bir galatasaraylı olarak ilk olarak gole sevindiğim sonrasında ofsaytı gördükten sonra resmen sevincimden utandığım maçtır.
maçın genelinde hatta ilk yarı genelinde galatasarayımızın futbol adına ortaya hiçbir şey koymadığını gördüğümde son haftalardaki çöküşün başımıza bu maçtada iş açacağını gördüm açık açık. 2. yarı golden sonra ve gelen ataklardan sonra da 3 puanı hakeden tarafı gaziantep olarak gördüm ancak her zaman hakeden istediğini almaz futbol budur yıldız bir futbolcun bütün maç birşey yapmaz son anda maçı çevirir bu beklentiyle maçı izliyordum ve o yıldızlardan biri olan (!!!!) servet çetin maçı kurtardı ve sevinmeye başladım ama acı gerçekler golün tekrarında ortaya çıktı...
artık hakemlerin üzerinde büyük baskı vardır bu açıkça ortada artık hiç bir hakem son dakikada 3 büyüklerden birinin golünü kolay kolay iptal edemez gibi geldi ve adil gelmedi bu durum umarım bir an önce düzelir ve adil bir lig izleriz diye düşünüyorum.
sayesinde bugün izmir'e bilet alıp ilkokul arkadaşlarıma yıllar sonra kavuşmamı sağlayan sitedir kendisi çok teşekkür ederim kendilerine...
nice insan "öff 10 yıl önce ki insanla ne ppaylaşcam yaa" , "o kadar samimi olsam zaten iletişim kurardım" gibi laflar etsede sürekli şehir değiştirmek vs gibi olaylardan dolayı koptuğum insanlarla yeniden tanışıp yine o günleri hatırlamak hatta arada kalan 10 yıllık boşluğu doldururcasına gece çıkıp hep birlikte alemlere akmak istememe neden olan sitedir. yarın 8 de izmir'de çok mutlu bir insan görürseniz bilin ki o benim.
helsinborg-Panionios maçının berabere bittiğide göz önüne alınırsa mutlak galibiyetle grupta ilk haftadan lider olarak morallerin tavan yaptırmasını dilediğim maç...
nonda umarım 2. yarıda bu kadar net pozisyonları harcadığı için pişman olmaz da maç mutlu sonla biter.
ayrıca: stada taraftar namına kimse gitmeseymiş.
yok olmuyo olmayacak dediğim bir turizm firmasıdır. şöyle ki :
antalya'dan varan turizm ile bilet almama ramak kalmışken bilet satan kişilere uyuz olup diğer firmalarla görüşmeye geçmiş olan ben metro turizmin saat 7 de neoplan otobüsümüz var hem de 3 taksit yaparız demesiyle iyi bakalım olsun demişimdir.
otobüs çok şık bir şekilde otogarda dururken binip acı gerçekleri görmemle adeta kafamda bir çöküşe girmiştir.
ilk olarak ayakta sohbet eden yolcular vardı seyahat süresince...koridorda ayakta durup kıraathane havası yaratan insanlara hiç bir şey söylenmedi...hadi bu yolcularla alakalı bir şey diyelim servis olayına geçelim ki bence hiç geçmeyelim...ilk olarak yastık istedim yok,battaniye hiç bir zaman olmamış.
içecek servisine geçince genel de bir servis arabasıyla dağıtım yapılmasına alışmış olan ben önce tek tek bardakların dağıtılmasına, sonra tek tek çay ve kahve paketlerinin dağıtılmasına, sonra sıcak suyun bardaklara dökümü, sonra kola isteyenlere kola dağıtımı ve bahtı kara olan ben vişne suyu isteme gafletine kapılmamış olmanın verdiği eziklikle tahmini bir 45 dakika sonra vişne suyuma kavuşmuşumdur.
tabi ki metro turizmin güzellikleri bununla bitmedi. neoplan denen güzel otobüsün açılan ekranlarında film gösterimi başlanıcaktı ve ben inatla bir kulaklık bekleyip koltukların arkasında ki kulaklık yerine o kulaklığı takıp filmi oradan dinlemeyi planlarken birden açık ses sistemiyle bangır bangır verilen film 3. sınıf bir amerikan komedisi olunca uyumayı tercih ettim fakat ne mümkün film bangır bangır olunca belden aşağı esprileri çok seven halkım böğüre böğüre gülerek uykumu tam anlamıyla katletti. tabi ben muavine inatla bir kulaklık dağıtımı olacak mı diye sordum bari en azından film biter bende sakin bir müzik kanalı açar dinleye dinleye uyurum diye düşünürken "abi kulaklıkları otogarda bırakmışız" cümlesiyle tekrar bir motivasyon çöküşüne uğradım.
koltuğu arkaya yatırmamla diziyle ittirip beni 90 derece kıvamına getiren abiyi, ağlayan 3 çocuğu ve mola yerlerinin kalitesizliğini kesinlikle anlatmıyorum çünkü bunlar eminim metro turizmi seçmemenize yetecek kadar delildir umarım.
ayrıca varan veya ulusoyda kasetle yapılan "mola yerine gelmiş bulunmaktayız mola süremiz 30 dakikadır" gibi açıklamaları muavinin herkes uyurken mikrofonu son ses açıp:
"püff püfffffff sessss sayyınn yollcularımız mola yerine geldik.30 dakika sonra otobüste görüşmek üzere" gibi bombaları sanırım uzun süre hafızamdan silinmeyecek.
bunların bir de çok klasik bir geyiği vardır ki şöyledir:
- "abi ben erkek olsam skmediim hatun kalmazdı şerefsizim ne çok kaşar var ortalıkta yaaaaaa..."
dır.
oynamaya doyulamayan bir oyun yapmıştır konami ellerinden öpesim geldi yapanları. bir yorum yazmakla asla hakettiğini veremeyeceğimi anlayarak 2. bir entry ile bu borcumu onlara ödemeye çalışmakta olduğum oyun. oyunu bütün özelliklerini geçtim sadece penaltı atışlarında kaleci olduğumda sahayı gördüğüm açıyı bile düşünerek beni benden almış oyundur. buyrun efendim sizde bakın:
tahmin ediyorum son yıllarda oynadığım en gerçekçi spor oyunu. kendimi gerçekten ribery'i falan yönetirken hissettirdi. oyun o kadar zorlaştırılmış ki daha önce ki pes serisinde hangisini açarsam açayım en zora aldığım ilk maçlarımda her zaman kazanmışımdır. fakat bu sefer öyle bir ters tepti ki brezilyayı almış olmama rağmen türkiye'den 6 yedim 1 attım. uzaktan çekilen şutların gol olma olasıığı arttırılmış sanırım ki bu da gerçekçilik kazandırmış. dünya da artık kale önünde ki güçlü savunma her zaman uzaktan şutlarla açıldığı düşünülürse gerçekçi olmayan bir tarafı yok hele ki şutu kaka adriano gibi insan üstü yaratıklar çekiyorsa.
neyse gelelim top ağırdı yok kauçuktu gibi değerlendirmelere. hayır top kauçuksa nasıl ağır oluyor, ağırsa nasıl kauçuk oluyor. fifa 2008 oynayında görün topun kauçuktan nasıl olcağını. en azından top futbolcunun ayağına yapışıp gitmiyor fifa 2008 de ki gibi.
gelgelelim oyunun kendi içinde ki zekasına. tahmin ediyorum artık gerçek futbol zekasına bu kadar yakın bir oyun anca tekrar konami tarafından yapılır. kontrol etmek için pes 6 yı açıp kontrol ettim sonrasın da tekrar pes 2008 i açtım ki evet anladığım gibi. orta saha da topu bir futbolcunuz mu aldı, o topu aldığında etrafınız da ki herkesin size göre bir konuma geçmeye çalıştığını farkedeceksiniz. hele ki ceza sahasına yaklaştığınız da forvetlerin sürekli boş alanlara kaçma azmi defansların sürekli peşlerinden koşması gözlerinizi yaşartacak kadar gerçekçi.
sanırım yenilmekten sıkılmadığım sürece oynayacağım bir oyun daha yarattı konami ve buradan kendisine teşekkürlerimi iletirim, ayrıca da 6-1 yenilmenin acısıyla ettiğim küfürleri de geri alırım. i love you konami.
kart zampara olarak nitelendirilebilecek, zengin, yaşlı ve tam olarak iğrenilesi insan konumuna konmasını sağlayacak kadar küçük yaşta kızlarla orda burda gözüken, eğer oldu da bir yerde denk geldiyseniz yanınızda da hoşça bir bayan varsa yanınızda ki bayanı gözleriyle soyan bir insandır. yalnız inatla teneşir paklamamıştır amcamızı.
manitası için:
(bkz: eda taşpınar)
bu bir tarzdır aslına bakılırsa bugünlerde. 1960 lardan başlayan 80 lere kadar devam eden bir dönemin tarzının bugüne yansımasıdır. genelde giyim tarzı rahat ve havalıdır. adidas ın bir çok ayakkabısı old schooldur özellikle superstar serisi çok sevilesi ve alınasıdır sadece bu sebepten. kısacası "eski moda"dır anlamı. çıkışıda punk müziktir.*
internetin en seviyeli forumunun kurucusu ve yaratıcısıdır. 2000 den beri üyeliğimin bulunduğu sitede hiç bir zaman yarı yolda kalmamışımdır. her tür bilgi paylaşımı sonsuzdur. site adresi için:
burası maslak semtinin arkası seyrantepe'nin üstüdür. otobüslerde ayazaga köyü olarak belirtilmiştir. ve hakikaten köydür aslında. gökdelenlerin önünden geçer aşağıya doğru ormanlık bir yoldan inersiniz ve karşınızda orada kurulmuş bir kasaba vardır. asfalt yoluyla merkezinde camisi ve meydanıyla esnafı ve sahasıyla bir köydür bu. oyak sitesi, beykent üniversitesi, magazinciler sitesi olmasa orda ki insanlar dışında kimsenin oraya gideceğini düşündürtmeyen bir yerdir. olur da zoraki olarak işiniz düşerse beşiktaştan ve mecidiyeköyden otobüsler vardır. 41at ve 41e tam olarak ayazaganın içinden geçer.
garip bir insandır. hayatı sözlük olmuştur. burada o kadar kötülenmiştir gerçek hayatta da özgüvenini kaybeder. "ulan hakkaten bu kadar kötülencek şeyler mi düşünüyoru" dedikten sonra kendi içine kapanır ve birşey yazmayada söylemeye de korkar olur. kaçınılası durumdur. sözlükten uzak kalma sebebidir.
çok metalci olmuş okuldur. bunlar bir de kümelenmiş gotik gotik dolaşmaktadırlar. hayır bende dinlerim onu bunu şunu ama bu ülkemde ki gotik genç açığını niye benim okulumdaki gençler kapatmak zorunda onu anlamıyorum.
(bkz: bir nesil gotik yetişiyor)
şimdi uzun bir yazı olacak mı bilmiyorum ama bildiğim birşey var evet bu adam ülkesini seviyor. ama bu adamı sık sık izlerseniz bu adamda bir tutarsızlık vardır. ilk tutarsızlığı bu adamın tarafı nedir bu adamın ideolojisi nedir? hayır bunu herkesi bir kılıfa sokmak için yapmıyorum elbette tarafsız olabilir ama o bile bir liberallik getirir o da değil. geçmişinde ülkücülük var geçmişinde solculuk komünistlik hatta biraz marksistlik, anlattıklarında biraz devletçilik biraz popülizm kısacası nihat genç i sık sık dinleyin herşeyden bir tutam bulursunuz. bir gün aşırı milliyetçi duygularla kapatırsınız, ertesi gün o aşırı milliyetçi duyguyla cinayet işleyene küfredersiniz ama programın da türkiye de bir yazar ülkesini kötüledi diye yerden yere vurup "ya sev ya terk et" diyip en ufak kıvılcımla tutuşan bir halkı ateşleyen daha sonra ülkesini kötüleyen ermeni bir yazar düşünceleri yüzünden " bir yerde okudum türk kan pis kan demiş bende öldürdüm" diyip ne olduğunu bile bilmeden sadece basının medyanın kışkırtmasıyla yola çıkıp maşa olan bir insanda hiç pay aramadan onu katil ilan edebilen bir insandır. he gözyaşları gerçekçi midir sonuna kadar hemde. belki de televizyonlarda rol yapmadan ağlayan, bu kadar hararetle konuşurken kendinden geçen başkası bulunmaz ama yine de olmuyor birşey eksik bir tutarsızlık var nedir çözemedim ben bu abide.
bunlara kısaca spurs denir ya da taraftar gruplarına da denir spurs diye. ligin orta sıra takımıdır genel olarak. uefaya giderler ligde kupa da finale çıkarlar olayları budur. genç ve hızlı bir kadrosu vardır. sağlam para döküp berbatovu almışlardır ki kadroda bent , defoe, robbie keane gibi forvetlerde bulunmaktadır. ancak orta sahada biraz sorun yaşamaktadırlar en azından fm 2007 de öyle.*
fm 2007 yi ilk oynadığımda yıl 2013 iken bu adamın değeri 40 m dolara falan çıkmıştı. sonra ben de daha sonra tekrar fm aşkım tuttu başladım oyuna aldım bu abiyi takıma 2008 oldu 2009 oldu 2010 oldu hala bi olayı yoktu abinin. dedim demek ki çiçek saksıda güzeldir sattım 8 m dolara gittiği gibi 15m dolara çıktı. sonrada moralim bozuldu kapadım oyunu. he bir de son patchli halinde lincoln ayrıca bozdu moralimi. aman diyeyim uzak durun günlük yaşantınızda çökmüş psikolojile yaşıyosunuz sırf bu yüzden.
beşiktaş türkiye'de ki en iyi sağ kanatlardan birini almıştır galatasarayımızda yetişen ancak fenerbahçe de kendisine çok şey katan ve şimdi beşiktaşta her maç ilk 11 oynayacağına inandığım bir futbolcudur. hatta temennim sabri gibi pek yetenekli olmayan futbolcu yerine milli takımda o bölgede oynamasıdır. milli takımada beşiktaş'a da çok katkısı olacağına inanıyorum.