bence yapılmamalı. çünkü onlar sözlüğümüzün güzide ve senyor insanları. mesela ben bu sözlük ortamına adım attığımda yirmi bir yaşında olan bir kadın şimdi otuz yaşında. zaman ne çabuk geçiyor lan.
iki ekşi tadı aynı anda almak, sonrasında ağızda hoş bir tat bırakmaz. bu yüzden çok güzel bir tercih değildir kırmızı şarap ve elma. kırmızı şarap, tek başına zaten yeterince güzel bir içecektir. kanımca yanına herhangi başka bir şeye gerek yoktur. ha eğer çok alışkın değilseniz kırmızı şaraba, yanında leblebi yiyebilirsiniz tek tük. bu, midenizin bulanmasını engeller.
bu kavga değil ki bildiğin işkence mk. hayır yani belki teke tek olsalar, kadının iş yerinde olmasalar o lafları yer mi bilmem deri ceketli. neyse gece gece adrenalin aldık yine.
on sekizimde üniye başladım. okul biteli iki sene oluyor, şimdi yirmi beş yaşındayım ama hala daha askerliğimi yapmadım ve mesleğimi icra edemiyorum. kaçta başladığının bir önemi yok. yirmi sekiz, yirmi dokuz yaşına gelene kadar doğru düzgün bir işte çalışamayacaksınız arkadaşlar. ülkenin hali ortada. o nedenle çok takmayın mu meseleleri.
t: asla geç olmayan ama insana biraz geç kalmışlık hissi veren eylemdir.
sebebi, kadınların bakılan cins olması. beyler size bir şey söylemek istiyorum. kadınlar hayatları boyunca bakılan kadın statüsünü korumaya çalışır. bir kadını terbiye etmenin tek yolu ona bakmamaktır. bakmayın amk işte. her önünüze gelen kıza bakmayın. bu size, inanın, değer katacaktır. sonra bir gün, birine bir bakacaksınız, o bakışınız çok konuşulacaktır.
Çok büyük, çok kompleks ve uzun süreler boyunca, tarihin bir çok dönemine tanıklık etmiş bir imparatorluktur. Bu imparatorluk o kadar uzun süre hüküm sürmüştür ki, şimdiki siyasi tartışmalara meze olamaz. Hani bunu böyle olmamalı şeklinde söylemiyorum. o kadar büyük bir coğrafyada o kadar uzun zamanlar boyunca yaşayabilmiş bir imparatorluk, bilimsel açıdan araştır araştır bitmez. nitekim anadolu halkı üzerindeki etkileri bugün bile devam etmektedir.
Bir diğer husus, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları da birer Osmanlı olarak doğdular. onlar, onların kurduğu bu ülkenin tohumları osmanlı zamanında atıldı. Bir yerde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti fikri de bir Osmanlı fikridir. O nedenle bu büyük imparatorluğa bok atanları da, gereğinden fazla övenleri de takmayın arkadaşlar. çünkü kısa bir süreliğine hüküm sürüp yok olan bir beylikten bahsetmiyoruz sonuçta.
''kavga yapacak'' denli bozuk bir türkçe'ye sahip olduğuna göre ya bir kenar mahalle kürdü bu arkadaş, ya da bir anadolu köylü genci. her iki durumda da girmem hacı.
belki tırt bir analiz olacak ama. başlıca sebep, kadının artık erkeği kıskanmaması.
kadını size düşüren şey, ''kaparlar bunu ya'' düşüncesi. O düşünce söndüğü anda artık sizden hoşlanmazlar. O yüzden evlenseniz bile kapılacak erkek standartlarını koruyun derim. ha eşinizi aldatmayın. gavatlığa gerek yok ama kadınların isteyebileceği türden bir erkek olmaya da devam edin.
ne olacak, şimdiki dünyanın üzerinden birkaç yüzyıl geçmiş olacak. bir zamanlar insanların uğruna insan kurban ettiği tanrıları marvel filmlerinde gördüğümüzü var sayarsak, bugünün bütün dinleri geleceğin eğlencesi olacak. hadi eyvallah swh.
elalem ne der düşünceniz yoksa bir insanın yapacağı en mantıklı şey.
seks hayatı: yolunda (hatta mükemmel)
para: bok gibi .d
sadakat: o kadar erkeği gördükten sonra seni seçtiyse gerçekten aşıktır.
aile içi huzur: mia khalifa'dan bahsediyoruz amk. erkeklerin ciğerini bildiği için bir erkeğin bunu ayartıp sikmesi olanaksız.
falan filan. Türk erkeği bakire ama götü patlak kızı alsın amk.
hoşlandığınızı anladığı an soğuk davranıp araya mesafe koyacaktır. birinden hoşlanıyorsanız ve onu elde etmenin yolunu kibar davranmak olarak görüyorsanız siz o kızı muhtemelen tavlayamazsınız. istisnalar olabilir elbette ama bence kendinize dönüp niteliklerinizi geliştirmelisiniz. çünkü sikemeyeceksiniz!
yaşanırken mümkünse hayatın tüm zevklerinin tadılması gerektiği bir hayattır. Değil midir ki sonumuz toprak, sonumuz mineral olmak! o zaman kazanabileceğin bütün parayı kazan, sevişebileceğin her kadınla seviş ve savaşabileceğin her güçle savaş. Çünkü hayat, arasını doldurman gereken iki parantezden fazlası değildir.
T: sevişmek eyleminden hazzetmeyen ve bunu her ortamda dile getiren henüz sevişmemiş erkek kişisi.
bu insanları anlayamıyorum la. hayır tamam sen yapmadın veya yapamadın diye ne bu nefret be birader. Yok sevişen adamı gelecekteki karısını aldatan olarak görmeler, yok sevişen kadını orospu ilan etmeler sana ne birader.
tamam belki muhafazakar bir yerde doğup büyümüş olabilirsin, etrafındaki kadınların vajinaları altın değerinde olabilir ama kendini neden doğup büyüdüğün yerle sınırlıyorsun be adam? ya da senin gitmediğin bir şehirde, senin tanımadığın bir kadın, senin tanımadığın bir erkekle sevişiyor diye sen neden rahatsız oluyorsun? neden kendine bunu yapıyorsun sayın anadolu bakiri? hayat güzeldir, kadınlar güzeldir, mümkünse keyfini çıkar her ikisinin de. ha şimdilik böyle bir imkanın mı yok, bir yerden başla hayatını daha kaliteli hale getirmek için. kadınlar zaten kendileri geliyor kaliteye.
ha sen sağdan soldan duyduklarınla kadınları paraya tapan, tipe tapan ve en önemlisi tek dertleri arkadaşlarına gösteriş yapmaya çalışan insanlar olarak biliyorsan da bu da çok zor bir hayat senin için. Bir an önce toparlasan kendini iyi edersin.
Come and join us brother. we're living men's world!
neden bu kadar tartışıldığını anlamadığım kızdır. muhtemelen erkekler hakkında hiç bir bok bilmeyecek, ya da bildikleri ''ayy tatlış bu erkek milleti ....'dir'' temalı kezban replikleri olacağı için siktir edilesi kızdır.
ey insanlar, genç delikanlılar, anadolu'nun yağız gençleri, şunu anlayın; hiç bir kadın ömrü boyunca tek bir erkekle sevişmez. bu durum belki atmışlarda, yetmişlerde ve bir ihtimal seksenlerde doğanlarda böyle olabilir ama doksanlardan itibaren bu böyle.
uyanın amk artık ya. Hiç bir kadın, ''hayatım boyunca tek bir erkeğe vereyim'' demiyor. şimdi kadınları kötülemiyorum çünkü erkekler de hayatım boyunca tek bir kadınla olayım demiyor. Ha erkekler direkt olarak işe am göt meme olarak bakar o ayrı. Kadınların farkı bunu duygusal alana taşımalarıdır. erkekler yattığı insanda değişikliğe gitmek ister, kadınlar gördükleri muamelede. erkekler Siktir olur gider kerhaneye sikişir ya da şirketten bir tane stajyer ayarlar sikişir ama evine geri döner. onun istediği farklı bir beden, farklı bir koku ve farklı bir sestir. ama kadın başka erkeğe giderse onun istediği farklı bir hayat, farklı bir muamele, farklı bir erkektir. o yüzden kadın giderse dönmez.
ha şunu söyleyeyim, eğer siz sevgilinizi dövmüyor ve aşağılamıyorsunuz ama sevgiliniz sizin onu mutlu edemediğinizi söyledi ve başka birisi için sizi terk etti ya! yüzde doksan dokuz ihtimal size geri dönecektir * ha siz kabul eder misiniz o ayrı. Ben etmedim. Bazen etsem mi amk acaba ya? diye de düşündüğüm oluyor. çünkü terkettiğinin üçüncü ayında diğer elemanla yapamadığını anlamış ve şubattan beri düzenli olarak arada bir arıyor *
arkadaşlar şimdi kabul edelim veya etmeyelim, iyi şeyler de kötü şeyler de zorla oluyor bu memlekette. küçük bir azınlığın ideolojisinin devlet dairelerini işgal etmesi ile iktidar kurulur ve bu iktidar kendi ideolojisini halka dayatır. böyle bir durum kumardır. iyi veya kötü artık hangisi olursa.
Anadolu, son üç bin yıldır neredeyse merkezi imparatorluklar ve onların üstünde de hanedanlıklar ile yönetildi, buraların insanlarının en iyi yaptığı şey itaat etmek. Bir ara evet asya'dan gelen Türkler farklı bir egemenlik anlayışı ve farklı toplumsal örgütlenmeler getirdiyse de zamanla Türklerin yönetimi de bu diyarlardaki eski imparatorlukların tarzına döndü. Nitekim Osmanlı da binlerce yıldır hakimiyet kuran büyük imparatorlukları kendine örnek alarak yapılandı. Kendi tarzını koymuş olması önemli değil, mantık ve ideoloji aynıydı. Bu uzun tarihte, gücü merkezileştirmek yerine halka dağıtma uğraşı sergileyen tek istisna, Fransa menşeili ideolojilerden fazlasıyla etkilenmiş Mustafa Kemal Atatürk ve onun bir zamanlar sıra, sonralarda silah arkadaşları olan insanlardı. Onların bu ülkeye getirdiği ideoloji, bugünkü Türkiye'nin yapısını büyük oranda oluşturdu.
Bu ülkeye, en iyi yerleşmiş olan Atatürk ilkesi cumhuriyetçiliktir. Bakınız en baskıcı iktidarlar bile gücünü bundan alır, Atatürk'e karşı olan cemaatçiler bile bu alanda gücünü toplamaya çalışır. Siyasi olarak güç elde etmenin tek koşulu da sandıkta başarı kazanmaktır. Sandıktan bir şekilde galip ayrılmış bir partinin yaptıklarını gericilik olarak yaftalamak insana lezzetli gelebilir ama onlara bu şekilde seslenenlerin halkı hem gerizekalılar topluluğu olarak görüp hem de onlardan oy istemesi en hafif tabirle yavşaklıktır.
konumuza dönelim, başlıkta bahsedilen bir iktidar malesef türkiye'de olmayacaktır. en iyi ihtimal, halk tarafından desteklenen, okumuş insanlar tarafından ideolojisi oturtulmuş, ekonomide, sanatta ve siyasette dönemin ruhunu yakalayabilmiş bir iktidardır. Ki bu iktidar da, halkın geri kalanını gerzek olarak gören okumuş insanlarla veya iktidar olmak istiyormuş gibi görünüp muhalifliğin ekmeğini yemeye devam etmek için iktidara oynamayan partilerle olmaz. bütün bunları kim yapar? bilmiyorum. inanın ki bilmiyorum.
şehirler belli ekonomik kaygılar çevresinde şekillenirler. bu da insanlar arası ilişkileri ve hatta önem atfedilen eşyaların statülerini bile etkiler. mesela çok fazla insanın yaşadığı, çok farklı ekonomik ve siyasi faaliyete ev sahipliği yapan yerlerde tek eşlilik zor bir kavramdır. Aynı şekilde bu tip yerlerde sosyal yalnızlık da bireyler için büyük bir tehlikedir. sık göç alan yerlerde faşist ideolojiler yükselir. aynı etnikten yoğun göç alan şehirlerde de dincilik kurumları güçlenir falan filan.
başıma bir iş gelmeyecekse en doğru hareket olduğunu düşünüyorum. çünkü günümüzde evlilik yaşı on altı veya on yedi olmadığından, bir kadının yirmilerinin ortalarına veya sonlarına kadar erkeklerle nasıl iletişime geçileceğini, nasıl ilişkiler yaşanacağını yani kısaca erkekleri tanımaları gayet doğal bir süreçtir. Otuz yaşına kadar hiç bir erkekle ilişki içinde olmamış ve doğal olarak her ne kadar tersini düşünseler de erkekleri tanıyamamış bir kadınla evlenmek daha büyük sorunlara yol açabilecektir.
Erkeklerin hayatlarında bir dönüm noktaları vardır. bu, düzenli seks deneyiminden öncesi ve sonrası olarak tanımlanabilir. Bir kadınla düzenli seks yapacak kadar yakın olmuş erkekler, bakir bir adam ya da kadınları bu derece tanıyamamış bir erkeğe göre her zaman kadınlar için daha çekicidir. Çünkü her ne kadar bir örnekten yola çıkarak da olsa kadınları daha iyi tanıdıkları için onlarla daha sağlıklı iletişime geçer, onların isteklerini ve kaçınmalarını daha iyi anlayabilir.
kadınlar için de bu durum böyledir. hiç bir erkekle ilişkiye girmemiş, kısaca erkekler hakkındaki bilgileri dedikodu veya kulaktan duymadan ibaret olan kadınlar, otuz yaşlarında bile on altı on yedi yaşlarındaki kız çocuklarının yapacağı derecede çocukluklar yapmaktadır. aldatmaya daha meyillilerdir ve erkeklerin verebileceklerinin sınırını bilmedikleri için erkeklerden ne istediklerini kendileri bile bilmezler.
ama her ne kadar ilki tecrübesizlik ve toyluktan dolayı güzel geçmese de gençliğinde bir kaç erkekle deneyim yaşamış kadınlar, yirmilerinin sonlarına kadar kadınlık bilincini elde etmiş yetişkin insanlar oluyorlar.
işe sadece cinsellik yönünden bakanlara şaşırmamak elde değil. bekaret bir gecede değişecek bir statüdür. hatta bekareti kaybetmek için illa ilişkiye girmek de gerekmez ve kadınların önemli bir kısmında ilk ilişkide kan gelmediğini de hatırlatmak isterim. Bir kadınla evlenilecekse, yani varına yoğuna ortak edilecekse kriterler daha önce başka bir erkekle ilişkiye girmemiş olmaktan fazlası olmalıdır.
birde bakire bir kadınla evlenirken bir kadının ömrü boyunca tek bir erkekle ve o erkeğin de kendisi olacağını iddia etmek de boş bir özgüvendir. erkekleri bir nebze tanımış bir kadınla evlenen erkekler karılarını tüpçünün altında yakalamazlar.
şahsi konuşuyorum ama genellikle iki uçta görülürler. Ya çok anaç ya da çok gıcık olurlar. birkaç sevgilim olmuştu. Vücutları şişman ama yüzleri güzeldi, çok da anaçtılar mesela. yani onların beni terkettiklerini saymazsak çok da güzel ilişkilerdi.
asla gidemediğiniz yerlere giden, asla yapamayacağınız işleri yapan, asla yatamayacağınız kadınlarla yatan insanları dinlemektir bir bakıma. o anda nerede olurlarsa olsunlar veya yaşıyor ya da ölü olsunlar.
kitap okumak bir yerde deneyim aktarımıdır. Bunun bir ilerisi, bilim kurgu filmlerindeki gibi birinin alnına dokunup tüm deneyimlerini almaktır. Bu imkansız olduğu için şu gün bilgi aktarımının en ideal yolu yazılı metinleri okumaktır.
tarih, kazananları yazar. Geçmiş zamanlarda tarih yazımı, hakim güçlerin elinde olmuştu. Bugün, vakanüvislerin maaşını verecek kadar doğrudan olmasa da iktidarların tarih yazımına etkisi devam etmektedir. söz gelimi unutturulmaya çalışılmakta ya da direkt olarak değerlere saygısızlıkla suçlanmaktadır. Bir tarihçinin dediği gibi, ''tarih, politikadır''
