şike yapıp ardından mağdur edebiyatı yapan takımın hiçbir başarıya layık olmaması.
7-8 kademe lig düşmesi gerekirken bala göte -tekrar ediyorum- bala göte uefa'da yarı finale kadar çıkması bir tarafa, ulan bir de diyorlar ki "geçen sene bizi avrupa'ya göndermeyenlere buradan selam olsun"...
ne lan bu hiçbir şey olmamış gibi davranmalar?! sanki canları istemediğinden göndermediler..
ancak gaflet içindeki bir insanın içinde bulunabileceği durum.
o küçücük hayvan kan seçiyor lan! sonra bu gitti kendi kendine mi gece görüşü develop etti? lütfen açıklayın şunun gizemini. dünyanın en fazla insan öldüren hayvanı olması da cabası..
ezan okumak yerine, kayıtlı ezan.mp3 dosyasını apple macbook pro nun play tuşuna basarak çalan zat-ı muhterem.* belli ki bazı şeyleri çok yanlış anlamış..
türkiye gibi denizlerle çevrili bir ülkede yaşanan, gurur verici durum. kıyılarımızda rahatça yüzebiliyoruz, dalabiliyoruz ve açılabiliyoruz... hamdolsun.
"köpekbalığı var mı ki saldırsın?" demeyin; karadeniz de dahil olmak üzere bütün denizlerimizde var bu hayvan.
"daha önce saldırmış mı sanki?" hiç demeyin; zira bu hayvanlar zaman geçtikçe daha da saldırganlaşıyorlarmış, eskiye göre av bulmakta zorlanıyorlarmış..*
küçükken, pokemon tasosunun içinde olduğu cips paketini bulmak için yapılan eylem(di).
malum, paketler hava ile dolu olduğundan şöyle bir yoklayınca tasonun olup olmadığı anlaşılmıyordu. evden yürüttüğümüz iğnelerle birlikte, arkadaşlarla bakkala gidilip; 1 kişi bakkalı oyalarken diğerleri seri bir şekilde paketleri delip havasını aldıktan sonra şıp diye bulurduk.
yalan söylemeyen, dürüst anlamına gelen bir isim. uzaylılara denmesinin sebebi; insanlarda neredeyse hiç kalmayan dürüstlük olabilir. insanoğlunun doğruluğu, samimiyeti aramasının dışa yansımasıdır.
geçenlerde fakülteden bir arkadaşla beraber bir yerlerde oturmak için okuldan çıktık. arkadaşım -hadi adı osman olsun- saatine baktı, 'sen beni şurada 5dk. bekle de, ben öğle namazını kılıvereyim; bak vakit daralmış' dedi. neyse o küçük caminin avlusundaki banklarda beklemeye başladım.
karşı banklarda 247 km den baksan şakirt olduğu belli olacak iki kişi oturuyordu. biraz geçtikten sonra yanıma geldiler. selamünaleyküm, aleykümselam. birden muhabbete giriverdiler. laf lafı açtı; ygs ye geldi. 'ya işte provokasyon bunlar, ortalığı karıştırmak istiyorlar, hükümete yükleniyorlar' vs. konuşmaya başladılar. en sonunda dayanamadım, 'ne yani şimdi şifre yok mu diyorsunuz?' dedim. 'tabii ki yok, dediğimiz gibi bunlar oyun' dediler.
biraz daha tartıştık, tabi sonra osman geldi. osman'ın arkadaşım olduğunu anlayınca* 'kardeş bak sen de bizdensin, şu arkadaşına bir anlatamadık üzerimizdeki oyunu.' dediler. o anda, bir anda bozulan radyo sesi gibi bir ses duydum. evet, osman kayışı koparmıştı.
'ne demek sizdenim? her namaz kılan şakirt mi lan?' diye bağırdı. 'bu kafayla nereye kadar? ya doğruysa ygs olayları, o kadar kul hakkı.. falan fişman saydırdı osman. şakirtlerden tipsiz olanı, osman'ın t-shirt ündeki atatürk silüetini görmüş olacak, 'atatürkçü değil misiniz, hepiniz aynısınız!' dedi. bu arada ben olanları ibretle izliyordum; ağzımı açamadım.
bu en son söylenen, osman ı iyice çileden çıkardı. ateş püsküyordu; charmeleon'dan charizard'a evrimini tamamladı. epey bir konuştu. aklımda kalan sözü 'hem atatürk ü sevip hem de namaz kılamaz mıyım? atatürk ü hep yanlış anlıyorsunuz ve yanlış tanıyorsunuz' olmuştu.* ağızlarının payını alan şakirtler bir şey diyemeden; yan apartmanın camından türk bayrağı sallayıp bağıran adamın ve o sırada yoldan geçmekte olan 64 yaşlarında 3-4 tane sarışın kısa saçlı teyzenin elleriyle tempo tutup onuncu yıl marşını söylemesinin üzerine topukları götlerine değe değe kaçtılar.
ikimiz de çok gerilmiştik. osman sakinleşmek adına 2 rekat namaz kılmayı teklif etti; kabul ettim. namazdan sonra eski havasına döndüğü gözümden kaçmamıştı. o değil de benim de içim bir hoş oldu.
starbucks ta caramel macchiato larımızı yudumlarken, olayın ardından kalan, yüzümüzdeki tebessüm ve hoş bir anıydı...
gerzek reklamlara davetiye çıkaran 118 sayısının lanetidir. rivayete göre; milattan önce mısırlılar tarafından yapılan bir piramitin içinde 118 tane işçi unutul... şaka lan şaka.
'şefaat ya resulallah', 'allah'ım ben ettim sen eyleme' vs. temalı ilahilerdir.
ayrıca içinde nakarat olarak 'kelime-i tevhid' olanların tercih edilmesi, sürücünün yararına olacaktır. zira; o hızda ilahiye eşlik etmeniz, olası bir kazada hanenize artı puan olarak geçecektir.
üniversitede gözlemlediğim insandır. ulan yaşın başını almış, doçent olmuşsun; üstüne üstlük kitap yazmışsın. 'yapamazsınız' yerine 'yapamassınız' yazmalar, dahi anlamındaki de yi ayrı yazmamalar, derste yerine dersde yazmalar... ben utanıyorum ya, çok kafaya takıyorum.
geçenlerde bir başlıkta seri artı oy veren ibne rolünde tesbit ettiğim durum.** öyle her önüne gelene eksi verilmesin diye olan bir kural neden artı oyda da yok diye düşündüm. malum; amacı direk eksi oy almak olan troll, şakirt falan varken bu kardeşlerimize seri şekilde artı oy vererek amaçlarından uzaklaştırabiliyoruz. sonuç olarak; seri artı oy vermek 5 saniye de olsa kısıtlanmalı, evet.
uludağ sözlük'ün büyük sözlükler arasında bir ilki başararak, yeni bir akımı başlatacak olan kampanyadır.
daha önce benzer kampanyalar olmuş, (bkz: uludağ sözlük yüzde yüz türkçe olsun kampanyası) ama pek bir ilerleme olmamış.
bari sadece spoiler türkçe olsun.
tabi şimdi bir sürü öneri varken ortak bir kelime seçmek zor, ama yine de demokrasi kazansın. aslında tek bir kelime olmasına da gerek yok.. hiç olmadı mahmut olsun.
bir gidiş/dönüşü hayırlısıyla tamamlamanın verdiği huzurdan veya nikotin ihtiyacının dayanılmaz hafifliğinden dolayı sigarasını yakan dolmuş şoförüdür. fakat dolmuşta en fazla 2 kişi kalmış olmalıdır. eğer üç kişi kalmışsa kendilerini tuttukları gözlemlenmiştir.
iki kişi dedim; ama burada henüz inmemiş insan(lar)ın profili çok önemli.. öyle her 1-2 kişi kaldığında içmezler. gelin bu yolcu tiplerini beraber inceleyelim.
- eğer yolculardan biri genç erkek, diğeri orta yaşlı/yaşlı amca ise;
sonuç: dikiz aynasından arka taraf kontrol edilerek sigara yakılır.
- eğer yolculardan biri genç erkek, diğeri genç kız ise;
sonuç: dikiz aynasından arka taraf kontrol edilir; bir anlık tereddütten sonra sigara yakılır.*
- eğer yolculardan ikisi genç erkek ise;
sonuç: hiç aynaya falan bakmadan sigara yakılır.
- eğer yolculardan biri genç erkek, diğeri orta yaşlı kadın ise;
sonuç: aynadan kadına bakılarak genel bir profil çıkarmaya çalışılır, 15-20 sn. sonra tekrar bayana bakıp el sigara paketine gider. sadece baya öndeyseniz duyabileceğiniz, ne olursa olsun anlamında '*mmınağğouyyum' gibi bir ifadeden sonra sigara yakılır. her fırttan sonra aynaya bakan görülmüştür.
- eğer yolculardan biri genç erkek, diğeri yaşlı teyze ise;
sonuç: kendilerini tutarlar.
- eğer sadece tek yolcu var ise;*
sonuç: 'yak sen de bi tane' diyen bile görülmüştür...
***
aslında genelleme yapmak için daha farklı kombinasyonlar denenebilir. bu da böyle bir tesbitimdir.
ya akılsız olan ya da... ya da sı yok; akılsız insandır. yıl olmuş 2011 sen hala diyorsun ki; 'çevre koşullarının etkisiyle gelişen eşey hücrelerindeki genler, sonraki kuşaklara aktarılarak, zaman içinde bir türün tamamen farklı bir türe dönüşmesine sebep olur.' (bkz: gülme efekti)
pek rastlamadım bu insan modeline ancak zaman zaman orda burda karşınıza çıkabiliyorlar. şu an yapacak bir şey yok gibi görünüyor. national geographic bile belgesellerine evrimi destekleyici ifadeler koymasına rağmen, istemeden de olsa kendisi ile çelişiyor. misal, 'öldürmeye programlanmış 7 hayvan' mı ne vardı geçen. kim programladı hacı bunu diye sorduğunuzda, akabinde tabiat ana cevabını alırsanız, derhal uzaklaşın efendim. eğer soruya cevab veremedi ise bir umut vardır.
oyunculuk dahil her türlü cansu dere'nin geçeceği karşılaşmadır. evet, oyunculuk da bile. efendim, insanlar hiç anlayamadığım bir biçimde cansu dere'ye bir önyargı ile yaklaşıyor. tamam dizinin ilk zamanlarında ara ara sırıtıyordu; ama o da yiğit özşener, tuncel kurtiz gibi oyuncuların arasında kaldığı için. şimdi geliştirmiş kendini; baya rolünü yapıyor kadın işte. hatta dizideki diğer herkes gibi mükemmel oynuyor. öteki tarafta berrak tüzünataç da iyi ama bazı zamanlar çok yapmacık geliyor tavırları; insanın kanalı değiştiresi geliyor. bu kadar itici olunmaz ki lan!
bayındırlık ve iskan bakanı mustafa demir in sözü. binalarla ilgili olarak "japonlar yapıyorsa biz daha iyisini yaparız. buna herkesin inansın" demiş..
atılan kişinin yüzüne gelmesi durumunda, 'taş gelmiş ve yarmış' havası veren bir yöntem. çevredekiler panik halinde olurken, kurban 'ne oluyor lan' modundadır. elini yüzüne götürüp baktığında o da panikler, ama pek sürmez tabi olayı anlaması...
