bu dizi haberini ilk duyup söyleyenlerden, çok merak eden ve en baştan beri takip edenlerden bir tanesiyim.
hatta celal tan ve ailesinin de çekimleri başladı bilmeyen varsa .
şimdi , tüm kadro oturmuş muhteşem bir cast kurulmuş olsada bazen birinin eksikliğini 10 tane fazlalığı olan adam kapatamıyor.
açık ve net çok seviyorum bu diziyi.
normalde söylemeyecektim ama içimde de kalmasın istiyorum.
eminim ben gibi düşünenler çıkacaktır ;
ya leyla karakteri ezgi asaroğluna yakışmadı.
ne senaryo olarak ne de görüntü olarak.
sit com mit com kalmıyor leylaya gelince kamera.
bir yavaşlık, kasvet, sıkıntı doğuyor.
yalnızken böyle .
e diğerleri ile beraberken de ezik kalıyor sesi çıkmıyor.
el kol hareketlerini izleyin, ona bile gülemiyorsunuz.
gülünmeyecek kadar saçma.
seneryo dedin , orda ne sıkıntın var diyen olursa ;
leylaya biçilen rol çok zor, bir arda bir mecnun .
hatta ardayla evleniyordu nerdeyse.
sebeb ; evler .
tamam şimdi absürd bu heee filan diye zırlayanlar olabilir ama absürd dedilerse absürdün çizdiği yoldan gidecekler.
hani rol ve seneryo ezgiye ağır geldi diyorum.
seneryo yazarlarını ve yönetmeni eleştirmiyorum.
zaten haddime değil.
onur çok sevdiğim bir abim.
yeni projesine de başladı.
oranın da castı süper ama illa bir tane çıkacaktır değil mi sırıtan.
diyeceğim şu ki ;
ezgi yerine daha sağlam bir cast bulunsaydı , şimdi filmi daha çok kişiye tavsiye ediyor olabilirdim.
leylanın fazla görünmediği sahneleri izletmek zorunda kalmazdım kimseye.
gelen geldi, giden gitti tabii.
kimseye ...miş ...tün davasını yaptığım yok.
açıklayım da belki hemfikirolduğum kişiler vardır dedim.
herkesin ufak problemleri var ve bunları bazen içten bazense dıştan dile getiriyoruz. hayalimizdeki din allahın işine karışmak gibi olmasın ama cümlesini tarihe gömme yetkisine sahip olmamakla beraber dinsel bir hareket doğurma şansını size veriyor. bana da veriyor ama ben şimdilik karışmam.
hayalinizdeki din
düşünülen, istenilen ve sonunda diğerleri gibi bozulan bir din değildir.
herkesin zaten şu an yaptığıdır.
mesela namaz kılmayan bir insan hayalindeki dini yaşattığı için kılmaz.
oruç hakeza.
yoksa kim ben cezama razıyım arkadaş der ki ; yalancılardan başka.
vietnam savaşı ve korkuyu anlatıyor. ölü numarası yapıp savaştan kurtulmak çok kolaydı fakat kimse bunu yapmaya cesaret edemezdi çünkü herkes korkak olmaktan korkuyordu.
gibi bir yer vardı içinde beni benden alan. ve bir de pat küt diye vurulup üzerindeki 13 kilo ağırlıkla tıpkı bir beton gibi yere çakılan adam.
siren yayınları ölmeden önce okunması gereken 1001 kitaptan birini daha yayınladı.
siren yayınlarından çıkan harika bir kitap. 40 kadar yazar acımasızca aşk hakkındaki düşüncelerini sıralıyor. ortaya efsanevi , mucizevi , rağbet gören bir seçki çıkıyor.
üstelik yazarlara en kısa cümlelerinizle anlatın diyorlar. dünyanın en muhteşem yazarlarından kısaca aşk.
mutlu aşk vardır ama mutlu son yoktur diyoruz ve yazarları sıralıyoruz. yok lan sadece ben sıralıyorum ;
neil gaiman, ursula k. le guin, margaret atwood, audrey niffenegger, leonard cohen, valerie martin, douglas coupland, francine prose, jeanette winterson, jonathan lethem, adam thorpe, hari kunzru, chimamanda ngozi adichie, lionel shriver, david bezmozgis, chris bachelder, a.l. kennedy, jeff parker, graham roumieu, gautam malkani, miriam toews, james robertson, etgar keret, mandy sayer, michel faber, hisham matar, geoff dyer, matthew zapruder, carl-johan vallgren, joseph boyden, peter behrens, nick laird, sam lipsyte, panos karnezis, jan morris, damon galgut, juli zeh, phil lamarche, m. g. vassanji, tessa brown
ah muhsin ünlü nam ı diğer (bkz: onur ünlü) nün son filmi 2011 baharında başlangıcını yapacak ve yazın izlememiz için perdede olacak.
konusu bir aile içinde işlenen cinayetler.
kara mizah türünden.
ilginç espriler yapmaya çalışacak yine onur. anlaşılan bu sene pek sıkılmayacağız, e (bkz: murat menteş) boş durmamış yeni kitabını april yayıncılıkdan bastırmış. şubatta o da piyasada.
diziyi illallah diyerek izliyenlerin katılacağı, izlemeyenlerin zaten burada olacağı kavramdır bu saçma kurgu.
öyle ki bazı sahnelerde film başka sahneye geçiyor 10 dakika orada kaldıktan sonra tekrar aynı sahnenin aynı yerinden devam velev ki öpüşme olsun.
adanalı dizisinin bir bölümünün sonuna kadar dayanıp izlediğimde saydığım ölü sayısı idi 41.
hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam eden polisler ve halk, yönetim gırla zaten.
reyting hususunda da bayağı gözüken fakat gençlerin aklını çelen bu dizi uçuyor adeta yayınlandığı gece.
illaki vardır. ilk girişte alırsın 2 yıl sonra içten içe kıllanırsın falan. he ben mutlumuyum şimdilik evet. ama şu adamın da mutlu olması beklenemez ; (bkz: pul koleksiyoncusu) ya da kadının. yok sordum hani ordan biliyorum.
facebook ta olmadığımıza göre ve bu analizin bazıları istese de istemese de doğru olduğuna göre legal yoldan keyfini çıkarmaları gerek. hatta bazen aldıktan sonra çikolatalı ve yer yer dumanlı bir nefes vermek gerekir. bu nasıl mı olur ; "anladın sen."
bu analiz insan üzerinde yapıldığı için bu nefes oranını mandalar da yakalasa bir şey farketmez, meğer ki bu insan facebook başlıklarını ezbere bilsin.
bazılarının sadece ciğer detayını anlayıp " yaşayamayız ki lan o zaman " diyeceği dahiyane fikir. oksijeni tüketmemek , almak gerekmiyorsa israf etmemek ve savaş esnasında ses çıkmaması için yapılan da olmak üzre bir çok çeşitleri mevcut olan eylem.
nasıl olsa herkes alacak mantığı eşliğinde yazılmış olan kitaptır kanımca. her ne kadar harry potter dan daha fazla edebiyat ustalığı taşısa da bu kitabını kar amaçlı yazmıştır stephenie meyer.
velev ki sade fikirlerle rasyonelize edilmiş olsun. !
işte arka kapak ;
"bir tutulma romanı.
tutulma filmi vizyona girmeden önce tüm dünyada yayımlandıktan on gün sonra stephenie meyer in yeni romanı raflarda!
alacakaranlık efsanesi'nin hayranları, tutulma kitabında tanıtılan ve yeni doğan bir vampirin karanlık dünyasında bree tanner'ın sürükleyici hikâyesiyle büyülenecekler.
bedeninin değişimini izledim. çatıda yere çömelmiş, tek eliyle tutunmaya çalışıyordu. tüm o tuhaf samimiyet bir anda yok olmuştu, o artık bir avcıydı. ne olduğunu bildiğim, nasıl olduğunu anladığım için yanındayken rahat olduğum bir şeydi.
beynimi kapattım. av zamanıydı. derin bir nefes aldım. aşağıdaki insanların damarlarında akan kanın kokusu içime işledi. çevredeki insanlar onlardan ibaret değildi, ama en yakın olanlardı. avınızın kim olacağını, avınızın kokusunu almadan önce, bir şekilde karar vermiş olmalıydınız.
iyi güzel hoş fakat bir türlü ısınamadık be doğan sana ; en son aldığım sahilde kafka adlı kitabın en ortasından 100 sayfası eksik. bu ne demek siz biliyor musuzunuz ?
bilmiyorsunuz çoğunuz kabul edelim.
o zaman açıklıyayım ;
"
."
işte bu buna benzer. açıkladım lakin temaşa edemediniz. velev ki tahayyül olsun.
"doğan kitap: kalıcı, ilkeli yayıncılık
edebiyat dünyasında kalıcılığı ve sürekliliği kendisine hedef seçen, ilkeli yayıncılıktan şaşmayan doğan kitap, doğan medya grubu içinde yer alan ve bugünkü adıyla 1999 yılından beri faaliyet gösteren, özerk bir yayınevidir.
özellikle kitaplarımızın fiyatlarının çok pahalı olması ve taraf tutmamız gibi bizi en ön plana çıkartan özelliklerimizden övünmeyi ve her zaman ki gibi rant sağlamayı ve siz müşterilerimizi kazıklamayı kendimize şiar eder , edinir ve şirazeden çıkmadan yoldan çıkarız.
doğan kitap, günümüz dünya edebiyatının seçkin eserlerini, tüm dünyada ilgi gören, çoksatanlar listelerinde yer alan kitapları, diğer ülkelerle eşzamanlı olarak dilimize kazandırır. basımına karar verilen bir eserin türkçe'ye kazandırılması, usta çevirmenlerin titiz çevirileri, redaksiyon kurulunun onayı ve deneyimli bir editörün özenli çabalarıyla gerçekleşir.
doğan kitap, edebiyat tarihimiz açısından olmazsa olmaz değerdeki eserleri yeniden yayımlar, günümüz türk yazarlarının eserlerini hak ettiği özenle okura ulaştırır, yetenekli yeni yazarların ilk kitaplarını yayımlayarak edebiyat dünyamıza yeni değerlerin katılmasını teşvik eder.
polisiye- gerilim, aşk ve macera romanları, araştırma, anı ve tarih kitaplarının yanı sıra doğan kitap, sağlık, yemek ve yaşam sanatıyla ilgili tüm kaliteli çalışmaları okurlara aynı özenle ulaştırır."