işte sıkılıp , 10 sene sonra ilk kez sözlüğe girdim , sıradan son yazılan başlıklara bakayım dedim. ilk açtığım yazı bu çıktı. hiç değişmemişsiniz beyler.
Arap Avrupa'ya gidecek vize kuyrugunda memur soruyor:
- Name?
- Abdurrahman Bin Seydi
- Sex?
- 10 times a week
- No No! I am asking Female or Male?
- Male, Female...sometimes Camel
-Oh! Dear
-No,No deer.Deer run to fast.
-alıntı-
Sinyor' Can Bartu, hem futbolcu hem de basketbolcu olarak Türk sporuna hizmet etmiştir. Yaşadığı bir olay ise spor tarihine geçecek ve kolay kolay başarılamayacak cinsten. 1969 yılında Sinyor, önce Dolmabahçe'de oynanan Fenerbahçe- Beşiktaş karşılaşmasında forma giyip 2 gol atmış, sonrasında ise vapurla karşıya geçip Fenerbahçe- Galatasaray basketbol maçına çıkmış, üstüne de 32 sayı atmıştır.
otobüste gazi kartını göstermediği için ( 2 elide yok biri protez) haberlere konu olan ve provokatör ilan edilen vatan evladı.
internette okuduğum yazıyı aynen paylaşıyorum..
Hayvan oğlu hayvan gazi
Haziran 2007, Şırnak
Üs bölgesini aldık, terörist grupla teması bekliyorduk ki, bulunduğumuz bölge havaya uçtu, önceden patlayıcıyla tuzaklamışlar, 21 kişiydik, 21imiz de serilmişti, vücuduma elektrik verilmiş gibi hissettim, sol koluma baktım, sol kolum yok, bacağıma sanki kaynar su dökülmüştü, baktım, bacağım yok, doğrulmaya çalıştım, ayakucumda çukur var, baktım, bacağımın parçaları duruyor çukurda, kelime-i şehadet getirdim, çatışma devam ediyordu, tüfeğim dedim, tüfeğim nerde, baktım, sağ kolum erimiş plastik gibi damlıyordu yere
O an farketmemişti.
Sol gözü de gitmişti.
Yılmaz Yiğitti o.
Adı gibi yılmaz, soyadı gibi yiğitti.
Kahraman ruhu teslim olmadı, ameliyat üstüne ameliyat oldu, hayata tutundu, dönemin jandarma genel komutanı Işık Koşanerin girişimiyle kol protezi takıldı, genelkurmay başkanı ilker Başbuğun desteğiyle ABDye gönderildi, Philadelphiada aylarca tedavi gördü, protez bacak takıldı, artık hiç olmazsa ayakta durabiliyordu, yurda döndü, evlendi, kızı oldu.
Üç yaşındaki kızıyla birlikte belediye otobüsüne bindi, şoför kartını bas dedi, kollarını gösterdi, gaziyim, ellerim yok, kartım arka cebimde, siz alır mısınız dedi, şoför ne demek elim yok, hayret bi şey yav, çıkartıp kartını göstereceksin dedi, tartışma çıktı, şoför efendi, gaziye hayvan oğlu hayvan, şerefsiz dedi!
Bu utanç verici hadise basına yansıyınca, yandaş medya devreye girdi, şoförün hiç günahı olmadığını, gazinin provokatör olduğunu, gazinin şoföre şerefsiz diye bağırdığını, gazinin paralelci olduğunu söylediler, otobüs kamerasından 12 saniyelik görüntü yayınladılar, işte görüyorsunuz, şoför susuyor, gazi şerefsiz diye bağırıyor dediler, gazinin şoförü yumrukladığını (!), şoförün darp raporu aldığını, yolcuların da şoför lehine şahitlik yaptığını anlattılar.
Gel gör ki
Belediyede çalışan ve vicdanı kanayan bir yurtsever personel, telefonu tuşladı, arkadaşını, gazi Koray Gürbüzü aradı, otobüsün kamera görüntülerini silecekler, hemen gel, silinmeden al dedi, görüntülerin tamamını Koraya verdi. Yandaş medya sadece 12 saniyelik görüntü yayınlarken, aslında 35 dakikalık görüntü olduğu anlaşıldı. Kısaltılmamış görüntülerde ne mi vardı?
Aynen aktarıyorum
Gazi Yılmaz Yiğit, kızıyla birlikte, Bilkentten biniyor, pantolon nedeniyle elbette bacağının olmadığı anlaşılmıyor ama, bir kolu yok, öbür kolunda protez var. Şoföre, protez kolunu gösteriyor, geçiyor, şoför hiç sesini çıkarmıyor. Otobüs hareket ediyor, gidiyor, gidiyor, neticede TSK Rehabilitasyon Merkezine geliyor, gaziyle kızı inmek için ön kapıya yanaşıyor, kolları yok, TSK Rehabilitasyon Merkezinde iniyor, belli ki gazi Binerken sesini çıkarmayan şoför, bu sefer sizin kartınız var mıydı diye soruyor, gazi protez kolunu uzatıyor bakar mısınız diyor, şoför uğraştırma hemşerim, hadi in diyor, gazi ne uğraştırması, ne demek istiyorsunuz diyor, şoför ben söylemeden kartını göstereceksin, hayret bi şey yav diyor, gazi ben nasıl göstereyim, elimin protez olduğunu gösteriyorum ya diyor, şoför ne demek elim yok, ben senin cebine elimi mi sokayım diyor, gazi kartımı soracaksan tabii elini de cebime sokacaksın, ben gaziyim diyor, şoför ayağa kalkıyor, gaziyi itiyor, gazi çek lan elini diyor, şoför hayvan oğlu hayvan diyor, gazi şerefsiz, sen nasıl konuşuyorsun diyor, şoför şerefsiz sensin, hayvan oğlu hayvan, enayi, terbiyesiz diyor, yolcular şoföre tepki gösteriyor, gazi iniyor, şoför peşinden bağırıyor, şerefsizsin, Allah görmüş de iki elini almış işte diyor Sonra şoför de iniyor, benim için mi gazi oldun diye bağırıyor ama, dışarda olduğu için bu son sözlerin görüntüsü yok, şahitleri var.
Yandaş medyacılar, yolcuların şoför lehine şahitlik yaptığını söylemişti, halbuki, otobüsten yedi yolcu karakola gidiyor, gazinin lehine şahitlik ediyor.
Bu 35 dakikalık görüntü ortaya çıkınca, rezalet de kabak gibi ortaya çıkmış oluyor, bu sefer, gazi Koray Gürbüz provokatör ve paralelci ilan ediliyor.
Koray Gürbüz kim?
Bir değil, iki kere gazi
1991de Şırnak Gabar Dağın da vuruldu, sol kolundan ve sol bacağından yemişti, henüz 18 yaşındaydı, dört ameliyat oldu, geri döndü, beş sene sonra 1996da, Siirt Karadağlarda pusuya düştüler, 18 şehit verdik, Korayı öldü diye çatışma bölgesinde bıraktılar, ölmedi Sıkı durun, bir böbreği yok, dalağı yok, safra kesesi yok, bağırsakların bir bölümü yok, karaciğerin yarısı alındı, bacaklarında ve kollarında parçalı kırıklar vardı, altı ay komada kaldı, 23 ameliyat oldu, sol bacağı iki santim kısa kaldı, sol tarafı boydan boya hissetmiyor, sol kolunu kullanamıyor. Çünkü 14 kurşun girip, çıkmıştı!
(Türkiye rekoru, gazi Hacı Altınere aitti, 1951 senesinde Korede, vücuduna 12 kurşun yemiş, ölmemişti. Koray bu rekoru kırdı, 14 kurşun yedi, yaşıyor.)
(Doktorlar moral vermek için iyi bari sol tarafın tutmuyor, hiç olmazsa yazı yazarken filan sağını rahat kullabilirsin derler, Koraycığım doktorların canını daha fazla sıkmamak için, gülümser, hiç sesini çıkarmaz, çünkü Koray solak!)
(Koray, Anayasa Mahkemesi önündeki Adalet Nöbetinden arkadaşım Anıt kadın avukat Şule Nazlıoğlu Erolun Balyoz esirleri için başlattığı tarihi nöbete katılmıştı, komutanları dışarı çıkana kadar, gece-gündüz oradaydı.)
Provokatör, "paralelci" denilen gazi Koray, işte bu Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası var. Devlet Üstün Hizmet Madalyası var. 122 takdirnamesi var.
Yandaşlar tarafından neredeyse vatan haini ilan edilen Koray, köy enstitüsü mezunu bi öğretmen babanın evladı Babası oradan oraya sürüldüğü için, liseyi bitirene kadar altı şehir dolaştı, astsubay oldu, ikinci defa gazi olunca, emekliye ayrıldı, 1998de açık öğretimden işletme diploması almıştı, Bilkent Üniversitesinde işletme masteri yaptı, derece yaptı, üstüne, gene Bilkentte uluslararası ilişkiler masteri yaptı, şu anda doktora yapıyor. Evli, kızı var.
Dün aradım Korayı
Ne diyorsun dedim.
Ateşi köz öldürür, sürmeyi göz öldürür, bıçak kesmez yiğidi, kötü bir söz öldürür Bizi kurşunla öldüremediler, bu sözlerle öldürüyorlar dedi.
Hayvan oğlu hayvan gazi Yılmaz Yiğite dönersek 65 yaşındaki babası, Edirne Selimiye Camisinin avlusunda kuş yemi satarak, geçinmeye çalışıyor.
Çünkü, kolları bacakları ağaç gibi budanan hayvan oğlu hayvan oğlu Bu gariban babanın tek evladıydı, tutunacak dalı kalmadı.
- abi siz bu arabayı nerden aldınız?
+ annenlerin çalıştığı yerden , Harun abin var ya orda . ondan aldık arabayı.
- harun abi teyzemi aldattı.
+ !!??+^%&
biraz önce bir firmadan iş görüşmesi için aradılar. başvuru yaptığım bir firma değil hatta benim sektörümle alakaları bile yok . ofiste olduğum için zaten gerildim konuşurken . yarın 10 da görüşmek için gelir misin dediler salak gibi pazarlık yapıp 9a çektim . boş anıma geldi . ne alaka olum.
lise-2 de fizikten 100 üzerinden 14 almıştım . hocaya laf sokmak için hocam forma numaram 12 , oniki verseydiniz demiştim . kadın ciddiye aldı. sonuç; fizikten kaldım aq.
liseden bir arkadaşımızın düğününde A sınıfı olarak toplandık.
şenol : ee berat sen ne yapıyorsun?
berat : aynı abi ne olsun.
şenol : nasıl aynı birader 10 yıldır görüşmüyoruz.
05.09.2013 tarihinde yeni taşındığım evime internet bağlantısı kurdurmak için türk telekoma giderek başrumu yaptım . 1 hafta içinde evime bağlantı yapacaklarını bağlantı ücretimi ise faturaya yansıtacaklarını söylediler.
09.09.2013 tarihinde ise bağlantı yapmak için gelen personelle markete giderken karşılaştım . bana bağlantı yapamayacağını yeni bina olduğu için evvela binaya hat çekilmesi gerektiğini söyledi. şimdi sizin adınıza ben bilgilendirme yapacağım ama sizde takip edin diyerek gitti. bu güne kadar hiç bir işlem yapılmadı .
bu gün ttnet'i aradığımda üyelik işleminin iptal edildiği söylendi nedenini sorduğumda ise türk telekomun yatırımlarını durdurduğu ve hat çekme işlemlerini yapmadığı söylendi. ne yapmam gerekir diye sorduğumda ise tekrar başvurun dediler. gene aynı şey olmayacak mı peki dediğimde ise şansıma kaldığı söylendi. peki başvuru yaptığım türk telekom binasına ulaşamıyorum , internette ki telefonlara ulaşılamıyor dediğimde ise zaten arasanızda muhattap bulamazsınız , bizde bulamıyoruz dediler.
tüm bunları yaşayıp ekşisözlüğe girdiğimde ise ttnet reklamı karşıma çıktı. yatırımı sözlüğe yapmışlar demek ki.
şimdi sayın yetkili ;
bak beyim, sana iki çift lafım var.koskoca adamsın.paran var, pulun var, herşeyin var.binlerce kişi çalışıyor emrinde.yakışır mı sana ekmekle oynamak. yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu internetsiz bırakmak...
sanmak diye bir şey yok zaten kahramandır. en zor gününde yanında olan , köyde çobanlık yaparken kendi imkanlarıyla okumuş kendi çektiği hiç bir zorluğu bana yaşatmayandır..
bir evin enkazını temizleyip temelinin üzerine parktan kum taşıyarak pilaj valeybolu oynamamıza sebep . çadırların kapısının önünde tüm mahalleye televizyon izletmemizi sağlayan. 3 gün sonra enkazdan çıkan arkadaşımızın peşinden halay çektiren , çoğumuza kapalı alan korkusu aşılayan acıların günü.
hiç bir halta yaramayan zabıta 2.5 polis neredeyse 3 milyar alırken geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin maaşları kesinlikle hakettikleri düzeyde değildir. sonra bir nerde keko var öğretmen oluyor. nerede o köy enstütülerinden kız öğretmen okullarından mezun olan öğretmenler.