kurtuluş savaşının ilk yıllarında Ata sının arkasında sırtında iki aylık bebesiyle cepheye mermi taşırken yolda ruhunu teslim eden o onurlu kadın, 15 inde eline silah alıp cepheye giden ve bir daha dönemeyen o onurlu Mehmet olamıyorsan bu muameleyi de hakediyorsun demektir.
sen sadece nefes aldığın için bile değerlisin. ve etrafındaki nefes alan büyüyen değişen dönüşen ne kadar canlı varsa senin kadar değerli. hem kendine hem de onlara saygı duy.
bu insanlar kendi hemcinsleriyle değil de birer kadınla evlense bu dünya üzerinde ne değişecek diye sormamız gereken olgudur. yani milletin uçkurunun derdine düşeceğine git sokağın köşesindeki aç kalmış kediye 2 liraya hindi salam alıp ver. Şu dünyada alıp verdiğin nefes bir işe yarasın.
müzik aşkım yüzünden birkaçı hariç karaktersiz tiplerin toplandığı bu programı izlerken çeşitli çelişkiler içinde boğulurken bulurum kendimi her seferinde.
anım rüzgara karşı yürüyen adam inkine benziyor biraz.
kaç yaşındayım hatırlamıyorum. annemle evcilik oynadık o benim kızımmış falan.. sonra ben uyuyakalmışım. Annem de o anı bekliyormuş evden çıkmak için. Çok yapardı bunu markete çarşıya beni götürmemek için... ben de uyumaktan korkar olmuştum gündüzleri.
Bir zaman sonra uyanıyorum annem yok. O çocuk aklımla yüreğim ağzımdan çıkacak halde korkarak dolaplara baktığımı hatırlıyorum. O anda da kendi kendime sesim titreyerek şunları söylediğimi 'kızııım nerdesin hadi çık ortaya!'
o korkunç dakikalar ya da belki saatler ne kadar sürdü hatırlamıyorum... ama hala kapalı bir yerde mahsur kaldığımda hissettiğim o 3-4 yaşlarındaki çocuğun inanılmaz korkusu.