öncelikle türkiye'de olmayandır. Hiçbir zaman da olmamıştır. türkiye'yi eleştirerek anlatacağım.
ilk önce orta halli bir ülkede bir öğrencinin iyi bir eğitim alması çok önemli ki gelecek vaad etsin. Bunun için öğrenciyle bire bir ilgilenmek gerekir. Ve bunun için de nüfusun az olması, en az üç çocuk isteyip cahil nesile sebebiyet vermemek gerekir.
Yıllık geliri olabildiğince yükseltip öğrenciler arasındaki haksız rekabete son vermek gerekir. Refah artacağı için insanlarda hayatsal kaygılardan çok eğitim adına kaygılar başlayacak ve bir bilinç oluşacaktır.
Öğretmen maaşının arttırılmasıyla zeki öğrencilerin öğretmen olma yolu açılacak ve bilinçli nesili bilinçli öğretmenler yetiştirecek.
Öğrenciler yıl içerisinde alacakları dersleri eğilimleri doğrultusunda belirleyerek parazit derslerden kurtulacak ve mesleki terimler içeren, kendi alanı olmayan gereksiz bilgileri ezberlemeyecek.
Öğretmene müfredat verilmeyecek, konu adı verilip onu kendi yöntemleri ile anlatması istenecek ki zaten o kapasitedeki öğretmenler mezun olmaya başlamıştı. Öğretmen Önemli olanın anlatmak değil öğrencinin anlaması olduğunu bilecek.
Liseler meslek lisesi olacak. Teknik, Tıp, güzel sanat vs. Öğrenci istediği lisenin veya üniversitenin kendi bünyesinde yapacağı sınavlara ve birebir mülakatlara girerek o okula girmesi gerektiğini kanıtlayacak ve kabul alacak.
Türkiye'de bu sistemin uygulanması için nüfusun ve ekonominin ıslah edilmesi gerekiyor. Fakat şuana kadar gelen bütün ikdidarlar fakir ve cahil insanın nasıl bir oy potansiyeli olduğunu bildiği için kıçını kaldırıp bu işlere yeltenmedi.
gezi protestolarının sadece taş atma kısımlarını göstermiş medyadır. en çok rte'nin bir şekilde iktidardan çekilmesinden sonra götüm götüm gezmelerini izlemek istiyorum.
Fatih sultan mehmet dahil ondan önceki -istisnalar hariç- padişahlarda geçerlidir. Ama sonrası istesek de istemesek değillerdir. Annelerinin yabancı olduğunu ve genlerinin yüzde ellisini annelerinden aldıklarını düşünürsek mümkün değildir.
yurdum insanının tembelliği bırakıp canla başla çalışıp kısa sürede avrupaya yetişmesi için gerekli olan tek kıvılcımdır. Sokak röportajında kestane satıp hayatımdan memnunum diyenleri bu şekilde dürtmek gerekir.
ilk önce sonuna kadar nefesimizi çekiyoruz. önümüzde, arkamızda ne kadar oksijen gazı varsa içimize almamız lazım. Daha sonra solunumda kullanılacak olan organik bileşiklerden karbonları koparıp oksijen gazıyla birleştirip karbondioksit gazı oluşturuyoruz ve son gücümüzle dışarıya üflüyoruz. Karbonun 1 molünün kütlesi 12 gram olduğuna göre, her 1 mol oksijen çekip, karbondioksit vermemizde 12 gram kaybediyoruz. Bu egzersizi günde 8 kere 10 tekrarlı setler halinde yaparsak 1 kilogram civarı kaybediyoruz. Bu zor egzersizi günü gününe yaparak siz de fit bir vücuda sahip olabilirsiniz.
en göze çarpan talepler:
- bebek katili, terör örgütü gibi söylemlerden uzak durulması.
- Türk bayrağı, Türk milleti, Ne mutlu Türküm diyene gibi sözlerden kaçınmak.
- Anadilde eğitim.
- Öcalanın serbest bırakılması, olmazsa şartlarının iyileştirilmesi.
- Eyalet sistemine geçilmesi.
- Andımızın kaldırılması.
- Kürt dil kurumu ve kürt tarih kurumunun da kurulması.
- tmk'nin (terörle mücadele kanunu) kaldırılması
türkiye'nin en bahtsız kardeşleridir. Gezi'de dövülür (!). Yurtta bakkal bunlara küfreder, bir şey satmaz(!). Ama en önemlisi mitinglerde rant için alet edilirler, kullanılırlar.
Dünyanın en hayalperest ve 'koyun' insanıdır. Dini bahane edip rant sağlamak için girdiği cemaat evlerindeki abilerinden duyduklarıyla kendi hayalindekileri birleştirerek bir sentez yapar ve gelir sözlüğe sıçar.