herkesin ufak problemleri var ve bunları bazen içten bazense dıştan dile getiriyoruz. hayalimizdeki din allahın işine karışmak gibi olmasın ama cümlesini tarihe gömme yetkisine sahip olmamakla beraber dinsel bir hareket doğurma şansını size veriyor. bana da veriyor ama ben şimdilik karışmam.
hayalinizdeki din
düşünülen, istenilen ve sonunda diğerleri gibi bozulan bir din değildir.
herkesin zaten şu an yaptığıdır.
mesela namaz kılmayan bir insan hayalindeki dini yaşattığı için kılmaz.
oruç hakeza.
yoksa kim ben cezama razıyım arkadaş der ki ; yalancılardan başka.
vietnam savaşı ve korkuyu anlatıyor. ölü numarası yapıp savaştan kurtulmak çok kolaydı fakat kimse bunu yapmaya cesaret edemezdi çünkü herkes korkak olmaktan korkuyordu.
gibi bir yer vardı içinde beni benden alan. ve bir de pat küt diye vurulup üzerindeki 13 kilo ağırlıkla tıpkı bir beton gibi yere çakılan adam.
siren yayınları ölmeden önce okunması gereken 1001 kitaptan birini daha yayınladı.
siren yayınlarından çıkan harika bir kitap. 40 kadar yazar acımasızca aşk hakkındaki düşüncelerini sıralıyor. ortaya efsanevi , mucizevi , rağbet gören bir seçki çıkıyor.
üstelik yazarlara en kısa cümlelerinizle anlatın diyorlar. dünyanın en muhteşem yazarlarından kısaca aşk.
mutlu aşk vardır ama mutlu son yoktur diyoruz ve yazarları sıralıyoruz. yok lan sadece ben sıralıyorum ;
neil gaiman, ursula k. le guin, margaret atwood, audrey niffenegger, leonard cohen, valerie martin, douglas coupland, francine prose, jeanette winterson, jonathan lethem, adam thorpe, hari kunzru, chimamanda ngozi adichie, lionel shriver, david bezmozgis, chris bachelder, a.l. kennedy, jeff parker, graham roumieu, gautam malkani, miriam toews, james robertson, etgar keret, mandy sayer, michel faber, hisham matar, geoff dyer, matthew zapruder, carl-johan vallgren, joseph boyden, peter behrens, nick laird, sam lipsyte, panos karnezis, jan morris, damon galgut, juli zeh, phil lamarche, m. g. vassanji, tessa brown
ah muhsin ünlü nam ı diğer (bkz: onur ünlü) nün son filmi 2011 baharında başlangıcını yapacak ve yazın izlememiz için perdede olacak.
konusu bir aile içinde işlenen cinayetler.
kara mizah türünden.
ilginç espriler yapmaya çalışacak yine onur. anlaşılan bu sene pek sıkılmayacağız, e (bkz: murat menteş) boş durmamış yeni kitabını april yayıncılıkdan bastırmış. şubatta o da piyasada.
diziyi illallah diyerek izliyenlerin katılacağı, izlemeyenlerin zaten burada olacağı kavramdır bu saçma kurgu.
öyle ki bazı sahnelerde film başka sahneye geçiyor 10 dakika orada kaldıktan sonra tekrar aynı sahnenin aynı yerinden devam velev ki öpüşme olsun.
adanalı dizisinin bir bölümünün sonuna kadar dayanıp izlediğimde saydığım ölü sayısı idi 41.
hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam eden polisler ve halk, yönetim gırla zaten.
reyting hususunda da bayağı gözüken fakat gençlerin aklını çelen bu dizi uçuyor adeta yayınlandığı gece.
illaki vardır. ilk girişte alırsın 2 yıl sonra içten içe kıllanırsın falan. he ben mutlumuyum şimdilik evet. ama şu adamın da mutlu olması beklenemez ; (bkz: pul koleksiyoncusu) ya da kadının. yok sordum hani ordan biliyorum.
bazılarının sadece ciğer detayını anlayıp " yaşayamayız ki lan o zaman " diyeceği dahiyane fikir. oksijeni tüketmemek , almak gerekmiyorsa israf etmemek ve savaş esnasında ses çıkmaması için yapılan da olmak üzre bir çok çeşitleri mevcut olan eylem.
nasıl olsa herkes alacak mantığı eşliğinde yazılmış olan kitaptır kanımca. her ne kadar harry potter dan daha fazla edebiyat ustalığı taşısa da bu kitabını kar amaçlı yazmıştır stephenie meyer.
velev ki sade fikirlerle rasyonelize edilmiş olsun. !
işte arka kapak ;
"bir tutulma romanı.
tutulma filmi vizyona girmeden önce tüm dünyada yayımlandıktan on gün sonra stephenie meyer in yeni romanı raflarda!
alacakaranlık efsanesi'nin hayranları, tutulma kitabında tanıtılan ve yeni doğan bir vampirin karanlık dünyasında bree tanner'ın sürükleyici hikâyesiyle büyülenecekler.
bedeninin değişimini izledim. çatıda yere çömelmiş, tek eliyle tutunmaya çalışıyordu. tüm o tuhaf samimiyet bir anda yok olmuştu, o artık bir avcıydı. ne olduğunu bildiğim, nasıl olduğunu anladığım için yanındayken rahat olduğum bir şeydi.
beynimi kapattım. av zamanıydı. derin bir nefes aldım. aşağıdaki insanların damarlarında akan kanın kokusu içime işledi. çevredeki insanlar onlardan ibaret değildi, ama en yakın olanlardı. avınızın kim olacağını, avınızın kokusunu almadan önce, bir şekilde karar vermiş olmalıydınız.
iyi güzel hoş fakat bir türlü ısınamadık be doğan sana ; en son aldığım sahilde kafka adlı kitabın en ortasından 100 sayfası eksik. bu ne demek siz biliyor musuzunuz ?
bilmiyorsunuz çoğunuz kabul edelim.
o zaman açıklıyayım ;
"
."
işte bu buna benzer. açıkladım lakin temaşa edemediniz. velev ki tahayyül olsun.
"doğan kitap: kalıcı, ilkeli yayıncılık
edebiyat dünyasında kalıcılığı ve sürekliliği kendisine hedef seçen, ilkeli yayıncılıktan şaşmayan doğan kitap, doğan medya grubu içinde yer alan ve bugünkü adıyla 1999 yılından beri faaliyet gösteren, özerk bir yayınevidir.
özellikle kitaplarımızın fiyatlarının çok pahalı olması ve taraf tutmamız gibi bizi en ön plana çıkartan özelliklerimizden övünmeyi ve her zaman ki gibi rant sağlamayı ve siz müşterilerimizi kazıklamayı kendimize şiar eder , edinir ve şirazeden çıkmadan yoldan çıkarız.
doğan kitap, günümüz dünya edebiyatının seçkin eserlerini, tüm dünyada ilgi gören, çoksatanlar listelerinde yer alan kitapları, diğer ülkelerle eşzamanlı olarak dilimize kazandırır. basımına karar verilen bir eserin türkçe'ye kazandırılması, usta çevirmenlerin titiz çevirileri, redaksiyon kurulunun onayı ve deneyimli bir editörün özenli çabalarıyla gerçekleşir.
doğan kitap, edebiyat tarihimiz açısından olmazsa olmaz değerdeki eserleri yeniden yayımlar, günümüz türk yazarlarının eserlerini hak ettiği özenle okura ulaştırır, yetenekli yeni yazarların ilk kitaplarını yayımlayarak edebiyat dünyamıza yeni değerlerin katılmasını teşvik eder.
polisiye- gerilim, aşk ve macera romanları, araştırma, anı ve tarih kitaplarının yanı sıra doğan kitap, sağlık, yemek ve yaşam sanatıyla ilgili tüm kaliteli çalışmaları okurlara aynı özenle ulaştırır."
başbakanın gittiğinde çömelmesine içerlenen bunu küçümseyen ve ben çömelmem diyen kılıçdaroğlu nun gittiğinde ayakta durması ve bunun ülke meselesi haline gelmesi nihayetinde bahçelinin de oraya gitmesini sağlayacak ve o gittiğinde farklı birşey yapacak olursa ya ekşi sözlükteki bir iddia ya göre amuda kalkacak ya da benim fikrimce zıplayacak. e haliyle güzel olacak .
çoğu saçma bazısı delilsiz cüzi bir kısmı da doğrudur, sahihtir zaar.
benim aklıma ilk olarak ışığı kapatıp birbinine dalma geliyor ama yine de aşure günü oruç tutma gibi beğenilen kalıplarıda var hakikat. ama bunu da aşure gününe kadar olan on gün içerisinde banyo yapmadıkları geyiği var ki alevi kzılardan soğumasına sebeb oluyor insanın. tabi her şeye rağmen ; elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü, yarıdılanı hoş gördük, yaradanda ötürü. kaidesinide hümanist olamasakta sonuna kadar benimsemek insan olarak bir diğer insana borcumuzdur.
limon u sıkın, ama bir kaba.
ardından 2 kaşık bal katın bu kaba.
daha sonra adaçayı yapın ve içine bu kabı boşaltın.
şeker katmadan için. aynı şeyi defalarca yapın. iki saat sonra kendinize geleceksiniz.