Elim pir pislik Moğol'un evine giden 22 yaşındaki kızımızı önce tartaklaması ardından yol tarafında alçakta kalan 4 metrelil bahçeye atıp beli kırıldıktan sonra ona tecavüz etmiştir. Bugün cama astım moğol giremez diye. Evet ben hayvanım ama nasıl olur da bilmediğin bir ülkenin insanına kalkıp bu adiliği yaparsın orospu çocuğu. Moğol işte... öküz sığır gibi insanlar. Karıları da herifleri de yere tükürürler, yolda giderken omuz atmak gayet normaldir ayı mı zikmiş kanlarını bilmiyorum ama zaten gündüz de sarhoş bir şekilde görülen bu ibnelerin derhal siktirolup gitmelerini istiyorum.
entry sayılarından anlayabilirsiniz ya da basitliklerinden, omurgasızlıklarından anlarsınız... aslında iddia, dizi sitesi sahipleridir. gelip burada yazmaya devam ederler. bakarlar elleri orospu olmuş her şeyi yazıyor. devlet baba bunları maaşa bağlayıp aklınca kurnazlık yapıyor.
he,ni didin?
bbc türk'e konuşan milli savunma yetkililerinin verdiği bilgiye göre, 19 dakikalık işid terör örgütünün yaptığı infaz videosunun gerçekliği araştırılıyor... akabinde kamuoyu bilgilendirilecekmiş
başta cübbeli olmak üzere, sosyal doku vakfı adı altında işletilen, milletin her perşembe / pazar veya sadece pazar, ne boksa işte gittiği dergahları, artık biz yokuz , kapattık dükkanları dediler ya, biz de üstüne askerlerimizin yandığını izledik ya. ya ondan işte, ya halktan gelecek tepi için yaptılar, kapatıp gittiler, ya da saklayacakları işidliler vardı, gelen sağlam istihbarat ile adamları gönderdiler.
bu arada istanbuldaki işid operasyonu için bilgi veren bir avuç gazete var. yavşaklığın önde gidenler siz melih gökçeğin oğlunu yazın haber olarak
izin alınabilirse gitmek isterim. sormak isterim, emniyet haricinde bir tek devletin adamı olmayacağını bile bile...
beybaba, ne işimiz suriye'de?
neden çocuklarımızı yaktırıyorsunuz bu orrrospu çocuklarına? diye sormak isterim!
uyanık olun! misli ile cevap vereceğimizin söylendiği topraklarda mehmetimizin halini, kaybettiklerimizi görün...
bu vatanı size evlatlarımızı satılmışların topraklarında öldürtesiniz diye vermedik!
içerde şehit dışarda şehit ne mutlu heryerde şehit olan tek müslüman ülke biziz!
mevcut gugukbaşımız tepemizde oldukça olmayacak olan sakalını kesmeyi bile bilmeyenlerin hacı kesildiği bu ülkede keşke olsa da görsek dediklerimdendir.
sonra ne olacak? madem iç savaş senaryomuz hazır. taraflar hazır bilnemiş halde. başladı savaş oyunu girdik birbirimize akp de gitti pkk da muzaffer olduk falan feşmekan... ya sonra? sonrası için kimsenin bir şey bildiği yok... tıpkı bu olaylar yatışıp hesapları sorulsada günahların bedelleri ödetilse bile sonrası için hanginizin geröek bir fikri var? ne yapacağız? mandela gibi apoyu mu çıkaracağız? kılıçdaroğlu'nu mu göndereceğiz devletin en tepesine? 12 yılda açılan ve üstü şimdilik kapatılan delikler çok büyük...
milletle dalga geçer gibi koyduğu markası ile foklarının kürekle, sopa ile vura vura öldürülmeleri ile sözde 1000 kişi, gerçekte 90 kişiye istihdam açmış olan beyinsiz puştun birinin deri markasıdır...
6 nisan 1984 yılında gösterime giren ve başrollerinde robin williams'ın oynadığı, romantik- komedi-drama tarzında, dönemin s.s.c.b.'sinde bir sirkte çalışan saksafoncuyu oynayan williams'ın adını kitlelere duyurduğu film olarak bilinmektedir.
Newyork'a gelen rus sirkinde iltica etmek isteyen palyaçonun cesaret edememesi üzerin bir daha ailesini göremeyecek olmasına rağmen siyahi bir ailenin yanında kalmak suretiyle iltica ettikten öncesi ve sonrası konu edilmektedir.
Yönetmenliğini paul mazursky'nin yaptığı, williams'ın dışında rollerede; María Conchita Alonso, Elya Baskin ,Savely Kramarov ve Alejandro Rey'in oynadığı filmde en çok tekdüze yaşayan ve hayatın her alanında kgb'nin presinde ezilen rusların dünyanın kapitalizm devi abd'ye gidince girdikleri avm'deki hallerinin olduğu sahne çok çarpıcıdır.
Williams severlerimn arşivlerinde bulunması gereken bir filmdir, kendisi burada oynamak için 6 ay kadar rusça dil dersi almıştır, aile komedilerinde ve absürd komedi filmlerindeki gibi bir performasın çok daha fazlasını bu filmde izleyebilirsiniz. yaşları tutanlar chaka khan'ın şarkıları ile filmin soundtrack albümünün yapıldığını belirtmek isterim. Bilmeyenler için chaka khan dönemin bir britney sprears'ı olmasa bile bir ketty perry si idi...
filmde kullanılan sport march olarak geçen marşını ise buradan dinleyebilirsiniz
özellikle apartmanlarda, işyerlerinde kullanılan, genelde aydınlatmada tercih edilen ancak günün belli bir saatinde çalışmasını istediğiniz tüm elektrikli aksamlarda kullanılan saattir. Mekanik zaman ayarlı prizleri genelde akvarum sahipleri sıklıkla kullanır, şalterli olan bina tiplerinde ise önündeki koruma kapağı kaldırıldığında karşınıza yan yana duran ve üzerlerinde 15'er dakikalık zaman dilimlerine bölünmüş, tırnağınız ile ayarlabildiğiniz iki daire şeklinde röle gelir ki burada bilmeyen insanın doğal olarak verdiği ilk tepkiler '' şincik saat akşam 9, ben akşam 11 ile sabah 6 ya kadar yanmasını istiyom ama bu saati o zaman dilimine şimdi mi ayarliim yoksa şimdiki saate mi getirey... bilemedim yaw, bu meretinin içinde saat yokmu bilader? bilmiomu şimdiki zamanı?'' şeklinde olabilir, gıcıktır yani, elektrik kesintilerinde beynide durur bu garibanın, bir daha ayarlamak gerekir. varsa paranız gidin dijitalini alın rahat yaşayın, benim gibi uğraşmayın...
katar'da kadınlar öğretmenlik ve kadın hastalıkları dışında bir işte çalışmazlar, araba kullanamaz, tek başına taksiye binemez, zira taksicinin işi gider bir daha çalışamaz, mahalleden bi ton zopa yer, ticaretin içinde ise hiç yoktur, bankalarında, şirketlerinde, otellerinde kadın çalıştırmazlar, muhasebeci yerine muhasip işinizi yapar. Kadınlar ayrı bir kaldırımdan yürür avm lere farklı kapılardan girerlerki bilal kardeşim uyarmasa haydarı tadacaktım neredeyse. Sırf dinimiz arabistan yarımadasından geldi diye geçmişte bize türlü türlü desiselerle kazık atıp bizi şapa oturtan, karılarından hangisini dün dövdüğünü karıştıran ama cidde caddelerinde maseratisiyle drift yapan çoğunun çoktan pasif abd vatandaşı olduğu bir coğrafyanın insanını sadece peygamberimizinde o coğrafyada yaşamış olan kureyş kabilesinden olduğu için sevmek zorunda mıyım? ingiltere'de halen okullarda belletici olması için hafif dayak kabul görülüyor. Ama bu bakıştan sıkıldım artık. hollandayı örnek versek git o zaman esrarlı keklerinide getir burda gençleri zehirle dersiniz, değil be komşu. Batının yozlaşmış yaşam dinamiklerini almak değil amaç toplum mühendisliğinde işine yarayan bazı yedek parçalarını daha medeni ülkelerden alacaksın be arkadaşım. burada yapılan hatırlatma üzerine çocuğa yönelik şiddetin kaynağını türban ya da dine değil öncelikle kişinin şahısına bağlanması gerektiğini inandığımı sadece bu coğrafyada durumum sadece bir tokat ya da kulak favori çekmek ile kalmadığını durum daha ilerde olduğunu belirtmek isterim.
ak saray'da yapılan pahalı ve bir örneği daha olamayan avizeler göz kamaştırıyor, bu sanatın ustalarına tebrik yağıyor, yurt dışından çok olumlu geri dönüşlerin olduğunu bildiren saray yetkilisi; hükümet olarak sanatın karşısındaymış gibi gösteriliyoruz, bizler bir şeye benzemeyen sanatın karşısındayız, büstlere değil kakabüstlere karşıyız, burada yapılan ince el işçiliğini, sanatkarlarımızın muhteşem çalışmalarının görülmesi için konuk salonuna yerleştirdik ki gelen tüm misafirlerimiz sanata değer veren, onu anlayan bir siyasinin başta olduğunu bilsinler açıklamasında bulundu. El işçiliği tamamen memlektetin sanatkarları tarafından yapılan bu 300 kiloluk avize perspektifi ve tarzı ile çok konuşulacağa benziyor.
kulakları geriye yatmış olan ve artık tanıyamadığınız kedinizdir. Ayıp yapma aslanım falan diyecek olursunuz içindeki wolverine elinize naçizane doğa mucizesi 3-4 düz çizgi bırakır. o kadar düzgün koyarki eşoolu başına sol anahtarı koyasınız gelir. Sokaktaki kedi ise, amman diyeyim, acilde dikiş nakış öğrenmenize sebep olur devlet hastanesi ise vay halinize bir üst kata çıkarır size bir aşı takvimi verirler elinize, siz benim kedinin aşısı mı falan derken kuduz aşı karnesi yazısı ile tuhaf bir ciddiyetsizlikle gülümsemeye başlarsınızki eğer programa uymaz aşınızı olmaz iseniz abartılı durumlarda tıpkı verem gibi evinize polis gelir, kuduruk hareketler yaparsanızda höööşşt layn deyip sizi iki mermide yere serebilirler... atma kamilll...
yavru kedilerinki daha beterdir, şirin iblisçiklerdir, beslemeye çalışırsınız, içgüdüsel olarak pati atar ama bi bok yiyemez derken elinizde hafif bir yanma hissi ile sanki bir kaç kağıt kesiği atılmış gibi bir durumda hasss.. çekersiniz...
sokaktaki için en iyisi çok yaklaşmadan, singirlendirip tırstırmadan mamasını verip uzaktan gülümsemektir. Uzamak icap eder zira kedi bu sen ordayken afrikalı abileri gibi mamayı köpek gibi lapss diye yemez bekler sen git diye