Utanmadan adını ulu bir dağdan alan bu sözlükte yazma aciziyetini üstlenen kişidir. ismi bir dağ olan sözlükte yazıp dağdaki gerillaya laf eder bir de bunlar. Onlar da sesini dağda duyurmaya çalışıyor siz de. Neyin kafası bu şimdi ha? Bakın bu bir paradokstur.
ile kürt faşizmini eleştirerek sürdürdüğümüz zirvedir. Türküler eşliğinde bir kafenin içinde, kapitalizmin kucağında tartışmaktayız. Tüm kürtleri bekliyoruz efendim.
mekanı cennet olsun.aklıma geldin bir kez daha kahroldum kardeşim.bu kaçıncı kaybımdı benim. çekilecek çilem varmış demek ki...bilekliğin hala bende kardeşim. hani beğenmiştim ve sen gitmeden hemen önce bana vermiştin sana daha çok yakışacak diyerek.keşke ben de gelseydim yanınızda olsaydım kolum kopsaydı da o an sen ölmeseydin be deniz'im. Keşke gelmekten son anda vazgeçmeseydim keşke.ruhun şad olsun güzel arkadaşım...
Orada burada sürekli kürtleri karalayan, zamanında bu başlığın türklü versiyonunu açmış ve şuan tekrar uplayan,eline geçen en küçük bir fırsatta tüm kürtleri genelleme yaparak karalayan hemen ayrıştıran zihniyete kardeşim demektir.
Madem böyle bir başlığın yan versiyonu açılmış önceden, şimdi buradan tüm kürt kökenlilere sesleniyorum: siz yine de kardeşinizi ırkına bakarak seçmeyin. insanlığına bakın kardeşlerim.
Country of origin: Norway
Location: Oslo
Status: Active
Genre: Black Metal
Lyrical themes: Misanthropy, Anti-religion, Hate
Current label: NoiseArt Records
Years active: 2003-present
Güzel ve keyifli bir eylemdir.buz gibi kış soğuğu eşliğinde yaratıcılık seviyelerimizi aşarak ortaya çıkarıverdiğimiz muhteşem eserlere yol açar bu durum şüphesiz.
Yazarlar toplumsal bir yozlaşmanın edebî esere aktarılması ve bu yolla toplumun etkilenmesinin nasıl gerçekleştirileceği konusunda farklı düşünceler ileri sürmüşlerdir. Bazıları, bu amaca ulaşmak için sergileme ve betimlemenin yeterli olduğunu, yazarın kendi dünya görüşünü, toplumsal düşüncelerini açıkça söylemesinin gerekli olmadığını savunur. Etkili olduğu kabul edilmekle beraber bu yöntem kullanıldığında, olayların canlı bir şekilde resmedilmesine dikkat edilmeli, hayal dünyasından ya da gerçek dünyadan alınan olaylar okuyucuyu, yazarın amaçladığı şekilde derinden etkileyecek biçimde düzenlenmelidir. Bazıları da yazarın roman, hikâye ya da tiyatro eserlerinde okuyucusunu açıkça kendi savunduğu ilkelere çağırmak zorunda olduğuna inanır.
Eleştirel gerçekçilerde toplum, çatışan insan ve sınıf çıkarlarının bir savaş alanıdır. Bu savaş ve savaşın geçtiği fiziksel ve toplumsal çevreler gerçekçi yazarların çoğunun eserlerinde görülmektedir. Eleştirel gerçekçilik, anamalcı ve kentsoylu yaşama biçiminin yırtıcılığına, insanı sömürüp tüketişine başkaldırır. Çünkü eleştirel gerçekçi yazarlar, toplumsal çözümlemeye ağırlık vermişlerdir. Çözümlemeyi derinleştirdikçe anamalcılığın insan doğasını nasıl çarpıtıp biçimsizleştirdiğini görmüşlerdir. Yığınların, çalışan milyonlarca insanın yoksulluğun bataklığına saplandığına şâhit olmuşlardır. Serveti ve sermayeyi elinde tutanların, sahip oldukları servet ve sermayeyi, çalışan insanların alın teriyle elde ettiklerini anlamışlardır. Bu romancılar, anladıklarını eserlerine aktarırken de kendilerini eleştirel bir tutum içinde bulmuşlardır. Böylece sermaye ile emek arasındaki çatışmayı görmüşler; ancak bunu tüm boyutlarıyla kavrayamamışlardır. “Eleştirel gerçekçiliğin bir ileri aşamasına toplumcu gerçekçilik adı verilmektedir. Sosyal gerçekçilik, çağdaş gerçekçiliğin ta kendisidir. Eleştirel gerçekçiliğin yöntemini, yolunu yordamını tümüyle içerir. Ondan ayrılığı, belirleyici bir bakış açısı, bir perspektif niteliğidir.