın kökünü kazıyıp güzel günlere merhaba diyeceğiz...
diyarbakır'ın aslanoğlu köyü işçi partisi'ne yakınlığıyla ve aydınlık çevresinin haberlerine göre ağalığa karşı verdiği mücadele ile bilinir. geçen yıl tgb'li gençler köy okulunu kendi elleriyle onarmıştır.
gönüllü gençlerin bölge insanına elleriyle hizmet taşımasına rağmen, köylülerin elleri gidip leyla zana'ya oy vermiş.