Kanada pullarını tasarlayan tasarımcı. Çok güzel bir kadın ayrıca. Tesadüfen twitterda görüp kendisini takibe almıştım ama kanada da yaşaması, ve muhtemelen o güzellikle yanlız kalmayacağı gerçeğini kabullendikten sonra peşini bıraktım. Bugün tekrar karşıma çıktı bu haberle. Gene fotolarına baktım, bir kez daha hayran oldum. bence en güzel türk kadınlarından biri kendisi. * http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28578210.asp
'oylar %40'a kadar düştü, koalisyon olacak gibi duruyor, böyle bir şey olursa refarandumdan bile başkanlık sistemi çıkmaz.. bir şeyler yapmamız lazım..'ın cevabı olarak gerçekleştirilen tiyatro. seçimlerden önce yapılması tesadüf mü zannediyorsunuz cidden? bu kadar mı safsınız?
oyları %40 civarına düşmüş bir partinin oyunu bu, hiç soru işareti bile yok kafamda. Seçimlerden önce böyle bir eylem olması tesadüf mü? dhkc bilmiyor mu seçimlerin yaklaştığını? mal mısınız?
okula burger king, dominos gibi markaların araçlarının girebilmesi için haraç isteyen (2bin lira) rektör tarafından, 'bağışlarla yapacağız camii'yi, budist tapınağını da bağış gelirse yaparız..' tarzı bir açıklama ile savuşturmaya çalıştığı talep.
bazı yönetmenler vardır, kariyerleri boyunca tek bir iyi filmleri olur, dark city'yi çeken alex proyas, donnie darko'yu çeken richard kelly, city of god'ı çeken fernando meirelles gibi, neill blomkamp da bu yönetmenlere katılacak gibi duruyor. Fakat bu kaderden kurtulmayı başarmış örnekler de var. Guy richie mesela, aynı filmi üç kere çektikten sonra büyük düşüşe geçmişti ama sonra sherlock holmes ile kariyerini kurtardı resmen ve şimdi hem finansal olarak hem saygınlık olarak çok başka yerde, blomkamp'ın elysium'u kötüydü, chappie de fragmanlarından anlaşıldığı kadarıyla gene başarısız olacak, kariyerini çevirmek tekrar saygın bir yönetmen olmak istiyorsa alien projesini kusursuz şekilde gerçekleştirmesi gerekiyor.
Orjinal survivor'ı izleyip çok seven biriyim, halk oylaması olmadığı için bin bir türlü strateji dönüyor, kimin gideceği hakkaten belli olmuyor yani gerçekten fiziksel ve zeka olarak çok iyi bir performans sergilemeniz gerekir ki yarışmayı kazanın. TR survivorda ise herkesin stratejisi aynı, 3 kişi sms'e çıksın diye oy dağıtmak ve 'benim içim dışım bir' 'allah' bu kadar. ilk defa dün birinin risk aldığını, hamle yaptığını gördük, eğlenceliydi hakkaten.
Edit: ayrıca şunu da söylemeden geçemeyeceğim, bunu izlemeyip de ne izliyorsunuz da bu artistliği yapıyorsunuz allah aşkına? tv de zaten tüm programlar siyasi programlar dahil beyin jimnastiği yaptırmaya yönelik değil, amerikan/ingiliz dizileri desen aynı şekilde kafa boşaltmaya yönelik yapımlar. 'ben hiç bir şey izlemiyorum sadece kitap okuyorum' diyen varsa da hala sözlükte ne işin var? git atom parçala, uzaya araç gönder, hadi abartmayalım bir şey üret. ben şu koduğumun dizilere, oyunlara harcadığım zamanı değerlendirsem şimdiye şirket kurmuştum holding olma aşamasına gelmiştim..
bedavaya zorla izletildiği söyleniyordu doğruymuş. izlenme sayısı ile hasılat tutmuyor. Aynı sayıda izleyeni olan ALi kundilli isimli filmimsi 2.632.000 hasılat elde ederken, koda adı koz 861.00 hasılat elde etmiş.
trollden geçilmiyor maşallah. hükümetin hayali bu. mualiflere füze yerine, troll atıyorlar sosyal medyada. kullanılamaz hale getirene kadar bilinçli şekilde trollüyorlar, önüne geçilemez hale gelince zaten site kendiliğinden ölüyor. troll çöplüğünden farksız kalıyor. uludağ sözlük gibi ufak oluşumları sindirebilir bu troller de twitter da o kadar çabaya rağmen yok olup gidiyorlar. 1-2 gün etkinlik gösterebiliyorlar. neyse kısaca çekilmez ortama sahip troll çöplüğü.
trabzon'a gideceğini duyduğumda sevinmiştim bu adama yıllık bu kadar para vermenin manası yok, göndermeye kalksan almanya da bu parayı veren olsa almanya da kalırdı, anadolu takımları o parayı asla vermez. patladı mı elinde kontratı bitene kadar? patladı. çok belli karaktersiz bi adam olduğu, menajerinin iş bilmez, çirkef, kayseri spor'a yakışır bir adam olduğu da belli. ufak hesaplar bazen böyle sıkıntı çıkartıyor bize, son örneği de bu adam olacak. yerine başka alabileceğimiz bi adam yok muydu? hem yeni kurallara göre bu adam yabancı olarak geçecek seneye türk bile değil. hiç anlamadım ben bu transferi. umarım beni yanıltır ama şu havalara bakınca hortumla dövsen kendine gelmez gibi bir durum var sanki. keşke 2 senelik anlaşsaydık bari.
yıllar yıllar önce, en az bi 7 yıl önce, taksimde tünel tarafında sokakta otururken bu arkadaş geçti önümden, kahverengi deri ceket, boynunda dövme, ağzında sigara ile, erkek halimle 'çüş' dedim, brad pitt gibi adamdı hakkaten. Sonra bir sene önce kadar bir röportaj işi çıktı, beraber çekime gittiğimiz arkadaşlara ballandıra ballandıra anlattım bu abiyi, ** tabi yıllar içinde kilo almış, çökmüş falan ama gene yakışıklıydı, konuşunca yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam, jordan'ın boş smaç kaçırması gibi bir andı (https://www.youtube.com/watch?v=TGbe_ewotVg ). bu adama hayran bir kızın da başına muhakkak benzer birşey gelmiştir. Sempatik, sıcak kanlı birisi ama onu da ekliyim.
dün çok bomba açıklamalar yaptı, sonunda delirtmişiz adamı, o usturuplu aklı başında adam, tüm suçlamalara ilk defa cevap verdi, ilk defa 'hakketiğimiz' dilden konuştu. videoyu nereden bulacağınızı biliyorsunuz ben link atıp reklam yapıyormuş gibi olmak istemiyorum ama bjkliyim diyen herkes bence izlemeli.
neden gittiği çok açık, sosyal medyada 'yalçın ayhan mı? ahahahdşfjkaşjdfalşkd' diye yorum yapan bjkliler yüzünden gitti. Yönetim tepkiden korkup almadı, önder özen ben söz verdim dedi, kabul etmiyorum bu tavrı dedi, kabul edilmeyince de istifa etti. bu kadar basit olay. Ki şimdi arıyoruz yalçın ayhan'ı. sanki yerine pepe gelmiş gibi sevindiniz bi de adam gelmeyince.
Ben biliç olsam kesin liverpool'u isterdim, takımı motive etmesi en kolay rakip. taraftar rekoru bile kırılır o maçta, inanılmaz performans göstereceğimiz garanti. futbol bu ona rağmen elenebiliriz tabi. fantaziye bıraksalar işi finalde oynayalım isterim ama finale çıkmış liverpool u da yenmek baya zor olur tabi.
çok saçma bir kural, kesinlikle değişmesi gerekiyor ama planını bu kurala göre yapan takımın durumu belli, sorumsuz, savruk takımları kurtarmak için sezon oyanınırken değişmesi inanılmaz saçma olur. kademeli bir şekilde yükseltilmeli, bu yaz 6 yabancı önümüzdeki yaz 7 yabancı olmalı. bence sınırlama alt yapı sınırlaması olmalı, alt yapıdan en az 4 oyuncu yedek ve as kadroda bulunmalı diye kural konulması gerekiyor.
isteyen gitsin, hatta istediği kadar kalsın. Vatanın hakkı dediğin 12 ay mıymış? bence bir ömür boyu ödenmez o bakış açısındaysanız. o yüzden 18 yaşını dolduran tüm vatan aşıkları ölene kadar askerlik yapmalı bana göre. istemeyen de hayatına devam etsin. zorla bir insana, istemediği birşey yaptırmak tecavüzdür. tecavüzü haklı çıkaracak hiç bir argüman da yoktur. bu işin doğrusu bedelli askerlik değil. bedelli askerlik bildiğin hükümetin şark kurnazlığı. paraya sıkıştıkları zaman çıkartıyorlar. asıl olması gereken isteğe dayalı olmasıdır ki çoğu gelişmiş ülkede zorunlu değildir zaten. zorunlu olan gelişmiş ülkelerde de tesisler ve şartlar çok daha farklıdır. evine gidebilirsin, tatilin vardır, kız-erkek yapar askerliğini gibi gibi..
yanlış anlaşılan bir tanım. 'neyle dolu ki boşaltacaksın' denir genelde. zaten beyni gerçek sorunlarla dolu olan birinin kafasını boşaltmaya ihtiyacı olmaz. şöyle anlatalım diyelim ki tanrı parçacığını bulmaya çalışıyor bir bilim adamı, yoruldu, kafasını boşaltmak isterse gidip 'yemekteyiz' seyretmeyecek tabii ki. Böyle bir ihtiyacı doğurmaz uğraştığı mesele. ama gün içinde bir hata yaptıysanız, sevgilinizle kavga ettiyseniz, duygusal bir yıpranma içindeyseniz, kafa boşaltmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. o zaman konunun ne olduğunu takip etme gereği duymadığınız bir program açarsınız. arada kendi sorunlarınızı düşünürken bir anda dikkatinizi tekrar televizyona verip rahatlarsınız. tabi bu rahatlama hissi, insanın içinde bir ödül mekanizmasına dönüşür. ödül almaya alışan vücut daha çok sorun yaratmaya, sorunun çözümü olarak da daha fazla 'kafa boşaltmaya' kendini adar. bu döngüyü bir oturuşta 1 sezon dizi seyretmekle de örnekleyebiliriz.*
(bkz: bugün bunları tespit ettim)
'seyircisini aptal yerine koyuyor.' yorumuna zerre katılmıyorum. bunu yapmayan yegane program bence. programın tarz yarışması olmadığını kabul ediyorlar, kendileri de programı ciddiye almıyorlar, sıkıldıkları zaman sıkıldık diyorlar. daha ne yapacaklar? çalıştığım için çoğu zaman izleyemiyorum ama izlediğim zamanlar edindiğim izlenim böyle.
Sesi çok güzel evet ama profesyonel şarkıcıları izlemek istemiyorum ben şahsen. ne biliyim normalde bakkal olan biri çıksın, şaşıralım, bu adam ne yetenekliymiş diyelim.
edit: kazanır diyenler olmuş, bence imkanı yok. benim gibi amatörleri izlemek isteyenlerin ağırlıkta olduğunu düşünüyorum.