Troll ya da gerçek, bu tarz olaylar ve daha iğrençleri şehir ve semt fark etmeksizin ülkenin her yerinde yaşanıyor. Bu tarz olayları görüp duyan erkeğin de halen evlenmeyi düşünmesi cidden aptallık.
Eskiden de insanlar aldatır ve aldatılırdı ama son 5-10 yıldır bu tarz şeyler daha kolay ve ulaşılabilir oldu. Hangi meslek veya eğitim seviyesinden kadınla olun fark etmez, sizi öyle güzel aldatır ki ruhunuz bile duymaz. Eşlerini aldatan ve bunu sadece ikisi bilen 2 elti gördü bu gözler. Düşünsenize iki erkek kardeşsiniz ve eşleriniz sizi aldatıyor. Olabilecek en iğrenç durum.
merak ediyorum, acaba kimlerlesin ve kim bilir nasıl da kucaktan kucağa atlıyorsundur seni 5 para etmez k*hpe!
asıl merak ettiğim ise, acaba yine buralarda mısın ve yine kimlerle tanışıp 2 günde yatağına girip, 3. gün ona dünyanın en mükemmel insanıymış gibi davranıp sonra da hayatlarını sikip atıyor musun?
ilk bakışta melekten öte olup sonradan hayatımda gördüğüm en kahpe insandan başka bir bok değilsin. umarım şerefsizin birine düşersin de, madde bağımlısı olup bedenini satan ucuz bir fahişe olup çıkarsın. öyle nefret ediyorum senden! öyle de çok acı çekmeni istiyorum.
hiç sanmıyorum ama(çünkü acı çektirenleri hatırlarız, bize değer verenleri değil), umarım böylesine boktan bir hayatı yaşarken beni de hatırlar ve hatırladıkça kafanı duvarlara vurursun.
seni severken benim için dünyadaki en değerli insandın. şimdi ise koca dünyada en nefret ettiğim kişisin.
benim evimde ben istemeden bir obje yerinden oynamıyor, ne misafir çocuğu ne bilgisayarı?
veled dedim zira eve gelip de bilgisayar vs teknolojik cihaz arayışına giren oyun delisi çocuklar normal çocuk değil, bildiğin veled-i isyan!
böyle çocukların da bir suçu yok ki. suç ebeveynlerinde. bizim insanımız çocuk yetiştirmeyi bilmiyor, çocukla iletişim dahi kurmuyor. çocuğa eşya muamelesi yapıyor, önemsiz ve aklı hiçbir şeye ermeyen bir şey zannediyor.
halbuki çocuğunla oturup sohbet edeceksin. salak saçma hareketlerle tiye alır gibi konuşmayacaksın. bildiğin yetişkinle konuşur gibi çocuğun kendi şartlarında onunla iletişim kuracak, yeri gelecek kozmos hakkında yeri gelecek izlediğin film hakkında konuşacaksın. işte bunu yaptığında çocuk sana saygı duyar, ağlayacak olduğunda sus dersin susar, gel dersin gelir git dersin gider. tatlı sözden, güler yüzden anlar, bir tokat dahi atmana gerek duyacağın durumlar yaşanmaz, daha erken olgunlaşır. bunun sebebi ise çocuklar kendilerini ciddiye alan, onları ciddiye alarak iletişim kuran ve bir çocuğa değil de bir yetişkine davranır gibi yaklaşan insanları sever. ayrıca kaliteli müziği çocuğa vereceksin ve sanatla büyüyecek. zira sanat insanın ufkunu genişletir ve bilimsel zihnin adeta ilkel beynidir.
ama yok.. sen çocuğu sadece önemsiz bir insan yavrusu bir eşya olarak görürsen ve her ağladığında(bunun sebebi de sensin) eline oyuncağı telefonu falan verirsen böyle ruh hastası bir yaratığa dönüşür.
erkek kardeşini kendi çocuğu gibi yetiştirmiş ve yeğenini böyle oyun delisi olmaktan çekip almış yazar bildirdi.
anlayamadığım insanlardır. en azından belli şeylerle özdeştirilirse anılar kolayca akılda kalabilir.
2008den beridir önemli olayları ve kişilerle tanışma vs tarihlerini hatırlıyorum. son 2 yıl bir miktar hafıza kıtlığı çekiyorum ki bunun sebebi açık; geçmişe takılıp anı yaşayamamaktan hep bunlar. meğer 2020 yılında kadar kendimce hayat iyiymiş ve hiç geçmişe özlem duymamışım. hatırlarsın arada aga be çekersin ama geçmişe saplanıp kalmak daha problemli bir mesele.
ilk işim ve diğer çalıştığım bütün işlere nerede ve ne zaman başladım, kiminle nerede nasıl ne zaman tanıştım, hangi olay hangi tarih aralığında yaşandı bir bir hatırlarım.
bir zamanlar bir numarası vardı bunun da şimdi bir halta yaramıyor.
29 yaşında iken 49 yaşında bir kadınla uzun süreli birliktelik yaşamış biri olarak olabilir dediğim ilişki.
ama 23 ile 25 yaş arasında bile çok fark var, 23 çok küçük görünüyor yine de. ancak tabi kafaların uyumu da var. bu sağlanıyorsa her insanla her şeyler güzel olabilir elbette. yaşıtlarınızın zihin yapısı tatmin etmiyorsa tercihler bu şekilde olabiliyor.
kalabalığını azaltacak ve trafiğini hafifletecek çözümler getirilmesi gereken şehir. zira hiç yaşanılası bir yer değil. 2 kez gittim sadece ve bırakın yaşamayı gezilecek gibi bile değil.
öncelikle oraya yerleşmiş 3. kuşak ve sonrasında gelenleri şehirden ihraç etmek gerekiyor. bir şirketi olanlar ve öğrenciler kalabilir. şehre turistik amaçlı girenlere ise vize verilmeli, vizesi dolan da gitmeli. bu düzenleme sayesinde şehrin nüfusu 7-8 milyona düşebilir ve daha yaşanılır olabilir.
12 yıldır içerim. kimi zaman ayarını kaçırdım kimi zaman da aylarca aklıma gelmedi. son 3 yıldır da ayda bir ancak birkaç bira içerim o da belki..
ama bir türlü ve hiçbir zaman ben şu "içiyom içiyom kafa yapmıyo, bize işlemiyo", "bira kafa yapar mı la?" diyen adeta bir terör örgütü olan kesimi bir türlü anlayamadım. 35cl vodka veya 3-4 bira benim fişimi çekmeye yetti her zaman. fazlası da uzaya çıkma çabasıdır ama ne gerek var?
yahu bu içtiğin alkol içeriyor, su değil ki. özellikle de bira dediğin içki gazlıdır ve salt fermentedir. bu sebeple hem çabuk şişirir hem de fermente oluşundan dolayı mayıştırır(şarap da aynı etkiyi verir). bu yüzden içindeki alkol kana karışırken alkol etkisinden çok mayıştırması sizi 2 kat daha sarhoş yapar. ben bugüne dek 6 biradan üstünü görmedim ki bunu da birkaç saate yayarak ancak yapabildim. sarhoş olmak bir yana, yaptığı o bayılmaya yakın etki ve midedeki dalgalanma içmeye devam etmeyi engelliyor.
20 bira içmek mi? ya yalan söylüyorsunuz ya da mideniz yok sizin. işsiz misiniz nesiniz anlamadım ki. derde bak. neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
sürekli izlediğim ama son 3 aydır nedense hiç izlemediğim çok güzel program. netflixteki explained belgesel serilerine takmış bulunmaktayım bir süredir.
izleyin izlettirin. her bölüm yeni bir sinema filmi kadar güzeldir.
bu kıstasla yaşamak ve bu kıstasa uyduğu iddia edilen kişilere yönelmek sizi ihanete uğramaktan muaf tutmaz. bırakın bu işleri. gidin daha ciddi meseleler için hayatınızı harcayın, bir insana değil.
en güvendiğin en sevdiğin ve en çok sevildiğini sandığın insanın bile sana ihanet etmesi, her şeyin kocaman bir yalan olduğunu fark edince insan bir daha kimseye inanamıyor, o tanışılan ilk günlerde yaşanan resmi tavrı bile sahte buluyor. biliyorsun ki o da sana kazık atıp gidecek.
kafasına göre takılan yazardır. kimseyle alakası yok yazıyor sadece. işten eve evden işe gidiyor delillerim var doğru söylüyor xhsjhsjsjs. şaka bir yana kimseyle alakası olamayan kafasına göre takılan yazardır. işten eve evden işe gidiyor delillerim var doğru söylüyor shxhshshh nasıl yedirdim ama ikinciyi ahahahha.
42 yıllık sözlük yazarıyım, sözlüğü dumanla haberleşmeden beri kullanırım ama bir günden bir güne bir sözlük kadını tarafından tacize, hakarete veyahut halı, kilim, yolluk; paspas kenarına, halı fleks kenarına overlok yapılır. 5 dakikada yapılır, hemmen teslim edilir gibisinden hede hödölere maruz kalmadım.
söyleyin lan tipimi mi beğenmediniz allahsız kadınlar.
4 litre votka ve 30 bira alsan maaşın yarısı gitti zaten.
asgari ücret standart maaş değildir ama yükselttikleri için herkes maalesef her çalışanına bu ücreti hak görür oldu.
2013te asgari ücret 800 liraydı ama bir işveren yeni çalışanına bile "hadi sana 1000 tl maaş!" der geçerdi. önemsemezdi. 3-5 ay sonra zam istesen 1200-1500 almak da hayal değildi, normali buydu. asgari ücret günlük 25-30 tl yövmiyeye tekabül ediyordu ama herhangi bir yerde 40 tl hatta 50 tl alabiliyordunuz. ben barmendim o dönemler ve günlük aldığım para 80 liraydı. asgari ücretin 3 katı demek oluyor bu resmen.
yıl 2022. asgari ücret 4250 ve yeni de girmiş olsan eski çalışan da olsan aldığın maaş asgari ücret. 5 bin lira yap desen yapmaz patron. halbuki çok para da değil. günlük yövmiye olarak hesapladığımızda 140 lira yapıyor ama şimdi hiçbir cafe vs mekanlar çalışanına 140lirayı vermeyi düşünemez. birim olarak yüksek geliyor çünkü. şimdi gidip barmen olarak çalışsam alacağım ücret de 200 lirayı geçmez. asgari ücretin bir miktar fazlası..
barmenlik yaptığım zamanlar aldığım ücret asgari ücretin 3 katıydı ama şimdiki enflasyonu da hesaba katarsak şimdinin 20 bin lirasını kazanıyormuşum resmen. günlük 35cl votka ve 3 bira alsam yine de 2 asgari ücret kadar para kalıyormuş cebime..
bu basit hesaptan bile düşünün şimdiki vaziyetin boktanlığını.
arkadaşlar öyle bir şey yok. olanı da ben yedim zaten zamanında. hepsi adonis ve six pack içeren vücudumda eriyip gitti tereyağı gibi. lütfen böyle şeyler yazmayın. abazan ergenlerimiz umutlanıyor yoktan yere.
yıllarca üniversite binalarında amele gibi didinen ve mezun olup mühendis, hekim, öğretmen olan ama gidip 5 yaşında bir arabayı bile alamayan türk gencinin kaderidir.
1 yıllık ortalama bir maaşla bir taşıt alamıyorsan yaşadığın ülkede kölesindir.
hiçbir zaman yedirmedim, yedim. birkaç kez de sugarmomy edindim, sağlsunlar borçlarımı kapadılar ehuehu..
sizi seven insan cebinizdeki parayla ilgilenmez arkadaşlar. elbette önemli para ama sizin anladığınız biçimde değil. hemcinslerim bu yüzden kaybediyor işte. parayla satın alabileceklerini sanıyorlar her şeyi. halbuki para sayesinde yarattığınız kazanımlar ve kendinizi pazarlama şekliniz kazançlarınızı belirler. gerek sevgili gerekse iş anlamında.