sevgili artık sevmiyorsa seni, bitmiş ise aşkı yapışacak mısın çok aşıksın diye ayaklarına?
ayrılır tabı; uzun uzadıya cekilen acı gn gelir başka bir sevgili tarafından unutturulur ve gün gelir başka bir sevgiliden cıkar acısı.
ne ayıp ne de yasak; insanın bir yerleri rahat değilse göz görür mü bunları?
24 saat yol gidiyorsun otobusle, bazen 6 saat, bazen 1 ama ne olursa olsun canından bir parcan daha doğrusu bir uzuv rahat değil.
tabanlarını şişirmiş, parmak ucların birbirine girmiş, topuklar su toplamış; lanet olsun nerden aldım bu ayakkabıyı, diyorsun içinden ağız dolu küfürlerle beraber.
şimdi kim dinlesin yasagı, ayıbı?
cıkar o ayakkabıları cıkar, ama caktırmadan cıkar. ahlak derdi verecek cok insan var cevrende; sırasını bilmeyen, yolda yürürken osuran, uzuvlarını kaşıyarak ürüyen...ama sen cıkarma o ayakkabını çünkü ayıp!
şok şok şok! ergenekon dalgasının binsekizyüzbeş dalgası; şok şok şok.
uludağsözlük yazarı; ...
yazdığı yirbeştrilyonuncu entrysi yüzünde safak operasyonu ile sabaha karşı beste on celik kuvet ekibi, beş narkotik ekip, yirmi terorle mücadele ekibi tarafından baskın düzenlenerek o muhtesem rüyasından uyandırılıp gözaltına alınmış ve silivrideki kırkbeşinci hapisane yetmişbeşinci koğuşa sevki verilmiştir.
şok şok şk!
evet, evet olması muhtemek durum.
-korkuyorlar,korkacakklar,korksunlar...!
anne ile kavga eder cocuk, baba ile birbirine girer. belki kız arkadasından ayrılmış ve belki erkek arkadasından ilk tokadını yemiştir cotan. eve gelişi kardeşinin dağıttığı özel notları ile son bulur. e insan oğlu bu, bir yere kadar bagırır, bir yere kadar yırtınır; dinlenmesi gerekir beynin, vucudun, beleğin ve hatta bazen resetlemek gerekir ta iç organlara kadar. bunun en iyi yolu abit olarak kaldığın ve belki hiç se işitmediğin, reflekslerinin kapalı felci halde uyumadır; yeni bir güne , yeni bir saate , yeniden başlamak ümidi ile.
''ben'' butonuna bastık sonra cıkan kutugun içindeki bir buton. karşısında belirli sayılar olup o sayıların anlamlarının belirtiği, yazarlara daha hırslı olmaya iten buton.
yolda yürürken ya da sabit dururken bir kadının götü ayrık ise; bakire değilmiş.
yıllarca bna inanıp kadın götüne baktım, hep sapık damgası yedim bu yüzden.
her gecen kadına baktım; evli, dul, bekar, yetmişlik nine, 18lik cıtır. ve her gectiklerinde de birer tokat yedim bu yüzden. anlatamadım da derdimi hiç bir zaman. diyemedim ki, ah be ablacım o koca kıcına bayıldığım için değil bakire olup olmadığını anlamak için gözümü dikiyorum, diye. diyemedim ki; ah be küçük kız, bakire misin? diyemedim ki; kocan olmadığı için değil sadece bakire olmayanın göt sekline bakıyorum, diye. işte bu diyememezlikler içinde kayboldum durdum. hayatın bir anlamını aradım o kıclarda. ama en sonunda kendime geldim; yetmişlik nine ile nikah masasına oturduğumda. neden mi? götüne göz koymuşum da ondan..dedim ya anlatamadım!
eleştiriden öte analiz edersin; yazarın hangi ruh hali içinde hangi durumlarda ne derece verimli olduğunu , neye göre bunları yazdığını göz önünde tutmaya calışır. ilk yazarın kendi hayatını okursun ki freud'an jung'dan, adler'den, josef'ten vs. gibi belirli dallarda belirli ekollere öncülük etmiş ve ekollerin kurumunu sağlamış kişilerin öngördüğü kuramsal bilgiyi didik didik ederken anlayabilesin yazarın ruh halini.
öğrenci ya cebi deliktir bunların; ya içkiye, ya kıza, ya bara, ya biraya, ya muhtemel harcanmış olacak bir çok seye giden paranın arta kalanı ile ile alınmış yumurta, makarna, domates, salca vs vs...ama nafile yaktı bizim kerata emeği. on kuruştu oğlum o harcanan, yanan , ziyan olan. tencereyi mi yesek?
klozet temizlemek için başka arac bulamayan kişinin yapması muhtemel eymlem. eylem yapımı sonrası fırca ağza alınmaz, çocukların uzanabileceği yerde tutulmaz. oda sıcaklığı ''cöp'' içinde tutulur.
her neyse, idrar ve dışkıda asit oranının ağızdan daha fazla oluşu ile daha az bakteri ve daha fazla hijyen oldugu gerceğini de unutmayınız.
insanları ''öteki''leştiren drum ifadesi; converce giyen türbanlı, metal dinleyen müslüman vs. örnekleri cogaltıp, insanların belirli kalıplar altına sokmaktan, belirli kalıplar içinde sıkışmalarını sağlamaktan başka işe yaramayan bütünlüğün değil aksine parcalanmışlığı ön gören düşüncedir hepsi. iradenin özgürlüğüne inanmış biri, karşısındakinin dini, dili, ırkı, cinsi ne olursa olsun yaptığı davranıslar doğrultusunda saygı duymalı, muhakeme yapmalı yargıya değil onarmaya bakmalıdır. nitekim, secmeden doğmamıza karşın doğar doğmaz secimlere maruz kalınan yaşam döngüsünde zorunlu olan ya da olmayan bir çok durumla karşı karşıya kalırız ve insan kendi gücü dahilinde ön görülerine dayanarak yolunu cizer. demokrat olmanın, kemalist olmanın tanrı inancı ile bağdaştırılması, tanrı inancı olanın demokrat ve kemalist olmayacaagı inancı kadar cirkindir.
aynı gün aynı saatte doğma ihtimaline ebeveynlerin yanlış hesaplaması sonucu kacırılmış ama genede doğum anından itibaren erişkinliğe kadar gecirilmiş arkadaslıklardır. aynı mahallede olmanın avantajlarıyla dejavantajlarını yok ettiğin; anasına ana, babasına baba diyebildiğin hiç kardesin olmadıgı halde ya da kardesın olup o'nu kardesten öte göremediğin; kavgaya, maca beraber girdiğin aslında uzunca yıllarının gecırdıgı mahalle ıse , tüm sancılarını gecirdiğin, deli cagını atlanttığın, ilk sevdiğini, ilk cinselliğini paylastığın arkadaslıktır.
üni arkadaslığı;
bir heyecanla dahil oldugun yeni ortamda ilk buldugun, gözüne ilk carpan kişiden baslar. gezulen yerler, kesfedilen mekanlardan sonra kalıcılıgını olmadığını anladığında heratada, her yoksunlukta değiş tokuş ettiğin, aslında kim oldugu önemsizleşip sadece yanıma olsun biri olarak görmeye başladığın, zaan zaman işine yyarayacağını düşündüğün anlarda bir iki yalakalık yaptığın, görünürde cok özünde az olan sevgiden ve görünürde cok ama az olan arkadaslığın bütünüdür.
ortak yanı;
kişi sanslı ise üni de de mahalle arkadası gibi bir arkadaslık kurabilme ihtimali.