hiç susmayan, mamasını koyduğunuz halde anında bitiren ve sizi değişik tonlardaki miyavlaması ile taciz eden kedidir. sabahları da dürterek ya da kafanızın üstüne oturarak uyandırır.
veteriner fakültesi öğrencilerinin başının belası olan bir ders daha. gün geçmiyor ki bir yenisi eklenmesin efenim. yığınla teorik bilgi yanında bir de lanet olası bir rasyon çözümüdür dersin konuları...
çok sayıda konu ve her konuda fazla ayrıntı olmasına bağlı olabilen ya da sadece dikkatinizden kaçan yerleri hocanın sorması sonucu başa gelebilecek olay.
kendini hayvansever olarak tanımlayan insan eylemi. haberin var mı senin yüzünden o hayvanlar üretim çiftliklerinde hangi koşullarda damızlık olarak kullanılıyor? tabiki de yok. olsaydı satın almaya devam etmezdin. barınaktan ya da sokaktan alırdın. inan bak, çok zor değil bu dediğimi yapmak. barınağa gittiğinde senin hakkında sorulan birkaç basit soru ile sana dünyanın en iyi dostunu/dostlarını veriyorlar. sokakta da o kadar aç ve sevgisiz kalan can var ki, al onları sahiplen. zaten şu cins merakını hiçbir zaman anlayamadım, anlayamayacağım da. ikisi de can işte. işin en kötüsü de hala pet shopların yasaklanmamış olması ülkemizde. yazık... hem de çok yazık...
evet efendim, son zamanlarda sıkça gördüğüm durum. yok şunu yapmak günah, böyle yapan şeytanın ortağı olur gibi şeylerle dolu ortalık. her şey bitti neyin günah olduğunu tartışıyorsunuz ya, allah akıl fikir versin.
t-bir de bu modelimiz var, daha bol ve daha rahat bir pantolon modelidir.
m-hımm bir deneyeyim. (başlangıçta beğenir gibi olur.)
5 dk sonra ...
m-içimde kafamın üstünde dönme isteği belirdi, rapçi pantolonu gibi bu. güzel ama yok ya, bana bu tarz şeyler yakışmaz...
sonuç:en az 10 tane pantolonu teşhire çıkaran tezgahtarın "bi siktir git şurdan" bakışları ile mağazadan itina ile ayrılınır.
alttan kalan ders olan anatomiden ikinci sene kurtulmuş olmanın verdiği sevinçle anatomiye veda etme durumudur. 4 defa geçen sene(2 vize 1 final ve bütünleme) bu senede 2 defa(vize ve final)* çalışmak ve seneye kalırsa yine 2 defa çalışma korkusuyla kıvranırken son zamanlarda bugün dersi verdiğini ve kurtulduğunu öğrenmek.*
yem kürsüsü tarafından verilen, hayvanların rasyonlarının nasıl hazırlanacağına dair bir milyon bilgiyi ezberlemenizi sizden isteyecek olan derstir. **
ders çalışmayı istemek diye bir durum tahmin ediyorumki hiçbir öğrencide yoktur. peki neden ders çalışamayız? çünkü bizi oyalayacak bir sürü şey vardır etrafımızda. daha önce aklımıza gelmeyen fakat yapılacak bir sürü iş ortaya çıkabilir bir anda. bunlardan en meşhurları: masayı toplamak ve tozunu almak, notları düzenlemek ve sıralamak, daha önce izlemeyi aklımızın ucundan bile geçirmediğimiz filmleri izlemektir. bunlara daha nicelerini eklemek de mümkündür. çözüm nedir diye soracak olursanız, iradenize söz geçirmediğiniz sürece pek bir çözümü yoktur. o nedenle aklınızı derse odaklayın ve kitabın ya da notun sayfasını açın. laptop ya da pc kapalı ve gözünüzün önünde olmayacak bir yerde dursun. çalışacağınız masanın tam karşısında ayna olmamasına dikkat edin, çünkü aynalar özellikle kızlar için dikkat dağıtıcı en büyük unsurdur. şimdi açın kitabın sayfasını ve okuyup çalışmaya başlayın.
o anda hayvanın psikolojisini düşünmeyen ileri(!) zekaya sahip insandır.
dipnot:hayvanlar kendilerine yapılan müdahalelerden oldukça rahatsız olurlar özellikle bu dış görünüşlerini etkiliyorsa.
evet efendim, son zamanlarda dikkatimi çeken durumdur. sürekli ateistlere çamur atmak için yapılan ehemmiyetli çalışmadır bu. ne derdi var insanların inançlarla, memlekette sorun mu kalmadı ki kim neye inanıyor sorusunun kritiği yapılır oldu. bırakın boş işleri de herkes neye inanıyorsa ona inansın ya da inanmasın.
kalbin sistol döneminde duyulmaya başlanan, kanın gerilme ve fırlatma dönemine kadar devam eden sestir. bu sesin oluşmasında kalp kası ve atriyo- ventriküler kapaklar etkilidir.
sevmediğiniz fakat yalnız kalmamak için bir arada olduğunuz arkadaşlarınızla konuşurken ya da üzgün olduğunuzda kimsenin neden diye sormasını istemediğiniz zamanlarda yüze takılan maske gibi dudaklarınızın istemsiz aldığı şekildir.
kaldırımlarda önünüzde yürüyen kişinin içtiği sigaranın dumanının rüzgarla birlikte size doğru gelmesi ile ortaya çıkan durumdur. o anda bütün dumansız hava sahası olayı biter.
ilk sene ev özlemi ağır basar. yaklaşık 1 ay her gece ailenizi ve evinizin sıcaklığını düşünerek uyursunuz. daha sonraki dönemlerde "ah ulan, annem olsaydı! " şeklinde cümleler dile getirirsiniz. böylelikle 1 sene dolar. 2. seneye geldiğinizde ise tatilden dönüşte ev özlemini yine çekersiniz ama evde işler kötüyse de " oh gidiyorum, kurtuluyorum." dersiniz. yine de aklınızda yatay geçiş planları vardır. 3., 4., 5. senelere geldiğinizde ise artık tamamen şehir dışına adapte olursunuz ve ikiye bölünmüş hayatınızı devam ettirirsiniz.